06 Eylül 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Dizi Yazı

ŞATİLLA KAMPI, AÇIK HAVA MÜZESİ GİBİ - AHMET TURAN SÖYLER

Lübnan'da Ramazan coşkusu

FENİKELİLERE EV SAHİPLİĞİ YAPMIŞ

Bir süre sonra Cemiyyetül Kavs’ın merkezine ulaşıyoruz. Derneğin başkanı Talal Bey karşılıyor. Talal Bey, bize dernek çalışmaları hakkında bilgi verdikten sonra birlikte dağıtım için Saida’dan geçip, güneydeki Sur şehrine doğru yola çıkıyoruz. Sur, Beyrut’a yaklaşık 1,5 saatlik uzaklıkta. Yol boyunca ara ara Lübnan askerlerinin kontrolünden geçerek ulaştığımız Sur’da Hizbullah etkin. İsrail’e 30 km uzaklıkta, Akdeniz’in kenarındaki bu güzel şehir, 2006 yılında İsrail’in saldırılarından en çok etkilenen yer. Ülkede kampların dışında bir de tecamma (toplanma yeri) olarak adlandırılan küçük kampçıklar var. Sur şehrinde “Vasıta” adlı kampçıkta dağıtımımızı yapıyoruz. Bu dağıtımda da aynı düzene şahitlik ediyoruz. Arabayla mini bir Sur turu yaparken, kazılar sonucu gün yüzüne çıkartılmış Fenike uygarlığına ait şehir kalıntılarına rastlıyoruz.

HER TARAFTA RAMAZAN COŞKUSU

Beyrut’ta teravih namazını kılmak için yine Refik Hariri tarafından yaptırılan ve dünyanın sayılı camilerinden Muhammedül Emin Camii’ne geçiyoruz. Teravih namazı burada hatimle ve 20 rekât olarak kılınıyor. Ramazan sebebiyle başta Başşehir Beyrut olmak üzere diğer şehirlerin önemli merkezlerinde “Hoş Geldin Ramazan”, “Şehri Mübarek” yazan yazılar ve ışıklandırmalar dikkat çekiyor. Beyrut’un önemli meydanlarında bulunan “Hoş Geldin Ramazan” ışıklandırmalarının her birini sponsor olarak bir başka firma üstlenmiş. Ramazan dolayısıyla şehrin değişik yerlerine asılan tabelâlarda yetimlere yardımda bulunması gerektiği hatırlatılıyor. Zekât Sandığı kurumunun şehrin değişik yerlerindeki “Ben zekâtımı verdim. Ya sen” uyarısı ise dikkatlerden kaçmıyor.

Namazdan sonra otele taksiyle dönmek istiyoruz. Beyrut’ta toplu ulaşım geleneği pek yok. Şehir için özellikle taksiler bizdeki dolmuş gibi çalışıyorlar. Ama size bir tavsiye; taksiye bineceğiniz zaman fiyatını sorun. Çünkü taksilerde taksimetre cihazı yok. Beyrut’ta, diğer şehirlere oranla biraz daha fazla yoğun olmasına rağmen, trafik İstanbul’daki gibi çileden çıkarmıyor!

DENİZ İLE DAĞ ARASINDA SIKIŞMIŞ ÜLKE

Ertesi gün dağıtım için yine Saida şehrine gidiyoruz. Yol boyunca muz bahçeleri yemyeşil bir görüntü sunuyor. Sonraki günlerde, Akdeniz kıyısındaki bu küçük Ortadoğu ülkesinde tahminimizden daha çok yeşil alanla karşılaşacağız. Lübnan, adeta denizle dağ arasında sıkışmış bir ülke. Ama buna rağmen Türkiye’deki gibi sahiller kişilere tahsis edilmemiş, yapılaşma yok, halka açık. Denizden herkes eşit faydalanıyor. Bütün ülke olduğu gibi Saida’nın da her tarafı, Refik Hariri’nin “seni asla unutmayacağız” yazılı resimleriyle donatılmış.

ÜLKENİN EN BÜYÜK KAMPI SAİDA’DA

Saida, Filistinli mültecilerin en yoğun olduğu şehir. Lübnan’daki 500 bin mültecinin 130 bini bu şehirdeki kamplarda yaşıyor. Lübnan’daki en büyük kamp, buradaki Aynel Hilve. Yine ülkenin en küçük kampı ise 5 bin kişinin yaşadığı Mie Mie bu şehirde. Aynel Hilve, kampına giremediğimiz için gıda dağıtımımızı buradaki tecammada yaptık.

DAHA FAZLA

YARDIM

BEKLİYORLAR

Saida’da Cemiyyetül Kavs’ın şubesini ziyaret ediyoruz. Sohbet sırasında dünya ülkelerinden çok fazla yardım gelmediğini, ihtiyaçlarının çok olduğunu Türkiye’den daha fazla yardım beklediklerini aktarıyorlar. Saida’daki bir sonraki durağımız Şifa Derneği. Dernek, kamplardaki mültecilerin sağlıkla ilgili problemlerine çözüm arıyor. Aynel Hilve kampındaki hastanelerin sorunlarını çözmeye, ihtiyaçlarını dışarıdan karşılamaya çalışıyor. Derneğin sekreterliğini yapan Hüseyin isimli genç ise İHH’nın İstanbul’daki genel merkezindeki eğitim programlarına katılmış.

ŞÜKÜR İÇİN SEBEBİMİZ ÇOK

Saida’daki ziyaretlerimizi tamamladıktan sonra Başşehir Beyrut’a dönüyoruz. Lübnan’da kaldığımız süre içerisinde aşırı sıcak ve nemi iliklerimize kadar hissediyoruz. Bir de oruçlu olunca gerçekten gün bizim için zor geçiyor. Biz oraya 4 günlük program için gitmiştik. Hâlbuki oradaki mülteciler bu durumu 3 kuşaktır yaşıyor. Yıllardır yardıma muhtaç durumda, yıllardır vatanlarından uzak. Onların bu halini düşününce şükür için ne kadar da çok nimete sahibiz.

ÇOK SAYIDA MARDİNLİ VAR

Beyrut’ta ilk olarak, Cemiyetül Wafra’yı ziyaret ediyoruz. Asansör beklerken bir kişi yaklaşarak Türk müsünüz? diye soruyor. Ömer Bey, aslen Mardinli olduğunu 10 yılı aşkındır Beyrut’ta yaşadığını ve bu binada kapıcılık yaptığını söylüyor. 2006 savaşında Türk Hükümeti’nin gönderdiği gemiyle Türkiye’ye gittiğini, savaştan sonra geri döndüğünü bir çırpıda anlatıyor. Bu arada öğrendiğimize göre Beyrut’ta çok sayıda Mardinli varmış.

KATLİÂMIN CANLI ŞAHİTLERİ

Beyrut’ta ziyaret ettiğimiz bir başka önemli bir yer de Şatilla kampı. 1982 yılında İsrail’in Lübnan’ı işgali sırasında Sabra ve Şatilla kamplarına yapılan baskın ise tarihe en kapsamlı ve en büyük soykırımlardan biri olarak geçti. Hıristiyan Falanjist grupların İsrail askerlerinin desteği ve yönlendirmesi ile gerçekleştirdikleri baskın esnasında, çoğu kadın ve çocuklar olmak üzere 3 binden fazla insan katledildi. Katliâm ile ilgili daha sonra yapılan araştırmalar ve incelemeler dönemin Savunma Bakanı ve daha sonra Başbakanlık da yapacak olan Ariel Şaron’un olayın sorumlusu olduğunu gösteriyordu. Bu kanlı baskın sebebiyle Ariel Şaron halen “Lübnan Kasabı” olarak anılmaktadır. Şatilla kampını arabayla dolaşıyoruz. Burada da durum diğer kamplardan farklı değil. Burası da kalabalık, burada da sokaklar dar, her yer çöp içinde, evlerin yüzde 80’i güneş görmüyor, bir avuç gökyüzü. Katliâmın ardından geçen bunca seneye rağmen hâlâ saldırıların izlerini binalarda görmek mümkün.

HARİRİ VE SİNYORA’NIN ŞEHRİ, SAİDA

SUR dönüşünde Lübnan’ın bombalı saldırıda vefat eden efsanevi başbakanı Refik Hariri ve şimdiki Başbakan Fuad Sinyora’nın da doğdukları şehir olan Saida’ya uğruyoruz. Şehrin girişindeki Refik Hariri Camii ise bütün ihtişamıyla şehre gelenleri adeta “İslâm beldesine hoş geldiniz” dercesine karşılıyor. Hariri’nin makamı da bu caminin bahçesinde bulunuyor. İkindi ve akşam namazlarını burada eda ettikten sonra Beyrut’a dönüyoruz.

İHH’DAN İSTANBUL EĞİTİM MERKEZİ

Saİda ziyaretimiz sırasında İHH’nın çok önemli bir çalışmasına da tanıklık ediyoruz. İHH İnsani Yardım Vakfı’nın mülkünü de satın alarak geçtiğimiz yıl açtığı İstanbul Eğitim Merkezi, Lübnan’da yaşayan Filistinli mültecilerin eğitimleri ile ilgileniyor. Çok amaçlı dershaneler, konferans salonu ve tam donanımlı bir de bilgisayar laboratuarının bulunduğu merkezde bilgiasayar, temel muhasebe, yönetim, modern sekreterlik ve gelişim alanlarında dersler veriliyor. Filistinli mültecilere mesleki eğitim kazandıran merkez, adeta “balık tutmasını” öğretiyor. Merkezin yetkilisi eksiklerini sıraladıktan sonra özellikle ders verecek hoca sıkıntısı yaşadıklarını anlatıyor. Yetkili, Türkiye’den bu konuda yardım beklediklerini belirtiyor.

100 AİLENİN İHTİYACI KARŞILANIYOR

CemİyYetül Wafra, Beyrut merkezli bir dernek ama çalışma alanı Filistin’deki yetim çocuklar ve reisi olmayan aileler. Filistin’in bütün bölgelerinde çalışıyorlar. Toplam 7 bin 500 aileye destek oluyorlar. İHH ise 100 ailenin ihtiyacını karşılıyor. Her ay düzenli olarak yardım yapan dernek, yardım yapamadıkları ayların açığını ise sonraki aylarda kapatıyor. Derneğin bir başka güzel hizmeti ise mesleki eğitim kursu verdikleri kursiyerlere kendi işlerini kurmaları için kredi vermesi. Derneğin kaynak geliştirme müdürü Visam Bey, hem bir başka ihtiyaç sahibine iş imkânı sağlamak adına hem de buradaki çarkın dönmesi için kredilerin geri dönüşümü istediklerini anlatıyor. Visam Bey, Filistin’e giriş çıkışın zor olup olmadığını sorduğumuzda ise “zor ama imkânsız değil” cevabını veriyor. Derneğin ayrıca yardımda bulundukları aileleri düzenli olarak ziyaret ettiğini durumlarını kontrol ettiğini öğreniyoruz.

50 ÇOCUĞA BİR PSİKOLOG DÜŞÜYOR

Cemİyyetül Takaful ise yetim çocuklarla ilgileniyor. O da Lübnan merkezli ve faaliyet alanı Filistin. Dernek, 2004 yılında sosyoloji ve psikoloji uzmanları tarafından kurulmuş. 50 çocuğa bir psikolog düşüyor. Derneğin 6 programı var. Çocukların hayattan kapmamaları için hazırladıkları sosyal programlarda, okul öncesi eğitim veriliyor. Bayramlarda giysi, hediye ve gıda dağıtım yapılıyor. Eğitim programlarında ise dersler verilmesi ve kırtasiye yardımında bulunulması gibi çalışmalar var. Şüphesiz ki savaşların en çok vurduğu minikler. Dernek, depresyona giren çocuklar için laboratuvarlarda özel dersler vererek onları hayata yeniden kazanmaya çalışıyor.

RENKLERLE HAKLARINI DÜNYAYA

HAYKIRIYORLAR

TAkaful yetkilileri, ayrıca bazı yeteneklerin geliştirilmesi adına 2 bin 500 çocuğun katıldığı “Renklerle Benim Hakkım” adlı bir resim yarışması düzenlemişler. Bir araya getirdikleri resimlerin bazılarına bakıyoruz. Çocuklar da büyükleri gibi vatanlarına duydukları hasretlerini, barışa duydukları özlemlerini, çizgilerle anlatmaya çalışmışlar. Bir diğer önemli çalışmaları ise çocuk hakları konusunda 2007 yılında uluslar arası konferans düzenlemişler. 2.’si için hazırlık yapıyorlar. Dernek yetkilileri, bu konferansa Türkiye’den İHH aracılığıyla konusunda uzman bazı kişileri dâvet etmeyi planladıklarını anlatıyorlar. Takaful 3 bin 200 çocukla ilgileniyor. Bin 300 çocuğun ihtiyaçlarını yine İHH karşılıyor. Bu dernek de diğerleri gibi kaynağını İslâm dünyasından gelen yardımlardan sağlıyor.

06.09.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Dizi Yazı

  (05.09.2009) - Lübnan kendine geliyor

  (05.08.2009) - Tarihin derinliklerine girdik

  (04.08.2009) - ‘Elveda ey gelin libasını giymiş acûze-i şemta!’

  (03.08.2009) - Ayasofya Camiinde namaz kılacak yer yok

  (02.08.2009) - Çanakkale’de tarihimizi tekrar yaşıyorduk

  (01.08.2009) - Şehitler diyarı Çanakkale’deyiz

  (31.07.2009) - İnsan asıl vazifesinden uzaklaştıran sebepler çoğalmış

  (30.07.2009) - “CENNET BAHSİ”NİN YAZILDIĞI GECE

  (02.02.2009) - Selanik’te Hürriyete hitap

  (01.02.2009) - Osmanlı izleri silinmek istendi

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.