"Gerçekten" haber verir 18 Mart 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Haberler

 

Sanayide cirolar yüzde 11.5 düştü

Aylık Sanayi Ciro Endeksi, Ocak ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 11,5 azalış gösterdi. Ciro endeksinde en yüksek düşüş yüzde 27,3 ile sermaye malı imalâtında görüldü. Bunu, yüzde 24,9 ile dayanıklı tüketim malı imalâtı takip etti. Aylık sipariş endeksi yüzde 13.6 düştü.

AYLIK Sanayi Ciro Endeksi, Ocak ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 11,5 azalış gösterdi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Ocak ayına ilişkin Aylık Sanayi Ciro Sipariş Endeksleri sonuçlarını açıkladı. Madencilik ve Taşocakcılığı ile İmalat Sanayi kısımlarında bulunan ve sanayi üretim anketinin kapsamına giren iş yerlerinden 2005=100 temel yıllı oluşturulan Sanayi Ciro Endeksi, 2009 yılı Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 11,5 azalarak 121,1 oldu. Sanayinin alt sektörleri düzeyinde, Ocak ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre değişim oranları incelendiğinde, Madencilik ve Taşocakçılığı endeksi yüzde 3,6 artarak 169,9’dan 176;ya yükselirken, İmalat Sanayi Endeksi yüzde 11,9 azalarak 136,1;den 119,9’a düştü. Ana Sanayi Grupları sınıflamasına göre. Aylık Sanayi Ciro Endeksi incelendiğinde, en yüksek düşüş yüzde 27,3 ile sermaye malı imalatında görüldü. Bunu, yüzde 24,9 ile dayanıklı tüketim malı imalatı takip etti.

18.03.2009


 

DARBOĞAZI AŞMAYA YETMEZ

Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Mustafa Koca, açıklanan ekonomik tedbir paketiyle ilgili olarak, ''Paketler iyi, ama henüz duran çarkları döndürecek boyutta değil, darboğazın aşılmasına yetmez'' değerlendirmesinde bulundu.

KRİZİ DAHA AĞIR YAŞIYORUZ

Dolaylı olarak krize düşen Türkiye'nin, direkt krize düşen birçok ülkeden daha ağır bir süreç yaşadığını belirten Koca, “Tüketimde önemli bir hareketlenme yok, ihracat azalmaya, üretim yavaşlamaya, işsizlik rekor düzeyde artmaya devam ediyor” dedi.

Bu paketle çarklar dönmez

Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Mustafa Koca, açıklanan ekonomik tedbir paketine ilişkin, ‘’Paketler iyi ama henüz duran çarkları döndürecek boyutta değil’’ değerlendirmesinde bulundu.

Mustafa Koca, yaptığı yazılı açıklamada ekonomik stresin boyutlarının büyüyerek devam ettiğini, bu durumun endişeleri her geçen gün artırdığını ve hemen her sektörde sıkıntıların baş gösterdiğini bildirdi. Son açıklanan ekonomik tedbir paketinde de bir kısım tedbirlerin yer aldığını ve halka fayda sağlayacağının umulduğuna dikkati çeken Koca, şunları kaydetti: ‘’Ancak, eksik kalan, işin tamamını kuşatamayan bir önemli arıza var. Açıklanan paketleri de yiyip bitiren bir anlamda etkisiz kılan, gereken faydayı bir türlü sağlayamayan bir arıza var. Kısa dönem çalışma ödeneği, cansuyu kredileri, ihracatı destekleme kredisi, ÖTV’lerin KDV’lerin düşürülmesi... Bütün bunlar ülkemizdeki ekonomik darboğazın aşılmasına yeterli desteği sunamıyor. Halen tüketimde önemli bir hareketlenme görülmüyor, ihracat azalmaya devam ediyor, üretim yavaşlamaya ve dolayısıyla işsizlik artmaya devam ediyor. İşsizlik rekor düzeylere ulaşmış bulunuyor.’’ Koca, dolaylı olarak krize düşen Türkiye’nin, direkt krize düşen birçok ülkeden daha ağır bir süreç yaşadığını ifade ederek, şöyle devam etti: ‘’Bu önemli bir durum. Şimdiye kadar makro rakamlarının AB standartlarının üzerinde olduğu söylenen ülkeye ne oldu da krizden bu kadar keskin bir şekilde etkilendi? Sanayi üretiminde uzun yıllardır resesyon yaşayan Japonya eksi yüzde 30’la birinci, biz eksi yüzde 21 ile ikinci sıradayız. Hindistan, Arjantin gibi ülkeler dahi bizden daha az etkilenme yaşıyorlar. Hatta ihracatımızın yüzde 55’ini yaptığımız AB ülkeleri dahi bizden daha iyi durumda gözüküyorlar.

Maalesef ülkemizin dış pazar yapısı sağlıklı bir dağılım özelliği olan yerleşik hüviyet kazanmamış. Halen ülkemizde bütünlük havası yok. Özel sektörle Hükümet ayrı propagandaların peşinde. İç tüketim maalesef sadece psikolojiye bağlı olarak hareket halinde. Paketler iyi ama henüz duran çarkları döndürecek boyutta değil. İşçilerin geri çağrılacağı havada değil. Tüketimi harekete geçirecek ağırlıkta ve güven verici özellikte değil.’’

18.03.2009


 

Kurulan şirket sayısı yüzde 30,8 azaldı

TÜRKİYE'DE kurulan şirket ve kooperatif sayısı Şubat ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 30,8 azaldı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan Şubat ayına ilişkin ‘’Kurulan ve Kapanan Şirketler’’ verilerine göre, geçen ay, 2008’in aynı ayına göre kurulan şirket ve kooperatif sayısı yüzde 30,8 azalarak 4 bin 900’den 3 bin 392’ye geriledi. Bu ayda yeni kurulan 3 bin 392 şirketin bin 258’i İstanbul, 396’sı Ankara, 209’u İzmir ve bin 529’u diğer illerde yer aldı. Şubat ayında kurulan toplam 3 bin 392 şirket ve kooperatifin yüzde 93,8’i (3 bin 180) limited şirket, yüzde 4,3’ü (146) anonim şirket, yüzde 1,9’u (64) kooperatif ve 2’si kolektif şirket oldu. Şubat ayında bin 140 şirket ve kooperatif ticaret sektöründe kuruldu. Şubat ayında, 2008’in aynı ayına göre kurulan ticaret ünvanlı iş yeri sayısı yüzde 14,2 azalarak 4 bin 741’den 4 bin 68’e düştü.

18.03.2009


 

Çiftçi de “Cansuyu”na muhtaç

Uşak Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray Aydoğan, KOBİ’lere sağlanan Cansuyu kredilerinden çiftçilerin de yararlandırılmaları gerektiğini söyledi.

UŞAK Ticaret Borsası (UTB) Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray Aydoğan, KOBİ’lere sağlanan ‘can suyu’ kredilerinden çiftçilerin de yararlandırılmaları gerektiğini söyledi. Yıldıray Aydoğan, yaptığı yazılı açıklamada, tarım sektörünün sorunlarının her geçen gün büyüdüğünü, çiftçilerin 2 yıl önce yaşanan kuraklıktan gördükleri zararın hâlâ giderilemediğini bildirdi. Geçen hafta Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nu ziyaret ettiklerini, ziyarette, inşaatı süren UTB hizmet binasıyla ilgili Hisarcıklıoğlu’ndan yardım istediklerini belirten Aydoğan, şunları kaydetti: ‘’Yeni hizmet binamızın tamamlanabilmesi için TOBB Yönetim Kurulu Başkanı Hisarcıklıoğlu’ndan yardım talep ettik. Ayrıca KOBİ’lere sağlanan can suyu kredilerinden çiftçilerimizin de yararlanmasını sağlamak istiyoruz. Çiftçilerimiz, ekonomik krizin yanında kuraklığın da etkilerini hâlâ silemedi. Verilecek olan kredilerin çiftçilerimize gerçek mânâda ‘can suyu’ olacağını düşünüyoruz.’’ Süt fiyatlarındaki ani düşüşlerin üreticiyi olumsuz etkilediğini vurgulayan Aydoğan, şöyle devam etti: ‘’Son günlerde yaşanan global kriz, çiftçimizin belini bükmüş durumda. 1 litre süt 5 ay önce 80 kuruşa kadar çıkmışken şu anda bu fiyat 30–40 kuruş arasında. Fiyatlar bu düşük seviyede giderse süt hayvancılığı konusunda ciddi sıkıntılar yaşanacaktır. İrili ufaklı üreticiyi düşünürsek 100 bin kişi bu işten ekmek yiyor. Süt sektörü böyle giderse işsizlik kervanına süt üreticileri de girecektir.’’

18.03.2009


 

Kart borçlusuna bir darbe daha

Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Nazım Kaya, kredi kartı borçlarından dolayı haciz yazısı gönderilen işçilerin, işverenler tarafından tazminatsız işten çıkarılmaya başlandığını ileri sürdü.

TÜKETİCİLER Birliği Genel Başkanı Nazım Kaya, kredi kartı borçlarından dolayı haciz yazısı gönderilen işçilerin, iş verenler tarafından tazminatsız işten çıkarılmaya başlandığını söyledi.

Kaya, yaptığı açıklamada, kredi kartları borçlarında en kritik noktaya gelindiğini, bu konuda hükümetin acilen adım atmasını beklediklerini söyledi. Son rakamların kredi kartı borçlarının 36 milyar TL’ye ulaştığını ortaya koyduğunu ifade eden Kaya, bunun 3,6 milyar TL’si için hukukî işlem başlatıldığını anlattı. Merkez Bankası verilerine göre, kredi kartı borcunu ödeyemeyen 1 milyon 564 bin kişinin kara listeye alındığını vurgulayan Kaya, şöyle konuştu:

‘’Şu anda kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısının 2.5 olduğunu düşünüyoruz. Çünkü bankalar, kredi kartında aylık faizleri yüksek olduğu için hemen hukukî sürece girmiyor. 3-4 ay bekliyor, faizi işletiyor ardından hukukî işlem başlatıyor. Bir tüketici bize 190 bin TL borcu olduğunu, ancak bankanın halen işlem yapmadığını söyledi. Bu yüzden rakamın 1 milyon 564 bini çoktan geçtiğini düşünüyoruz.’’

Nazım Kaya, kredi kartı borçlarının işten çıkarma için gerekçe olarak gösterilmeye başlandığını da iddia ederek, şunları kaydetti:

‘’Kredi kartı borçlarından dolayı çalıştığı yerlere haciz yazısı gönderilen işçiler, iş verenler tarafından tazminatsız işten çıkarılmaya başlandı. Tüketiciler Birliği’ni ve malî müşavir olarak beni arayan birçok kişi, bu şikâyetini dile getiriyor. Haklarını nasıl arayabileceğini, nereye dâvâ açması gerektiğini, en azından tazminatını ne şekilde alabileceğini soruyor. Biz de elimizden gelen desteği yapmaya çalışıyoruz, yönlendiriyoruz. İş verenler, kredi kartı borcu yüzünden gelen haciz yazısını gerekçe gösteriyor. İşsizliğin ciddî boyutlara ulaştığı bir dönemde bu şekilde tazminatsız işten çıkarmalar daha kötü sonuçlar doğurur.’’

Kaya, kredi kartı borçlarının taksitlendirilmesi ve geri ödenmesinde kolaylık sağlanması yolunda atılacak adım için daha fazla zaman harcanmaması gerektiğine değindi.

18.03.2009


 

Af da yok, erteleme de

TÜRKİYE Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği Genel Müdürü Bedrettin Yıldırım, çiftçi borçları konusunda ne bir ertelemenin ne de bir affın söz konusu olduğunu belirterek, bu konuda hiçbir çalışmanın bulunmadığını söyledi.

Yıldırım, yaptığı açıklamada, çiftçi borçlarının ertelenmesinin, son günlerde özellikle bazı kesimlerce gündeme getirilmeye çalışıldığını belirterek, kuruma borcu olan çiftçilerin yaklaşık yüzde 90’ının ödemelerini düzenli olarak yaptığını hatırlattı. Yıldırım, şunları kaydetti: ‘’Geri kalan yüzde 10’luk kesim için ertelemenin yapılması, pire için yorgan yakmaya benzer. Çünkü böyle bir uygulama, borcunu düzenli olarak ödeyen çiftçilere yapılabilecek en büyük haksızlık olur. Ayrıca biz, ödeme güçlüğü çeken çiftçilerimiz için de birtakım ödeme kolaylıkları sağlıyoruz.’’

Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği Yönetim Kurulunca alınmış herhangi bir erteleme kararının olmadığının da altın çizen Genel Müdür Yıldırım, şöyle dedi: ‘’Biz, çiftçilerimize, ihtiyaçlarını giderme konusunda en büyük desteği veren Tarım Kredi Kooperatifleri olarak, borçlarını ödemeleri konusunda da destekçi oluyoruz. Ancak birçok kere dile getirdiğim gibi bu kurumun hizmetlerini devam ettirebilmesi için, kullandırdığı kredilerin geri dönüşünün olması şart. Biz çiftçimize kredi vereceğiz, çiftçimiz de bunu zamanında geri ödeyecek ki kurumumuz da hizmetlerini aksatmadan sürdürebilsin. Bunun içindir ki çiftçilerimiz borçları erteleme ya da af gibi söylentilere inanmasın. Çünkü erteleme kesinlikle söz konusu değildi.’’

18.03.2009


 

Zübeyir Gündüzalp’ten tarihî bir not

Millî Nizam'ın kurulduğu günlerde Gündüzalp “DP'nin devamı AP'dir” notunu nasıl yazdırmıştı?

Her büyük insanın arkasından; bilhassa ona yakın olanlar, hususî hizmetinde bulunanlar birçok hatıra anlatırlar. Bu hatıralar çoğu kere içinde hayatî düsturları havi ya ibretli bir hadise veya hazin bir fedakârlık numunesi veya eşine ender rastlanır bir celâdet ve şehamet destanının sembolize olmuş şeklidir.

Bunlar o zatların temsil ettikleri dâvâların ve açtıkları çığırların, yaptıkları inkılâpların şuurlarda derinleşmesinde, zamanın tasdiki altında ebediyete mal olmasında nirengi noktaları ve istikamet taşlarıdır. Onların “öldükçe yaşamalarının” garantisidir.

Zamana miras bırakılan bu hatıraların tesbit edildiği anların ehemmiyetini meşhur kaziye olan “Kim söylemiş, kime söylemiş, niçin söylemiş, ne makamda söylemiş?” ölçüsünde değerlendirmek lâzımdır. Ta ki mücerret söz veya nükteler lâyık olduğu makamı bulsun. Yoksa ülfetin kalın perdesi ile ve zamanın tefsir edip bedahete çıkararak basit zihinlerin de kavrayacağı hale gelmesi ile, o söz ve nükte asıl değerini ortaya koyamaz.

Zübeyir Gündüzalp

Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin büyük talebesi, sadakat abidesi Zübeyir Gündüzalp’ın tevafuken şahit olduğum ve içinde bulunduğum bir hatırasını bu ölçülere bir misal olarak, aziz ruhuna bir “arz-ı hürmet” nev'inden zikretmeye çalışacağım.

Aziz Ağabeyin elbette ki hususî hizmetinde bulunan muhterem ve fedakâr kardeş ve ağabeylerimiz, Bediüzzaman’ın ve onun, hatıra ve irşatları ile meşbu bir vaziyette hizmetlerine yön vermekte ve birçok labirentvari çapraşık cereyanların içerisinde —emsalsiz ifadesi ile — “dikenli yolda tayran” ediyorlar. Anlatacağımız misal denizden bir katre, güneşten bir lem’adır.

1969-1970 seneleri İslâma hizmet dâvâ eden şahıs ve cemaatlerin durup dururken rahatsızlanmaya, âdeta sancılanmaya başladığı bir devirdir. Galiba rahatlığın verdiği bir rahatsızlık, serbest çalışmanın ve emniyetin verdiği bir cesaret, onların hayal ufuklarını genişletmiş ve ütopyalarla meşgul olmaya doğru meylettirmişti. Etraf tozpembe bir renkle kaplanmıştı.

Onlara göre zamanın iktidarı artık bir zamanların kahramanlarını bünyesinde barındıran Demokrat Partisinin devamı olamazdı. Hakkın ta kendisinin ortaya çıkması zamanı gelmiş ve geçiyordu. Artık Müslümanlar parlamentoda varlıklarını belli etmeli idiler. Nihayet bu sancılanmanın neticesi Millî Nizam Partisi olarak kendini ortaya koydu.

Fakat bu fikre, bu hayale, bu tozpembeliğe katılmayan yalnız bir cemaat vardı. Risâle-i Nur Talebeleri... Onlar bu cazibedar ve aldatıcı fikirlerin tesirinden uzaktılar. Zira ellerinde sağlam ölçüleri vardı. Gayeleri siyasî değildi. Bediüzzaman Hazretlerinin son nefesine kadar harim-i ismetinde hizmetkârlığını yapmış onun “mutlak vârisi” olan sadık talebeleri harekete geçtiler. Zira onlar Nur Talebelerini, Bediüzzaman'ı anlamamakla itham etmişlerdi. Onu ve cemaatini gayelerine basamak yapmaya kalkışanların yanında, Bediüzzaman’ın siyasetten anlamadığını iddia etmek hamakatini gösterenlere de rastlamak mümkündü. Bunlar Üstadın 1950-1960 arasındaki hayatını yakından bilmiyorlardı. Bu devirde yazılmış herbirisi elmas kıymetinde olan düsturları havi mektuplardan haberleri yoktu. Büyük Üstadın Demokrat idareye karşı İslâmî hizmet noktasında takındığı tavrın temelinde yatan hikmeti idrakten âcizdiler. Bu sebeple “o devrin geçmiş olduğu, şartların yeni durumlar ortaya koymuş olduğu, devrin iktidarının Demokrat idare ile münasebetinin olmadığı” görüşü ve “İslâmî hizmette yeni vaziyet alınması” lüzumu, bu emsalsiz TEMELE dar görüşlerin inmesinin imkânsızlığının neticesi idi.

Zaman ve mekânın dar hudutları içindeki kısır zekâlar, senelerin gözyaşı, alın teri birikimi olan hizmet mahsullerini heva ve heveslerine peşkeş çekmek; senelerce kanlı sırtlarda, kırbaçlar altında taşınan taşların birikimini gecekondular yapmak

ta kullanmak sevdasında idiler.

Bilhassa siyasî sahada, icraatta, Müslümanlara karşı davranışta “Adalet Partisi Demokrat Partinin devamıdır, değildir” münakaşası birçok demagogların boş sermayesi idi. Ve devamı olmadığı inancı da hareket noktası oluyordu.

*Kraldan ziyade...

“Kraldan fazla kralcı olmak” ve “hariçten gazel okumak” nev'înden Nur Talebelerine dışarıdan “dostça” irşatlar yapmak için sütun sütun yazılar döktürülüyor, binbir dereden sular getirilmeye çalışılıyordu.

Nur Talebeleri kapris ve heveslerin çizdiği yoldan ziyade hakkın, hakikatin ve İslâma hizmette Üstadlarının açtığı yoldan gitmeyi tercih ettiler. Nihayet 7 Ekim 1969 tarihli İttihad gazetesinde çıkan bir CEVAB-I MÜSKİT, gafil kafalarda tokmak gibi patladı. Burada Üstadın ve Talebelerinin 1950-1960 arası yazdığı mektuplardan ictimaî ve siyasî hayata taallûk eden birkaç mektup ilk defa olarak yayınlanmıştı. Mektuplar zamanın iktidarını İslâma, Kur’ân’a hizmet noktasında teşyi edici, onların müsbet icraatlarını destekleyici ve Risâle-i Nurun resmen tab edilmesinde Demokrat idarenin gayretini tebrik edici mahiyette idi.

Aynı evdeydik

Mektupların neşrolunduğu gazete baskıya verilmeden birkaç gün evvel muhterem Zübeyir Ağabeyin ikamet ettiği Süleymaniye’deki evde bulunuyordum. Akşam namazından sonra beni çağırdı. Odasına gittiğimde elinde birkaç kalın dosya tutuyordu. Bana bu dosyalarda Üstad’a ait mektuplar bulunduğunu ve bu mektuplar arasından tarif edeceği birkaç mektubu çıkarmamı söyledi.

Ben yan odaya geçerek mektupları diğerlerinin arasından çıkardım. Bulduğum bu mektuplar birkaç gün sonraki çıkacak İttihad gazetesinde neşrolunacak mektuplardı... Hepsini toplayarak ağabeyin odasına girdim. Yatağında hafifçe uzanmış bir vaziyette îdi. İffet ve nezaket timsali büyük zat, yatağından doğrulmak istedi. Fakat hastalığının verdiği ıztırap buna mani oluyordu. Rahatsız olmamasını ve mektupları bulduğumu hafifçe söyledim. Bana mektupları teker teker okutturmaya başladı. Bütün dikkatini toplamış, hadiseleri tekrar yaşarcasına dinliyordu. Mektuplar arasında “Acı bir hadise” başlıklı ve altında imza olarak “Demokrat Nur Talebeleri namına Rüştü Çakın, Mehmet Süzer, Mehmet Babacan, Tahiri Mutlu, Zübeyir Gündüzalp” yazılı birisi vardı ki muhtevası özetle şöyle idi:

“Üstad tebdil-i hava için Isparta’dan otomobille Eğridir’e gitmiş tam şehre girecekleri zaman kazanın Kaymakamı onları men etmiş. Talebeler böyle bir kanunsuzluğa itiraz etmek üzere iken Üstad asayişe ve emniyete zarar gelmemesi için geri dönülmesini emretmiş.

Esarette iken

“Esarette Rus’un Başkomutanına dahi ayağa kalkmayan o izzetli zat, siyasete hiç karışmadığı, insanlarla görüşmediği halde Risâle-i Nur’un Anadolu ve Şark vilayetlerinde fevkalâde bîr hüsn-ü kabul görmesi ve resmen tab edilmesi, bütün mahkemelerden beraat kazanması sebebiyle Risâle-i Nurla alâkadar olan çok büyük bir kitle Demokrat lehine olarak hareket ettiklerinden. Nur Talebeleri ile hükümetin mabeynini bozmak için bazı gizli zındıklar ve eski parti taraftarlarının planıyla bu yeni kaymakamın asayiş ve din aleyhinde olan bu muamelesine katlanmıştı.”

Mektubun altında da o zaman Demokrat Milletvekili olan ve şimdi Adalet Partisine giren Kemal Demiralay’ın da mektup muhtevasını teyit eden bir cümlesi vardı.

Mektup okunup bittikten sonra Zübeyir Ağabey altına şu notu yazdırdı:

“ Not: Bu acip hadiseyi anlatan bu maruzat, Üstadım Bediüzzaman Hazretlerinin son nefesine kadar müteveccih bulunduğu Demokrat Erkân-ı Hükümete gönderilmiştir. Demokrat Hükümetçe, böyle gayri kanunî bir vak'anın tekerrür ettirilmemesi için icra mevkiinde olanlara derhal lâzım gelen talimat verilmiştir.

27 Mayıs’tan sonra

“27 Mayıs hükümet darbesinden sonra her ne sebeptense Demokrat Parti’nin ismi kanunla yasak edilmiş, fakat köylerimize kadar “Demokrat Parti teşkilâtının devamı Adalet Partisidir” diye maşerî vicdanlarda kökleşmiştir. Nihayet bugün ekser millet tarafından hüsn-ü kabul görmeyen bu kanun fesh edilmiştir.

“Gerek bu maruzatın ve gerekse bu mevzudaki Üstadım Bediüzzaman tarafından efkâr-ı ammeye neşredilen beyanatların mahza hakikat olduğunu isbata hazır olduğumu da arz etmek isterim. Üstadım hakkındaki serapa hakikatten ibaret olan bu ve sair maruzatlarımız, mücerret değil, müberhen ve müdelleldir.

“Bediüzzamanın harîm-i ismetindeki hizmetkârı Zübeyir.”

Kalem elimde notu cümle cümle yazarken bütün hareketlerini kontrol ediyorum. Yatağın içerisinde adeta büzülmüştü. Kaşları çatılmış, gözleri hafif kapalı bir vaziyette idi. Büyük bir yükü ve mesuliyeti omuzlamaya hazır gibi idi. Ağzından çıkan her kelimenin ehemmiyetinin idraki içinde idi. Herhangi bir kimse olarak değil, “Bediüzzamanın harîm-i ismetindeki hizmetkârı” sıfatıyla konuşuyordu. Kâğıda dökülen cümleler, ortaya konan neticenin münteha hududunu, çizeceği istikameti, kaldıracağı münakaşaları, getireceği rizikoları havi olarak; mütevazi yatağında bir yumak olmuş, muhteşem bir cemaat adına konuşma durumunda olan bu zatın hizmet ve fikir muhasebesinin neticeleriydi.

Fakat o, sıddıkıyetin müntehasında olduğu için Üstadı tarafından yalnız bırakılmazdı. Üstadın manevî himmeti böyle hayatî bir mevzunun tesbitinde talebesinin yanında ve müzaharetindeydi. Bilhassa maşerî vicdanlarda yerleşmiş olan “Demokrat Parti teşkilâtının devamı Adalet Partisidir” hükmüne kendisi tarafından imza koymak mânâsında olan cümleleri çok yavaş, tek tek ve her kelimenin üzerinde düşünerek yazdırıyordu. Buna “yazdırıyordu” demekten ziyade “yazdırılıyordu” demek her halde daha doğru olacaktı.

Mânâ âleminin derin sırlarını idrakten âciz bir vaziyette elimde kalem kalakalmıştım.

Not bittikten sonra tekrar okuttu. Mektupları masanın üzerine koydum. Vazifemin bittiğini anlayarak müsaade isteyip dışarı çıktım. Birkaç gün sonra İttihad gazetesinde mektuplar neşrolmuştu. Ve durum tavazzuh etmişti. Artık şimdiden sonra yapılan münakaşalar; inat namına, şahsî kapris ve mazideki cüz’î hesapları hizmet perdesine sarmak şeklinde tezahür edecekti. Zaten evvelce de öyle olmamış mıydı? Fakat artık tevil yapmaya, şahsî yorumlarda bulunmaya mahal yoktu. Ama imtihan sırrı hükmünü icra edecekti ve etti de... Netice hepimizin malûmudur.

(5-6 Nisan 1975 tarihlerinde Yeni Asya’da yayınlanmış olan bu yazıyı, ihtiva ettiği mesajların bugün de geçerliliğini ve güncelliğini koruduğu mülâhazasıyla tekrar neşretmekte fayda görüyoruz.)

İSMET HASENEKOĞLU

18.03.2009


 

TAŞ ATMA, GOL AT

Diyarbakır’da, çocuklara 18 branşta spor eğitimi verilmesini öngören “Taş Atma Gol At Projesi” uygulamaya konuldu. Geçen yıl Başbakan Erdoğan’ın açıkladığı GAP Eylem Planı kapsamında Diyarbakır’da geliştirilen 53 adet Sosyal Destek Projesi içinde yer alan “Taş Atma Gol At Projesi,” düzenlenen törenle başlatıldı.

DİYARBAKIR'DA çocuklara 18 branşta spor eğitimi verilmesini öngören ‘’Taş Atma Gol At Projesi’’ uygulamaya konuldu. Geçen yıl Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı, GAP Eylem Planı kapsamında Diyarbakır’da geliştirilen 53 adet SODES (Sosyal Destek Projesi) içinde yer alan ‘’Taş Atma Gol At Projesi’’, düzenlenen törenle başlatıldı. Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker Vehbi Koç İlköğretim Okulu Spor Salonunda düzenlenen törende, GAP Projesi’nin bir entegre kalkınma projesi olduğunu, projenin amacının sadece Fırat ve Dicle nehirleri üzerinde barajlar inşa edip elektrik üretmek ya da bu sayede arazileri sulamak olmadığını söyledi. GAP’ın ekonomik, sosyal, kültürel ve spor kalkınma boyutunun bulunduğunu belirten Bakan Eker, şöyle dedi:

‘’Bu projelerden bir tanesi, bu GAP Spor Okullarıdır. Bu projenin 1 milyon TL bütçesi vardır. Bu proje ile 7-18 yaş arasındaki gençlerimiz 18 ayrı branşta eğitilecek. Bu sayede bir istihdam da yaratılmış oluyor. 100 kişi bu projede çalışacak. Spor hem sağlıktır hem de sosyalleşmedir. Diyarbakır’da uygulamaya konulan SODES projeleriyle 500 kişi istihdam edilmiş oldu. Bu çok sevindiricidir. Diyarbakır’da spor altyapısının geliştirilmesi ve kurumsal hale gelmesi çok tesis yapacağız. Bu nedenle bu projeyi çok önemsiyorum.’’

Diyarbakır Valisi Hüseyin Avni Mutlu ise projeden ilk etapta 6 bini aşkın çocuğun faydalanacağını bildirerek, ‘’Sosyal Destek Projesi sayesinde Diyarbakır’da çok sayıda faaliyet gerçekleştiriyoruz. Bugün beden eğitimi mezunu 100 arkadaşım istihdam edilmiş oldu’’ diye konuştu.

18.03.2009


 

Cizre’de kemik gözaltıları

ŞIRNAK'IN Cizre ilçesinde yapılan ve 20 kemik parçasının bulunduğu kazıyla ilgili 5 kişi gözaltına alındı. Olayla ilgili eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atak’ın arandığı belirtildi.

Edinilen bilgiye göre, bir şahidin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği ifadenin ardından Diyarbakır’dan giden özel yetkili bir savcı nezaretinde dün Cizre-İdil kara yolundaki Kuştepe Köyünde başlatılan ve 20 kemik parçasının bulunduğu kazıyla ilgili yapılan çalışmalarda 5 kişi yakalandı. Eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atak’ın da olayla ilgili arandığı bildirildi. Gözaltına alınan 5 kişi arasında Kamil Atak’ın yakınlarının da bulunduğu belirtildi. Gözaltındaki 5 kişinin Cizre İlçe Jandarma Komutanlığındaki sorgusu sürüyor. Bu arada, Kamil Atak’ın evinde yapılan aramada çeşitli çap ve markalarda 5 silâh ele geçirildi.

BOŞALTILAN KÖYDE

HİZBULLAH MENSUPLARI KALMIŞ

İsmi açıklanmayan tanığın Kuştepe Köyünde gösterdiği yerde kazı yapılırken, şahidin ifadesinde, 1990’lı yıllarda terör örgütü PKK’ya yardım ve yataklık ettikleri iddiasıyla bazı kişilerin korucubaşı ve aynı zamanda belediye başkanı olan Kamil Atak tarafından alınarak, sorgulanmak üzere Hizbullah’a teslim edildiğini söylediği öğrenildi. Terör örgütü Hizbullah üyelerinin bu kişileri eğitim amaçlı olarak kullandıkları Kuştepe Köyünde sorguladıktan sonra öldürdüklerini ifadesinde iddia eden şahit ayrıca, cesetlerin gömüldüğü yerleri gösterebileceğini yetkililere iletti.

KEMİKLER, ADLÎ TIP'A GÖNDERİLECEK

Kuştepe Köyünde gerçekleştirilen kazılarda bulunan 20 kemik parçasının, insana ait olup olmadığının belirlenmesi için İstanbul Adlî Tıp Kurumuna gönderileceği belirtildi. Cizre’ye 2 kilometre uzaklıktaki Kuştepe Köyü, 1991 yılında boşaltılmış, köye 10 yıl önce 6 aile geri dönmüştü.

18.03.2009


 

“Aklımızı kullanalım, mutluluğu paylaşalım”

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül’ün, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ile yaptığı görüşmede, “Aklımızı kullanırsak mutluluğu, kullanamazsak acıları paylaşırız” dediği bildirildi.

Swissotel’de yapılan Gül-Talabani görüşmesinde, 2 ülke arasındaki asıl konu başlıklarının, Gül’ün önümüzdeki günlerde planlanan ziyaretinde ele alınacak olması sebebiyle daha genel konular gündeme geldi. Türkiye-Irak arasında geniş işbirliği imkânları bulunduğu ve bunların değerlendirilmesi gerektiği ortaya konulan görüşmede, Cumhurbaşkanı Gül’ün bu anlamda güvenlik boyutuna dikkat çektiği kaydedildi. Gül’ün görüşmede, “Aklımızı kullanırsak mutluluğu, kullanamazsak acıları paylaşırız. Biz aklımızı kullanalım, mutluluğu paylaşalım” ifadelerini kullandığı belirtildi. Verilen bilgiye göre, ikili görüşmede Talabani’nin de Türkiye’ye gelmeden önce Irak’taki farklı kesimlerle görüştüğü, görüştüğü herkesin ittifak içinde Türkiye ile ilişkilerin çok daha üst seviyeye taşınmasını istediğini dile getirdiği belirtildi.

18.03.2009


 

Yayınevi cinayetinde 7 polise hapis cezası

MALATYA'DA Zirve Yayınevinde biri Alman 3 kişiyi öldürdükleri iddiasıyla tutuklu bulunan sanıkların, olaydan 1 gün önce üzerlerinde bulunan kuru sıkı tabancanın, olay yerinde ele geçirildiği yönündeki iddialar üzerine haklarında “ihmalde bulundukları” gerekçesiyle soruşturma açılan biri başkomiser 7 polis, 5’er ay hapis cezasına çarptırıldı.

Malatya Emniyet Müdürü Ali Osman Kahya, olay yerinde bulunan bir kuru sıkı tabancanın, olaydan 1 gün önce ele geçirildiği ve sanıklardan Emre Günaydın’a tekrar verildiği yönündeki iddialar üzerine Bakanlık tarafından görevlendirilen müfettişlerin soruşturma başlattığını hatırlattı. Soruşturma sonunda Malatya 1. Asliye Ceza Mahkemesinde haklarında dava açılan biri başkomiser 7 polisin, 5’er ay hapis cezasına çarptırıldığını belirten Kahya, bu cezanın ertelendiğini kaydetti.

18.03.2009


 

Şahin hakkındaki suç duyurusuna red

ANKARA Cumhuriyet Başsavcılığı, TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin hakkında, Tuncay Güney’in, “Büyüteç” programına konuk olarak katılmasıyla ilgili, “genel müdürü olduğu kurumun tarafsızlığını ve özerk yapısını ortadan kaldırmak”, “kurumda kadrolaşma yapmak” ve “görevi kötüye kullanmak” suçlamalarıyla sunulan suç duyurusu dilekçelerinin, iddiaların “soyut ve genel” olması sebebiyle işleme konulmamasına karar verdi.

Haber ve Spor Yayınları Dairesi Başkanı Ahmet Çavuşoğlu, program yapımcısı Cengiz Yel ve program sunucusu İbrahim Gürkan Sarı hakkında ise “kovuşturmaya yer olmadığı” kararlaştırıldı.

18.03.2009


 

Emekliler hükümeti teğet geçecek

Türk Emekli-Sen ve Birleşik Emekliler Derneğinden yapılan ortak açıklamada, bütün emeklilerin, aylıklarına en az 200 TL seyyanen zam beklediği, aksi takdirde ‘’emeklilerin seçimde hükümeti teğet geçeceği’’ kaydedildi.

Emekli örgütlerinin ortak açıklamasında, ekonomik krizin Türkiye’yi teğet geçmeyip, tam kalbinden vurduğu savunuldu. ‘’Krizin emekli ve dar gelirliyi perişan ettiği, vatandaşın geçinemediğinden mecburen borca sarıldığı’’ görüşüne yer verilen açıklamada, şunlar kaydedildi: ‘’Sayın Başbakan ise kredi kartı borcunu ödeyemeyenleri ‘dürüst’ görmüyor. Allah kimseyi açlıkla imtihan etmesin. Bu çaresiz insanlara çare olacağına, acil müdahale ederek borçları taksitlendirmek yerine insanların gururları ile oynanmaktadır. Sayın Başbakan, kriz tedbirlerini açıklıyor. Açıklanan dördüncü paket araba veya ev alacakların ÖTV vergilerini düşürüyor. Dört pakette de emeklinin adı yok. Emeklinin, dar gelirlinin derdi, ev veya araba almak değil, açlıkla mücadele etmek.’’ Emeklilerin zorunlu harcama kalemlerine yapılan zamlarla emeklilerin adeta ‘’açlığa mahkûm edildiği’’ iddia edilen açıklamada, emeklilerin, ekonomik zorluklar sebebiyle ‘’evlerinden çıkamaz, kahvehanelerde bir bardak çay içemez’’ hale geldiği belirtildi. Açıklamada, 2008’de TÜFE yüzde 10,06 artarken SSK ve Bağ-Kur emeklilerine yüzde 9,3, memur emeklilerine yüzde 8 zam yapıldığı ifade edilerek, emekli aylıklarının enflasyonun altında kaldığı savunuldu. Açıklamada, şöyle denildi:

‘’Gerçek enflasyonun bunun en az iki misli olduğunu düşünürsek, emeklilerin bu şartlarda nasıl bir yaşam mücadelesi verdiklerini, hükümet yetkililerinin artık görmesi gerekiyor. Lâfta memur ve emeklilere bir defaya mahsus 300 TL verileceği söyleniyor, dedikodudan ileri gitmiyor. Emekliler böyle bir seçim kandırmacısını da istemiyor. Tüm emekliler, aylıklarına en az 200 TL seyyanen zam bekliyor. Aksi takdirde emekliler, seçimde hükümeti teğet geçecek, iktidar gerçeği 29 Mart 2009 akşamı öğrenecek, fakat çok geç kalacaktır.’’

18.03.2009


 

Sınavsız gelecek mümkün

ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, KPSS tipi sınavın dünyanın hiçbir ülkesinde yapılmadığını, Türkiye’de de 10 yıl sonra kalkabileceğini söyledi.

KPSS sınavının Türkiye’ye özgü bir sınav olduğuna işaret eden Prof. Dr. Yarımağan, şöyle konuştu: ‘’Çünkü Türkiye’de yandaşlık var. Yetkiyi kurumlara bırakırsanız, seçme işlemleri objektif bir şekilde yapılamaz. Bunu engellemek için KPSS diye bir sınav yapıyoruz. Bu dünyada yaygın olan bir yöntem değil. İlerleyen yıllarda ÖSS olur yine, ama bu kapsamda olur mu onu bilemem. Çünkü tüm dünya ülkelerine bakarsanız, birçok yere sınavsız giriliyor. Türkiye’de de gelecekte öyle olacaktır. Ama her yere sınavsız girilmez. Örneğin tıp fakültelerine rağbet çoksa oraya sınavla girilir. Ama buna karşılık matematik bölümüne ilgi azsa buraya sınavsız girilebilir. ÖSYM olarak 36 sınav yapıyoruz. Bana göre gelecekte bu sınavların bir kısmı yavaş yavaş kalkabilir.’’

Prof. Dr. Yarımağan, gelecekte yabancı dil sınavlarının değerlerinin daha da artacağını belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:

‘’Her şeyi sınav yapıyoruz, bir sınav ülkesi olduk. Ama kalkmayacak tek sınav var o da yabancı dil sınavıdır. AB ile ilgili ilişkilerimiz sebebiyle yabancı dil sınavlarına ihtiyaç giderek artacaktır. Özel sektöre de eleman alınırken dil bilgisi ön plana çıkacaktır. Onun için dil sınavlarını ağırlıklı olarak ele alıyoruz.’’

YDS, TOEFL GİBİ OLACAK

ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, yabancı dil sınavlarını, TOEFL sınavı gibi bilgisayarla ve çok boyutlu yapacaklarını bildirdi. Prof. Dr. Yarımağan, ÖSYM il sınav yöneticileriyle toplantı yapmak için geldiği Çanakkale’de yaptığı açıklamada, merkez olarak 4-5 türde yabancı dil sınavı yaptıklarını söyledi. Yabancı dil sınavlarının halen sadece okuma ve anlama düzeyinde yapıldığını bildiren Prof. Dr. Yarımağan, ‘’Yabancı dil sınavları üzerinde çalıştığımız yeni bir projemiz var. Yabancı dil sınavlarını, 2010 yılından sonra TOEFL sınavları gibi bilgisayarla ve çok boyutlu yapacağız’’ dedi. Yeni sistem sayesinde, adayların uluslar arası düzeyde dil bilgisinin ölçülebileceğine işaret eden Prof. Dr. Yarımağan, şöyle konuştu:

‘’Örneğin, Genelkurmay Başkanlığı, NATO görevi için yurt dışına gidecek görevlilerini, KPDS sınavına göre seçer. Son zamanlarda birtakım sorunlar yaşamaya başlamışlar. Burada çok yüksek puan aldığı için yurt dışına görevlendirilen adayların bazıları yabancı dil konuşamıyormuş. Konuşamayınca tabi görev de yapamıyor.’’

18.03.2009


 

Açıköğretim Lisesi yönetmeliği değişti

MİllÎ Eğitim Bakanlığı Açıköğretim Lisesi Yönetmeliği değiştirildi.

Açık İlköğretim Okulu ve Meslekî Açıköğretim Lisesi yönetmeliklerinde yapılan değişikliğin ardından Açıköğretim Lisesi Yönetmeliği’nde değişiklik yapılmasına ilişkin yönetmelik de Resmî Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yeni yönetmelikte, Açıköğretim Lisesinde, Meslekî Açıköğretim Lisesi ve Açık İlköğretim Okulunda olduğu gibi bir eğitim öğretim yılının birbirinden bağımsız üç dönemden oluşabileceği hükmü yer aldı. Yeni yönetmeliğe göre, lisede öğrenim süresi sekiz dönemden oluşacak. 17 yaşını bitirmeyenler, bir öğretim yılında en fazla iki dönem sınavlara alınacaklar. 17 yaşını bitirenler ise bir öğretim yılında üç dönem sınavlara alınacaklar. On yedi yaşını bitirmeden önce bir öğretim yılında iki dönem sınavlara katılan öğrenciler, on yedi yaşını bitirdikten sonra bir öğretim yılında üç dönemlik sınav hakkından yararlanmaya başlayacaklar.

18.03.2009


 

Depremde zarar gören camiler onarılıyor

Kütahya’nIn Simav ilçesinde, 17 Şubatta meydana gelen 5 büyüklüğündeki depremde hasar gören 4 caminin minarelerinin kubbe, külâh ve petekleri vinçle söküldü.

Simav Müftüsü Şükrü İkiz, yaptığı açıklamada, Nasuh Ağa, Serenatlı, Softaoğlu ve Tabakhane camileri minarelerinin kubbe ile külâh ve peteklerinin çevreye zarar verilmeden indirilmesi ve yeniden yapılmasına ilişkin ihale düzenlendiğini bildirdi. İhaleyi kazanan Göçen İnşaat firmasının İzmir’den getirdiği vinç aracılığıyla, minarelerin hasar gören kısımlarının söküldüğünü anlatan İkiz, sözleşme gereğince aynı firmanın minareleri 1 ay içerisinde yenileyeceğini söyledi. Müftü İkiz, depremden zarar gören 4 minarenin kubbe, külah ve peteklerinin sökülmesiyle cami çevrelerine çektikleri emniyet şeritlerinin kaldırıldığını ifade etti. Öte yandan, Vakıflar Genel Müdürlüğünün geçen yıl açtığı ihaleyi kazanarak tarihî Ulu Cami’de başladığı çalışmaları tamamlamadan ilçeden ayrılan firmanın, işe kaldığı yerden devam ettiğini hatırlatan İkiz, ‘’Onarım çalışmaları bitirilinceye kadar Cuma Mahallesi’nde bulunan 1768 yılında yapılmış tarihî Ulu Cami bir süre daha ibadete kapalı tutulacak’’ dedi.

18.03.2009


 

Doğu’da çığ tehlikesi var

Yetkİlİler, hava sıcaklıklarının artması sebebiyle çığ konusunda vatandaşları uyardı.

Doğu Anadolu Bölgesi’nde aralıklarla etkili olan kar yağışının ardından 257 köy yolu ulaşıma kapandı. Edinilen bilgiye göre, bölge genelinde Pazartesi günü başlayan ve aralıklarla devam eden kar yağışı ulaşımı da olumsuz etkiledi. Erzurum’da 109, Bingöl’de 57, Muş’ta 50, Iğdır’da 23, Kars’ta 14 ve Ardahan’da 4 olmak üzere toplam 257 köy ile ulaşım sağlanamıyor. Yetkililer, hava sıcaklıklarının artması sebebiyle çığ konusunda vatandaşları uyardı. Sıcaklıkların artmasının mevcut karı eriteceğini belirten yetkililer, söz konusu durumun çığ ve su baskınları için gerekli meteorolojik şartları yaratabileceğini ifade ederek vatandaşların dikkatli olmasını istedi. Öte yandan, Muş’ta şehir merkezinde biriken karlar belediye ekipleri tarafından toplanmaya başlandı. Karların kamyonlarla şehir merkezi dışına taşındığı bildirildi.

18.03.2009


 

Çöplükten enerji üretecekler

Konya Büyükşehir Belediyesi’nin hazırladığı proje kapsamında çöp depolama sahasında kurulacak tesis tam kapasiteyle çalıştığında günde 4 bin konuta yetecek kadar enerji üretilecek.

Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, yaptığı açıklamada, belediye olarak çevre yatırımlarına hız kesmeden devam ettiklerini söyledi. Merkez Selçuklu, Meram ve Karatay ilçe belediyelerince yaklaşık 110 araçla 3 vardiya toplanan günlük ortalama bin ton katı atığın Aslım mevkisinde yaklaşık 35 yıldan beri depolandığını ifade eden Akyürek, ‘’1970’li yıllardan bu yana kullanılan düzensiz depolama sahası, rehabilite edilerek 2004 yılından itibaren katı atıkların geçirimsizliği sağlandı. Bugün ise hazırladığımız proje sayesinde bölgede kurulacak tesisle bu çöplükten enerji üreteceğiz’’ dedi. Akyürek, katı atık depolama sahasında oluşan metan gazlarının toplanarak, kurulacak olan tesiste elektrik enerjisine çevrileceğini vurgulayarak, bu proje ile Aslım mevkiinde depolama işlemi tamamlanmış 10 hektarlık sahadaki 1.2 milyon metre küplük atık kütlesinden meydana gelen gazların değerlendirilmesini amaçladıklarını bildirdi.

18.03.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır

Kurumsal Linkler:
Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl

Reklam Linkleri:
Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis