19 Ağustos 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Görüş

Hızlandırılmış programın Nurlu gençleriyle

Bazen öyle güzellikler yaşarsınız ki, sanki içinizin derinliklerine doğru serin bir nehrin akıp gittiğini hissedersiniz. Rabbim dersiniz; Cemâlindendir, Kemâlindendir; bu güzellikleri ebedî kıl bizim için… İstersiniz ki, o anlar hiç, ama hiç bitmesin. Bazen de duygularımıza hat konulmadığından kâh mâziden müstakbele geçer, kâh Seradan Süreyyaya çıkar; kabımıza sığmayan anlar yaşarız.

Bazen hayalen Ceziretü’l-Arab’a gider, vahşet ve cehalet karanlıklarından ebedî Nura açılan pencerelere uzanır, oradan Asr-ı Saadet’i seyredersiniz. “Anam babam sana feda olsun yâ Rasullallah (asm)!” diyen Sahabe-i Güzin’in o eşsiz sadakâtinin, o eşsiz feragâtinin karşısında diz çökersiniz. “Bir elime güneşi, bir elime ayı verseniz, yine de bu dâvâmdan vaz geçmem!” diye haykıran haşmetli nidanın karşısında titrersiniz. Ve bazen Bedir olursunuz, bazen Uhud. Allah Resûlü’nün (asm) Mekke’ye girişini ve Kâbe’deki putları birer birer yerlere serişini seyreder, ardından Bilâl-i Habeşî’nin yanık yanık okuduğu ezanı duyar gibi olur, gözyaşlarınıza hâkim olamazsınız. “Küçük cihaddan büyük cihada” olan çağrıya bigâne kalamaz, nefsinizle olan muharebelerinizde, istimdatkârâne “Beni nefsimle bir an bile baş başa bırakma yâ Rab!” diye haykırırsınız.

Biliyorum, lâfı çok dolandırdık. Bahsimize gelip, onları size nasıl anlatırım diye ısınma turları atıp, kelime avcılığı yapmaya çalışıyorum. “Nur gençleri”ni sizlere anlatmanın yollarını arıyorum. Nazarlarınızı İstanbul’a çevirerek, hakikatte yaşadığımız güzelliklerin ruh ve gönül âlemlerinizde yer ederek, duâlarınızın celbine vesile olmasını arzu ediyorum. Kim bilir böylece, hâlisane duâlarınız, ind-i İlâhîde makbule mazhar olarak, âlem-i İslâm’ın üzerine rahmet tecellileri olarak geri döner.

Elhamdülillah, gençlerimiz Eğitim Merkezimizin hızlandırılmış programının dersler kısmını bitirerek, seminer çalışmalarına başladılar. Programın başlangıcında konularını seçtiklerinden hummalı bir çalışmanın içerisindeler. İnanın öyle güzellikler yaşanıyor ki, bir taraftan literatür taraması yapanlar, bir taraftan internet üzerinden bilgiye ulaşmaya çalışanlar, bir taraftan ulaştıkları bilgileri arkadaşlarıyla müzakere edenler, bir taraftan Mustafa Said kardeşimizin bilgi ve birikimlerinden yararlanmak için etrafında pervane olanlar…

Sunum safhasına gelindiğinde ise daha farklı güzellikler yaşamaya başladık. Artık çalışmalar meyve vermeye başlamış ve bu meyveleri paylaşma zamanı gelmişti. Öyle ki, kalp ve dimağlarında yoğurdukları hakikatleri, kardeşleriyle paylaşırken, müthiş bir haz aldıkları simalarından ne kadar da güzel okunuyordu. Biraz ürkek, biraz titrektiler ama o kadar da samimî, o kadar da ihlâslıydılar. Kimi şeytanın desiselerini anlattı, kimi vicdanı, kimi Risâle-i Nur’da insan nazarını etkileyen unsurları, kimi iman hizmetinde şevk unsurunu, kimi hizmette sadakat ölçülerini, kimi Risâle-i Nur ve matematiği…

İşte onları seyrederken, zihnim merhum Osman Yüksel Serdengeçti’nin Tarihçe-i Hayat’taki “Said Nur Ve Talebeleri”nin şu cümlelerinde düğümleniverdi.

“Said Nur ve talebelerini seyrederken, insan kendini âdetâ Asr-ı Saadet’te hissediyor. Yüzleri nur, içleri nur, dışları nur... Hepsi huzur içindeler. Temiz, ulvî, sonsuz bir şeye bağlanmak; her yerde hâzır, nâzır olana, Âlemlerin Yaratıcısına bağlanmak; o yolda yürümek, o yolun kara sevdâlısı olmak... Evet, ne büyük saadet!”

HASAN BULUT

19.08.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.