Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 19 Haziran 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Saman buğdayı solladı

Güneydoğu’da yaşanan aşırı kuraklık hububat üretimi gibi saman üretimini de vurdu. Bölgedeki kuraklık sebebiyle saman üretimi geçen yıla göre yüzde 90 oranında düştü. Piyasa ihtiyacını karşılamayan samanın fiyatı geçen yıla göre ortalama 8 kat artarken, geçen yılın buğday fiyatını bile geçti. Diyarbakırlı çiftçi Ekrem Araz, "Geçen yıl en iyi buğdayın kilogramı 40 kuruştan satıldı. Piyasada 30 kuruşa bile buğday satıldı. Ama maalesef bu yıl saman fiyatı geçen senenin buğday fiyatını geçti" dedi.

GÜNEYDOĞU'DA yaşanan aşırı kuraklık hububat üretimi gibi saman üretimini de vurdu. Piyasa ihtiyacını karşılamayan samanın fiyatı geçen yıla göre ortalama 8 kat artarken, geçen yılın buğday fiyatını bile geçti. Alınan bilgiye göre, bölgedeki kuraklık nedeniyle saman üretimi geçen yıla göre yüzde 90 oranında düştü. Meralarda da ot yetişmemesi üzerine hayvan üreticileri saman bulma arayışına girerken, geçen yıl kilogramı 4 kuruş olan beyaz samanın fiyatı 35 kuruşa yükseldi. Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde saman ticareti yapan Mehmet Emin Araz, yıllardır saman alım satımıyla uğraştığını, ayrıca saman arayanlara aracılık yaptıklarını belirterek, köylere götürdükleri alıcılardan bir miktar saman ya da ücret aldıklarını söyledi. Bölgedeki aşırı kuraklık nedeniyle hububat yetişmediği gibi bitkilerin boy atmadığı için saman da bulunamadığını anlatan Araz, 40 yaşında olduğunu ve ilk kez saman bulamadıkları bir durum yaşadığını söyledi. Araz, ‘’40 yaşındayım, hiç böyle saman yokluğu görmedim. İnsanlar hayvanlarını satmaya başladı’’ dedi.

/ Diyarbakır

19.06.2008


 

YEĞENİNİN MEZUNİYET SEVİNCİNİ PAYLAŞMASINA İZİN VERİLMEDİ

Bursa Uludağ Üniversitesi Devlet Konservatuarının mezuniyet töreninde yine bildik görüntüler yaşandı ve başörtülü öğrenci yakınları kampüse alınmadı. Konuklarını bahçe girişinde karşılayan Konservatuar Müdürü Prof. Dr. İsmail M. Göğüş, okul ikincisi olan yeğenini mutlu gününde yalnız bırakmamak ve mezuniyet sevincini paylaşmak için törene giden başörtülü hanımın bahçeden girişine izin vermedi. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğunu söyleyen ve isminin açıklanmasını istemeyen başörtülü hanım, okul ikincisi olan yeğeninin mutluluğuna şahit olmak için geldiğini, ancak törene alınmadığını söyledi.

“BAŞÖRTÜSÜNÜ ÇENE ALTINDAN BAĞLAMASINI İSTEDİM”

Başörtülü hanımla tartışan Konservatuar Müdürü Prof. Dr. İsmail M. Göğüş, olayı görüntüleyen Cihan Haber Ajansı muhabirine “O görüntüleri sil, ben bu konuyla ilgili gündeme gelmek istemiyorum. Bayanı öğrenci zannettim, sonradan öğrendim, öğrenci yakınıymış. Başörtüsünü çene altından bağlamasını izah ettim" diyerek kendisini savundu. Uzun uzun konuştuğu muhabirin “Hocam, ben sizin işinize saygı duyuyorsam siz de benim işime saygı duymalısınız ve işime müdahale edemezsiniz' demesiyle iyice gerilen Prof. Göğüş, tören

boyunca gerginliğini gizleyemedi

Öğrenci yakınları da yasak kapsamında

BAŞÖRTÜLÜ öğrenci yakınını mezuniyet törenine almayan Uludağ Üniversitesi (UÜ) Devlet Konservatuarı Müdürü Prof. Dr. İsmail M. Göğüş, olayı görüntüleyen gazeteciye “O görüntüleri sil, ben bu konularla ilgili gündeme gelmek istemiyorum” dedi. Mezuniyet töreninde başörtülü öğrenci yakınları kampüse alınmadı. Bir başörtülü öğrenci yakınıyla tartışan Korservatuar Müdürü Prof. Dr. İsmail M. Göğüş, olayı görüntüleyen gazeteciye”O görüntüleri sil, ben bu konularla ilgili gündeme gelmek istemiyorum” dedi. Konuklarını bahçe girişinde karşılayan UÜ Konservatuar Müdürü Prof. Dr. İsmail M. Göğüş, okul ikincisi olan yeğeninin mutlu günende yalnız bırakmayan başörtülü bayanı bahçeden girişine izin vermedi. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğunu söyleyen ve isminin açıklahnmasını istemeyen başörütülü bayan, okul ikincisi olan yeğeninin mutluluğuna şahit olmak için geldiğini, ancak törene alınmadığını kaydetti. Başörtülü bayan ailesiyle birlikte geri dönerken Konservatuvar Müdürü Prof. Dr. Göğüş, olayı görüntüleyen muhabire “O görüntüleri sil, ben bu konuyla ilgili gündeme gelmek istemiyorum. Bayanı öğrenci zannettim, sonradan öğrendim öğrenci yakınıymış. Başörtüsünü çene altından bağlamasını izah ettim” diyerek kendini savundu.

/ Bursa

19.06.2008


 

Karar tarihi belli değil

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, AKP’nin kapatılması talebiyle açılan dâvânın karara bağlanma tarihiyle ilgili olarak bugünden, ‘’Temmuz ayının başı, ortası, sonu’’ demenin mümkün olmadığını belirtirken, bu konuda kamuoyunda yer alan değerlendirmelerin yüksek mahkemeyle ilgisinin bulunmadığını söyledi.

ANAYASA Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, AKP’nin kapatılması istemiyle açılan davanın karara bağlanma tarihiyle ilgili bugünden, ‘’Temmuz ayının başı, ortası, sonu’’ demenin mümkün olmadığını belirterek, bu konuda kamuoyunda yer alan değerlendirmelerin Yüksek Mahkemeyle ilgisinin bulunmadığını söyledi. Kılıç, AKP’nin kapatılması istemiyle açılan davanın ne zaman karara bağlanabileceğine ilişkin sorusunu cevapladı. Ne kendisinin ne de üyelerin davanın ne zaman ve nasıl karara bağlanacağı konusunda bir öngörüde bulunamayacağını vurgulayan Kılıç, şunları söyledi: ‘’Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı sözlü açıklama, davalı parti sözlü savunma yapacak. Daha sonra raportör çalışmalarını yaptıktan sonra heyet olarak bir değerlendirme yapacağız. Onun için bugünden, davanın karara bağlanma tarihiyle ilgili ‘temmuzun başı, ortası, sonu’ demek mümkün değil. Bu konuda kamuoyunda yer alan değerlendirmelerin Anayasa Mahkemesi ile ilgisi yok.’’

/ Ankara

19.06.2008


 

Belirsizlikler hedeflerimizde saptıramaz

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, küresel ya da ulusal belirsizliklerin hükümeti hedeflerinden saptırmayacağını belirterek, “Kısa, orta ve uzun vadedeki hedefleri yakalama noktasındaki kararlılığımız ilk günkü gibi devam edecektir” dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, küresel ya da ulusal belirsizliklerin hükümeti hedeflerinden saptırmayacağını belirterek, ‘’Kısa, orta ve uzun vadedeki hedefleri yakalama noktasındaki kararlılığımız ilk günkü gibi devam edecektir’’ dedi.

Başbakan Erdoğan, Ortaköy’deki Four Seasons Otel’de düzenlenen ‘’Yatırım Danışma Konseyi’’nin 5. toplantısının açılışında konuştu. Başbakan Erdoğan, sıkı mali politikalarından hiçbir şart altında taviz vermediklerini belirterek, Türk ekonomisi bütün bu süreçlerden başarıyla çıktığını savundu. Erdoğan, ‘’Küresel ya da ulusal belirsizlikler, hükümetimizi hedeflerinden asla saptırmayacaktır. Kısa, orta ve uzun vadedeki hedefleri yakalama noktasındaki kararlılığımız ilk günkü gibi devam edecektir. Mali disiplinden ve para politikalarından taviz vermeyeceğiz. yapısal reformları da aynı kararlılıkla sürdüreceğiz.’’ dedi.

Türkiye’nin Avrupa Birliği katılım sürecini de kararlılıkla devam ettirdiğini söyleyen Erdoğan, önceki gün itibariyle şirketler hukuku ve fikri mülkiyen hakları fasıllarının müzakereye açıldığını hatırlattı. Türkiye’nin daha önce bir fasıl açıp kapattığını anlatan Erdoğan, son iki fasılla birlikte toplam 7 fasılla müzakerelerin sürdürüldüğünü dile getirdi.

/ İstanbul

19.06.2008


 

Yeni 301’den ilk mahkûmiyet

Ermeni yazar George Jerjian’ın Ermeni tehcirini konu alan “Gerçek Bizi Özgür Kılacak” kitabını Türkçe yayımladığı gerekçesiyle Türk Ceza Kanununun 301. maddesinden yargılanan yayımcı Ragıp Zarakolu mahkûm oldu. Mahkeme, ertelediği cezayı vermeden önce, yeni 301’deki hükme rağmen, Adalet Bakanlığından izin almaya gerek duymadı.

ERMENİ yazar George Jerjian’ın Ermeni tehcirini konu alan “Gerçek Bizi Özgür Kılacak” kitabını Türkçe yayımladığı gerekçesiyle Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesinden yargılanan yayımcı Ragıp Zarakolu mahkûm oldu. Zarakolu, kararı temyize götüreceğini söyledi. BBC Türkçe Servisi’nin haberine göre Mahkemenin önce altı ay olarak belirlediği ceza, daha sonra “iyi hal”den beş aya indirildi ardından da 400 YTL para cezasına çarptırıldı. Mahkeme, daha sonra ertelediği cezayı vermeden önce Adalet Bakanlığı’ndan izin almaya gerek duymadı. Son yapılan değişikliklerin ardından 301. maddeden dolayı soruşturma başlatmak Adalet Bakanlığı’nın iznine tabi hale getirilmişti. Belge Uluslararası Yayıncılığın sahibi Zarakolu’na dava, Türk Ceza Kanunu’nun eski 159. maddesi uyarınca açılmıştı. Bu madde yürürlükten kaldırılınca, dava 159. maddenin devamı niteliğinde olan 301. madde üzerinden yürütüldü. Ancak mahkeme, yasa değişikliklerinde uygulandığı üzere, eski TCK’nın 159. maddesinin sanığın lehine olduğuna karar vererek, Zarakolu’na cezayı bu madde üzerinden verdi. Zarakolu aldığı cezayı temyize götüreceğini ve prensip olarak para cezası ödemeye karşı olduğunu söyledi. Duruşmada esas hakkındaki savunmasını yapan Zarakolu, ‘’TCK’nın 301. maddesinin tamamen ideolojik bir madde olduğunu’’ belirterek, ‘’Madde, sadece resmi ideolojiyi değil, kutsanan devlet kurumlarını da savunmayı ve her türlü eleştiriden uzak tutmayı amaçlamaktadır’’ dedi.

Yeni Asya / İstanbul

19.06.2008


 

Âdâp ve usule dikkat edilmeli

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “bir süredir devam eden siyasî tartışmaları izlediğini” belirterek, “Bu tartışmalarda âdâp, usul ve belli bir düzeye dikkat etmek gerekiyor. Millî birliğimizi, bütünlüğümüzü, ekonomik ve siyasî istikrarı muhafaza etmek hepimizin çıkarınadır. O bakımdan bu tartışmalarda özellikle bu söylediğim unsurlara özen gösterilmesinin önemli olduğu kanaatindeyim” dedi.

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül’den siyasi tartışmalarla ilgili “Milli birliği, bütünlüğü muhafaza etmek gerek. Adap usul ve belli düzeye dikkat edilmeli” uyarısı geldi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ‘’bir süredir devam eden siyasi tartışmaları izlediğini’’ belirterek, ‘’Bu tartışmalarda adap, usul ve belli bir düzeye dikkat etmek gerekiyor. Milli birliğimizi, bütünlüğümüzü, ekonomik ve siyasi istikrarı muhafaza etmek hepimizin çıkarınadır’’ dedi. Gül, Çankaya Köşkü’nde Asya Pasifik Dış Ticaret Bakanları’nı kabulünden önce gazetecilere gündeme ilişkin kısa bir açıklama yaptı.

‘’Son günlerde kamuoyundaki tartışmaları izlediğini’’ belirten Cumhurbaşkanı Gül, şunları söyledi: ‘’26 Mayıs’ta yaptığım yazılı açıklamayı hatırladım. Ve bu konuya tekrar dikkat çekmek istiyorum. Bütün bu tartışmalar yapılırken adap, usul ve belli bir düzeye riayet etmek gerekiyor. Bu şundan önemli; milli birliğimizi, bütünlüğümüzü, ekonomik ve siyasi istikrarımızı muhafaza etmek hepimizin çıkarınadır. O bakımından bu tartışmalarda özellikle bu söylediğim unsurlara özen gösterilmesinin önemli olduğu kanaatindeyim. Bunun herkes için bugünde geçerli olduğu kanaatindeyim. O bakımdan bu tartışmaları izlerken yazılı yaptığım hatırlatmayı bir kez daha kamuoyunun dikkatine getirmek istedim.’’ Cumhurbaşkanı Gül, açıklamasının ardından basın mensuplarının soru sorma taleplerini geri çevirdi.

/ Ankara

19.06.2008


 

DARBEYE KARŞI 70 MİLYON ADIM

21 HAZİRAN'DA yapılacak olan “Darbeye karşı ses çıkar” eyleminin duyurulduğu basın toplantısı dün İstanbul’daki Taxim Hill Otel’de yapıldı. Basın açıklamasını Mor ve Ötesi grubunun solisti Harun Tekin’in okuduğu toplantıya sanatçı Lale Mansur da katıldı.

Darbeye karşı ses çıkar

Yılın en uzun günü olan 21 Haziran Cumartesi günü demokrasiden ve adaletten yana olan herkes, saat 17.00’de Tünel’den Taksim’e doğru gerçekleştirilecek yürüyüşe davet edildi. Buluşmanın çağrı metninde; 50 yıldır siyasete ağır müdahaleler olmasına rağmen ses çıkartılamadığı, bu sessizliğin bedelinin bir sonraki kuşaklar tarafından ödendiği belirtildi. Mor ve Ötesi grubunun solisti Harun Tekin, okuduğu metinde, sivil halkın darbelere karşı sessiz kalmasının, darbe yanlısı olanlara cesaret aşıladığını, 27 Nisan’daki muhtıranın, Susurluk ve Şemdinli olaylarının, Ergenekon örgütünün ortaya çıkmasına meydan verdiğini vurguladı. Sivil halkın sessizliğini fırsat bilenlerin hukukun arkasına saklanarak siyaseti tehdit ettikleri de ifade edildi.

Açıklamada AKP ve DTP’nin kapatılma davaları ve üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakacak olan yasanın iptalinin demokrasi sınırlarını daralttığı vurgulanırken; özgürlük, adalet, eşitlik kavramlarının geri plana itildiği bir dönemde bir ilkin gerçekleştirileceği savunuldu. Karanlıktan sıyrılmayı temsil etmesi için “Beyaz Yürüyüş” adı verilen yürüyüşe katılacak olanların beyazlar giyerek sokağa çıkmaları istendi. Buluşmayı düzenleyenler arasında, Küresel Eylem Grubu, Genç Siviller, Irkçılığa ve Milliyetçiliğe DurDe, DTP, Mazlum-Der, Barış Meclisi aktivistleri ve Siyasal Ufuk Hareketi gibi bazı dernek ve gruplar yer alıyor.

Yürüyüşe katılacak olan grubun 21 Haziran Cumartesi, saat 17.00’de İstiklâl Caddesi Tünel’de buluşacağı, daha sonra Taksim Tramvay Durağı’nda bir basın açıklaması yapılacağı da ifade edildi.

Ahmet CEYLAN / İstanbul

19.06.2008


 

BİLİM ADAMLARI SAHTEKÂR MI?

BiLimadamlarının, şimdiye kadar sanılandan daha “sahtekâr” olduğu ortaya çıktı. ABD’de 2 binden fazla bilimadamı arasında yapılan araştırmanın sonuçları Nature dergisinde yayımlandı.

Ulusal Sağlık Enstitülerine bağlı 605 kurumda görev yapan 2212 bilimadamının yaklaşık yüzde 9’u, son üç yıl içinde çeşitli bilimadamı sahtekârlıklarının kulaklarına çalınmış olduğunu itiraf etti. Bu da toplam 201 vaka anlamına geliyor. Araştırmayı yürütenler, bu sonuçları Sağlık Bakanlığının desteklediği bütün sağlık projelerine teşmil ederek, ABD’de bilimcilerin her yıl 2325 kötü niyetli davranış sergilediği, bunların bininin gizli kaldığı sonucuna vardı. Bu sahtekârlıklar arasında uydurma raporlar ve yayınlar, çarpıtılmış veriler ve uydurma burs talipleri yüzde 60’la başı çekiyor. İntihâl ise yüzde 36’yla ikinci sırada geliyor. Araştırmacılar, resmi makamlara intikal eden sahtekarlık vakalarının çok az olduğunu, sahtekarlığın azaltılabilmesi için bazı tedbirler almak gerektiğini vurguladı.

/ Washington

19.06.2008


 

Doğdukları yerde doymuyorlar

Türkiye’de, 1965-2000 döneminde, beşer yıllık dönemler itibarıyla 2,7 ile 4,8 milyon arasında olmak üzere 21,1 milyon insan, doğduğu köyünden, çalıştığı şehrinden başka diyarlara gitmek üzere iller arası göç kervanına katıldı.

Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) 1965-2000 yıllarını kapsayan dönemde, yurt düzeyinde, doğudan batıya, kuzeyden güneye hareket halinde olan göçlerin profilini çıkarttı. ‘’Türkiye’nin göç haritası’’ olarak da adlandırılabilecek DPT çalışmasında, ekonomik ve sosyolojik açıdan ilginç, kayda değer ve çeşitli araştırmalarda veri olarak kullanılabilecek sonuçlara ulaşıldı.

Rapora göre, 1965-1970 döneminde 3,2, 1970-1975 döneminde 3,4, 1975-1980 döneminde 2,7, 1980-1985 döneminde 2,9, 1985-1990 döneminde 4,1, 1995-2000 döneminde ise 4,8 milyon insan başka illere göç etti. DPT’nin çalışmasında, nüfus artış hızındaki azalmaya paralel olarak kentleşme hızı azalma eğilimi göstermiş olmasına rağmen, kentleşme hızının makul seviyeye inmesi ve isteğe bağlı nüfus hareketlerinin, istenen mekânlara yönelmesinde yeteri kadar başarılı olunamadığı ortaya çıktı. 1970-2000 döneminde İstanbul, Ankara ve İzmir’in yer aldığı büyük nüfuslu iller grubuna, Konya, Adana, Bursa, Antalya, Mersin, Şanlıurfa ve Diyarbakır illeri dahil oldu. 1995-2000 döneminde Antalya, Şanlıurfa ve İstanbul nüfus artış hızı en yüksek iller olurken, Tunceli ve Ardahan başta olma üzere 15 ilin nüfusu azaldı. 12 istatistiki bölge birimi arasında, İstanbul bölgesi (sadece İstanbul ilini kapsıyor) nüfus artış hızı en yüksek, Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi ise nüfus artış hızı en düşük bölgeler oldu. Türkiye genelinde göç eden nüfusun payında artan bir eğilim gözlendi ve 5 yaşın üstündeki nüfusun yüzde 11’ini oluşturan 6,7 milyon insan 1995-2000 döneminde yurt içinde, il içi ve iller arası olarak göç etti. Toplam göçler içinde il içi yerleşim yerleri arasında göç edenlerin payı artarken, iller arası göç edenlerin payı azaldı.

Köyden şehre göçlerin daha fazla olduğu şeklinde bir görüş hakim olmasına rağmen, göçlerin yarıdan fazlası şehirden şehre, yaklaşık 6’ta biri, köyden şehire göçler şeklinde oldu. 81 ilin 23’i, verdiğinden daha fazla göç aldı. Bu illerin başında İstanbul, İzmir, Bursa, Kocaeli, Ankara ve Antalya geldi. 81 ilin 58’i aldığından daha fazla göç verdi. Samsun, Şanlıurfa ve Diyarbakır bu illerin içinde yer aldı. Erkeklerin çoğunluğu iş arama/bulma ve tayin/atama nedeniyle, kadınların çoğunluğu ise evlilik ve eğitim nedeniyle göç ettiler. 2000 yılında da nüfusun yüzde 72,2’si doğduğu ilde, yüzde 27,8’i ise doğduğu ilin dışında ikamet etmek durumunda kaldı.

1975-1980 DÖNEMİNDE 3,6,

1995-200 DÖNEMİNDE İSE

6,7 MİLYON İNSAN GÖÇ ETTİ

1965-2000 döneminde iç göçün Türkiye genelindeki değişimi ve 1975-2000 döneminde yerleşim yerleri, iller arası ve istatistiki bölge birimleri arasındaki göçlerin boyutları ve göç akım yönleri de değerlendirmeye tabi tutuldu.

Türkiye genelinde 1975-2000 döneminde, toplam nüfus içinde göç eden nüfusun payı artış eğilimi gösterdi. 1975-1980 döneminde nüfusun yüzde 9,3’ünü oluşturan 3,6 milyon insan göç etmişken, 1995-2000 döneminde nüfusun yüzde 11’ini teşkil eden 6,7 milyon insan göç etmek durumunda kaldı. İller arasındaki göçlerin toplam nüfus içindeki payının değişimi incelendiğinde, 1965-2000 döneminde beşer yıllık dönemler itibarıyla 2,7 ile 4,8 milyon arasında, toplam 21,1 milyon insan göç kervanına katıldı. 1965-1970 döneminde her yüz kişiden 10,7’si iller arasında göç ederken, zaman içinde göç hızlarında azalmalar gözlendi ve 1980-1985 döneminde yüzde 6,5’e kadar düştü. Ancak, 1985-2000 döneminde göç oranında 1970’li yıllar seviyesi kadar olmasa da bir yükselme gözlendi ve 1995-2000 döneminde her yüz kişiden 7,9’u iller arasında ikametgahını değiştirdi.

2000 YILINDA NÜFUSUN

YÜZDE 27,8’İ DOĞDUĞU İLİN DIŞINDA

2000 yılında nüfusun yüzde 27,8’nin doğduğu ilin dışındaki bir ilde yaşamakta olduğu, bu çalışmada, 1995-2000 döneminde nüfusun yüzde 11’nin, ülkenin göreceli olarak sosyal ve ekonomik bakımdan yeterince gelişmemiş bölgelerinden ve illerinden, gelişmiş batı bölgelerine ve metropollerine göç ettiği ortaya çıktı. Bu kişilerin genellikle eğitimli, bekâr, orta yaş grubunda, çoğunluğunun erkek olduğu, iş bulma/arama nedeniyle göç ettiği ve tarım dışı ekonomik faaliyet alanında hizmetler sektöründe ücretli, maaşlı ve yevmiyeli olarak çalıştığı görüldü. SONUÇ Türkiye genelinde göç eden nüfusun payında artan bir eğilim gözlenirken, 5 yaşın üstündeki nüfusun yüzde 11’ini oluşturan 6,7 milyon kişi 1995-2000 döneminde yurt içinde göç etti. Bu kişilerce en yoğun göç edilen ve en yoğun göç veren yerleşim yerleriyle, göç edenlerin öne çıkan nitelikleri şöyle belirlendi: ‘’Göç edenlerin yaklaşık yüzde 70’i iller arasında, yüzde 30’u il içindeki yerleşim yerleri arasında göç etmektedir. Göç edenlerin yaklaşık 58’i şehirden şehire, yüzde 20’si şehirden köye, yüzde 17’si köyden şehire ve yüzde 5’i köyden köye göç etmiştir. Verdiği göçten, aldığı göçün en fazla olduğu ilin başında İstanbul gelmekte ve bu il en fazla Ankara’dan göç almaktadır. Aldığı göçten verdiği göçün en fazla olduğu ilin başında Samsun gelmekte ve bu il en fazla İstanbul’a göç vermektedir. Net göç hızı en yüksek ilin başında Tekirdağ, net göç hızı en düşük illerin başında Ardahan gelmektedir. Göç edenlerin yüzde 55’i erkek, yüzde 45’i kadındır. Genç ve yaşlı nüfus göçü çok az, buna karşılık, göçlerin büyük çoğunluğu orta yaşlarda ve özellikle göçlerin yaklaşık yüzde 20’si 20-24 yaş grubunda yoğunlaşmaktadır. Genelde hiç evlenmemiş ve boşanmış olanlar, özelde ise hiç evlenmemiş erkekler ve evli kadınlar daha fazla göç etmektedir. Eğitim görmüş olanlardan özellikle ilkokuldan mezun olmuş kişiler daha fazla göç etmektedir. Göç eden erkekler kadınlara nazaran daha fazla istihdam imkânı bulmasına karşılık, daha fazla erkek işsiz kalmaktadır. Göç etmiş kişilerin büyük çoğunluğu hizmetler ile ilgili ekonomik faaliyetlerde bulunmaktadır. Göç etmiş kişilerin yaklaşık üçte biri tarım dışı üretim faaliyetlerinde çalışanlar ve ulaştırma makinaları kullananlardır. Göç etmiş kişilerin büyük çoğunluğu ücretli, maaşlı veya yevmiyeli olarak çalışmaktadır. Hane halkı fertlerinden birine bağımlı göç nedeninden sonra iş arama/bulma, tayin/atama, amaçlı göçler göç olgusunun en önemli nedenini oluşturmakta, kadınların çoğunluğu evlilik, erkeklerin çoğunluğu iş arama/iş bulma nedeniyle göç etmektedir.’’

/ Ankara

19.06.2008


 

Deprem için telsiz sistemi

İzmir Büyükşehir Belediyesi, afetlerde kesintisiz iletişim sağlanabilmesi amacıyla ‘’Sayısal Telsiz Sistemi’’ kuruyor.

Büyükşehir Belediyesinden yapılan yazılı açıklamaya göre, Bilgi Teknolojileri Daire Başkanlığı Bilgi Ağları Şube Müdürlüğü tarafından hazırlanan Sayısal Telsiz Sistemi, ses iletişimini sağlamanın yanı sıra veri de taşıyarak İzmir içinde haberleşme imkanını en üst düzeyde sağlayacak. Açıklamada, ihale çalışmalarının tamamlanma aşamasında olduğu ve sistemin 2008 yılı sonunda devreye alınacağı duyuruldu. Başta deprem olmak üzere, afetler sırasında cep telefonlarına olan aşırı yüklenme nedeniyle GSM operatörlerinin devre dışı kalması durumunda, yeni telsiz sistemiyle İzmir Büyükşehir Belediyesi sınırları içindeki yerleşim alanlarında telsiz iletişimi kesilmeyecek.

/ İzmir

19.06.2008


 

Temsilcilerimiz Adana’da buluştu

Gazetemiz tarafından düzenlenen Temsilci Buluşmalarının ikincisi Adana’da gerçekleştirildi.

Mersin, Kahramanmaraş, Hatay, Osmaniye, Gaziantep, Kilis, Niğde ve Aksaray illeriyle bu illere bağlı ilçelerden neşriyatla ilgili temsilcilerimizin davetli olduğu toplantıya yoğun ilgi vardı. Adana’nın ev sahipliğinde yapılan toplantı özel gündemle açıldı. Gazetemiz Genel Müdür Recap Taşçı, gazetemiz ile ilgili genel bilgiler verdi. Temsilcilerimizin sorularını da cevaplayan Taşçı, müşteri memnuniyeti için Anadolu’ya sık gelinmesi gerektiğini söyledi. Ramazan’la birlikte okuyucularımıza hediye etmeyi planladığımız Cüz Cüz Kur’ân kampanyasının tanıtımının ana gündemi teşkil ettiği toplantıda, yürütülecek çalışmalar hakkında ayrıntılı bilgi verildi. Verilen bilgiye göre, kupon neşrine 1 Eylül’de başlanacak kampanyanın tanıtım dokümanları ile örnek cüzler Ağustos ayı başında çalışma yapacak temsilcilerimize gönderilecek.

Yeni Asya / Adana

19.06.2008


 

‘Katkı parası hapsi’ne soruşturma

Balıkesir’in Burhaniye ilçesindeki bir ilköğretim okulunda ‘’katkı parası’’ vermeyen öğrencileri bir sınıfa kapatarak, psikolojik baskıya maruz bıraktığı öne sürülen okul müdürü hakkında açılan soruşturma sürüyor, Bazı öğrenci velilerinin Cumhuriyet İlköğretim Okulu Müdürü V.K. ile ilgili İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne yaptığı başvurunun ardından başlatılan soruşturma çerçevesinde, Milli Eğitim Bakanlığından bazı müfettişlerin de ilçeye geldiği öğrenildi.

Müfettişlerin, okul müdürü V.K. ile iddiaları gündeme getiren velilerin ifadelerine başvurduğu belirtildi. Okul müdürü V.K’nin, hakkındaki suçlamaları kabul etmediği bildirildi. Okulun bahçe düzenlemesi için yapılan harcamaları karşılamak üzere öğrenciler aracılığıyla velilerden 25’er YTL para istediği iddia edilen Cumhuriyet İlköğretim Okulu Müdürü V.K’nin, ‘’katkı parası’’ ödemeyen öğrencileri, 9 Haziran Pazartesi günü okulun alt katında bulunan bir sınıfa kapattığı ve psikolojik baskıya maruz bıraktığı öne sürülmüştü. Bu gelişme üzerine, bazı veliler okul idaresi hakkında şikayetçi olmuştu.

/ Bursa

19.06.2008


 

Genç nüfusumuzla AB’ye destek oluruz

TBMM Avrupa Birliği Uyum Komisyonu Başkanı Yaşar Yakış, Türkiye’nin, dinamik ve genç nüfusuyla, yaşlanmaya yüz tutan Avrupa nüfusu için güçlü bir destek potansiyeli oluşturacağını belirterek,’’Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılması, diğer tüm üye ülkelere büyük yarar sağlar’’ dedi.

Bulgaristan’ı ziyaret eden 4 kişilik TBMM heyetinin başkanı Yaşar Yakış, Bulgaristan Dışişleri Bakanlığı’nda ‘’Diplomatik Kulüp’’ üyelerine hitaben bir konuşma yaptı.

Yakış, ‘’Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) katılım süreci’’ konulu konuşmasında, Türkiye’nin bu süreçte geçirdiği aşamaları anlattı. Üst düzey bakanlık yetkilileri ve çok sayıda yabancı diplomatın dinlediği konuşmasında Yakış, Türkiye’nin daha 2004 yılında Avrupa Birliği’ne üyelik kriterlerine uyum sağladığını söyledi. Yakış, ‘’Ülkemizin Avrupa Birliği üyeliğine alınmaması bizim için trajedi olmaz, ancak Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılması diğer tüm üye ülkelere büyük yarar sağlar’’ diye konuştu.

Türkiye’nin, zamanında Bulgaristan’ın NATO üyeliğini desteklediğini, şimdi de Bulgaristan’ın AB konusunda Türkiye’nin en sadık destekçilerinden biri olarak dikkat çektiğini belirten Yakış, iki ülke arasındaki ticaret hacminin sürekli arttığını, Bulgaristan’ın da Türkiye için karayolundan AB’ye yapılan ihracatın kapısı olduğunu bildirdi. Yakış, ABD’den sonra NATO’da ikinci en büyük orduya sahip ve dünyanın 17. en güçlü ekonomisi olan Türkiye’nin, dinamik ve genç nüfusuyla, yaşlanmaya yüz tutan Avrupa nüfusu için güçlü bir destek potansiyeli oluşturduğunu vurguladı.

Bulgaristan’a 3 günlük bir ziyerette bulunan Yakış ve beraberindeki heyette yer alan AKP milletvekilleri İbrahim Kavaz ve İsmail Hakkı Biçer ile DTP milletvekili Bengi Yıldız, bugün Bulgaristan Parlamentosu’nda temas ve incelemelerde bulundular.

TBMM heyeti, Bulgaristan Parlamentosu Türkiye Dostluk Komisyonu Başkanı Atanas Mercanov ile parlamentoda grubu olan, üyelerinin çoğunluğunu Türkler’in oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi (DPS-HÖH) Genel Başkan Yardımcısı Kazım Dal ile biraraya geldiler. Heyet üyeleri ayrıca, Bulgaristan Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu üyeleri tarafından da kabul edildiler. Ülkedeki temas ve incelemelerini sürdüren heyet, bugün Bulgaristan Parlamentosu Başkan Yardımcısı Kameliya Kasabova ve Bulgaristan’ın AB ile ilişkilerinden sorumlu bakanı Gergana Grinçarova ile biraraya gelecek.

/ Sofya

19.06.2008


 

Yaşanan gerginlikler reformları frenliyor

Ünlü düşünce kuruluşu Chatham House’ın politika ve strateji uzmanlarından Fadi Hakura, reform sürecinin ciddi biçimde yavaşladığını belirterek, başörtüsü konusu ve AKP’nin kapatılma davasının bunda büyük rol oynadığı kaydetti.

İngiltere Avam Kamarası’ndaki bir grup Muhafazakar partili milletvekili, yerel yönetici ve çeşitli meslek gruplarından Türk ve İngilizler tarafından kurulan ‘’Türkiye’nin Muhafazakar Partili Dostları’’ grubu faaliyetlerini gayri resmi olarak başlattı. Resmi açılışı daha sonra yapılacak olan Dostluk Grubu’nun ilk toplantısı, grubun kurucu üyelerinden iş adamı Hüseyin Özer’e ait restoranda önceki akşam yapıldı.

Toplantıya Muhafazakar partili milletvekilleri David Burrowes, Lord Sheikh, Muhafazakar parti Gölge İçişleri Bakanı Dominic Grieve, eski Westminister Belediye Başkanı Harvey Marshall, eski Enfield Belediye Başkanı Doğan Delman, Muhafazakar parti Enfield Belediye Meclis Üyesi Ertan Hürer ve çok sayıda davetli katıldı. Toplantıda ünlü düşünce kuruluşu Chatham House’ın politika ve strateji uzmanlarından Fadi Hakura da bir konuşma yaptı. Hakura, Türkiye’de son yıllarda yaşanan olumlu değişime dikkat çekerek, AKP iktidarları döneminde yapılan reformların önemini vurguladı. Türkiye ile AB arasındaki tam üyelik müzakerelerinin sürdüğünü hatırlatan Hakura, son seçimden sonra yaşanan gerginliklerin reform sürecine olumsuz etkileri olduğunu savundu. Reform sürecinin ciddi biçimde yavaşladığını iddia eden Hakura, başörtüsü konusu ve AKP’nin kapatılma davasının bunda büyük rol oynadığı görüşünü dile getirdi. Fadi Hakura, tartışmaların dünyanın sonu olmayacağını, Türkiye’nin bütün sorunlarının üstesinden geleceğini, sadece bunun ne zaman başarılacağının bilinmediğini kaydetti. Soruları da cevaplayan Hakura, Türkiye’de demokratik gelişmelerin durmayacağına inandığını belirtti.

Hakura, Türkiye’nin gelecekte siyasi, sosyal ve ekonomik açıdan daha liberal bir yapıya kavuşacağına inandığını söyledi. IMF ve Dünya Bankası ile ilişkiler konusundaki bir soru üzerine AKP’nin Türkiye’de ekonomik alanda pek çok şey yaptığını ve krediyi hak ettiğini ifade eden Hakura, IMF ile Türkiye arasındaki anlaşmanın yerini neyin alacağının henüz bilinmediğini kaydetti.

Hakura, “Ancak gelişmeler IMF olsun veya olmasın Türkiye’de sosyal, ekonomik ve siyasi açıdan bir liberalleşmeye işaret ediyor” dedi. Reform sürecinin hiçbir koşulda durmayacağı konusunda çok iyimser olduğunu ifade eden Hakura, Kıbrıs ile ilgili bir soru üzerine, ortada çözüm için çok önemli bir fırsatın bulunduğunu, bu fırsatın kullanılamaması halinde bölünmenin kaçınılmaz olacağını belirtti. Açılışta Muhafazakar parti Enfield Belediye Meclis Üyesi Ertan Hürer, Türkiye’nin stratejik önemine işaret ederken, Muhafazakar Parti’nin Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine desteğinin İşçi Partisi’nden çok önceye dayandığına işaret etti ve bu desteğin süreceğini vurguladı. Muhafazakar parti milletvekili David Burrowes de iki ülke arasındaki ilişkilerin son derece iyi olduğunu, ilişkilerin gelecekte her alanda ilerletileceğini söyledi. Burrowes, bu konuda kurulmakta olan dostluk grubunun da büyük katkı sağlayacağına inandıklarını ifade etti.

/ Londra

19.06.2008


 

Akdağ: Kenelerden korunmak için, vücudun çıplak yerlerini örtün

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, kenelerden korunmak için çıplak yerlerin örtülmesi gerektiğini ve kene ısırması vakasının yaşanması durumunda da biran önce sağlık kuruluşlarına müracat edilerek tedavi olunması gerektiğini belirtti.

Sağlık Bakanı Recep Aksağ, Bakanlık binasında Yemen Sağlık ve Nüfus Bakanı Abdulkarim Yehia Rasae ve beraberindeki heyet ile görüştü. Bakan Akdağ, ziyaretin iki ülke arasında sağlık alanında iş birliğine vesile olacağını belirtti. Yemenli Bakan Rasae da aynı duygularla karşılık verdi. Kene ısırma vak'alarıyla ilgili soruları cevaplayan Akdağ, “Bilim adamlarının ve ilgili kurumların konu hakkındaki görüşlerini zaman zaman bakanlık olarak kamuoyuyla paylaşıyoruz. Geçmişte de konuşuldu, vücudun çıplak kısımlarının örtülmesi kenelerin bulaşmaması için çok önemli. Yine onun kadar önemli ikinci bir husus da, bir kene yapışması olduğunda vatandaşlarımızın duyarlı davranarak mutlaka doktora gitmeleri ve bunu haber vermeleridir."

Cemil YÜZER / Ankara

19.06.2008


 

Soylu: Milletin aradığı alternatif Demokrat Parti

Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman Soylu, 2.5 aya yakındır sürdürdüğü “Beyaz Yürüyüş” gezisinden Balıkesir’e çıkarma yaptı. Soylu, Balıkesir’e gelişinde Değirmenboğazı’nda coşkuyla karşılandı.

100’ün üzerinde araç konvoyuyla Balıkesir’e çıkarma yapan Soylu’ya Harun Akın, Ayfer Arat, Erdal Taşkın, Onur Gürden,Tahir Alan, Yılmaz Menderes, Ali Aygören, Cevat Kırkpınar, Cengiz Yılmaz İlhami Özatağ ve Erman Kaya’nın da aralarında bulunduğu çok sayıda Başkanlık Divanı ve Genel İdare Kurulu üyesi eşlik etti. Davul zurnalar çalınarak çiçeklerle karşılanan Soylu’yu bekleyen kalabalığın arasında eski milletvekilleri, il ve ilçe başkanları, belediye başkanları, belediye meclis üyeleri de hazır bulundu. İki gün sürecek Balıkesir programı öncesinde kısa bir şehir turu atan Soylu’ya balkon ve pencerelerine çıkan Balıkesirliler yoğun ilgi gösterdi. DP liderinin hedefinde ise AKP vardı. Soylu, yaptığı değerlendirmede AKP’den “merkez sağın esir kampı” diye söz ederken, milletin aradığı alternatifin Demokrat Parti olduğunu ifade etti.

Yeni Asya / Balıkesir

19.06.2008


 

Türk savunma sanayisi Washington’da konuşuldu

Washington’da Jamestown Vakfı adlı düşünce kuruluşunda düzenlenen Türk savunma sanayisi konulu toplantıda, Türkiye’nin, savunma alımlarında artık hiçbir dış kaynağa bağımlı olmadığı vurgulandı.

Aberföyle International Security adlı kuruluşun direktörü Dr. Andrew MacGregor’un yaptığı sunumda, Türkiye’nin savunma projeleri ve savunma sanayisi alanındaki politikaları anlatıldı. Sunumun sonuçlar bölümünde, Türkiye’nin, zaman zaman uygulanan ambargolar ve kısıtlamalardan dolayı savunma sanayisinde kendisine yeterli konuma gelmeye çaba gösterdiğine işaret edildi. Sunumda, Türkiye’nin, terör örgütü PKK’ya karşı ABD ile süren istihbarat işbirliğine karşın, insansız uçak ve askeri uydular gibi kendi istihbarat kaynaklarını geliştirmeye yöneldiği belirtildi.

/ Washington

19.06.2008


 

Türk savunma sanayisi Washington’da konuşuldu

Washington’da Jamestown Vakfı adlı düşünce kuruluşunda düzenlenen Türk savunma sanayisi konulu toplantıda, Türkiye’nin, savunma alımlarında artık hiçbir dış kaynağa bağımlı olmadığı vurgulandı.

Aberföyle International Security adlı kuruluşun direktörü Dr. Andrew MacGregor’un yaptığı sunumda, Türkiye’nin savunma projeleri ve savunma sanayisi alanındaki politikaları anlatıldı. Sunumun sonuçlar bölümünde, Türkiye’nin, zaman zaman uygulanan ambargolar ve kısıtlamalardan dolayı savunma sanayisinde kendisine yeterli konuma gelmeye çaba gösterdiğine işaret edildi. Sunumda, Türkiye’nin, terör örgütü PKK’ya karşı ABD ile süren istihbarat işbirliğine karşın, insansız uçak ve askeri uydular gibi kendi istihbarat kaynaklarını geliştirmeye yöneldiği belirtildi.

/ Washington

19.06.2008


 

Öğretim üyesi maaşları hükümetin gündeminde

TBMM Genel Kurulunda, yeni kurulan devlet üniversitelerine rektör ataması ile profesörlük ve doçentlik atamalarını yeniden düzenleyen kanun tasarısının 1. maddesi kabul edildi.

Genel Kurulda, tasarının 1. maddesi üzerinde konuşan milletvekilleri yükseköğretimin siyasi ve ideolojik tartışmaların dışında ele alınması gerektiği üzerinde durdu. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, milletvekillerinin üniversite öğretim üyesi maaşları ile ilgili soruyu cevaplarken, çalışanların ihtiyaçları ile bütçe imkanlarının örtüştürmek zorunda olduklarını ifade etti. Öğretim üyelerinin çok daha fazla maaş almasını istediklerini belirten Çelik, ‘’Araştırma görevlilerinin maaşlarının bir hayli düşük olduğunu ben de defatle söylüyorum’’ dedi. Başbakan Erdoğan’ın başkanlığında yapılan Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulunun son toplantısında da konuyu kendisinin gündeme getirdiğini hatırlatan Çelik, ‘’Sayın Başbakanımız, Maliye Bakanı ve diğer ilgili diğer bakanlara, konuyla ilgili bir çalışmayapmalarını emretti" diye konuştu.

/ Ankara

19.06.2008


 

3 MİLYON KONUTA İHTİYAÇ VAR

TOPLU Konut İdaresi (TOKİ) Başkanı Erdoğan Bayraktar, Türkiye’de yenileme, dönüşüm ve nitelikli konut üretimi tarzında yaklaşık 3 milyon civarında acil konuta ihtiyaç bulunduğunu kaydetti.

Bayraktar, TBMM KİT Komisyonunda ele alınan TOKİ’nin 2006 yılı hesapları ile ilgili yaptığı konuşmada, Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) ve Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’de yenileme, dönüşüm ve nitelikli konut üretimi tarzında olmak üzere yaklaşık 3 milyon civarında acil konut ihtiyacı bulunduğunu belirtti. Erdoğan Bayraktar, 2013 yılına kadar ise her yıl yaklaşık 600 bin yeni konut ihtiyacı olduğunun tespit edildiğini söyledi.

Bayraktar, 58, 59 ve 60. hükümetlerin Acil Eylem Planı ve Hükümet Programlarında, ‘’gecekondu sorununun çözümü’’ ile ‘’alt gelir grubu ve yoksulların kira öder gibi ev sahibi olabilmesi’’ konularına yer verildiğini anlatarak, bu doğrultuda TOKİ ile belediyelerin görevlendirildiğini anımsattı. TOKİ Başkanı Bayraktar, 2003 yılından itibaren gerçekleştirilen yasal düzenlemelerin büyük bir açılım yarattığını, sağlam ve bütüncül politikalarla Türkiye tarihinde ilk kez bu kadar büyük çapta bir planlı kentleşme ve konut atağı başlatıldığını söyledi.

TOKİ’NİN HEDEFLERİ

TOKİ’nin 2003 yılı itibariyle yeni bir misyon kazandığını vurgulayan Bayraktar, bu çerçevede kurumun hedeflerini şöyle sıraladı:

‘’Alternatif, yenilikçi uygulamalarla konut üretiminin belli bir model çerçevesinde gerçekleşmesini sağlayarak, konut piyasasını disipline etmeyi, kalite, sağlamlık, ucuzluk gibi hususlara dikkat ederek spekülatif oluşumlara mani olmayı, ülke nüfusunun ülke coğrafyasına dengeli bir biçimde dağılmasına yardımcı olmayı, düzenli kentleşmeye ciddi katkı sağlamayı hedefliyoruz.’’ TOKİ’nin bu hedeflere bağlı bazı faaliyet alanlarının da tanımlandığını ifade eden Bayraktar, bu kapsamda ‘’doğal afet riski taşıyan yerleşim yerlerinden yeniden yerleşimi gerekenlere TOKİ tarafından uygun koşullarda konut ve iş yeri yapılacağını’’ bildirdi.

/ Ankara

19.06.2008


 

180 ilçe avukatsız

BAROLARA kayıtlı toplam 60 bin 710 avukat bulunan Türkiye’de 180 ilçenin avukatsız, 28 ilçenin de adliyesiz olduğu ortaya çıktı.

Türkiye Barolar Birliği istatistiklerinde yer alan bilgilere göre ilçesinde adliye ve avukat olmayan illerin başında Konya, Ordu ve Kastamonu geliyor. Başkent Ankara’nın bile Evren ilçesinde tek bir avukat bulunmuyor. Toplam 31 ilçesi bulunan Konya’nın 11 ilçesinde avukat bulunmazken 10 ilçesinde de adliye binası bulunmuyor. 19 ilçesi bulunan Ordu’nun 11 ilçesinde, 19 ilçeye sahip Kastamonu’nun 10 ilçesinde avukat yok.

/ Kemal Benek

19.06.2008


 

İnşaatçılar: Sorunlarımız çözülmezse sokağa ineriz

TÜM İnşaat Müteahhitleri Federasyonu Genel Başkanı Tahir Tellioğlu, demir-çelik fiyatları ve TOKİ’den kaynaklanan birçok sorunları bulunduğunu belirterek, bir ay içinde sorunlarla ilgili bir çözüm gayreti göremezlerse sektör aktörleriyle birlikte sokacağa ineceklerini bildirdi.

Tellioğlu, sektör temsilcileriyle birlikte düzenlediği basın toplantısında, federasyona bağlı 8 il bünyesindeki yaklaşık 30 bine yakın sektör aktörleriyle 1-15 Haziran 2008 tarihleri arasında inşaatlarda iş bırakma kararını gerçekleştirdiklerini hatırlattı. Bu grevde amaçlarının demir-çelik ürünlerine gelen yüzde 100’ü geçkin zamları ve TOKİ’nin sosyal konut üretme adı altında kamu desteğiyle ticaret ve siyasete kullanılmasına karşı bir tepki eylemi olduğunu kaydeden Tellioğlu, bu anlamda hükümetin ve muhalefetin dikkatini çekerek sorunlarına çözüm üretmesine katkı sağlamayı amaçladıklarını söyledi.

/ Ankara

19.06.2008


 

Şehirlerarası otobüslerde sigorta teminatı altındasınız

18.06.2008 tarihli Resmi gazete’de yayınlanan “Zorunlu Karayolları Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası Tarife ve Talimatı” ile 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanununa göre yapılacak Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası kapsamında uygulanan asgari sigorta limitleri 01.07.2008 tarihinden geçerli olmak üzere artırıldı.

4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu hükümleri çerçevesinde yolcu taşımacılığı yapan şehirlerarası taşımacılar, Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası yaptırmakla yükümlüdürler. Firmalar sigorta sözleşmesini bitim tarihi itibariyle yenilemekle yükümlüdür. Firmaların 01.07.2008 tarihine kadar yeni tarife uyarınca mevcut poliçeleri için zeyilname düzenletirmeleri gerekmektedir. Aksi takdirde cezalı duruma düşecekler ve sigorta şirketlerince karşılanamayan tazminat tutarından doğrudan sorumlu olacaklardır. 01.01.2009 tarihinden itibaren uygulanacak asgari sigorta limitleri de 18.06.2008 tarihli Resmi gazete’de yayınlanan “Zorunlu Karayolları Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası Tarife ve Talimatı” ile ilan edildi. Buna göre 26 ve üstü koltuk kapasitesine sahip otobüslerde 01.07.2008 tarihinden itibaren tedavi giderleri için kişi başı teminat 125.000.-YTL, kaza başına 6.250.000.-YTL, sakatlanma ve ölüm halinde de teminatlar aynı tutarlarda belirlendi. 01.01.2009 tarihinden itibaren ise tedavi, sakatlanma ve ölüm halinde sigorta teminatı kişi başı 150.000.-YTL, kaza başına 7.500.000.-YTL olarak belirlendi.

19.06.2008


 

TAPU HARÇLARINDA YENİ DÖNEM

GAYRIMENKUL almayı veya satmayı düşünenleri yakından ilgilendiren yeni bir kanun çıktı.

6 Haziran 2008 tarihli mükerrer Resmi Gazete’de yayınlanan 5766 sayılı Kanun ile Gayrimenkullerin satışı sırasında, “tapuda beyan edilecek değeri” ile alakalı olarak köklü bir değişiklik yapıldı. Mevcut uygulamaya göre gayrimenkulün tapu harcına esas olan değerinin, “emlak vergisi asgari değeri” olarak gösterilmesi yeterli olmaktaydı.. Alıcı ve satıcı emlak vergisi asgari değeri üzerinden ayrı ayrı binde 15 “tapu harcı” ödüyorlardı. 6 Haziran 2008 tarihli Mükerrer Resmi Gazete’de yayınlanan 5766 sayılı kanun ile gayrimenkullerin alım-satımında, tapu işlemine esas değer olarak gösterilecek değer, yeni usullere bağlandı Buna göre;

nTapuda yapılacak alım-satım ve diğer harca tabi tapu işlemleri esnasına beyan edilecek kıymet, emlak vergisi asgari değeri değil, rayiç alım-satım değeri olacak.

nGayrimenkul satışında, satış bedelinin emlak vergisi asgari değerinin altında olduğu durumlarda ise, emlak vergisi asgari değeri üzerinden “tapu harcı” ödenecek.

nAlım-satım ya da devir değerinin rayiç değeri aksettirmediğinin tespiti durumunda, aradaki farka isabet eden harç, ikmalen veya re’sen alıcı ve satıcı adına tarh edilecek. Tarh edilecek yani ilave olarak istenecek olan bu harcın yüzde 25’i oranında da “vergi zayiî” cezası kesilecek.

Vergi dairesi, 5 yıllık zamanaşımı süresi içinde, gayrimenkulün gerçek satış bedelini araştırıp, cezalı işlem yapabileceği için, bundan böyle alım-satım sırasında, tapu harcı yönünden, rayiç değerin araştırılıp buna göre gerçek değerin gösterilmesi doğru olacaktır.

19.06.2008


 

Prim borcuna ilişkin gecikme zammı affında başvuru süresi başladı

Aftan yararlanmak isteyen borçluların önünde yaklaşık iki aylık süre var.

Başvurunun 28 Temmuz 2008 akşamına kadar yapılması gerekiyor. başvuru için acele edin. Çünkü başvuru süresinin uzatılması söz konusu olmayacak. Başvuru süresini kaçıranlar büyük avantaj kaybedecek.

HANGİ BORÇLAR AF KAPSAMINDA?

506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre takip edilen ve başvuru tarihine kadar tahakkuk etmiş olup da ödenmemiş olan;

n2008/Mart ve önceki dönemlere ilişkin sigorta primi, işsizlik sigortası primi, idari para cezası, sosyal yardım zammı borçları,

nHaziran ayı sonuna kadar müracaat edilmiş olması kaydıyla 31 Mart 2008 tarihine kadar bitirilmiş olan özel bina inşaatı ile ihale konusu işlerden Sosyal Güvenlik Kurumunca yapılan ön değerlendirme, araştırma veya tespit sonucunda yeterli işçilik bildiriminde bulunulmadığı anlaşılanların fark işçiliğe ilişkin borçlar,

nİsteğe bağlı sigortalıların 2003/Mayıs ila 2008/Mart dönemleri arasında isteğe bağlı sigortalılıklarının devam ettiği süre içindeki prim borçları,

nAvukat ve Noterler ile müteahhitlerin yurtdışına götürdükleri işçiler gibi topluluk sigortasına tabi olanların 2008/Mart ve önceki dönemlere ilişkin malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına ait prim borçları ile1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu ile 2926 sayılı Tarım Bağ-Kur Kanununa göre sigortalı olanların ise 31 Mart 2008 tarihine kadar olan prim ve sosyal güvenlik destek prim borçları, af kapsamında.

AFTAN YARARLANMAK İÇİN NE YAPILMALI?

Yasa hükmünden yararlanmak için 28 Temmuz 2008 günü akşamına kadar yazılı olarak başvurulması gerekiyor. Af düzenlemesi prim asıllarını kapsamıyor. Başvurunun yapılacağı ayın sonuna kadar mevcut sosyal güvenlik mevzuatının ilgili hükümlerine göre gecikme cezası ve gecikme zammı hesaplanacak. Hesaplanan gecikme cezası ve gecikme zammının, seçilen ödeme şekline göre belli bir kısmı terkin edilecek (silinecek). Yapılandırılan borç tutarı peşin veya 24 aya kadar taksitler halinde ödenebilecek.

PEŞİN ÖDEMEK DAHA AVANTAJLI

Peşin ödeme yolu tercih edilerek borç aslının tamamı ile hesaplanan gecikme cezası ve gecikme zammının yüzde 15’inin başvuru tarihini takip eden bir ay içinde ödenmesi halinde, gecikme cezası ve gecikme zammının kalan yüzde 85’i silinecek. peşin ödemeden yaralanamayanlar için taksitle ödemede avantaj sağlıyor. Başvurunun yapıldığı ayın sonuna kadar hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammının, 12 aya kadar taksitle ödenmesi halinde yüzde 55’i, 24 aya kadar taksitle ödenmesi halinde ise yüzde 30’u silinecek. İlk taksitin ödemesi, başvurunun yapıldığı ayı takip eden ayda başlayacak. Başlangıçta taksitle ödeme yolu seçilip daha sonra taksitlendirilen borcun kalan kısmının peşin ödenmek istenilmesi halinde, başlangıçta seçilen taksitlendirme süresine bağlı olarak silinen faiz oranı değiştirilmeyecek.

2006’DA BORÇLARINI YAPILANDIRANLARA

İKİ AYRI TERCİH HAKKI

2006 yılında 5458 sayılı Kanun kapsamına giren SSK ve Bağ-Kur borçlarını yeniden yapılandıranlardan;

nYapılandırma taksitlerini ödemeye devam edenlere yapılandırılmış veya yapılandırma kapsamına girmeyip de af kapsamına giren borçları için istemeleri halinde af yasası hükümlerinden yararlanmalarına imkan sağlanırken,

Taksitlerini aksatmaları nedeniyle borç yapılandırmaları bozulmuş olanlara yapılandırmalarını devam ettirmeleri veya yeni getirilen aftan yararlanmaları şeklinde iki ayrı seçenek sunuluyor. Bozulan yapılandırmalarının yeniden canlandırılması veya prim affından yararlanmak üzere başvuran borçluların, kapsama giren borçları nedeniyle Sosyal Güvenlik Kurumuna yaptıkları itirazlardan ve yargı nezdinde sürdürdükleri davalardan feragat etmeleri ve ihtilaf yaratmamaları gerekiyor.A

19.06.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA
Download

Gezi Eki Pdf

Bütün haberler

© Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır