"Gerçekten" haber verir 25 Nisan 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Haberler

 

Meclis üye seçemezmiş

Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, 23 Nisan resepsiyonunda soruları cevaplandırırken, “Anayasa Mahkemesinin yapısının değiştirilmesine, oraya Meclis tarafından üye seçilmesine karşıyız. Bunlar bize göre yargı bağımsızlığını geriye götürecek düzenlemeler” dedi.

Yargıtay: Meclis seçemez

YARGITAY Başkanı Hasan Gerçeker, ‘’Anayasa Mahkemesi’nin yapısının değiştirilmesine, oraya Meclis tarafından üye seçilmesine karşıyız. Bunlar bize göre yargı bağımsızlığını geriye götürecek düzenlemeler’’ dedi. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla TBMM’de düzenlenen resepsiyonda gazetecilerin sorularını cevaplandıran Gerçeker, YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun ‘’Yargıtay’daki hakim ve savcılar hakkında Adalet Bakanlığının soruşturma açması, Yargıtay’a müdahaledir’’ şeklinde açıklama yaptığının hatırlatılması üzerine, ‘’Biz ‘Anayasa değişikliği yapılsın, yapılmasın’ demiyoruz ama mutlaka yargı bağımsızlığını daha da kuvvetlendirecek şekilde yapılsın. Bireysel başvuru konusu var mesela, biz ona, yüksek mahkemeler olarak tamamen karşıyız. Anayasa Mahkemesi’nin yapısının değiştirilmesine, oraya Meclis tarafından üye seçilmesine karşıyız. Bunlar bize göre yargı bağımsızlığını geriye götürecek düzenlemeler’’ diye konuştu.

25.04.2009


 

HALKIN TALEPLERİ İYİ OKUNMALI

Bireysel özgürlüklerin önünün açılması çağrısında bulunan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, “Türkiye halkı, bugüne kadarki deneyimlerinden toplumsal taleplerinin devlete düşmanlık biçiminde algılanmasının sorunları ötelemekten ve büyütmekten başka sonucu getirmediğini görmektedir” dedi.

KARARLAR AİHM'DEN DÖNÜYOR

Anayasa Mahkemesinin 47. kuruluş yıl dönümü töreninde konuşan Kılıç, AİHM’in faaliyet raporuna göre, mahkemenin bakmakta olduğu dosyaların yüzde 11,42’sinin Türkiye’ye ilişkin ve kararların yarısının da adil yargılanma hakkının ihlâli ile ilgili olduğunu belirtti.

ANAYASA Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Cumhuriyet’in laik ve demokratik yapısını, bunca olumsuzluklara rağmen korumaya kararlı görünen Türkiye halkının toplumsal taleplerin devlet düşmanlığı olarak görülmesinin sorunları çözmediğinin farkında olduğunu kaydetti. Anayasa Mahkemesinin 47. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla Yüksek Mahkemenin yeni hizmet binasında tören düzenlendi. Kılıç, törende yaptığı konuşmada, anayasaların siyasal iktidarların sınırsız özgürsüzlüklerini sınırlandırmak için var olduğunu kaydederek, şunları kaydetti:

ANAYASALAR ÖZGÜRLÜKLERİ KORUMALI

“Anayasaların başlıca işlevi hükümetlerin yetkilerini kısıtlayıp bireysel özgürlükleri korumaktır. Bu siyasal iktifdarın keyfi hareketlerini engeller. Mahkemenin başlıca yükümlülüğü bireysel özgürlükleri korumaktadır. Anayasalar için bu temel değerdir. Özgürlük, eşitlik ve kardeşlik her toplum için önemlidir. Bunlar çoğulcu demokrasileri yaratan düşüncelerdir. İnsan onuru ve özgürlüğü önemlidir. Siyasal düzenler bunu sadece kabul eder ve korumayı taahhüt eder. Hak ve özgürlükler siyasal sistemin işleyişini de yönlendirir. Çağdaş özgürlüklerin muhtaç olduğu hoşgörü ve özgürlüğü sağlamakta yeterli değildir. Demokrasiler birlikte yaşamı sağlayan bir diğer unsurdur. Demokrasiler gücünü insan onurunun dokunulmazlığından alır.Dini ilgilendiren alanlarla siyaseti ilgilendiren çizgilerin belirlenmesi yeterli değildir. Dinle ilgili özgürlükler çözülmedikçe siyasi iktidarların bundan beslenmesi kaçınılmazdır. Cumhuriyet’in laik ve demokratik yapısını, bunca olumsuzluklara rağmen korumaya kararlı görünen Türkiye halkı, bugüne kadarki deneyimlerinden toplumsal taleplerinin devlete düşmanlık biçiminde algılanmasının sorunları ötelemekten ve büyütmekten başka sonucu getirmediğini görmektedir. Sayısal çoğunluğun çoğunluğunu öne sürerek karşı tarafı hiçe sayarak yapılacak bir düzenleme yakın gelecekte bir patlamaya yol açabilir.

GÜÇLÜ VE TARAFSIZ BİR YARGI

DEMOKRASİNİN GÜVENCESİDİR

SİYASİ partilerin temelli kapatılması konusundaki yaptırım kaldırılmamalı ama Avrupa ve dünya normlarına uygun hale getirilmelidir. Kapatma öncesi ara yaptırımlar çoğaltılmalı. Mali yaptırımlar isabetli olabilir. Bunda hazine yardımı alıp almadığı da dikkate almalıdır. Hukuk devleti hak ve özgürlüklerin dikkate alındığı, kişilerin sosyal güvencelerinin ele alındığı devlettir. Güçlü ve tarafsız bir yargı demokrasinin ve laikliğin güvencesidir. Bir yargıcın tarafsızlığı onun onurudur. Yargı, düşüncelerine inandığı şeylere kayıtsız kalmalıdır. Mahalle baskısından kurtulması tarafsızlığına yapacağı en büyük katkıdır. Yargıyı etkilememe ve yönlendirmeye yönelik siyaset cephesinden etkilemeler devam ediyor. Önemli davalarda yargı siyasi düşüncelerle kuşatılıyor. Hakim ve savcıların özel hayatları didiklenerek savcıları baskı altına almak suçtur. Savcıların buna kayıtsız kalması da düşündürücüdür. Hiç bir tereddüde ihtiyaç duyulmayacak şekilde açık olmasına rağmen bazı maddelerin yeniden yorumlanması olayın karmaşıklığını ortaya koymaktadır.

AYM’YE BİREYSEL BAŞVURU HAKKI TANINSIN

Yargıya ait sorunlar yıllar geçtikçe büyümektedir. Adil yargılanma hakkı konusunda ciddi ihlaller sözkosudur. Bu bağlamda AİHM’de sonuçlanan davalara bakmak da gereklidir. Mahkemenin bakmakta olduğu davaların büyük kısmı Türkiye ile ilgilidir ve pek çoğu aleyhimize sonuçlanmıştır. Bu karaların yarısı adil yargılanma ihlâlleri konusundadır.Türk Anayasa Mahkemesi özgürlüklerin mahkemesi işlevini yerine getirmesi için bireysel başvuru yöntemine de başvurmalıdır. Demokrasi özgürlüklerin ve insan onurunun korunabilmesinin yoludur. Türkiye, AİHM’in karalarının bağlayıcılığını kabul etmiş durumdadır. Vatandaşlarımız uluslararası bağlamda hak ihlali başvurusu hakkına sahiplerken kendi ülkelerinde dava açma hakkına sahip değillerdedir. Bu ülkesine güveni zayıflatırken siyasal iktidarı da güç durumda bırakmaktadır.”

25.04.2009


 

Anayasa kökten değişmeli

TBMM Başkanı Köksal Toptan, Anayasa değişikliği konusundaki soruları cevaplandırırken, ‘’Benim yeni anayasa fikrime kimse itibar etmiyor. Yeni bir anayasa yerine değişiklik yapılması düşünülüyor’’ dedi.

Toptan: Yeni anayasa fikrine itibar yok

TBMM Başkanı Köksal Toptan, Anayasa değişikliği konusundaki soruları cevaplandırırken, ‘’Benim yeni anayasa fikrime kimse itibar etmiyor. Yeni bir anayasa yerine değişiklik yapılması düşünülüyor’’ dedi. Toptan, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla düzenlenen resepsiyonda gazetecilerin gündemdeki konulara ilişkin sorularını cevapladı. Toptan, Anayasa değişikliği konusundaki soruyu ‘’Meclise ben getirmeyeceğim ki. Birileri getirecek. Birileri getirdikten sonra bakacağız. O zaman bir yol haritası çizeceğiz’’ diye cevapladı. Bir başka soru üzerine de Toptan, ‘’Benim yeni anayasa fikrime kimse itibar etmiyor. Yeni bir anayasa yerine değişiklik yapılması düşünülüyor’’ dedi. Toptan, Ağustos ayında yapılacak Meclis Başkanı seçiminde yeniden aday olup olmayacağına ilişkin soruya da ‘’Daha çok var. Siyasette 24 saat çok uzun bir zamandır’’ karşılığını verdi.

25.04.2009


 

Anayasada düzenleme isteyenler çok

Başbakan Erdoğan, "Yargıdan siyasî partilere, sivil toplum örgütlerine kadar geniş bir toplumsal kesimde acil bir anayasal düzenleme veya anayasal alanda yenilenme, tazelenme, güncellenme talepleri doğduğu aşikârdır” dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ‘’Toplumsal gelişme, demokratikleşme, insan hak ve hürriyetleri gibi temel alanlarda katettiğimiz mesafeler kaçınılmaz olarak bazı anayasal düzenleme taleplerinin doğmasına da vesile olmaktadır. Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu durum da budur’’ dedi.

Başbakan Erdoğan, Anayasa Mahkemesi’nin yeni hizmet binasının açılışı sebebiyle düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, Hükümet olarak çağa yakışır, Türkiye’ye yakışır bir adalet hizmeti için her türlü imkânı seferber ettiklerini söyledi. İmkânlar elverdikçe hukukun en hızlı ve kaliteli şekilde tecelli etmesine katkıda bulunmak için alt yapı yatırımlarını ve diğer çalışmaları sürdürmeye devam edeceklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ‘’Hükümet olarak sorumluluğumuz, adaletin tecellisine yardımcı olmaktır. Bu sorumluluğumuzu en iyi şekilde yapmanın gayreti içerisindeyiz. Anayasa Mahkemesi, gerek hukuk sistemimizin, gerek cumhuriyetimizin en temel, en köklü kuruluşlarından biridir. Anayasa Mahkemesi, gördüğü fonksiyon ve sahip olduğu misyon itibariyle bu konuma sahiptir. Yine bildiğiniz gibi anayasalar bir toplumun, milletin ortak değerlerinin yer aldığı metinlerdir. Toplumsal gelişme, demokratikleşme, insan hak ve hürriyetleri gibi temel alanlarda katettiğimiz mesafeler kaçınılmaz olarak bazı anayasal düzenleme taleplerinin doğmasına da vesile olmaktadır. Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu durum da budur. Anayasa Mahkemesi’nden siyasi partilerimize, Yargıtay’a, sivil toplum örgütlerimize varıncaya kadar geniş bir toplumsal kesimde acil bir anayasal düzenleme veya anayasal alanda yenilenme, tazelenme, güncellenme talepleri doğduğu aşikardır. ‘Anayasa Mahkemesi’nin mevcut yapısının günümüz ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kaldığı’ şeklindeki düşünceler, son dönemlerde sıkça dile getirilmektedir. Bu durum, herkesten önce son üç dönemden bu yana Anayasa Mahkemesi Başkanlığı görevini yürüten değerli hukukçularımız tarafından da defahatle ifade edilmiş, kamuoyu nezdinde tartışılmıştır. Uluslar arası kamuoyunda Türk yargısını örnek bir konuma yükseltmek bütün Türk vatandaşlarına düşen bir görevdir. Ancak yargı mensuplarımız, siyasetçilerimiz bu konuda daha hassas olmalıdır. Zira demokrasinin olgunluğuyla hukukun olgunluğu birbirine paraleldir, Birbirine bağlı olarak ilerlemektedir. Bu bakımdan demokrasi ile Hukukun çatışması düşünülemez’'

25.04.2009


 

Sendikalar Taksim’de ısrarlı

Hak-İş’ten yapılan açıklamada, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde Taksim’e çıkma kararı alındığı ve İstanbul Valiliğine başvuruda bulunulduğu bildirildi.

Hak-İş de Taksim’i istedi

HAK-İŞ'TEN yapılan açıklamada, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde Taksim’e çıkma kararı alındığı ve İstanbul Valiliğine başvuruda bulunulduğu bildirildi. Açıklamada, 1 Mayıs’ın işçi hareketinin birlik ve dayanışma günü olarak tüm dünyada yıllardır kutlandığı belirtilerek, Emek ve Dayanışma Günü’nde çatışma görüntüsü vermenin ya da buna alet olacak bir rekabetin tarafı olmanın, sendikal kültür, sendikal birlik ve dayanışma ihtiyacı açısından sakıncalı bir durum olşturulacağı ifade edildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi: ‘’Hak-İş Konfederasyonu, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde, merkez yöneticileri, şube başkanları ve işyeri temsilcileriyle işçilerden oluşan bir grupla Taksim’e çıkma kararı almış ve İstanbul Valiliğine başvuruda bulunmuştur. Valiliğin izin vermesi durumunda, grup Kazancı Yokuşu’na karanfiller bırakacak, ardından da Taksim anıtına çelenk koyacaktır. Genel başkanımız Salim Uslu’nun konuşmasını takiben 1 Mayıs bildirisi okunacak ve Hak-İş’in Taksim’deki 1 Mayıs gösterisi sona erecektir. Hak-İş, 1 Mayıs’ın gerilimsiz bir biçimde ve barışçıl yöntemlerle kutlanılabileceğini geçen yıl Tandoğan’da göstermiştir. Bu yıl da Taksim’de 1 Mayıs’ı kutlayarak bunu gösterecektir.”

25.04.2009


 

Türkiye-AB Karma istişare komitesi toplanıyor

26. Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi Toplantısı 27-28 Nisanda İstanbul’da yapılacak.

TİSK’ten yapılan yazılı açıklamaya göre, Mövenpick Hotel’deki toplantı, Komite Eş Başkanları Tuğrul Kudatgobilik ve Sandy Boyle’un konuşmalarıyla başlayacak. Toplantıya Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Avrupa Komisyonu Genişleme Genel Müdürlüğü Türkiye Masası Şefi Jean-Christophe Filori, Avrupa Birliği Genel Sekreteri Büyükelçi Oğuz Demiralp, AB Dönem Başkanı Çek Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Frantisek Stepanek, TBMM AB Uyum Komisyonu Üyesi Afif Demirkıran’ın katılarak birer konuşma yapması bekleniyor. Toplantıda, ‘’Türkiye ve AB Arasında Araştırma-Geliştirme Konusunda İşbirliği, AB İlişkileri Bağlamında Enerji Arz Politikaları, AB’nin Üçüncü Ülkelerle Yaptığı Serbest Ticaret Anlaşmalarının Türkiye-AB Ekonomik İlişkilerine Etkisi ve Türkiye-AB İletişimi’’ konuları ele alınacak. Toplantının ikinci gününde sivil toplum ve medya temsilcilerinin katılımıyla ‘’Türkiye-AB İletişimi’’ konulu seminer düzenlenecek.

25.04.2009


 

Dayakçı polise inceleme

Hakkari’deki izinsiz gösterilerde bir çocuğu dövdüğü için açığa alınan polis memuru hakkında inceleme başlatıldı. Hakkari Valiliği de polis memurunun açığa alındığı bildirildi.

Çocuk döven polise inceleme

HAKKÂRİ'DE izinsiz gösterilerde bir çocuğu dövdüğü için açığa alınan polis memuru hakkında inceleme başlatıldı. Emniyet Genel Müdürlüğü, izinsiz gösterilerde bir çocuğun yaralanmasına yol açan polis memuru hakkında inceleme başlattı. Önceki gün Hakkâri’de yapılan izinsiz gösteriler sırasında bir çocuğun yaralanmasına yol açan polis memuru hakkında inceleme başlattı ve olayı incelemesi için 2 polis başmüfettişi görevlendirildi. Polis baş müfettişleri, incelemenin tamamlamasının ardından hazırlayacakları raporu Emniyet Genel Müdürlüğüne sunacak. Hakkari Valiliği de polis memurunun açığa alındığı bildirildi.

25.04.2009


 

Helâl Gıda Konferansı bugün başlıyor

Bİrİncİsİ 24 Şubat 2008’de gerçekleştirilen Helal Gıda Konferansı’nın ikincisi 25-26 Nisan tarihlerinde, tarihî Feshane Uluslararası Fuar Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştiriliyor.

Konferansın basına tanıtım toplantısı Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON)’un İstanbul’daki genel merkezinde yapıldı. Basın toplantısında konuşan GİMDES Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Hüseyin Kâmil Büyüközer bu yılki konferansın en önemli amaçlarından birinin küresel bir helal gıda sertifikasyon sisteminin kurulmasını sağlamak olduğunu ifade etti. Büyüközer ayrıca Türkiye’de de bir helal gıda standartı getirilmesi ve bunun yasalaşması hususunda bu konferansın sonuçlarının da önemli etkileri olacağını belirtti. ASKON Başkanı Mustafa Koca da işadamları olarak helâl gıda sertifikasyonu konusunda her türlü desteği verdiklerini ve çalışmaların arkasında olduklarını belirtti. Kaliforniya İslami Eğitim Merkezi Müdürü Dr. Ahmed Sakr da helal gıda sertifikasyonununda İslâm ülkelerinin ortak hareket etmesi açısından Türkiye’nin liderlik görevini yapacağına inandığını belirtti.

Değişik ülkelerden konferansa tebliğ sunmaya gelen misafirlerin bir kısmı da salonda hazır bulundu. Bu yılki konferansa; Türkiye, ABD, Kanada, Hollanda, Malezya, Endonezya, Tayland, Avustralya, Kırgizistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve Güney Afrika Cumhuriyeti ülkelerinden toplam 24 konuşmacı katılacak. Konferansın ana teması altı maddede sıralanıyor:

1- Müslüman Toplumların Helal Talebi

2- Dünyada Helal Sertifikalama Programları

3- Helâl Ekonomik Sistemin Sosyopolitik ve Stratejik Olabilirliği

4- Helâl Standartlarda Müştereklik

5- Helâl Kavramına Üretici-Tüketici Yaklaşımları ve Problemleri

6- Ulusal ve Uluslararası Helal Pazar

Bu temaları işleyecek dünyanın dört bir tarafından gelecek yetkili konuşmacılar, her gün üçer oturumda konuşmalar yapacak.

25.04.2009


 

Tüketici kredi kartına sarılıyor

TÜKETİCİ Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Genel Başkanı Çetin, küresel krizle birlikte, kredi kartıyla yapılan harcamaların arttığına işaret ederek, ‘’tüketici, yaşamak için kredi kartına sarılıyor’’ dedi.

Çetin, yaptığı yazılı açıklamada, Bankalararası Kart Merkezi verilerine göre, bu yılın ilk 3 ayındaki kredi kartı harcamalarının yüzde 14 oranında arttığını belirtti. Yapılan harcamaların ilk sırasında market alış verişlerinin, ikinci sırada benzin istasyonlarının yer aldığına dikkati çeken Çetin, üçüncü sırayı ise telekomünikasyon harcamalarının aldığını ifade etti. Kart kullanımına tüketici gözüyle bakıldığında görülen tablonun, tüketicinin yaşamak için kredi kartına sarıldığı gerçeği olduğunu belirten Çetin şunları kaydetti: ‘’Başbakanı ve çevresini teğet geçen ekonomik kriz tüm ağırlığı ile tüketiciyi yakmaya devam ediyor. Alım gücü düşen, zam almayan, işten atılan tüketici tek çıkış yolu olarak kredi kartına yükleniyor. Yani tüketici, keyif için borçlanıp sonra borcunun üstüne yatma çabasında değil. Tersine faize faiz ödeyerek borcunu sürdürme eğilimine sahip. Kredi kartı ile nakit çekimlerin ciddi bir kısmı, borcunun asgarîsini bile ödeyemeyen tüketicinin borcunun asgari tutarı kadar miktarı bankadan nakit çekerek yine kredi kartı ödemesinden kaynaklanıyor. Bu durum tüketicinin felaketine yol açan süreci de başlatıyor. Denize düşen tüketici banka yılanına sarılıyor.’’

BÜTÜN DÜNYADA ZARAR EDERKEN,

TÜRKİYE'DE BANKALARIN KÂRI ARTTI

Bütün dünyada bankalar zarar ederken, Türkiye’de 2009 Ocak- Şubat döneminde bankaların karının yüzde 38,3 oranında arttığını belirten Çetin, iktidarın ‘’kriz fırsatçısı’’ bankalardan yana tavrını gözden geçirerek tüketicilerin taksitlendirme talebini kabul etmesi gerektiğini kaydetti.

25.04.2009


 

MÜSİAD, Araplarla işbirliği anlaşması imzaladı

Cİdde Yapı ve Dekorasyon Fuarı’na katılan Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), Cidde Ticaret ve Sanayi Odası ile işbirliği anlaşmasının imzalandı.

MÜSİAD’ın inşaat ve yapı dekorasyon alanında faaliyet gösteren üyelerinden oluşan 40 kişilik heyet, 8–18 Nisan tarihlerinde gerçekleşen, büyüklüğü ve ticari potansiyeli bakımından Arap yarımadasının en büyük fuarlarından olan Cidde Yapı ve Dekorasyon Fuarı’na katıldı. Fuarın ardından açıklama yapan MÜSİAD Genel Başkan Yardımcısı Ali Gür, mevcut ekonomik krize rağmen, ticarette canlılığını koruyan Suudi Arabistan’daki fuara bu yıl ikinci defa katıldıklarını belirterek, fuarda stand kuran ve ziyaretçi olarak fuara iştirak eden üyelerinin önemli ticarî bağlantılar gerçekleştirdikerini söyledi. Fuarın yanı sıra Türkiye ve Suudi Arabistan arasındaki mevcut ticarî ilişkilerin geliştirmesine katkı sağlamak ve üyelerimizin Suudi Arabistan ile yapacakları ticarî aktivitelerde yaşanan sıkıntıları minimuma indirmek amacıyla Cidde Ticaret ve Sanayi Odası ile MÜSİAD arasında işbirliği anlaşması imzaladıklarını açıklayan Gür, işbirliği anlaşmasına göre yapılacak bilgi alış verişi, delegasyon ziyaretleri ve ticaret danışmanlığı gibi hizmetlerin takibi için sorumlu kişilerin de belirlendiğini belirtti.

25.04.2009


 

İstanbul’da bombalı gece

BEYOĞLU'NDA bir internet kafenin önüne bırakılan ses bombasının patlaması sonucu 3’ü çocuk 5 kişi hafif yaralandı.

Piyalepaşa Mahallesi Fatih Sultan Minberi Caddesi Kuzey Sokak’taki internet kafenin önüne, kimlikleri henüz belirlenemeyen kişilerce bırakılan ses bombası patladı. Patlama sırasında sokakta bulunan ve hafif şekilde yaralanan Mehmet Emin Gülhan (9), Şevval İkram Avcı (4), İrem Nur Avcı (4), Mustafa Zop (17) ve Ferhat Topuz (19), çevredeki vatandaşlarca Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı. Polis, olay yerinde inceleme yaptı. Bu arada, Kağıthane Talatpaşa Mahallesi Aslangazi Caddesi’ndeki bir tıp merkezi önünde bir başka ses bombası patladı. Aynı caddeye bırakılan diğer ses bombası ise uzman ekiplerce etkisiz hale getirildi. Öte yandan Şişli’deki Mecidiyeköy Viyadüğü altında patlama maydana geldi. Patlamaya, ses bombasının yol açtığı belirlendi. Küçük çapta maddi hasara yol açan patlamayla ilgili soruşturma başlatıldı.

25.04.2009


 

Poyrazköy’de medyaya izin yok

“Ergenekon” soruşturması kapsamında Beykoz ilçesine bağlı Poyrazköy’de 4 gündür devam eden kazı çalışmalarını görüntülemek için izinsiz olarak askeri alana giren basın mensuplarının kimliklerine el konuldu.

Poyrazköy’deki kazı çalışmalarını görüntülemek için izinsiz olarak ormanlık alana giren 8 basın mensubu, SAT komandoları tarafından fark edilerek durduruldu. Basın mensupları, SAT komandoları tarafından kimliklerine el konulduktan sonra bölgeden çıkarıldı. Poyrazköy’deki kazı çalışmalarına iş makineleri ve insan gücüyle dün de devam edildi. Kazı çalışmalarında, lav silahları, el bombası, aydınlatma fişeği, sis bombası, çeşitli çapta fişek ve mermi ile patlayıcılar bulunmuştu. Bu arada, kazı çalışmalarına ilişkin gözaltına alınan 3 kişi işlemlerinin tamamlanmasının ardından Beşiktaş'taki İstanbul adliyesine sevk edildi.

25.04.2009


 

İETT, 2008'de 557 milyon yolcu taşıdı

İETT Genel Müdürlüğünün 2008 yılında 557 milyon yolcu taşıdığı, gelirlerinin toplamının yüzde 29 artışla 710 milyon 21 bin TL’ye ulaştığı bildirildi.

İETT’nin, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi toplantısında kabul edilen ‘’2008 Yılı Faaliyet Raporu’’na göre, İETT’nin, 1 milyar 913 milyon 378 bin TL’lik bütçesi yüzde 95 oranında gerçekleşti. 350 milyon TL’lik ek ödenekli bütçenin yüzde 47’si sermaye gideri, yüzde 29’u personel gideri, yüzde 27’si de mal ve hizmet alımı olarak kullanıldı. Kurum 806 milyon 508 bin TL’lik sermaye giderinin yüzde 85’ini raylı sistem yatırımlarına ayırırken, yatırımlara toplamda 856 milyon 508 bin TL harcandı. İETT’nin 2008 yılı gelirleri yüzde 29 artışla 710 milyon 21 bin TL’ye ulaştı, yıl boyunca 557 milyon yolcu taşındı. Metrobüs sisteminin Beylikdüzü ve Harem’e kadar uzatılması planlanıyor.

25.04.2009


 

İzmir, Bediüzzaman Mevlidine hazır

Ege’nİn incisi İzmir yarın bir ilke sahne olacak. Bediüzzaman Hazretlerinin vefatının 49. yıl dönümünde, İzmir Yeni Asya Temsilciliği yarın Risâle-i Nur yarışması düzenleyecek ve Mevlid-i Şerif okutacak.

Murat Reis Camii Konferans Salonunda düzenlenecek yarışma programı saat 10:30’da açılış konuşmasıyla start alacak. 11:00’de başlayacak olan yarışma saat 13:00'de gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın katılacağı ödül töreni ile sona erecek. Tören sonrasında, Mehmet Kutlular ile gazetemiz yazarlarından Süleyman Kösmene ve Halil Uslu kitaplarını imzalayacak. Öğle namazından sonra ise Murat Reis Camiinde, başta Peygamberimiz Hz. Muhammed (asm) olmak üzere, Bediüzzaman Said Nursî ve talebeleri ile ahirete göçmüş ehl-i imanın ruhlarına ithafen Mevlid-i Şerif okunacak. Mevlid programına çevre il ve ilçelerden de yoğun bir katılım bekleniyor.

25.04.2009


 

Sıcaklık azalacak

Yurdun iç ve doğu bölgelerinde görülecek olan yağışların kuvvetli olması beklenirken, hava sıcaklığı yağışla birlikte 2 ile 4 derece azalacak.

Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü’nden alınan bilgiye göre yağışların; Doğu Anadolu’nun kuzey ve doğusu ile Denizli, Afyon, Uşak, Isparta ve Burdur çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor. Hava sıcaklığı, yurdun kuzey, iç ve batı bölgelerinde 4 ila 6 derece azalacak, diğer bölgelerde önemli bir değişiklik olmayacak. Meteoroloji uzmanları, yağışların kuvvetli olması beklendiğinden yaşanabilecek olumsuz şartlara karşı vatandaşların dikkatli ve tedbirli olmalarını istedi. Yağışların hafta sonu yurdu terk etmesi bekleniyor.

25.04.2009


 

Nüfus artışında alarm

Hacettepe Üniversitesi Teknik Demografi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmet Koç, 2020’li yıllarda doğurganlık hızının 2.1’e düşmesinin öngörüldüğünü belirterek, “2.1 demek nüfusun durağanlaşması demek. 2.1 seviyesi alarm seviyesidir.

Tedbir alınmak isteniyorsa, tam zamanı” dedi. Doç. Dr. İsmet Koç, Türkiye’de doğurganlık hızının giderek düştüğünü söyledi. 2003 yılında toplam doğurganlık oranının 2.23 olduğunu belirten Koç, 2008 yılında bu hızın 2.15’e düştüğünü kaydetti. Doğurganlık hızının kadın başına düşen doğum sayısı olduğunu belirten Koç, bu oranın 2.1 seviyesine düşmesinin nüfusun durağanlaşması anlamına geldiğine dikkat çekti. Koç, “Doğurganlık hızı 2.1 olan bir ülkede, nüfus sayısal olarak değişmez” ifadelerini kullandı. Yapılan projeksiyonlara göre, Türkiye’de 2020’li yıllarda doğurganlığın 2.1 seviyesine düşmesinin öngörüldüğünü dile getiren Koç, “2.1 dikkat edilmesi gereken bir nokta. 2.1 seviyesi alarm seviyesi, tedbir alınmak isteniyorsa tam zamanı. Bununla birlikte, 2.1’e düşünce nüfus hemen durağanlaşmıyor, bir süre daha geçmesi gerekiyor. Bununda altını çizmek gerek” diye konuştu.

Türkiye’deki demografik değişimin Batı Avrupa’nın 1960’lı yıllarda yaşadığı demografik dönüşüme uyduğuna dikkat çeken Koç, sözlerine şöyle devam etti: “Batı Avrupa ülkeleri, bu seviyede tedbir almadılar. Onun için nüfus aşağı doğru inmeye devam ediyor. Türkiye’de bu duruma karşı bir tedbir alınmak isteniyorsa, tedbir alınmasının tam zamanı. Ama burada olması gereken şey herkesin birden çok çocuk yapması değil. Bu seviyedeki doğurganlık hızında bile istihdam sorunu çözülemiyor. Böyle bir tutum sergilenirse, daha farklı sorunlarla karşılaşılabilir. İçinde eğitim, sağlık, istihdam konularının da bulunduğu, pek çok unsuru kapsayan bir paket oluşturulmalı.”

Doğurganlık oranlarının düşmesinin, Türkiye’nin genç yapısından yavaş yavaş çıktığının bir göstergesi olduğunu kaydeden Koç, “Türkiye 2000’li yıllardan başlayarak bir yaşlılık sorunu ile yüz yüze kaldı. Günümüzde toplumumuzdaki yaşlı oranı yüzde 7. Gelecek 25 yıl içinde yaşlılık oranının yüzde 18’e ulaşacağını tahmin ediyoruz. İlerleyen yıllarda, temel sorunumuz çocuklara okul yapmak değil, yaşlılara bakma olacak” sözlerini kaydetti.

25.04.2009


 

ÖSS’ye gireceklere yiyecek uyarısı

SağlIk Bakanlığı, ÖSS’ye iki aydan az bir zaman kala, sınava girecekler için uyarıda bulunarak, sağlıklı beslenme önerilerini sıraladı.

Bakanlık, özellikle halk arasında şeker ve şekerli besinlerin dikkati ve algılamayı arttırdığına yönelik yanlış inanışlar bulunduğunu belirterek, karbonhidrattan zengin bu besinlerin tam tersi bir etkiyle gevşemeye sebep olduğunu ve bu sebeple de şeker, şekerleme yerine, kuru üzüm, erik, kuru incir ya da A ve C vitaminlerinin zengin olduğu taze meyve ve sebzelerin tercih edilmesi gerektiğine işaret etti. Düzenli olarak kahvaltı yapma alışkanlığı kazanılmasını ve sınav günü mutlaka kahvaltı yapılması gerektiğini belirten Bakanlık, ders çalışırken de, şeker ve şekerli besinler, cips, kuruyemiş, gazlı içecekler gibi besinler yerine süt, yoğurt, sütlü tatlılar, ekmek arası peynir, taze sıkılmış meyve suları ve kuru meyvelerin tercih edilmesinin önemli olduğunu belirtti. Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve Beslenme Uzmanı Doç.Dr. Funda Elmacıoğlu da, balığın belleği güçlendirdiğini belirterek, bu nedenle sınavlara hazırlananların bol bol balık yemesinin başarıyı kolaylaştıracağını söyledi.

25.04.2009


 

Gürcü Gençler Rize’de Kur’ân-ı Kerim öğreniyor

Dİyanet İşleri Başkanlığı’nın desteği ile 22 Gürcü genç, Rize’de Kur’ân-ı Kerim eğitimi alıyor.

Üniversiteye hazırlık için Gürcistan’dan Rize’ye gelen Gürcü gençler, Diyanet İşleri Başkanlığı Rize İl Müftülüğü Felenksu Kur’ân Kursunda kalıyor. Bütün masrafları Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından karşılanan gençler ayrıca kaldıkları kursta dinî eğitim de alıyor. Kur’ân-ı Kerim okumayı öğrenen Gürcü gençler, Gürcistan’da Kur’ân-ı Kerim öğretmeyi hedefliyor. Gürcü gençler biri, Rize’de eğitim görmekten mutlu olduklarını belirterek, “Burada hem üniversiteye hazırlanıyoruz hem de dinimizi öğreniyoruz. Artık İslâm dini ülkemizde de öğretiliyor. Ancak bu eğitimi burada almamızı sağlayan herkese teşekkür ediyorum” dedi. Rize İl Müftüsü İlyas Serenli de yaptığı açıklamada, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın uygulamaları kapsamında her yıl yurt dışından gelen öğrencilere bu hizmetin verildiğini belirterek, “Geçen yıl 10 kadar Gürcü öğrencimiz vardı. Bu yıl sayıları 22 oldu. Öğrencilerimiz son derece başarılı. Hem üniversite hazırlık eğitimi alıyorlar hem de Kur’ân-ı Kerim öğreniyorlar” diye konuştu.

25.04.2009


 

Çukurova’nın barajları doldu

Çukurova’da barajlardaki su seviyesi önemli ölçüde yükseldi.

Son 3 yılın en yüksek su seviyesine ulaştığı belirtilen Çukurova’daki barajlarda, eriyen karlar sebebiyle taşkınlara karşı tedbirler alınırken, göletler de yağışlardan olumlu etkilendi. DSİ 6. Bölge Müdürlüğü yetkililerinin verdiği bilgiye göre, Çukurova bu yıl kar ve yağmur açısından iyi bir yıl yaşadı. Bölge Müdürlüğünün sorumluluğundaki Adana, Mersin, Hatay ve Osmaniye’deki 12 baraj ve 5 göletin Ekim ayında yüzde 45 civarında olan su seviyesi ortalaması, Nisan ayında yüzde 70’e yaklaştı. Bütün baraj ve göletlerde son 3 yılın en üst seviyesine ulaşıldığını belirten yetkililer, yüksek doluluk oranına ulaşan barajlardan ise tarım alanlarına ‘’can suyu’’ akacağını belirtti.

25.04.2009


 

Gezegeni kurtarmak için miting

KÜRESEL ısınmanın boş gezenin boş kalfalarının hobisi olmadığı artık kesinleşti. Binlerce bilim insanından oluşan büyük bir kalabalık, “0 noktasına” yaklaşmakta olduğumuzu söylüyor.

Yani iklim değişiminin tedrici bir seyir izlemekten çıkıp ani iklim değişimi evresine ulaşmamıza az kaldı.

Dünyanın sıcaklığı 1800’den bu yana 0.8 derece arttı. Bilim insanları sıcaklığın 2 derece artması halinde ani iklim değişiminin başlayacağını söylüyorlar. Yani 1.3 derecelik bir artış geri dönülmez sonuçlarla karşılaşmamıza yol açabilir. 200 yılda dünya ısısının 0.8 derece artmış olması 1.3 derece artışın 400 yılda gerçekleşeceği anlamına gelmiyor. Gelmiyor çünkü dünyada artık çok daha fazla sera gazı salımı var.

Geri dönülmez noktaya sıçradıktan sonra nasıl bir hayat olacağı konusunda rivayet muhtelif ama bunun, bildiğimiz hayat olmayacağı çok açık. Dikkat ederek bakılırsa, zaten uzun bir süredir, bildiğimiz dünyanın o dünya olmadığı da görülebilir. 2003 yılında sıcak hava dalgasının Fransa’da çoğu yaşlı 3 bin kişinin ölümüne sebep olması nasıl açıklanabilir?

Isı dalgaları artıyor. Dünya yüzyıllardır en sıcak günlerini yaşıyor ve her sıcak dalgası başta yaşlılar ve çocuklar olmak üzere on binlerce insanın ölümüne sebep oluyor.

Büyük çaplı yıkımlar yaşanıyor, türler ortadan kalkıyor. Dünya üzerinde bir yandan kuraklık artıyor ve daha yaygın alanları etkisi altına alıyor. Diğer yandan ise seller ve onlara bağlı olarak toprak kaymaları artıyor.

Yağmurlar artık tahrip edici. Kasırgaların hem sayısı artıyor hem de şiddetleri.

Küresel ısınmaya bağlı göçler çoğalıyor. Avrupa’da iklim değişimine bağlı göçmenliği engellemek için yeni silâhlı bürolar kuruluyor.

Kuraklık açlık getiriyor. Tarım alanları daralıyor. Tarım ürünlerine büyük zamlar geliyor. Kapitalizmin varoluşunun kopmaz bir parçası olan gıda krizi ve açlık, iklim değişimine bağlı olarak daha da derinleşen bir felâket haline geliyor.

Bu yüzden kapitalizm insanlığı iki krizle yüz yüze bıraktı. Bir yandan iklim krizi, bir yandan kapitalizmin kâr oranlarının düşmesinden kaynaklanan kriz.

25 Nisan’da Küresel Eylem Grubu’nun düzenlediği miting, iklim değişimi konusunda insanlığın vereceği en önemli mücadele yılı olan 2009’daki ilk eylem olacak. 2009’un sonunda Kopenhag’da, Kyoto Protokolü’nden sonra nasıl bir uluslar arası anlaşmanın hazırlanacağı, şirket lobileriyle içli dışlı hükümetlere bırakılmayacak kadar ciddî bir konu çünkü.

“Güneş, rüzgâr, bize yeter” diyenler mi etkili olacak, her şeyi sermaye birikiminin ihtiyaçlarına göre düzenleme meraklıları mı? 25 Nisan’a siz de katılın, cevabı şirketler değil bizler verelim.

25.04.2009


 

375 milyon insan iklim felâketinden etkilenecek

YARDIM örgütü Oxfam’a göre, 2015’e kadar iklim değişikliği dolayısıyla meydana gelecek felâketlerden etkilenen insanların sayısı 1,5 kat artacak.

Örgüt, bu altı yıl içinde 375 milyon insanın felâketlerden etkileneceğini, şimdiki insanî yardım ve tedbirlerin mevcut şartlarla ancak baş edebildiğini, ama sistemin çökme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söylüyor. Oxfam yetkilisi Jane Cocking’e göre, Afrika’da on yılda bir görülen kuraklıklar, artık üç yılda bir yaşanacak. Örgüt, siyasî ya da diğer tercihlerden bağımsız, insanî yardımların tarafsızca gönderilmesi için radikal bir dönüşüme gerek olduğunu vurguluyor. BBC’nin haberine göre, Oxfam’dan Rob Bailey yardım harcamalarının artmasının yanı sıra, yardımların adil dağıtılması gerektiğini de söylüyor.

25.04.2009


 

İnsan, kâinatın bir parçası

ÇEVRE Mühendisleri Odası (ÇMO) genel sekreteri Burçak Karaman Uysal, Dünya Günü (22 Nisan) dolayısıyla yaptığı açıklamada su, küresel ısınma, kirlilik gibi sorunlara dikkat çekerek “İnsanlık ‘doğa’nın bir parçası olmayı bir türlü kabullenemiyor” dedi.

“İnsanlık yürüttüğü bu hakimiyet mücadelesinde yaptığı her etkinin karşılığında defalarca aldığı uyarıları görmezden gelmeye devam ediyor. Ozon tabakasındaki incelmeyle verilen uyarı, küresel bazda ısınmayla devam ediyor.” Uysal, yaptığı yazılı açıklamada Çevre ve Orman Bakanlığı’nın, kamu sektörü çevresel yatırım harcamalarının gayrisafi yurtiçi hasıla içindeki payının 2003’te binde 4,28; 2006’da da binde 3,84 olduğunu vurguladı. “Hükümet orman talanından hukuksuz, denetimsiz madencilik faaliyetlerinin önünün açılmasına, akarsuların bile satışa çıkarılmasından nükleer santral yatırımlarına kadar bir dizi yanlış politika ile ekoloji ve çevre alanında hiçbir duyarlılığı olmadığını her icraatında gözler önüne seriyor.”

25.04.2009


 

Bunalımın ilâcı, İlâhî aşk

Selçuk Üniversitesi Mevlânâ Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Nuri Şimşekler, yoğun stres yaşayan ya da depresyona girmiş kişiler için Mevlânâ’nın ‘’ilâhî aşkı’’ temel alan öğretilerinin, sorunlara çözüm olabileceğini söyledi.

Şimşekler, bütün dünyada Mevlânâ’ya ilginin giderek arttığını, yaptıkları araştırmalarda bu ilginin en önemli sebebinin, insanların içindeki bir türlü dolduramadıkları boşluk olduğunu tesbit ettiklerini ifade etti. Konya’daki, Mevlânâ’yı anma faaliyetlerine gelen yabancı turistlere uyguladıkları ankette, turistlerin, Mevlânâ’nın öğretilerinin, aradıkları iç huzuru ve mutluluğu sunduğunu belirtiklerini anlatan Şimşekler, Mevlânâ’nın zaten bütün eserlerinde insanı konu ettiğini vurguladı.

Mevlânâ’nın eserlerinin ortak özelliğinin, adeta insana kendisiyle ilgili bir ‘’kullanma kılavuzu’’ sunması olduğunun altını çizen Şimşekler, Dünya Sağlık Örgütünün bir yayınında, 2025 yılında insanın karşısına çıkacak en önemli hastalığın stres olacağını açıkladığını, bu tahminin, insanlığın önümüzdeki dönemlerde Mevlânâ ve öğretilerine olan ihtiyacının da artacağı şeklinde yorumlanabileceğini dile getirdi.

“İYİLİK DE, DERT DE ALLAH’TAN GELİR”

Mevlânâ’nın bütün bu sözlerinden çıkarılacak dersin, ‘’bu dünyadaki mal, mülk ve şöhret için strese girmenin bir anlam ifade etmeyeceği’’ olduğunu vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Şimşekler, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mevlânâ’ya göre kişinin Allah’ın sevgisini kazanması, dünyada iyi bir ad bırakması, hayırla yad edilmesi her şeyden önemlidir. Tüm bunlardan sonra şunu diyebiliriz ki, yoğun stres yaşayan ya da depresyona girmiş kişiler için Mevlânâ’nın ‘’İlâhî aşkı’’ temel alan öğretileri şifa olabilir. Zaten içinde dert olmayan, dertlenmeyen kişi gerçek anlamda Mevlânâ’yı anlayamaz. Mevlânâ, sıkıntısı olanın ilâcıdır.’’

Bu konuda Mevlânâ’nın hayatında yaşadığı bir olaydan örnek veren Yrd. Doç. Dr. Şimşekler, şunları kaydetti: ‘’Mevlânâ bir gün oğlunu üzgün ve düşünceli görmüş ve neyi olduğunu sormuş. Oğlu da ‘içimde bir sıkıntı var, nedenini bilmiyorum’ demiş. Mevlânâ da dışarı çıkıp başına bir kurt postu takıp içeri girerek, oğlunu şaka yollu korkutmaya çalışmış. Oğlunun gülmeye başlaması üzerine, ‘işte sevgili de (Yaradan) böyledir. Bazen iyi, bazen kötü surette görünür. Bunu bilirsen sıkıntıya düşmezsin’ demiştir. Mevlânâ, iyiliğin olduğu gibi, karşılaşılan bütün dertlerin de Allah’tan geldiğini, insana çok şey kazandırabileceğini, dertlere hep ‘kötü’ olarak bakılmaması gerektiğini anlatmaktadır.” Şimşekler, modern tıbbın da kişilere ve olaylara sevgiyle, olumlu şekilde bakmanın insanları rahatlattığını, stresten uzaklaştırdığını ortaya koyduğunu hatırlattı.

“MAL, MAKAM, ŞÖHRET İNSANIN

ÖZGÜRLÜĞÜNE ENGEL”

Bugün bile modern insanın çözemediği sorunlar karşısında önce strese, daha sonra da depresyona girdiğinin bilindiğini ifade eden Şimşekler, şunları kaydetti: ‘’İnsan çoğu kez dünyevî kazanımların peşinde koşuyor, bunlara ulaşamayınca da önce strese, sonra da depresyona giriyor. Pek çok kişinin kaygısı mal, mülk, makam ve şöhret elde etmek oluyor. Bu istekler hiçbir zaman bitmiyor. Mevlânâ’ya göre, dünyadaki her şeyin geçici olduğunun bilinciyle, dünya malına önem verilmemesi gerekiyor. Mevlânâ’ya göre dünya malı ve buradaki kaygılar, bir şimşek gibi anlık görünen ve daha kaybolabilen şeylerdir. Bunların peşinden kendini paralarcasına koşmak anlamsızdır. Asıl insanın peşinde koşması gereken şey Mevlânâ’ya göre, sevgilidir (Yaradan). Geçici olmayan şey, insanı huzura kavuşturan şey Allah aşkıdır. Mesnevî’nin daha başında Mevlânâ, ‘Ey oğul, kopart zincirlerini, özgür ol, daha ne zamana kadar paranın pulun esiri olacaksın’’ der. Ona göre, para pul peşinde koşmak, insanın özgür olmasını engeller, üzerinde sürekli bir baskı oluşturur.’’ Şimşekler, Mevlânâ’nın, dünya malına fazlaca meyleden, kendi çalıştırdığı insanlara sert davranan, şöhrete kapılan insanlara her zaman, Kur’ân-ı Kerim’deki, ‘’sizden önce gelen insanlar her şeylerini bırakıp da gittiler’’ âyetini hatırlattığını ifade etti.

25.04.2009


 

Risâle-i Nur yedi Mesnevî hükmünde

l “Hz. Mevlânâ benim zamanımda gelseydi, Risale-i Nur'u; ben onun zamanında gelseydim Mesnevî'yi yazardım.

O zaman hizmet Mesnevî tarzındaydı, şimdi ise Risâle-i Nur tarzındadır” (Son Şahitler, 4. cild, s. 150)

l “Risâle-i Nur şems-i Kur'âniyenin ziyâsındaki elvân-ı seb'ayı ve o güneşteki renk renk, çeşit çeşit yedi nûru birden aynasında temessül ettirdiğinden-inşâallah-yedi cihetle şerîf ve kudsî ve yedi Mesnevî kadar ehl-i hakikata bâkî bir rehber ve bir mürşid olacak.” (Bediüzzaman, Lem'alar, 28. Lem'a, 14. Nükte)

25.04.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır

Kurumsal Linkler:
Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl

Reklam Linkleri:
Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis