Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 14 Ağustos 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Görüş

Affet ve aldırma

Güven duygusu adlı yazımda, güvensizliğin, daha doğrusu kaygan zeminde güven duygusunun örselendiğine dikkat çekmiştim.

Bugün, uzun süredir zihnimde olan bir âyeti bu konuda tekrar etmek istiyorum: “Affet ve aldırma” (Maide: 13) diyor âyet-i kerime…

Bu, hayat prensibi olursa, küçük veya büyük sorunlarda takılıp kalmayabiliriz.

Canımızı sıkan olayları büyütmeden, abartmadan affetmeyi ve aldırmamayı başarabilirsek daha güzel olmaz mı?

Kadınlar da affetmeli ve aldırmamalı. Onları inciten ve kıran ister hemcinsleri olsun, isterse de karşı cins olsun. Fakat her gün şiddete maruz kalan bazı kadınlara nasıl “Affet ve aldırma” diyebiliriz ki? Zor durum.

İster sözlü, ister fiilî şiddet olsun, karşı çıkmak ve cinsiyet ayırmadan, böylesi duruma maruz kalanlara yardım etmek lâzım.

Pozitif olma ve hissetme açısından affetme ve aldırmama iyi olabilir, ancak bu bireysel bir tercihtir.

Bazen biz affetsek bile affedilmeyebiliriz, zira masum değiliz hiçbirimiz. Bu durumda aldırmamaya bakarsak, bu psikolojimiz açısından çok faydalı olabilir.

Aldırmamak dedik de her durumda aldırmamak değil tabiî ki savunduğumuz. Aldırmamız ve üzülmemiz gereken durumlar da olmalıdır.

Meselâ günaha aldırmazsak olmaz. Her günah, küçük de olsa, tekrarlana tekrarlana ileride büyük bir günah olur çıkar. Sonuçta bizi yakar. Küçük bile olsa günahtan, ateşten sakındığımız gibi sakınırsak, bu bizim menfaatimize olacaktır.

Günahtan kaçınma konusunda sabırlı olmalıyız, musibetlere karşı sabırlı olmalıyız ve hayırlı iş ve ibadetlerimizde sabırlı olmalıyız. Bu üç sabır inşaallah kurtuluşumuza vesile olur.

“Affet ve aldırma” diye başladık, “sabır” konusuna geldik.

Eyyûb (as), bildiğimiz gibi sabır peygamberiydi. Hastalığı o dereceye gelmişti ki artık Allah’a ibadetine engel oluyordu. Hastalığı bu dereceye gelinceye kadar, Allah’tan, dünyevî istirahatini istemedi ve sabretti. Hastalık, onun zikrine mâni olduğunda ise, bu büyük bir acıydı ve Allah’a duâ etti. O’ndan yardım istedi. Allah da ona şifa verdi.

Acılar ve yanlışlıklar, ibadetimize mâni oluyorsa, artık aldırmamak söz konusu olamaz. Bunun dışında affet ve aldırma!

Semra ULAŞ

14.08.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

 Son Dakika Haberleri