"Gerçekten" haber verir 22 Ocak 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Basından Seçmeler

DARBELER DÖNEMİ BİTTİ Mİ?

Genelkurmay eski Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hürriyet gazetesinden Şükrü Küçükşahin’le Ergenekon davası konusunda konuşurken, darbeler döneminin bittiğini söyledi. Kıvrıkoğlu, bu yoruma gerekçe olarak; dünyada yaşanan büyük değişimi gösteriyor. Ülkelerin her alanda birbirine bağımlı hale gelmesinin, küresel ilişkilerin artık darbelerin sonunu getirdiğini ifade etti.

Darbe ‘döneminin sona ermesi’nin darbe heveslilerinin ortadan kalktığı anlamına gelmediği de ayrı bir konu. Tabi ‘darbe döneminin’ son erdiği fikrinin Ergenekon davasıyla bir ilgisi olduğunu da gözden uzak tutmamalıyız. Çünkü Ergenekon davası asıl olarak bir darbe hazırlığı davası sayılabilir.

AKP iktidarından hoşlanmayan sivil ve asker kişiler, bu iktidarı seçimler dışı bir yöntemle devirmek amacıyla belli ki bazı girişimlerde bulunmuşlar. Değişik bombalamalar ve özellikle Danıştay cinayeti eğer iddialar kanıtlanabilirse bu konudaki bulgular olarak sayılabilir.

Şimdi bunları söyleyince hemen şöyle bir itiraz geliyor: Devam etmekte olan dava konusunda böyle ön yargılı hükümlerde bulunmamak gerekir. Hayır bir hükümde bulunmaktan yana değilim.

Çeşitli öldürme, bombalama eylemlerini kimin yaptığı, ne amaçla yaptığı konusundaki iddiaları ortaya çıkarıp kanıtlamak savcıların görevi.

Burada üzerinde anlaşmamız gereken nokta şu: Bu ülkenin uzak ve yakın tarihinde devlet içindeki güçlerin darbeye zemin hazırlamak amacıyla değişik kışkırtmalar yaptığını kim reddedebilir? Gerçekleştirilmiş üç darbe ve bir post modern darbenin de böyle kışkırtmalar eşliğinde hazırlandığını da biliyoruz.

Kimin ne yaptığını somut olarak iddia edemeyiz ama bunların yapılmasının mümkün olduğunu görüyoruz. Türkiye’nin 2007 yılında ciddi bir siyasi krizden geçtiğinin tanığıyız.

2004 yılında bir askeri darbe yapmak amacıyla çalışmalar yürütüldüğü, mahkeme kararıyla doğrulanmış günlüklerle kanıtlandı.

***

Bütün bu tabloya bakarak ve dünyadaki değişimi dikkate alarak söylersek, evet ‘darbe dönemleri’ bitti. Dönemin bitmesi hiç darbe olmayacağı anlamına gelir mi? Dünyadaki koşullar değişti, Türkiye’de de değişti bunların hepsi doğru, yine de asker-siyaset ilişkisinin tam anlamıyla normale dönmediği bir ülkede yaşadığımızı yok sayamayız.

Dün intihar eden emekli Albay Kırca’nın cenaze törenindeki manzara ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komutanlarının bu tören sırasındaki tavırları ve açıklamaları dikkat çekici değil mi? Çok taze bir olay olduğu için bunu söylüyorum. Yoksa daha onlarca başka örnekten söz edebiliriz.

Türkiye’de ordu-siyaset ilişkisinin normal demokratik bir ülkeye uygun olduğunu söyleyebilir miyiz? Örneğin Ergenekon davasının 10.dalgasında gözaltına alınan generallerin mahkemeye çıkarılmadan serbest bırakılması, birçok çevrede Genelkurmay Başkanı’nın Başbakan ve Cumhurbaşkanı’yla görüşmesine bağladı. Bu yorumu yapanlardan birisi de ana muhalefet partisi genel başkanı Deniz Baykal’dı.

Bu konuda geçmişle kıyaslandığında bir iyileşmeden söz edilebilir. Bu ‘iyileşme’yi ‘normalleşme’ olarak kabul etmek o kadar kolay değil. Hâlâ asker-siyasetçi ilişkisinin normal olmadığı bir sistemin içinde yaşıyoruz. Normal olmayan bu durum kaçınılmaz olarak siyasete müdahale heveslerini de kışkırtıyor.

Bu yüzden askeri darbe tehdidinin tam anlamıyla bitmediğini düşünüyorum. Tehdidin azaldığı bir gerçek, ancak yok olmadığı da ayrı bir gerçek.

Ayrıca, öylesine karışık bir bölgede yaşıyoruz ki! Demokrasi gelenekleri zayıf, sürekli otoriter rejim üreten bir kültür çevremizi sarmalamış durumda. Böyle bir bölgede, üstelik gerisinde üç buçuk askeri darbe olan bir ülkede darbe ihtimalinin sıfıra indiğini söylemenin safdillik olduğu görüşündeyim...

Ancak Kıvrıkoğlu’nun değerlendirmesini olumlu buluyorum. Bir dönemin bittiğinin o dönemin radikal sayılacak bir komutanı tarafından dile getirilmesi ‘darbe heveslileri’nin hevesini kıracak bir etki yapabilir.

Son olarak Ergenekon soruşturmasında ortaya çıkan suikast girişimi iddiaları yabana atılır iddialar değil. Bunlar ne için yapılacaktı? Bunları yapmak isteyenler akılsız maceraperestlerden ibaret midir?

Oral Çalışlar

Radikal, 21.1.2009

22.01.2009


Sivil-asker ilişkilerinin normalleşmesi

Ergenekon soruşturması kapsamında Türkiye’de istikrarsızlığı besleyen bir yapının varlığı yeni yeni ortaya çıkmaya başladı.

Doğru, bu soruşturmayı biraz da Türk usulü yaparak, zaman zaman elimize yüzümüze bulaştırdık ve kamuoyunun art niyetli olmayan bir kesiminde, “Ergenekon’un arkasında hükümetin muhaliflerinden öç alma duygusu mu yatıyor?” şeklinde bir kanaat oluştu. Bu kanaatin giderilmesi için çaba harcanması elzem hale geldi ki böylece Türkiye, otorite boşluklarından yararlanıp ülkeyi sürekli kaos ortamında tutan derin yapılanmaların faaliyetlerini sonlandırma iradesini, halktan daha fazla destek alarak gösterebilsin. Zira, vatandaşın can güvenliğini sürekli tehdit eden, yine vatandaştan toplanan vergileri kirli emelleri için kullananların, “Hükümet öç almak istiyor,” bahanesini kullanarak, bu işten sıyırma tehlikesi güçlü bir şekilde karşımızda duruyor.

Art niyetli olmayan kamuoyunda kimi kuşkuların uyanmasında, Ergenekon soruşturmasında ilk kez hem de üst düzey emekli generaller ve daha alt rütbede muvazzaf askerlerin tutuklanmış olması da rol oynamış olabilir. Zira, nedenleri tartışılmaya muhtaç olsa da birçok ankette ülkenin en güvenilir kurumu olarak ortaya çıkan TSK’nın, kimi eski ve mevcut mensuplarının Ergenekon derin devlet yapılanmasıyla bağlantılı oldukları şüphesiyle tutuklanmış olmaları, kamuoyunun bu kesiminde bir şok etkisi yaratmış olabilir.

Zaten İtalya’da da, NATO’nun, komünist yayılmacılığının önlenmesi adına kurduğu ve sonradan kontrolden çıkıp çeteleşen ve ülke içindeki bombalı eylemlerin arkasında olduğu yapılan soruşturmalarda ortaya çıkan Gladio’nun da bu tür kirli işlere karıştığının ortaya çıkması, ilk başta kamuoyunda bir şok etkisi yaratmıştı.

Ancak Gladio, onca patırtı ve gürültüye karşın, asker, sivil suça bulaşmış herkese dokunup, sağlıklı bir soruşturma ortamında sonlandırılmıştı.

Türkiye’de Ergenekon yapılanmasıyla ilgili soruşturmada aşmamız gereken en önemli sorun, halen dokunulmaz olduklarını düşünen kurum ve kişilerin de, sağlıklı bir soruşturma sürecinden geçirilerek, dokunulabileceklerini artık bilmeleri gerekliliğidir. Bunun sağlanmasının yolu da en başta TSK’nın ve diğer atanmış bürokratlardan oluşan kurumların, demokratik sivil denetimlerinin gerçek anlamda yapılmasından geçer.

Sivil denetimin sağlanması da, siyasi otoritelerin, 2005 yılından bu yana ara verilen başta Anayasa’nın çağdaş standartlara getirilecek biçimde değiştirilmesi olmak üzere yasal reformlara yeniden başlamalarıyla mümkün olabilir.

İtalya’da olduğu gibi Türkiye’de de, kirli işlere bulaştığı savlanan derin yapının ciddi şekilde araştırılması için halkın Meclis’e taşıdığı milletvekillerinden oluşan Parlamento’nun, Ergenekon olayına ciddiyetle el atması gerekiyor.

TSK, şu ana değin istemeyerek de olsa, kurumun itibarını korumak adına, Ergenekon ile bağlantısı olduklarından şüphelenilen kimi emekli general ve muvazzaf askerlerinin tutuklanmalarına izin vererek, kurban verdi. Ama savcıların, soruşturmayı sağlıklı yapabilmeleri için hiçbir ayırım gözetmeksizin TSK dahil tüm kurumların, gizlilik adı altında paylaşmadıkları istihbarat bilgilerini incelemeleri şart.

Aksi takdirde Ergenekon soruşturması, davayı gören hâkimlerin, mafya ve devlet arasında ilk kez bağ kurdukları Susurluk gibi yarım kalır ve can güvenliğimiz, ülke ekonomisi ve demokrasisi yara almaya devam eder.

Dolayısıyla, siyasi otoritelerin, devlet içindeki yasadışı yapılanmaları, denetlenemeyen özerk kurumları denetim altına alabilmeleri için gerekli yasal düzenlemeleri yapmaları ve bu düzenlemelerin uygulamada hayat bulmaları şart.

Yoksa salt Ergenekon’un ortaya çıkmasıyla, çağdaş ülkelerde olduğu gibi askerlerin demokratik sivil denetiminin yolu açılmaz.

Lale Sarıibrahimoğlu

Taraf, 21.1.2009

22.01.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır