06 Ağustos 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Kültür-Sanat

 

Tandır deyip geçme!

Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Van MYO Radyo Televizyon Yayıncılığı programı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat Cereci, ‘’Anadolu’da, oryantal kültürün bir parçası olan tandır, aile içi iletişimde büyük rol oynuyor’’ dedi. Cereci, bölgede yaptığı tandır araştırmaları çerçevesinde, 2007 yılında Bitlis’in Adilcevaz ilçesi İpekçayır Köyünde, ‘’Ağzı Açık Alâmet’’ adıyla belgesel bir film çektiğini söyledi. Filmin galasını aynı köyde yaptıklarını, ayrıca bu belgesel filmle 5 ülkede de uluslar arası film festivallerine de katıldıklarını hatırlatan Prof. Dr. Cereci, tandıra Orta Asya ülkelerinde, Hindistan’da, Pakistan’da, İran’da, Türkiye’de, bazı Arap ülkelerinde ve Kuzey Afrika ülkelerinde rastlanıldığını söyledi. Tandırın, halk arasında ‘’tendir’’, ‘’tendür’’ ve ‘’tandır’’ şeklinde adlandırıldığını ifade eden Cereci, ilk tandırın ne zaman kullanıldığının bilinmediğini, ancak Urartular’ın da tandır kullandığını vurguladı.

Anadolu’da tandırla iki şekilde karşılaştıklarını belirten Cereci, iklim şartlarına bağlı olarak uzak bölgelerde, Mardin, Şanlıurfa ve Diyarbakır yörelerinde çoğunlukla yüzey üstü, iklimin sert olduğu Bitlis, Van, Erzurum ve Ağrı gibi yörelerinde ise çoğunlukla toprak altı tandırların kullanıldığını ifade etti.

TANDIR İLETİŞİM ORTAMI SAĞLAR

Sedat Cereci, tandırın, Doğu Anadolu bölgesinde oryantal kültürün bir parçası olduğunu, aile içi iletişimde tandır kültürünün büyük bir rol oynadığını kaydetti. Cereci, tandırın ekmek pişirilen araçtan öte, bir iletişim ortamı sağladığını belirtti. Bölgede yaptıkları araştırmalarda, ev içi ve dışında olmak üzere, iki farklı mekânda kullanılan tandırla karşılaştıklarını anlatan Cereci, şunları kaydetti:

‘’Ev içi tandırlar, bütün aile bireylerinin özellikle sabah ve akşam saatlerinde bir araya gelerek konuştuğu, söyleştiği ve iletişim kurduğu mekândır. Bu nedenle ev içi tandır, ailenin en yoğun iletişim kurduğu ortamdır. Aileleri bir araya getiren, dertlerin ve sorunların paylaşıldığı, tam anlamıyla bir iletişim merkezidir. Ev dışı tandırlar ise, komşuların bir araya gelerek dedikodu yaptığı ve sohbet ettiği mekândır. Ev dışı tandırlar bu açıdan önemli. Akşam ev halkı ve komşular tandırın etrafına toplanarak, yemek yer. Ardından bireyler, özellikle havanın soğuk olduğu zamanlarda, ayaklarını tandırın içine sarkıtarak çay içerek sohbet ederler.’’

SICAK, İÇTEN, DİNAMİK BİR ORTAM

Tandırın aile bireylerini bir araya getiren, iletişim kurmalarını sağlayan sıcak, içten, dinamik bir mekân olduğunu dile getiren Sedat Cereci, ‘’Tandır, tüm doğu kültürlerinde ekmek ve yemek pişirilen bir araç olmaktan öte önce ailenin, sonra akrabaların ve ardından komşuların iletişim içerisinde olduğu mekândır. Çünkü doğuda feodal sistemin gelenekleri hâlâ devam ediyor. Feodal sistemde aile çok önemli bir kurum. Tandır da ailenin bir araya gelmesinde önemli rol oynamakta’’ dedi. ‘’Ağzı açık alâmet, içi kızıl kıyamet’’ bilmecesinin Anadolu’ya ait bir bilmece olduğunu kaydeden Cereci, bu bilmecenin cevabının ‘’tandır’’ olduğunu, tandırın Anadolu’da kırsal hayatın vazgeçilmez unsurlarından biri olduğunu sözlerine ekledi. Bitlis / aa

06.08.2009


 

Cumhuriyet Müzesi olan 2. Meclis’e sesli-görüntülü rehber

TÜRKİYE’DE ilk kez Cumhuriyet Müzesi olarak kullanılan İkinci Meclis’te, yetişkinler, çocuklar ve işitme engelliler için ayrı anlatımlar içeren sesli-görüntülü rehber sistemi ücretsiz hizmete sunuldu. Merkezi Almanya’da bulunan Tonwelt firması, Cumhuriyet Müzesi’nde kullanılmak üzere 36 parçadan oluşan sesli rehber sistemini, Kültür ve Turizm Bakanlığına, sponsorluk yoluyla hibe etti. Müzeye gelenlerin ücretsiz kullanabildiği rehber cihazlarda, yetişkinler, çocuklar ve işitme engelliler ile yabancılar için ayrı bölümler bulunuyor. Metinleri uzmanlarca hazırlanmış yetişkinler için olan bölümde, eserlerin numarası tuşlandığında, konuyla ilgili ayrıntılı bilgiler sunuluyor. Pedagoglar tarafından çocuklar için hazırlanan bölümde ise Salih Dede’nin iki torunuyla müzeyi gezmesi konu ediliyor. Çocuklar, cihazla Salih Dede’nin torunlarına anlattığı bilgileri dinleyebiliyor.

ZİYARETÇİLER DE MEMNUN

Tekirdağ’dan gelen 10 yaşındaki Neslihan Karaboğa, ‘’Tekirdağ’a gidince müzeyi çok rahat anlatabilirim. Çünkü hem görsel hem de işitsel olarak öğreniyorum’’ dedi. Müzeyi ziyarete gelen Fatma Yeşil ise ‘’Meclis içindeki her şeyi ayrıntılı anlatmışlar, Cumhurbaşkanı nereye oturmuş, basın, halk nereye oturmuş, balkonun özelliği nedir. Bu olmasa öylece boş boş bakar, çıkardık, bir şey de anlamazdık’’ diyerek, sistemin faydalarını anlattı. Müzeyi ilk kez ziyaret eden 8 yaşındaki Efsun, cihazın nasıl çalıştığını kolaylıkla anlattı ve cihazla müzeyi gezmeyi sevdiğini söyledi. Ankara / aa

06.08.2009


 

Osmanlı’nın Felâket Seneleri

1683’TE başlayan İkinci Viyana Bozgunu ile 1699 Karlofça Barışı arasında cereyan eden olayları anlatan “Felâket Seneleri”, 1908’de İkdam gazetesinde tefrika edildikten sonra, 1912 yılında ilâvelerle kitap halinde çıkmış ve 1913 yılında Kitaphane-i Askeriyye’de, İbrahim Hilmi tarafından ikinci baskısı yapılmıştır. ‘Osmanlı’nın Felâket Seneleri” isimli eserini hazırlarken, Türk kaynaklarının yanında Batı kaynaklarından da istifade eden Ahmed Refik Bey; okuyucusunu, orijinal üslûbu ve sürükleyici anlatımıyla, yaşadığımız dünyadan alıp Viyana Kuşatması günlerine götürüyor adeta. Halkımıza köklü bir tarih şuuru ve milliyet duygusu aşılamayı hedefleyen eser, zafer ve destanlarla örülü bir tarihin, hüzünle kapanan son perdesine ışık tutuyor. Kitap, Muammer Yılmaz tarafından hazırlanmş ve Yitik Hazine Yayınlarından çıkmış.

06.08.2009


 

Yağmur

Üç ayda bir yayımlanan, DilKültür ve Edebiyat dergisi hüviyetini taşıyan Yağmur, kırk dördüncü sayısında, “Bu Ülke” isimli başyazısıyla karşılıyor okuyucularını. Bir zamanlar güzellikte eşimenendi olmayan bu toprakların muhteşem geçmişinin güzellik ve füsununun gönül ve hatıralarımızda hâlâ capcanlı olduğuna değinen başyazı, her şeye rağmen hayâlen şanlı atalarımızın dolaştıkları noktalarda dolaştığımızdan, ruhlarımızda onların soluklarını duyduğumuzdan ve tarihî devri dâimler adesesiyle şimdiden yarınki mutluluklarımızı seyrediyor ve kendimizden geçiyor gibi olduğumuzdan bahsediyor.

06.08.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.