14 Ekim 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Kültür-Sanat

 

Çanakkale mermileri, 94 yıl sonra ağa takıldı

TARİH araştırmacısı Ahmet Uslu’nun Çanakkale Savaşları’na ait malzemeleri sergilediği müzenin en ilgi çekici parçalarından biri İngiliz mermi sandığı. Düşman kuvvetlerinin kullanmaya fırsat bulamadığı ve muhtemelen Osmanlı ordusunun eline geçmemesi için denize attığı sandık, 94 yıl sonra bir balıkçının ağlarına takılınca ortaya çıktı. Aradan geçen yıllara rağmen Çanakkale Boğazı’nın hâlâ sürprizlerle dolu olduğunu söyleyen Uslu, Seddülbahir Kalesi önlerinde bulunan mermi sandığının, İngiliz ordusu tarafından, bölgeden ayrılırken Türk askerlerinin eline geçmemesi için denize atılmış olabileceğini belirtti. Tarihe ışık tutan mermileri müzesinde ziyarete sunan Uslu, “Mermiler, kasa içinde ve yeşil bezlere sarılı 10’arlı paketler halindeydi. Aradan geçen 94 yılda bazıları birbirleriyle birleşerek bazıları hamur haline gelmiş. Büyük bir kısmı ise o günkü gibi sağlam. Tarihe ışık tutan bu mermileri, Seddülbahir Köyündeki 1915 Çanakkale Savaşları Malzemeleri Galerisi’nde sergiliyoruz.” dedi. Tarihçi Ahmet Uslu’nun müzesinde, 25 yılda topladığı yaklaşık 4 bin parça Çanakkale Savaşları kalıntısı bulunuyor. Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı içinde kalan Seddülbahir Köyü’ndeki müzeye giriş ücretsiz. Uslu, sadece müzenin yaşatılabilmesi için bağış talep ediyor. Çanakkale / cihan Tarih araştırmacısı Ahmet Uslu'nun Çanakkale Savaşları'na ait malzemeleri sergilediği müzenin en ilgi çekici parçalarından biri İngiliz mermi sandığı. Düşman kuvvetlerinin,Osmanlı ordusunun eline geçmemesi için denize attığı sandık, 94 yıl sonra bir balıkçının ağlarına takılınca ortaya çıktı.

14.10.2009


 

Üç Şerefeli Cami’ye kameralı koruma

OSMANLI döneminin en önemli tarihî eserlerinden biri olan Üç Şerefeli Cami ileri teknoloji kameralarla korunacak. 1437-1447 tarihleri arasında Sultan II. Murat döneminde inşa edilen cami, Osmanlı’nın bölgede yaptığı önemli eserlerin başında geliyor, mimarî açıdan birçok ilkleri bünyesinde barındırıyor. Çoklu kubbeden tekli kubbeye geçiş ilk kez bu camide uygulandı. Dikdörtgen şeklinde yapılan caminin kubbesi iki ayak üzerine oturtulmuş. Harim, revaklı ve şadırvanlı avlu yine ilk kez camide uygulandı. İki renkli taş işçiliğiyle yapılan minarelerin birinde üç şerefeye üç ayrı merdivenden çıkma tekniği ilk kez bu camide uygulandı. Bu model kendisinden yaklaşık 100 yıl sonra yapılan Selimiye’nin iki minaresinde de uygulandı. Bu gibi birçok mimarî ilkleri bünyesinde barındıran 562 yıllık cami zaman içerisinde yıpranmaya başladı. Bu sebeple Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde cami çeşitli onarımlardan geçirildi. Üç Şerefeli Cami’de en son 1991 yılında başlatılan restorasyon çalışması ödenek yetersizliği dolayısıyla bir türlü tamamlanamadı. Camide yarım kalan restorasyonun tamamlanması için 2006 yılında harekete geçen Edirne Vakıflar Bölge Müdürlüğü kısa süre içerisinde camideki onarımı tamamladı. Çalışmaların tamamlanmasıyla caminin muhtelif noktalarına kameralar yerleştirildi. Kameralarla birlikte caminin çevresi ve giriş-çıkışlar 24 saat kayıt altında tutuluyor. Edirne / cihan

14.10.2009


 

Örnek öğretmen, şiirleriyle sanal ortamda

NİLÜFER Canaydın İlköğretim Okulu öğretmenlerinden Ramazan Günhan, yazdığı kitapların ardından şehitler için çıkardığı şiir ve özgün müzik kasedini internet ortamına taşıdı. Türkiye’nin dört bir yanında yaptığı öğretmenlik görevinin ardından geldiği Bursa’da çok sevdiği mesleğini devam ettiren Günhan, Türkiye’nin geleceği konumunda olan öğrencileri en iyi şekilde yetiştirme gayretinin yanı sıra edebî çalışmalarını da devam ettiriyor. Ömrü köy okullarında geçen ilköğretim okulu öğretmeni, yazdığı kitapların yanı sıra, çıkardığı şiir kasedi ile de öğretmenin nasıl olması gerektiğinin en güzel örneklerinden birini sunuyor. Çıkardığı kitap ve kasetlerle ilgili çeşitli televizyon kanallarına da konuk olan Günhan, canlı yayınlarda şiir ve müziklerini de seslendirdi. “Umut” ismi ile öykü ve şiirlerden oluşan ilk kitabını 2004 yılında çıkaran Günhan, ikinci kitabı “İmtihan Dünyası’nı ise Şubat 2009’da okuyucularının beğenisine sundu. 1993 yılından bu yana beste çalışmalarını devam ettiren Günhan, şehitleri konu edinen, söz ve müziği kendine ait olan, kendisinin okuduğu özgün müzikten oluşan ilk kasedini 1997 yılında çıkardıktan sonra, bu yıl sanal ortama taşıdı. Ciddî bir müzik eğitimi almadığı halde kişisel gayretleri ile hazırladığı 60 bestesi bulunan Ramazan Günhan, internet ortamında sunduğu kasedi ile dinleyenler tarafından büyük beğeni alıyor. Bursa / cihan

14.10.2009


 

Öğretim üyesi, evini kütüphane yaptı

ONDOKUZ Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Özbalcı, 50 yıldır biriktirdiği yaklaşık 5 bin kitaptan isteyenlerin faydalanabilmesi için evinin bir katını misafirhane ve kütüphane haline getirdi. Atakum ilçesine bağlı Körfez Mahallesi’ndeki 3 katlı evinin alt katını öğrenciler, araştırmacılar ve okumayı seven insanlar için kütüphane ve misafirhane olarak düzenleyen Prof. Dr. Özbalcı, burayı halka açık hale getirdi. Amacının sahip olduğu kitaplardan başta öğrenciler ve araştırmacılar olmak üzere herkesin yararlanabilmesi olduğunu belirten Özbalcı, 1959 yılında öğrenciyken almaya başladığı kitap ve dergileri sakladığını belirterek, şunları kaydetti: ‘’Ben okumayı çok seviyorum, bu nedenle de sürekli kitap alıyorum. Aldığım kitapları da okuduktan sonra sakladım. 50 yıldır 5 binin üzerinde kitap ve dergi birikti. Bugün birçoğu bulunamayacak olan edebiyat ve araştırma kitapları ile makaleler var. Bunları değerlendirmek istedim.’ Samsun / aa

14.10.2009


 

“Şah-mat’ın Miniaturk hali

İKİ oyuncunun, bir tahta üzerinde, çeşitli değerleri ve hareket özellikleri olan taşları oynatmaları temeline dayanan bir zekâ oyunudur satranç. Çocuklara dikkatle gözlemleme ve konsantre olma özelliğini kazandırmasının yanında sabırlı ve düşünceli olmayı da öğretir. Kendi içinde bir masal diyarı olan Miniaturk, genelde kapalı mekânlarda oynanan bu zekâ oyununu açık havaya taşıdı. Özellikle minik ziyaretçilerin ilgisini çekecek şekilde tasarlanan oyun alanının zemininde klâsik satranç oyunundan farklı olarak granit, beton ve demir kullanılmış. Minik oyun taşlarının yerini boyları 35 ila 80 cm arasında değişen piyon, vezir, at ve fil almış. Minik ziyaretçilerin hoşça vakit geçirmesi için hemen her ayrıntının düşünüldüğü oyun alanının çevresi Miniaturk’ün genel konseptine uygun olarak ince tekstürlü çimler, bodurlaştırılmış bitkiler ve bonzailer ile çevrelenmiş. Bu büyülü atmosfere bir kez adım attıktan sonra dışarı çıkmak istemeyen minikler için özgün bir alternatif olan satranç, ücretsiz olarak oynanabiliyor. Miniaturk’ün çocuklara sunduğu eğlenceli ve bir o kadar da öğretici oyunlar satranç ile sınırlı değil elbette. Alanı çepeçevre dolaşan minyatür ekspres, Truva atı, Osmanlı kadırgası ve kale bu renkli dünyanın sunduğu diğer alternatiflerden. İstanbul / Yeni Asya

14.10.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.