26 Haziran 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Haberler

GÖZYAŞI VE HÜZÜN ŞEHRİ: ŞAM

Beş saatlik Halep-Şam yolculuğunda güneşin ilk ışıklarıyla birlikte girdiğimiz Malula’da arabamıza aldığımız 9 yaşlarındaki Malula’lı gencin antik dil kategorisine giren ”Aramice” şarkısı ile uyandık.

Malula, Humus-Şam arasında, Şam'a kırk dakika mesafede bir Hıristiyan kasabası. Eski çağlardan beri yerleşim merkezi. Malula giriş/geçiş demekmiş. Bir caminin de bulunduğu köyde az da olsa Müslüman Arapların yaşadığı bilinmekte. Burası Hz. İsa'nın (a.s) dili Aramice konuşan tek mekân olarak biliniyor. Bu küçük şehrin sabahın ilk saatlerinde en büyük kilisesinde rahibelerin yaptığı sabah ayinini izledikten sonra, Anadolu fırınlarından oldukça farklı, yufkayı andıran ekmeğe karşı midemizin çağrısına kulak verip tanıştık.

AŞK, GÖZYAŞI, HÜZÜN ŞEHRİ: ŞAM

Uzun bir gece yolculuğundan sonra Şam’da sabah kahvaltısıyla kandırdığımız midemizin gurultu sesleri arasında Şam’a yöneldik. Suriye’nin başşehri Şam, aynı zamanda Arap dünyasının en eski ve kalabalık şehirlerinden birisi. Deniz seviyesinden 690 m. yükseklikte Barada Nehrinin oluşturduğu bir vahada yer alan Şam, Arapça gözyaşı ve aşkın birleştiği bölge anlamına gelen Dimeşk ismiyle de tanınır. Osmanlı döneminde Şam-ı Şerif diye bilinen şehir Doğu Roma kralının oğlunun ismi olan Damascus olarak da Batı dünyasında bilinir. Coğrafi olarak Ortadoğu’ya oldukça hakim bir noktada. Geçim kaynağı bir çok başşehir gibi burada da bürokrasidir. Yani devlet dairelerinin, resmî kurumların oluşundan dolayı bir memur şehridir. Beyrut’un 110 km. güneydoğusunda, Amman’ın 210 km. kuzeyinde, Bağdat’ın 600 km. batısındadır. Bütün bu şehirlere oldukça iyi karayolu ağıyla bağlı.

Şam aslında bir bölgenin genel adı. Halep, Humus, Şam, Gaziantep, Osmanlı döneminde Şam bölgesi olarak bilinirdi. Şam’ın önemli eski mahallelerinden biri olan Rukneddin mahallesinde evlerin dış boyalarının birbirinin kopyası olduğunu görürsünüz. Toprak rengindeki bu evler bundan 15-20 yıl önce uçak radarlarının algılayamadığı renk olduğundan o yıllardan kalma. Adeta o yıllarda İsrail’den gelen tehdide karşı şehir tedbirini almış. Ancak bugün teknolojiler ne kadar yenilenmiş olsa da hâlâ halk yeni yaptırdığı evi eski alışkanlılarıyla aynı renkte boyamakta.

Sultan 2. Abdülhamid tarafından yaptırılan Hicaz Demiryolurur yapımı 1 Eylül 1900’de başlamış. Bu proje bir bakıma Bağdat demiryolu hattının devamı. İki demiryolu birleşince İstanbul, Şam üzerinden Mekke ve Medine’ye bağlanacaktı. Hesaplara göre İstanbul’dan Mekke’ye demiryolu ile ulaşım 120 saatte gerçekleşecekti. Proje, Hicaz ve Yemen’de Osmanlı’yı güçlendirecek, Mısır’da Osmanlı nüfuzunu arttıracak, askerleri bölgeye emniyet içinde sevk etmek mümkün olacaktı. Hattın işçileri 7.500 civarındaki Osmanlı askerleriydi. Demiryolunda çalışan askerler bir yıl erken terhis ediliyordu. Güzergâhta ray döşemenin yanında köprüler, istasyonlar, hastaneler ve telgraf merkezleri yapılmıştır. Hicaz demiryolu istasyonunun hemen önünde en son çalışan lokomotif adeta tarihe şahitlik yaparken gelecek güzel günleri her önünden geçene fısıldıyor. Osmanlı mimarisinin güzel örneklerinden biri olan Süleymaniye Külliyesi, 1554 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. Külliye’ye 1566 yılında Süleymaniye Medresesi eklenmiştir. Son derece yalın ve abartısız bir iç mimarî düzene sahip olan ve Mimar Sinan’ın “Kalfalık eserlerimden biridir” dediği külliye özellikle Türk ve diğer yabancı turistlerin uğrak mekânlarından birisidir.

Caminin hemen bitişiğindeki avluda demir parmaklıkla ayrılan ve kapısında kocaman bir kilit ve bekçinin bulunduğu noktaya ulaştığımızda görevliye rehberimiz Türk olduğumuzu belirtince kapının kilidi açılıyor. Avluda çok sayıda ağaç ve iki sıra halinde mezar taşları bulunmakta. En son 1980 yılında Osmanlı Sultanı 2. Abdülhamid’in oğlunun defnedildiği avluda 2. Abdülhamidin oğlu, torunları, 5. Murat’ın hanımı, torunları ile Son Osmanlı Padişahı Vahdettin Hanın kabri bulunmakta.

Vefat anında borcu dolayısıyla cenazesi haciz memurlarınca el konulan son Osmanlı Sultanına yakıştırılan “Giderken altınları topladı” iftirasına en güzel cevap aslında bu ölüm sonrası yaşananlardır. Vatan toprağından uzakta kimsesiz ve parasız pulsuz vefat eden Son Sultanın vasiyeti ise bir başka hicrandır. Vahdettin'in vasiyetinde “Dünyaya gözlerimi açtığımda ezan sesini duydum. Bu gurbette en çok o ezan sesine hasret kaldım. Vefatımda müsaade ederlerse İstanbul’a, müsaade, edilmezse ezanın okunduğu bir İslâm ülkesine defnedin.” Ancak ne hazindir ki vatan hainlerine bile müsaade edilen bu toprakta gömülmeyi bir ay hastane ve gemi kamaralarında onun naaşını kabul edecek bir ülke aranmış. Külliyenin avlusunda hizmet eden Suriyeli ise gönül telimize dokundu. Camiyi tadilat kararı alınınca emekli olan Suriyeli imam, bütün zamanını bu bahçenin temizliği ve bakımına ayırmış. Neden diye sorduğumuzda eliyle Mimar Sinan’ın kalfalık eserim dediği camiyi gösterek ”Sizin ecdadınız buralarda hep bir şeyler yaptı. Sonra Fransızlar geldi onlar da hep yıktılar. Ben böyle ecdada hizmet etmeyeyim mi?” Bu Suriyeli hemen ardından da bize henüz yeni yeni olmaya başlayan ecdadın kabirlerinin bulunduğu avludaki meyva ağaçlarını göstererek “Bunlar sizin ecdadınızın, istediğiniz gibi koparıp yeyin" derken boğazımızda hıçkırıklar düğümlendi.

Şam’da bulunan Sahabi kabristanında Peygamberimizin zevceleri Ümmü Habibe ve Ümmü Seleme validelerimizin kabirleri, Hz. Ali’nin kızı Ümmü Gülsüm, Hz. Hüseyin’in kızı Sakine’nin ve İmam Zeynel Abidin’in oğlu Abdullah’ın türbesi ve sahabeden Ümmü Mektum’un mezarları birbirine yakın mevkilerde yer alıyor. Kabristanın hemen orta alanında Peygamberimize ilk iman eden sahabelerden Bilâl-i Habeşi’nin kabri bulunmakta. İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından restorasyonu yaptırılan türbe yaklaşık 1 ay sonra açılacak. Burada Cafer-i Tayyar Hazretleri gibi ünlü sahabelerin ve Kerbelâ şehitlerinin kabirleri bulunmaktadır.

Şiîlerin rağbet ettiği, kubbesi ve muhtelif yerleri 4,5 ton altın kaplı olan Seyyide Zeynep Camiinin ise iç duvarları ve etrafı tezhip süslemesi ile gerçekten çok hoş. Ayrıca geniş olan avlusunda bulunan iki minaresi de çinilerle esma-yı Hüsna ile süslenmiş.

Hızlı bir Şam turunda nefes nefese kalmıştık. Bizim için içinden geçerek geldiğimiz Emevi Camii soluklanmak için ideal bir yerdi. Ayakkabılarımızı elimize aldığımızda avlusu mermerlerle kaplı Emevi Camiinde yalınayak gezeceğimi hiç düşünmemiştim. Emeviye Camii, şehrin en büyük, en eski ve görkemli camiidir. Kilise olarak kullanılmakta iken Şam’ın Müslümanlar tarafından fethedilmesinden sonra, 705 yılında Emevi Halifesi Velid bin Abdülmelik tarafından bir kısmı camiye çevrilmiştir. Daha sonraları yapılan tadilatlarla genişletilerek bugünkü halini almış ve tamamı cami olarak kullanılmaya başlanmıştır. Emevi Camiinin üç minaresi bulunmakta. Minare-yi Aruz (Gelin minaresi), Ak Minare ve Katabey minaresi. Dünya üzerinde Kâbe ve Mescid-i Aksa’dan sonra en eski ibadet yeri olan Emevi Camii, Abdülhamid Han’a kadar 7 yangın, 5 deprem ve 3 düşman istilâsına maruz kalıyor. Moğolların yakıp yıktığı caminin bütün tamirat giderlerini Sultan Abdülhamid karşılıyor. Caminin doğu kısmında bulunan Ak Minare halk arasında Osmanlı minaresi diye de bilinir. Peygamberimizin hadislerinde de ifade ettiği gibi ahir zamanda dünyaya tekrar gelecek olan İsa Peygamberin yeryüzüne ineceği rivayet edilen “Ak Minare” bu minaredir. Osmanlı Devleti 1915 yılına kadar, yani bölgeden çekilene kadar bu minarenin dibinde beyaz bir at ve nöbetçi bulundurmuş.

Emevi Camiinin avlusundaki yan bölümde ise bir başka hüzün sizi sarıverir. Peygamberimizin bir başka ciğerparesi vardır bu mekânda, Sevgili Peygamberimizin (asm) küçük torunu Hz. Hüseyin (r.a.)... Ünlü İslâm âlimi İmam-ı Gazali meşhur eseri İhya-u Ulumid-din’i bu camide kaleme almıştır. Ayrıca Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri ünlü Şam Hutbesi’ni (Hutbe-i Şamiye) 1911 yılında 35 yaşında bu camide irad etmiştir. İslâm âleminin içinde bulunduğu durumu masaya yatıran Bediüzzaman aralarında 100’den fazla âlimin bulunduğu on bin kişiye hitab ettiği hutbesinde geri kalmamızın sebeplerini sıralamış ve buna karşı alınması gereken tedbirleri saymıştır. Hürriyet, demokrasi ve meşveret gibi konular üzerinde de yoğunlaşan Bediüzzaman, İslâm âleminin kurtuluşunun reçetesini sunmuştur.

Emeviye Camiinin kapladığı 7000 metrekarelik alanda ayrıca Selâhaddin Eyyubî Türbesi, Hz. Hüseyin’in kızı Seyide Rukiye Camii, Türk Şehitliği ve turistik eşya satan bir çok dükkân bulunmaktadır.

Çok yoğun geçen ziyaretlerimizi tamamladığımızda rehberimiz artık Şam Hamidiye çarşısına gidebileceğimizi söylediğinde gerçekten yorgunluktan bir an önce arabaya ulaşmayı düşünüyordum. Ama biraz merak saikasıyla olsa gerek göz atmak istedim. Hamidiye Çarşısı, 1863 yılında Osmanlı Padişahlarından Sultan Abdülhamid Han tarafından yaptırılmıştır. Abdülhamid Hanın gerçekten de bu bölgede yaptırdığı eserlerin sayısı oldukça fazla. Yapı olarak İstanbul’daki kapalı çarşıyı andıran Hamidiye Çarşısı yerli ve yabancıların en çok rağbet ettikleri mekânlardan birisidir. Genel olarak ipek, kumaş, giysi, çeyizlik ve turistik eşyaların satılmakta olduğu çarşı, yaklaşık bir kilometre uzunluğundadır.

—DEVAM EDECEK—

[email protected]

A. LEVENT ERTEKİN

26.06.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Başlıklar

  Askerî savcı yetkisini aştı

  HUKUKÇULAR: YARGI SÜRECİ DEVAM ETMELİ

  Çevik Bir, Ergenekon savcılarına ifade verdi

  BAŞBUĞ, BUGÜN AÇIKLAMA YAPACAK

  Ergenekon’da bir sağlık tahliyesi daha

  Adlî süreç işler

  ÇİÇEK: SÜREÇ DEVAM EDİYOR

  Mayın yasası yargıda

  TBMM Onur Ödülü Kemal Karpat’a

  Mardin uçağında “bomba” paniği

  Geçici 15. madde görüşmesi

  Bu anayasa ile yola devam

  Günay: İçki reklamlarına aşırı kısıtlama olmasın

  “Pippa Bacca”nın katiline müebbet

  İnekler devlet malına zarar verdi, sahipleri de ifade

  Giyimkent, bilişim merkezi olacak

  Yeni Asya’dan Gaziosmanpaşa Belediyesine ziyaret

  KPSS hafta sonu yapılacak

  Kırşehirli gençlerden okuma programı

  Camsil’den su tutmasını ve buğu oluşmasını engelleyen ürün

  GÖZYAŞI VE HÜZÜN ŞEHRİ: ŞAM

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.