"Gerçekten" haber verir 30 Kasım 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Haberler

 

Avrupa, Allah’ı Müslümanlarla hatırladı

Avrupa’da “Allah düşüncesini yeniden kamusal alana soktukları için” Müslümanlara teşekkür eden Katolik Kilisesinin inançlar arası ilişkiler bölümü başkanı Kardinal Jean-Louis Tauran, Vatikan’ın resmî gazetesinde yayınlanan konuşmasında, dinî konuların bugünün Avrupasında daha önce olduğundan daha fazla konuşulup yazıldığını söyledi ve “Bu Müslümanların sayesinde oldu” dedi.

VATİKAN'DA görevli üst düzey bir kardinal, Avrupada “Allah düşüncesini yeniden kamusal alana soktukları için” Müslümanlara teşekkür etti.

Katolik Kilisesi’nin İnançlararası İlişkiler Bölümü Başkanı Kardinal Jean-Louis Tauran, Vatikan’ın resmi gazetesinde yayınlanan konuşmasında, dinî konuların bugünün Avrupa'sında daha önce olduğundan daha fazla konuşulduğunu ve yazıldığını belirtti. Bunun, “Müslümanların sayesinde olduğunu” kaydeden Tauran, “Müslümanlar Avrupa’da, toplum içinde Allah için yer açılmasını talep eden önemli bir azınlık haline geldiler” diye konuştu. “Allah’ın kamusal alana dönüşü”ne örnek olarak, başörtüsü gibi dinî konuların kamuoyunda geniş çaplı tartışmalar başlattığı, Avrupanın en kalabalık Müslüman nüfusa sahip ülkesi Fransa gösteriliyor. “Her dinin kendi kimliği var, ancak Allah’ın, onu samimiyetle arayan herkesin ruhunda, her yerde etkisinin olduğu düşüncesine katılıyorum” diyen Tauran, “Dinler arası diyalogun, Allah’ın yolunda olan herkesi bir araya getirdiğini” kaydetti. Paris / aa

30.11.2008


 

Alman profesöre 5816 soruşturması

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Avrupa Parlamentosunda düzenlenen “Dersim” konusu konferansta, “Atatürk yaşasaydı savaş sanığı olarak yargılanması gerekirdi” şeklinde konuşan Bremen Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ronald Münch hakkında soruşturma başlattı.

ANKARA Cumhuriyet Başsavcılığı, Avrupa Parlamentosunda düzenlenen ‘’Dersim’’ konusu konferansta, ‘’Atatürk yaşasaydı savaş sanığı olarak yargılanması gerekirdi’’ şeklinde konuşan Bremen Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ronald Münch hakkında soruşturma başlattı.

Alınan bilgiye göre, Cumhuriyet Savcısı Kürşat Kayral tarafından yürütülecek soruşturma, 5816 sayılı Atatürk Hakkında İşlenen Suçlar Hakkında Kanun’un 1. ve 2. maddeleri uyarınca gerçekleştirilecek. Soruşturma kapsamında, Münch’ün konuşma metni, Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü kanalıyla istenecek, ayrıca soruşturma ve yargılama şartları incelenecek. Soruşturmada, 13 Kasım tarihinde düzenlenen ‘’Dersim’’ konulu konferansa katılan DTP’li milletvekilleri Aysel Tuğluk ve Şerafettin Halis’in konuşmaları da incelemeye alınacak. Ankara / aa

30.11.2008


 

Erdoğan: Bu millet bir çuval kömüre oyunu satmaz

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,”Bu millet bir çuval kömüre, bir çuval una oyunu satmayacak kadar onurludur” dedi.

Erdoğan, Asya Termal Otel’de düzenlenen AKP’nin 13. İstişare ve Değerlendirme toplantısında yaptığı konuşmada, ‘’Bu millet bir çuval kömüre, bir çuval una oyunu satmayacak kadar onurludur, gururludur, işte birilerinin görmediği budur. Milletin zekasını, ferasetini, hakimiyetini kararını ve tercihini aşağılamaya tahkire kadar götürüyorlar işi. ‘Göbeğini kaşıyanlar oy veriyor AK Parti’ye’ diyorlar . ‘Bu ülkenin zencileri oy veriyor’ diyorlar. Ama millet bunları yutmuyor ve elinin tersiyle tokadı atıyor ve sandığa da gömüyor’’ diye konuştu. Erdoğan, ‘’statükoculuğun kitaplarında bulunmadığını’’ ifade ederek, şöyle devam etti: ‘’Hukuksuzluk, bizim lügatımızda yer bulamaz, yolsuzluk bizim aramızda yer bulamaz, yasakçı anlayışlar bizim anlayışımızda yer bulamaz. AK Parti’nin yolu demokrasi yoludur. Hukuk yoludur çağdaşlık değişim, adalet, kalkınma yoludur milletin yoludur.” Kızılcahamam / aa

30.11.2008


 

Operasyon bitti

Hİndİstan’In Mumbai şehrinde, Tac Mahal Oteli’ndeki son 3 teröristin öldürüldüğü ve operasyonların sona erdiği bildirildi.

Ulusal Güvenlik Muhafızlarının komutanı J.K Dutt, gazetecilere yaptığı açıklamada, 3 teröristin öldürüldüğünü, durumun güvenli olup olmadığını araştırmak üzere otelin oda oda arandığını belirtti. Emniyet Müdürü Hasan Gaffur da oteldeki son teröristlerin de öldürüldüğünü ve yaklaşık 60 saatin ardından tüm operasyonların sona erdiğini açıkladı. Operasyonun sona ermesinin ardından Tac Mahal Oteli'nde daha fazla cesede rastlandığını ve ölü sayısının 195’e, yaralı sayısının da 295’e çıktığını bildirdi. Yaralıların hastanelere taşındığını belirten yetkililer, ölü sayısının artmasından endişe edildiğini belirtti. Bu arada, terör saldırıları sırasında Oberio Otel’de rehin alınan avukat Yasemin Erden Türkiye’ye döndü. Mumbai / aa

30.11.2008


 

Özel güvenlikte düşündüren artış

Türkiye’de özel güvenlikçi sayısının 300 bine ulaştığı, bu rakamın 2010’da 800 bin olacağının tahmin edildiği bildirildi. Prof. Dr. İzzet Duyar, Türkiye’de görev yapan ve yeterli eğitim almayan özel güvenlikçilerin sayısının artmasının sakıncalı olduğunu söyledi.

Türkİye’de özel güvenlikçi sayısının 300 bine ulaştığı, bu rakamın 2010’da 800 bin olacağının tahmin edildiği bildirildi. Türkiye genelinde 937 güvenlik şirketi, 537 de güvenlik okulu bulunuyor. Avrupa Özel Güvenlik Hizmetleri Federasyonuna (COESS) da üye 29 ülke arasında yer alan Türkiye’de, özel güvenlikçi sayısı 300 bine ulaşmış durumda. Türkiye’de, kamu güvenliğini tamamlamak amacıyla kurulan özel güvenlik şirketi ve eğitim kurumlarının sayısı hızla artarken, özellikle, gençler için yeni bir iş sektörü olarak da görülen özel güvenlikçilerin sayısının 2010 yılında 800 bine ulaşacağı tahmin ediliyor. Özel güvenlikçi olmak için en az ilköğretim mezunu olabilme şartı aranıyor. İlköğretim mezunları, talep etmeleri ve şartları uyduğu takdirde, 90 saatlik bir eğitime tabi tutularak, silâhsız olarak görev yapabilme hakkı kazanırken, lise mezunları 120 saatlik eğitimin ardından silâhlı olarak özel güvenlikçi olabiliyor.

30.11.2008


 

Güven düşüşü devam ediyor

Avrupa Komisyonu adına AB'ye üye ve aday ülkelerde araştırmalar yapan GFK Türkiye’nin raporuna göre, bu yılın Ekim ayında 67,1 olan Tüketici Güven Endeksi Kasım ayında 3 puan düşerek 64,5 seviyesine geriledi.

AVRUPA Komisyonu tarafından Avrupa Birliğine (AB) üye ve aday ülkelerin ekonomik konjonktürlerini takip etmek amacıyla yürütülen ‘’İşyeri ve Tüketici Araştırmaları Ortak Uyumlu AB Programı’’nın tüketici araştırmasını Avrupa Komisyonu adına yürütülen GFK Türkiye, Kasım ayına ilişkin Tüketici Güven Endeksini açıkladı. Buna göre, Ekim’de 8 puanlık bir düşüşle 67,1 düzeyine inen Tüketici Güven Endeksi Kasım ayında yaklaşık 3 puan daha düşerek, 64,5 düzeyine geriledi. Araştırmaya göre, tüketiciler Kasımda ‘’ekonomiyi, terörü ve Ergenekon dâvâsını’’ son bir ay içerisinde Türkiye’nin gündemindeki en önemli olay ve konu olarak belirttiler. Endeksin alt kalemlerine ve değişim oranlarına bakıldığında ise Kasım ayında gelecek 12 ay için hanenin maddi durumu bir önceki aya göre 5,1 puan azalarak 88,4’ten 83,3’e indi. Genel ekonomik durum 2,2 puan artarak 83,5’ten 85,7’e yükselirken, işsizlik oranı ise 9,4 puan azalarak 47,9’a geriledi. Tasarruf eğilimi ise 2 puan artarak 41’e çıktı. Ekim ayı ile karşılaştırıldığında Kasım ayında Avrupa Birliği ortalamasında 1 puanlık bir düşüş oldu. Ankara / aa

30.11.2008


 

Liderler Türkmenistan’da buluştu

CumhurbaşkanI Abdullah Gül, çalışma ziyaretinde bulunduğu Türkmenistan’da Devlet Başkanı Gurbangulu Berdimuhammedov ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile bir araya geldi.

Avaza turizm bölgesindeki Serdar Otel’de gerçekleşen görüşmenin başlangıcında basın mensuplarının görüntü almasına izin verildi. Cumhurbaşkanı Gül, Berdimuhammedov ve Aliyev ile birlikte olmaktan mutluluk duyduğunu belirtti. Berdimuhammedov ve Aliyev’in önceki gün gerçekleştirdikleri resmi görüşmeleri de memnuniyetle izlediklerini ifade eden Gül, ‘’Bizim görüşmemiz de tüm Türk milletini eminim çok mutlu etmiştir’’ dedi. Cumhurbaşkanı Gül, üçlü görüşmenin öncesinde de Türkmenistan Devlet Başkanı Berdimuhammedov ile yaklaşık bir saat baş başa görüştü. Cumhurbaşkanı Gül’e, konakladığı Türkmenbaşı Oteli’nden ayrılmadan önce de Avaza turizm bölgesi ile ilgili bilgi verildi. Türkmenbaşı / aa

30.11.2008


 

ADIM ADIM ÂSİTÂNE

Gezmek… Gönülden kopan bir iştiyaktı bu. Bulutlar o sessiz hissi duymuş olmalı ki, gözüme ve gönlüme dolmak için gül renkli bir buket hâlinde gelip önümde durdular.

Fakat ben ancak almak için uzandığımda fark ettim batan güneşin türbe camında aksettiğini.

Türbe o anda büyüyüp gelişmiş ve devâsâ birer gül hâlini alıvermişti sanki. Eğilip merakla içine baktığımda renk meşheri, çiçek tozu ve bal özü yerine iri sandukalar görünce irkildim.

Lâkin hayranlıkla seyretmekten de kendimi alamadım. Zîra güneşin batış anındaki güzelliği ve guruba karşı yapılan türbenin tenasübü, birbirini ancak bu kadar güzel tamamlayabilirdi.

Makberini her akşam güneşin gül renkli, nur âhenkli tebessümü ile aydınlatan mezar sahibinin kim olduğunu merak edip dikkatle bakınca, zamanın tozu ile karamsarlaşan mermerlerde soluk tebeşirle yazılmış da olsa bir işaret, bir çizgi aradım.

Heyhat!.. Hiçbir iz yoktu.

Eski zamanların ilkel sayılan insanları bile duygularını mağaraların granit taşlarına kazırken, mahallî idarecilerin şehrin en merkezi yerlerindeki bu eşsiz eserlere gösterdikleri ihmalkârlık karşısında müsamahalı bakmayı gerektirecek mâkûl bir mazeret bulamadım.

Kırgın hislerimi, harekete geçen merakın kızgın kırbacı dağlayınca biraz daha eğildim ve çocukluk yıllarında dedemin tarlalarda toprağa çizerek öğrettiği eski harflerin yardımı ile kitabeyi okuyarak muammayı çözdüm.

Türbe yirmi sekizinci Osmanlı Padişahı Üçüncü Selim’e aitti.

Osmanlı’nın bu mûsikîşinas ve yenilikçi padişahını o anki duygularıma daha yakın bulduğumdan olsa gerek, haklılığımı ispat edebilme ümidiyle veya sığınma ihtiyacı ile taşlara biraz fazla sokulmuş olmalıyım ki yepyeni elbisemin toz-toprak içinde kaldığını görünce şaşırdım.

Toz toprak içindeki bu perişan hâlimle gezmeyi de, eve dönmeyi de gururuma yediremedim. O ruh hâli içinde ne yapacağımı düşünürken, kulağıma saba yelinin gül yaprakları arasından geçerken çıkardığı hışırtıyı andıran bir sada aksetti:

“Gururlanma padişahım, senden büyük Allah var!”

Padişahlar yaptıkları ile gururlandıkları için mi bu tahattur ifadeleri asırlarca huzurlarında tekrarlanıp durmuştu bilmiyorum ama o sesi duyunca şu yılışık renkli elbise ile Şişli’den çıktığımda, gururumun rahmetten mahrum Britanya sisi gibi bütün benliğimi kapladığını hissettim.

Gurur, her insanda bulunan bir büyücü buğudur. İnsan o hissi kullanmak için üfürdükçe heves kabarır, ene şişer. Fakat onlar kabarıp büyüdükçe insan küçülür.

Ecdatla zamâne insanı arasındaki en bariz fark işte bu. Onlar eserleri ve icraatları ile büyümüşler, bunlar gururlarıyla. Bunları düşününce, bir gerçeği daha gördüm.

Demek gurur gubârdan, yani toz zerrelerinden daha küçükmüş.

***

Yolum bir hayli uzundu.

Fakat ben yorulmaya başlamıştım.

Bu hissî yılgınlığı da nazara alarak külliyenin karşısında bulunan Ragıp Paşa Kütüphânesi’ne uzaktan şöyle bir bakarak geçip gitmeyi düşündüm. Paşanın kabrini, kütüphanenin eşiğinin önüne kazdırdığını, üzerine de mütevazi bir mezar yaptırdığını hatırlayınca, yorgunluğa, dalgınlığa, yılgınlığa aldırmadan oraya doğru gittim.

O zamana kadar gördüğüm bütün hazireler genellikle mabetlerin yanındaydı. Bu ise kütüphânenin bahçesinde. Paşa, kitabın hayatî ehemmiyetine dikkat çeken böyle bir ibret levhası inşâ ettirdiği için kabrinde de kitaplarla haşir neşir yaşıyor olmalıydı.

Kabir ve kitabın iç içe oluşu imrendirici bir tecelli idi.

Oradan yüz elli adım kadar aşağıda yer alan ve kadın zevkinin zarafetini ve ruh inceliğini taşa aksettiren en güzel eserlerden biri olan Valide Camii ile Pertevniyal Lisesi arasında kalan kabristandaki mezar taşları da gölgelerinde yatan insanların gönül incelikleriyle işlenmiş gibiydi.

Şehrin en çukur yerinde, çekiçle şekillendirilmiş koca bir dağ gibi yükselen ve çukurluğu hiç hissettirmeyen Pertevniyal Valide Sultan Camii’ni görünce biraz ferahladım.

“Nasıl olsa bu şaheser ihtiyarın gönlünü de fetheder” diye düşünürken, gördüğüm o ihtiyar, kabre selâm veriyormuş gibi şöyle bir baktı ve güzelliğini ancak kendisinin hissedebildiği bir ruh olgunluğu ile gülümseyerek yürüdü.

Ben de onu taklit ederek gülüp geçecektim ama o sırada cami bahçesinin kuytu bir köşesinde, mezar taşı sadeliği içinde sessizce camiyi süzen yaşlı kadın dikkatimi çekti.

O anda bana çok uzun gibi gelen bir anlık tereddüdün ardından, yorgun duygularını dinlendiren mütedeyyin ve mütebessim Anadolu kadınının yanına yaklaştım.

“Bu eseri sizin gözünüzle temâşâ etmeyi ne kadar çok isterdim.”

Gülümsedi.

Duygularımı dolduran hakikat çekirdeklerini bir anda çimlendiren nemli ve müşfik bir bakışla beni uzunca bir süre süzdü ise de hiç konuşmadı. Bu çok sesli sükût, binlerce hitaptan daha mânâlıydı.

Ben bu hicab ânında yüzümün aldığı rengi düşünürken, kadın aradan çekilmiş olmalı ki, bakışlarımı zoraki kaldırdığımda Valide Camii’nin sıcak ve müzeyyen simâsı ile karşı karşıya kaldım.

İstanbul’daki eski eserlerin neresinde hangi âsi otun bittiğini, hangi kovuğunda hangi cinsten kaç kuşun yuva yaptığını, bunların kaç yavru büyüteceklerini, onların da hangi eserin neresine yuva yapacaklarını bile tahmin edebileceğimi zannederken, şehrin orta yerindeki bu huma kuşu yuvasına şimdiye kadar pek dikkat etmediğimi anlayınca şaşırdım.

Cami, mimarîye şekil veren ince duygunun, hassas imanın ve rikkatli heyecanların eseriydi. Hele o köşelerde yükselen ve yükseldikçe incelip lâtifleşen kuleler, yüksek kubbe duvarını ve engin sayvantları gözleyen harika desenli cephe aynaları, sütunları, saçakları, kemerleri ve daha bir yığın mimarî manzumesiyle, âdeta temelden kubbeye kadar iğneyle işlenmiş oya gibi süslenen ve insanda gökten sarkan bir avize hissini uyandıran ve bu hassaslığı, zarafeti, güzelliği dışa aksetmiş kadın ruhunu temsil eden eser, Valide ismini duygularıma ebedî bir ihtimamla nakşetti.

Bunu hissedince gönlümdeki mahcubiyet deryası daha da derinleşti. Anadolu’nun kim bilir hangi köşesinden kalkıp gelen ve kalbi bir ilhamla, önce gönlündeki güzelliği temsil eden bu eseri bulup duygularını dinlendirmek için kendisinden geçen; fakat rüyaya benzer temâşâsının en müsterih ânında, benim gibi bir münasebetsiz meraklı tarafından uyandırılan, mehtap ışığı kadar temiz kalpli bu Osmanlı kadını, o yabânî müdahalenin mağduriyeti ile evine dönüp muhtemelen ömrünün kalan kısmını inzivada geçireceğinden, belki dünyada bir daha karşılaşmayız.

Lâkin, bilmem ki beni mahşerde affeder mi?

O saliha kadın, mahşerde de ‘ana’ sıfatını taşıyacağı için belki ben onun şefkatle kabaran müsamahasına sığınabilirim, ama günümüz insanı, yıkıp yok ettiği onca eser ve kırdığı nice kalp karşısında kendisini kime nasıl affettirecek acaba?

Bütün ihmâl ve ihanetlere rağmen, hâlâ zevksiz beton yığınları arasında, cüzdanda saklanan ecdat yadigârı solgun bir resim gibi sıkışıp kalan ve çok az nazar tarafından fark edilen; kendisini, sinesinde yatan ve onu emanet edecek bir tecessüs sahibi bulamadığı için terk etmeyen ruhun hamiyeti ile koruyabilen, değeri bilindiği halde geçer akçe olmadığı zannı ile itibar edilmeyip, saygılı ama zevksiz bir elin sürdüğü koyu yeşil boya ile varlığını hissettiren; Hamal Baba, Uryânî Dede, Seymenler, Kamer Hatun gibi bir velî, şehid veya makbul insan mezarına gidip mum yerine ruhunu yakarak o eserleri aydınlatmaya çalışırsa belki kendisini affettirebilir.

Yakılıp yıkılan veya kaderine terk edilen bütün türbelere, camilere, hazirelere, çeşmelere, mekteplere, medreselere ve benzeri eserlere onlar adına da af dileme hevesiyle yola devam ettim.

Biraz ilerde, Vatan ve Millet caddelerinin ayrılma noktasında yer alan Murat Paşa Camii’nin ve onun yüz adım kadar ötesinde inşa edilen Yusuf Paşa Camii hazirelerinin sakinleri de diğerleri gibi büyük ağaçların gölgesinde ve çiçekler arasında mesrûr uykularını uyuyorlardı. Onları Garba doğru gittikçe Pirî Mehmed Paşa, Molla Güranî, Mustafa Çavuş, Abbasağa, Şehremini, Beyazıtağa, Kara Ahmed Paşa camileri ve mescitlerindeki hazireler takip ediyordu.

Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Şumnu, Sofya, Filibe, Kırcaali, Kanije, Budin, Üsküp, Kosova, Kalkandelen, Ohri, Tiran, Saraybosna, Mostar, Belgrad daha niceleri, yedi iklim dört köşeye dal-budak salan bu koca çınarın hayattar meyveleriydi.

Osmanlı mimarîsinin şahs-ı mânevîsi, eline tohum torbasını alıp gittiği güzergâha avuç avuç tohum saçmış, tane tane çekirdek ekmiş, tek tek fidan dikmişçesine; camisiyle, haziresiyle ve sair müştemilatıyla bu külliyeler hep birbirine benziyor.

Şu şehre bakın. Bir cadde üzerinde onlarca padişah, yüzlerce şehzade, binlerce üdeba, ümera, paşa, eşraf, esnaf, havass ve âvam mezarı; işleyen idraklere, gören gözlere, düşünen akıllara ‘ölüm hiçlik değil’ hakikatini hatırlatıyor. İnancın ve idealin, yüzüğe kaş yapılmış taş gibi bir şehrin mimarisine bu kadar ustaca işlenişini, dünyanın başka bir yerinde, şehrinde ve medeniyetinde bulmak pek mümkün değildir.

İşte şair Nedim’in deyişiyle ‘Acem ülkesine değişilmeyen taşların’ dilindeki tekellüm bu. İstanbul’un, ‘Lezzetleri acılaştıran ölümü zikretmesinde’ bile apayrı bir zevk ve lezzet var:

Hizmet lezzeti…

Bizim insanımıza has asil bir haslet olan bu lezzet, yeni kurulan onlarca İstanbul semtinde yapılan yüzlerce cami ve mescit sayesinde artarak devam ediyor. Lâkin devam etmeyen bir şey var:

Hazireler!..

Halbuki, her an pek çok fuzulî işlerle, malayâni meşguliyetlerle zararlı alışkanlıklarla ve müstehcen neşriyatla aklı karıştırılan, fikri bozulan, idraki iğfal edilen zamane insanı; ölüm hakikatini hatırlamaya her zamankinden daha çok muhtaç.

Bu itibarla İstanbul’un, hayatla ölümü mezcedip insanı kabre âşinâ hâle getirerek ahirete hazırlayan hazireli camilerle, mütekâmil külliyelerle, çınarla, selviyle, gülle, bülbülle, lâleyle, martıyla müzeyyen şehir mimarisi memleketin her yerinde yaşatılmalıdır.

Bu sayede belki bir gün insanlığa da mâlolur.

(Adım Adım İstanbul’dan)

İslam Yaşar

30.11.2008


 

Kıyafet kurallarından kimse memnun değil

BağImsIz Eğitimciler Sendikası (BES) tarafından yaptırılan anket, öğretmenlerin yüzde 88’inin, öğrencilerin ise yüzde 98’inin mevcut kıyafet yönetmeliğinden memnun olmadığını ve serbest kıyafet uygulamasına geçilmesini istediklerini ortaya koydu. BES tarafından İstanbul, Ankara ve İzmir’de bin 601 öğretmen ve 2 bin 105 öğrenci üzerinden yaptırdığı anket, öğretmen ve öğrencilerin tek tip kıyafet uygulamasından sıkıldıklarını gözler önüne serdi. Ankete göre, öğretmenlerin yüzde 88’i, öğrencilerin ise yüzde 98’i kıyafet serbestliği istiyor.

30.11.2008


 

Hakkâri ve Van’da ilk kar

Van-Başkale kara yolunda etkili olan kar yağışı, ulaşımı aksattı. Van’ın Başkale ilçesi ile Hakkâri şehir merkezinde etkisini gösteren kar yağışı, hayatı olumsuz etkiledi. Kar ve fırtına sebebiyle Van-Başkale kara yolundaki Güzeldere Geçidi, ulaşıma kapandı. Bazı araçlar, ulaşıma kapanan geçitte bekletildi. Karayolları Bölge Müdürlüğü ekipleri, kar ve buzlanma sebebiyle Güzeldere Geçidinde ulaşımın güçlükle yapıldığını, ekiplerin yolun ulaşıma açılması için çalışmalarını sürdürdüğünü kaydetti. Van-Hakkâri / aa

30.11.2008


 

‘İnşallah herkese nasip olur’

Hac için İstanbul’dan Mekke’ye gelen 7 kişilik bir ailede altmışlık dede ile altı aylık torunun da aralarında bulunduğu üç nesil, bir arada hacca hazırlanıyor. Mukaddes topraklardaki adaylar, hac öncesi günlerini ibadet ve İslâm dini açısından önemi bulunan mekânları ziyaret ederek geçiriyor. Türk hacı adayları arasında bulunan İstanbullu Gider ailesi ise diğerlerinden farklı bir heyecanı yaşıyor. Aile reisi Şeref Gider (60) ve eşi Seher Gider’in (60) yanı sıra oğulları Adnan (30) ve Mennan (28), gelinleri Nurcan (28) ve Gülşen (25) ile Mennan-Gülşen çiftinin 6 aylık bebekleri Faruk’un da bulunması Gider ailesini diğerlerinden farklı kılıyor. 4 yıldır hacca gidebilmek için eşiyle sıra beklediğini belirten Şeref Gider, bu kez oğulları ve gelinlerinin de yazıldığını ve ardından kurada çıktıklarını belirterek, bundan dolayı çok mutlu olduğunu bildirdi. Kurada çıkınca altı aylık torunlarını da yanlarına aldıklarını ifade eden Gider, ‘’Eşimle birlikte gelmeyi düşünüyorduk. Fakat kısmet böyleymiş. 7 kişi bir aradayız. Bu nedenle çok mutluyuz’’ diye konuştu. Ailenin diğer fertleri gibi ‘’İnşallah herkese nasip olur’’ diyen Gider, ‘’Demek ki nasipte varmış’’ diyerek duygularını dile getirdi. Mekke / aa

30.11.2008


 

Elazığ yağmura doydu

ElazIğ’da dünden bu yana metre kareye 78.6 kilogram yağış düştüğü bildirildi. Meteoroloji Bölge Müdürlüğünden alınan bilgiye göre, önceki gün sabah saatlerinden itibaren başlayan yağış, zaman zaman karla karışık yağmur şeklinde etkili oldu. Meteoroloji istasyonunda saat 07.00 ile bugün saat 11.00’de yapılan ölçümlere göre şehirde metre kareye 78.6 kilogram yağış düştü. Bu arada Sivrice ilçesinde etkili olan kar yağışı hayatı olumsuz etkiledi. Yoğun kar yağışı sebebiyle sürücüler zor anlar yaşarken, bazı ağaçların da dalları kırıldı. İlçe merkezinde kar kalınlığının 20 santimetreye ulaştığını belirten yetkililer, ilçeye bağlı 15 köy yolunun ulaşıma kapandığını ekiplerin çalışmalarını aralıksız sürdürdüklerini belirtti. Baskil ilçesinde de kar yağışı etkili oldu. Yağış sebebiyle elektrik direklerinin devrildiği, ilçe merkezi ve köylere elektrik verilemediği öğrenildi. TEDAŞ ekiplerinin ilçeye elektrik sağlanması için çalışmalara başladıkları bildirildi.

30.11.2008


 

Gelenekleriyle geliyorlar

Türk Dil Kurumunun, ‘’nüfusun, bir iskân bölgesinden bir başka iskân bölgesine yerleşmek için gitmesi’’ olarak tanımladığı, Türklerin ata yurdu olan Orta Asya’dan başlattıkları göç, günümüzde de çeşitli sebeplerle devam ediyor.

Sosyal değişimin göstergelerinden biri olan göçün en önemli sebebi iş ve aş kaygısı. Köyden şehre göç, sanayileşmenin bir gereği olduğu kadar, modernleşme sürecinin de bir simgesi olarak değerlendiriliyor. Türkiye’de çoğunluğu Doğu ve Güneydoğu Anadolu’dan güney ve batı illeri ağırlıklı olarak günümüzde de devam eden göç, şehirlerin sorunlarını da katlayarak arttırıyor. Doğup büyüdükleri yerlerden, iş, eğitim ve daha iyi hayat şartı hayaliyle büyük şehirlere göç edenlerden kimileri bu hayallerini gerçekleştirirken kimileri de sosyal ve ekonomik facialarla karşı karşıya kalıyor. Göç edenler, gittikleri şehirlerde de gelenek, görenek ve kültürlerinden kopmuyor, giyim tarzlarından yeme alışkanlıklarına kadar hayatlarını aynı şekilde devam ettiriyorlar. Köydeki ekmek tandırlarını bile şehirlerdeki evlerinin damına taşıyorlar. Büyükşehirlere göç edenler, hemşehricilik duygusu ile kendilerini daha güvenli hissettikleri, aynı yöre insanının yaşadığı mahalleleri tercih ediyor. Bu sebeple oturdukları mahalleler de ‘’Mardinliler’’, ‘’Şanlıurfalılar’’ ve ‘’Bitlisliler’’ gibi geldikleri şehirlerin adı ile anılıyor. Adana / aa

UYUM SORUNU YAŞIYORLAR

Türkİye Belediyeler Birliği ve Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak, şehirlerin en büyük sorunlarının başında göçün geldiğini, bu süreci yaşayanların şehir hayatına kolay adapte olamadığını söyledi. Nüfusu 2 milyonu aşan Adana’nın, başta güney ve güney doğu illeri olmak üzere İç Anadolu Bölgesi kırsalından da yoğun göç aldığını belirten Durak, ‘’Geldikleri yörelerdeki alışkanlıklarından kopamıyorlar’’ dedi. Adana’da, göreve geldiği 1984’te, göçe karşı kentsel dönüşüm projelerini hayata geçirdiğini hatırlatan Durak, bu kapsamda değişik mahallelerde 10 binin üzerinde konut ve iş yeri yapıldığını bildirdi. Aytaç Durak, bu konutlarda büyük oranda göç edenlerle, yerli vatandaşların kaldığını, bu sebeple de şehirleşme sorunu yaşamadıklarını kaydetti. Göçün, belediyelerin hizmet yükünü de arttırdığına işaret eden Durak, ‘’Bu nedenle göç alan illere daha fazla kaynak aktarılmalı’’ diye konuştu.

30.11.2008


 

Çakır ve Özdabak’ın yargılanmalarına devam edilecek

HABER Müdürümüz Faruk Çakır ile Çizerimiz İbrahim Özdabak’ın yargılandıkları dâvâlara devam edilecek.

Yeni Asya’nın 23 Haziran 2007 tarihli nüshasında yayınlanan “Danıştay soruşturması genişletiliyor” başlıklı haber sebebiyle “Soruşturmanın gizliliğini ihlâl” (TCK 285. madde) suçundan gazetemizin o dönemki Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Faruk Çakır hakkında dâvâ açılmıştı. Bakırköy 16. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen dâvânın görülmesine 2 Aralık Salı günü saat 09:25’de devam edilecek.

Gazetemiz çizeri İbrahim Özdabak’ın “yayın yoluyla hakaret” suçlamasından yargılandığı dâvânın görülmesine ise Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam edilecek. Duruşma, 5 Aralık Cuma günü saat 11:45’te başlayacak.

Özdabak hakkında 19 Mart 2008 tarihli Yeni Asya gazetesinde yayınlanan bir karikatüründen dolayı, “yayın yoluyla hakaret” suçlamasıyla (TCK-125. madde) dâvâ açılmıştı. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianamede, “Huguk! Huguk! Huguk! Huguk!” ifadelerinin geçtiği karikatürün “hakaret” içerdiği ileri sürülmüştü.

Bu arada, Tunceli 7. Munzur Kültür ve Doğa Festivali´nde “Türkiye’nin Geleceği, Siyasal Krizler ve Demokrasi” konulu bir konuşma yapan ve “Terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla yargılanan yazar Temel Demirer’in de Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2 Aralık Salı günü yargılanmasına devam edilecek. İstanbul / Yeni Asya

30.11.2008


 

“Başörtüsüne Özgürlük” talebi 189. haftasında

Kocaelİ İnanç Özgürlüğü Platformu 189. haftasına giren “Başörtüsüne Özgürlük” eylemini gerçekleştirdi.

İzmit Sabri Yalım Parkı İnsan Hakları Anıtında gerçekleşti-rilen eylemde yapılan basın açıklamasında, Anayasa Mahkemesinin başörtüsü düzenlemesi ile verdiği karar hatırlatılarak, “Başörtüsüyle ilgili bir yasak, Anayasa Mahkemesi kararıyla konamayacağı gibi, anayasa ve kanunlarla da temellendirilemez. Zira, kişilerin dilediği kutsala inanma hakkı olduğu gibi, bu dinin gerekliliklerini de yerine getirme hakkı ve özgürlüğü vardır. Ve bu haklar evrensel insan hakları olarak kabul edilmiştir. Bu çerçevede özellikle başörtüsü Allah’ın bir emri olup Müslüman bir bayan için namaz, oruç gibi bir dinî vecibedir” denildi. Açıklamada, bu temel hakkın akla, mantığa sığmayan gerekçeler ve dayatmalarla ihlâl edilemeyeceği, asıl sorgulanması, yargılanması ve yasaklanması gerekenin bu uygulamalar olduğu belirtildi. Eyleme Anadolu Gençlik Derneği, Kocaeli Üniversitesi Gençlik Komisyonu da destek verdi. Eylemde gazetemiz karikatüristi İbrahim Özdabak imzalı karikatürler pankart olarak kullanıldı. Konya İnanç Özgürlüğü Platformu “Başörtüsüne Özgürlük” eyleminin 64'üncüsünü, Sakarya İnanç Özgürlüğü Platformu ise 169'uncu eylemini gerçekleştirdi. Kocaeli / Yeni Asya

30.11.2008


 

‘Başörtülü öğrencilere destek veremeyiz’

BAŞÖRTÜLÜ VE ÇARŞAFLI KADINLARA PARTİSİNİN ROZETİNİ TAKAN CHP LİDERİ BAYKAL, ÜNİVERSİTELERDE BAŞÖRTÜLÜ ÖĞRENCİLERE DESTEK VEREMEYECEKLERİNİ SÖYLEDİ.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, “üniversitelerde başörtülü öğrencilerin okuma hakkının olup olmaması” ile ilgili “Laikliği tehdit etmeye yönelik hukuk düzenimizin dışındaki arayışlara destek vermemizi kimse beklemesin” dedi. Habertürk Ana Haber Bülteninde soruları cevaplayan Baykal, CHP’ye başörtülü ve çarşaflı kadınların katılımıyla ilgili açılımda halkın nabzını değerlendirmesinin istenmesi üzerine, ‘’Böyle büyük bir tartışmayı haklı çıkaracak bir durum olduğunu zannetmiyorum. Bunu bir açılım olarak düşünmedik. Bu spontane bir olay, kendiliğinden gelişen bir olay’’ dedi.

Baykal, insanın kıyafeti ile siyasetin birbirinden ayrı tutulması gerektiğini belirterek, ‘’İnsanları kıyafetine göre etiketlememeliyiz. Onların siyaseti konusunda kıyafetinden yola çıkarak bir damga vurmamalıyız’’ görüşünü dile getirdi. ‘’Zaman zaman kavgaya dönüşen konunun başlangıcının üniversitelerde türbanlı öğrencilerin okuma hakkının olup olmaması. Bu çerçeveden bakarsak bir kılık kıyafet sorunu söz konusu. yaklaşımınız nedir?’’ sorusuna Baykal, ‘’Bizi çok iyi anlayın. Biz Türkiye’nin hukuk sistemine, anayasal düzenine saygı gösteriyoruz. Biz Türkiye’deki sorunların hukuk düzenimizden, anayasal düzenimizden laik bir devlet oluşundan kaynaklanmadığını düşünüyoruz. Türkiye’nin laik bir devlet kimliğini korumasının çok önemli olduğunu düşünüyoruz’’ karşılığını verdi. Baykal şunları kaydetti:

‘’Bazılarının sorunu bizim devlet düzenimizin laiklik ilkesiyle. Biz onlar gibi bakmıyoruz. O bakımdan laikliği tehdit etmeye yönelik hukuk düzenimizin dışındaki arayışlara destek vermemizi kimse beklemesin. Böyle bir şey yok. Böyle bir şey aklımızın kenarından bile geçmedi. Bugün yeni getirilen bazı özgürlük taleplerinin çözümü anayasanın laiklik ilkesinin ortadan kaldırarak değil bu ilkeyi güven verici bir biçimde yaşama geçirerek, Türkiye’nin laiklikle artık bir probleminin olmadığını göstererek sağlanacağına inanıyoruz.’’ Ankara / aa

30.11.2008


 

DTP İdil ilçe başkanı tutuklandı

ŞIrnak’In İdil ilçesinde, aralarında ilçe başkanının da bulunduğu DTP’li 4 kişi tutuklandı. İdil’de 21 Ekim 2008 tarihinde düzenlenen izinsiz gösteriye katıldıkları gerekçesiyle Perşembe günü gözaltına alınan, aralarında DTP ilçe başkanı Sait Çatak’ın da bulunduğu 9 kişi, savcılığa sevk edildi. Savcılıkça ifadelerinin alınmasının ardından tutuklanma talebiyle İdil Sulh Ceza Mahkemesine çıkarılan 9 kişiden 5’i serbest bırakıldı. DTP İdil İlçe Başkanı Sait Çatak ile partililer İsa Yağbasan, Abdulbaki İldem ve Hüsnü Babat tutuklandı. İdil / aa

30.11.2008


 

Uslu: İşveren işçi çıkarma sopasını kullanıyor

Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu, özel sektörün, “işçi çıkarma sopasıyla Hükümeti 190 milyar dolarlık dış borcunu üstlenmeye zorladığını” öne sürdü. Uslu, küresel krizin etkilerinin azaltılması için alınması gereken tedbirlere ilişkin hazırladıkları ikinci raporun sonuçlarını, konfederasyon genel merkezinde düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı. Krizin etkisi daha kendisini göstermeden işten çıkarmaların yoğun olarak yaşandığını ifade eden Uslu, krize karşı alınabilecek tedbirler varken “ilk ve en kolay yol” olan işçi çıkarmanın hukuki ve ahlaki olmadığını söyledi. Salim Uslu, özel sektörün 47 milyar doları kısa vadeli 190 milyar dolar dış borcu olduğunu belirterek, bunun devlete ve topluma yüklenmek istendiğini savundu. Uslu, “Özel sektör, işçi çıkarma sopasıyla Hükümeti, 190 milyar dolarlık dış borcunu üstlenmeye zorluyor” iddiasında bulundu. Ankara / aa

30.11.2008


 

Marmaray’da güvenlik tatbikatı

Marmaray Projesi tünel inşaatı alanında, Arama Kurtarma Derneği (AKUT) işbirliğiyle güvenlik tatbikatı yapıldı. Hazırlanan senaryo gereği, istasyon kazı alanında patlama ve yangın meydana geldi. Acil durum sireninin çalmasıyla birlikte, şantiyedeki acil durum görevlilerince yangının çıktığı alanda çalışan işçilerin tahliyesi gerçekleştirildi. Daha sonra, istasyon kazı alanındaki yangın söndürülerek, baygın halde yatan bir işçi görevlilerce sedyeyle şantiye alanındaki güvenli bölgeye taşındı. Marmaray çalışmasını yürüten Gama-Nurol Holding Kalite Müdürü Bülent Çakar, tatbikatın ardından basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Marmaray Projesi’nde acil durumla ilgili herhangi bir olay söz konusu olduğunda, buna nasıl müdahale edileceğiyle ilgili kaygıları gidermek için tatbikatlar yaptıklarını söyledi. İstanbul / aa

30.11.2008


 

Mitinginde kaza

DİSK ve KESK tarafından düzenlenen “İşsizliğe, Yoksulluğa ve Zamlara Karşı Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi”nde kaza meydana geldi. Alınan bilgiye göre, ses aracının Ulaştırma kavşağında köprü altından geçişi sırasında Eğitim Sen Ankara 2 No’lu Şube Başkanı Tuğrul Çulfa başını köprüye çarptı. Sağlık durumunun ciddi olduğu belirtilen Çulfa, kaldırıldığı Ankara Numune Hastanesi’nde ameliyata alındı. Aracın şoförü gözaltına alınırken kazayla ilgili olarak soruşturma başlatıldığı öğrenildi. Ankara / aa

30.11.2008


 

Tunceli’de 1 terörist yakalandı

Genelkurmay Başkanlığı, Tunceli’nin Pertek ilçesinde bir teröristin sağ yakalandığını bildirdi. Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde yer alan bölücü terör örgütüyle mücadeleye ilişkin duyuruya göre, dün Diyarbakır’ın Hazro ilçesi dağlık arazi kesiminde de teröristlere ait 1 adet roketatar mermisi bulunarak yerinde imha edildi. Ankara / aa

30.11.2008


 

Petrol fiyatı 75 dolar olmalı

DünyanIn en büyük petrol ihracatçı ülkesi Suudi Arabistan’a göre, petrolün varil fiyatının 75 dolar olması gerekiyor. Suudi Arabistan Petrol Bakanı Ali el-Naimi, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü OPEC’in Kahire’deki toplantısında yaptığı açıklamada, 75 doların adil bir fiyat olacağını kaydetti. El-Naimi, 75 doların, sektördeki yatırımların yapılabilmesi için gerekli bir rakam olduğunu da vurguladı. Kahire / aa

30.11.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
Ufo ısıtıcılar, infrared ısıtıcı, kumtel ısıtıcılar.
GAZETE 1.SAYFA

Bütün haberler

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır