09 Kasım 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

DİREKTİF 2000 YILINDA VERİLMİŞ

''İrticaî ve bölücü tehdit unsurlarını izlemek üzere kurulmuş, işletilmiş internet siteleriyle'' ilgili direktifin 2000 yılına ait olduğunu bildiren Genelkurmay, 'Söz konusu internet siteleri 2007 tarihli 5651 sayılı yasaya uyum sağlamak maksadıyla yeniden düzenlenmiş ve daha sonra tümüyle iptal edilmiştir'' açıklaması yaptı.

İRTİCA SUÇLAMASINA TEPKİ

Açıklamada, internet andıcıyla kategorize edilip fişlenen sitelere dair bir bilginin yer almaması dikkat çekti. Özellikle, aralarında risaleinurenstitusu.org, saidnursi.de ve sentezhaber.com'un da bulunduğu çok sayıda sitenin “irtica” ile suçlanması büyük tepkiyle karşılanmıştı.

Genelkurmay Başkanlığı, ‘’irticai ve bölücü tehdit unsurlarını izlemek üzere kurulmuş, işletilmiş internet siteleri’’ne ilişkin Başbakanlık direktifinin 2000 yılına ait olduğunu bildirdi.

Genelkurmay Başkanlığından yapılan yazılı açıklamada, Genelkurmay Başkanlığı tarafından önceki gün düzenlen ‘’Haftalık Basın Bilgilendirme Toplantısı’’nda bir soruya verilen cevapta, ‘’irticai ve bölücü tehdit unsurlarını izlemek üzere kurulmuş, işletilmiş internet siteleriyle’’ ilgili direktifin 2000 yılına ait olduğu belirtildi. Açıklamada, ‘’Söz konusu internet siteleri 2007 tarihli 5651 sayılı yasaya uyum sağlamak maksadıyla yeniden düzenlenmiş ve daha sonra tümüyle iptal edilmiştir’’ denildi.

İRTİCA SUÇLAMASINA TEPKİ

Açıklamada, internet andıcıyla kategorize edilip fişlenen sitelere dair bir bilginin yer almaması dikkat çekti. Özellikle, aralarında risaleinurenstitusu.org, saidnursi.de ve sentezhaber.com'un da bulunduğu çok sayıda sitenin “irtica” ile suçlanması büyük tepkiyle karşılanmıştı. Ankara / aa

09.11.2009


 

PKK’nın silâh bırakması, Türk ırkçılığı için felâkettir

İngiltere’deki Essex Üniversitesinde tarih hocalığı yapan Nazım Çiçektakan, “PKK’nın demokratik açılım sürecinde silâh bırakması fikri Türk ırkçıları açısından kabul edilemeyecek bir felâkettir, Türk ırkçılığının çözülmesi demektir. Dağdan inme sürecindeki tartışmaların düğüm noktası burasıdır” dedi.

H. Hüseyin Kemal’in röportajının devamını okumak için tıklayın.

09.11.2009


 

Demokratik açılım, Meclis gündeminde tartışılacak

Meclis bu hafta, bir süreden bu yana Türkiye’nin en önemli gündem maddelerinden biri haline gelen ‘’demokratik açılım’’ konusunu görüşecek. Genel Kurulun bu haftaki en önemli gündem maddesini, ‘’demokratik açılım’’ konusunda verilen Genel Görüşme Önergesinin görüşmeleri oluşturacak.

MECLİS bu hafta, bir süreden bu yana Türkiye’nin en önemli gündem maddelerinden biri haline gelen ‘’demokratik açılım’’ konusunu görüşecek. Genel Kurulun bu haftaki en önemli gündem maddesini, ‘’demokratik açılım’’ konusunda verilen Genel Görüşme Önergesinin görüşmeleri oluşturacak. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla TBMM Başkanlığına sunulan Genel Görüşme Önergesinin öngörüşmesi, 10 yarın yapılacak. Hükümetin bu konudaki çalışmalarını yürüten İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın ‘’demokratik açılım’’ konusunda Genel Kurula bilgi sunmasının ardından, siyasi parti grupları da konuyla ilgili görüşlerini açıklayacak. Görüşmelerin ardından Genel Görüşme açılıp açılmayacağı oylanacak. Oylama sonucunun olumlu çıkması halinde Genel Görüşme Önergesinin görüşmeleri 12 Kasım Perşembe günü yapılacak. Görüşmelerde, TBMM İçtüzüğünde Hükümet ve gruplara 20, grubu olmayan iki milletvekiline de 10’ar dakika olarak belirtilen konuşma süresinin ‘’biraz daha uzun tutulması’’ için Danışma Kurulunda karar alınacak. Görüşmelerde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın kürsüye çıkması bekleniyor.

Genel Kurulda, yarın ve 12 Kasım perşembe günü ‘’demokratik açılım’’ konusunda yapılacak görüşmelerin ardından ve 11 Kasım Çarşamba günü Türk Borçlar Kanunu Tasarısı’na devam edilecek. Temel kanun olarak bölümler halinde görüşülen Tasarıya, ikinci bölümdeki 51. maddeden devam edecek. 649 maddelik Türk Borçlar Kanunu Tasarısı, önemli düzenlemeler içeriyor. Genel Kurul bu hafta yarın 15.0023.00, 11 Kasım Çarşamba ve 12 Kasım Perşembe günleri ise 13.00-23.00 saatleri arasında çalışacak. Plan ve Bütçe Komisyonunda, 2010 yılı bütçe görüşmeleri bu hafta da devam edecek. KİT Komisyonu, denetimlerini bu hafta de sürdürecek. Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu, 11 Kasım Çarşamba günü yapacağı toplantıda, BM Kalkınma Programı Daimi Temsilcisi ve ilgili program müdürlerinden, İnsani Gelişme Raporu ve toplumsal cinsiyet eşitliği ölçütleri hakkında bilgi alacak. Ankara / aa

09.11.2009


 

YÖK’ün miadı doldu

MAZLUMDER Kütahya Şubesi, “Özgür üniversite zamanı gelmiştir. 28. yaşını dolduran Yüksek Öğretim Kurumunun (YÖK) miadı artık dolmuştur” açıklamasında bulundu. MAZLUMDER Kütahya Şubesi, 5. hafta başörtüsüne özgürlük eylemi basın açıklamasını Sevgi Yolunda yaptı.

ÜNİVERSİTEDE HER KESİM VAR OLABİLMELİ

MAZLUMDER Kocaeli Şubesinin de destek verdiği eylemde basın açıklamasını okuyan Kütahya Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Esra Efe, “1982 anayasasıyla birlikte, madını dolduran YÖK de tedavülden kalkmalıdır. Artık toplumun her kesimi üniversitelerde özgürce var olabilmelidir” dedi.

MAZLUMDER Kütahya Şubesi, “Özgür üniversite zamanı gelmiştir. 28. yaşını dolduran Yüksek Öğretim Kurumu’nun (YÖK) miadı artık dolmuştur” açıklamasında bulundu. MAZLUMDER Kütahya Şubesi, 5.hafta başörtüsüne özgürlük eylemi basın açıklamasını önceki gün Sevgi Yolu’nda yaptı. MAZLUMDER Kocaeli Şubesi de katılarak destek verdiği eylemde açıklama yapan MAZLUMDER Yönetim kurulu üyesi Esra Efe, Türkiye tarihi için kilit roller üstlenmiş YÖK’un kuruluşunun 28. yılının idrak edildiğini ifade ederek, “Bu kurum ülkemize bir 12 Eylül ara rejim armağanıdır ve üniversitelerimizin var olan özerkliklerini ve bilimsel özgürlüklerini kısıtlamak ve üniversiteleri, arzulanan resmi ideolojik kalıplar içerisine hapsetmek amacıyla kurulmuştur.12 Eylül darbesinin ürünü olan YÖK, 1402’likler diye adlandırılan kurbanlarının uğradığı haksızlıklar yıllar boyu tam telafi etmemiş, 28 Şubat post-modern darbesinin kararlarının uygulanmasında da gönüllü olarak öncü bir rol üstlenmiştir” dedi. YÖK’ün, bundan tam 28 yıl önce 6 Kasım 1981’de kurulduğunu hatırlatan Efe açıklamasına şöyle devam etti: “12 Eylül darbesinin ürünlerinden olan YÖK’ün kurulmasıyla üniversitelerin, asıl işlevlerinden kopma pahasına da olsa denetim altına alınması ve akademik özgürlüklerin kısıtlanması amaçlanmıştır. Bu nedenle de özgür ve özerk üniversiteyi yok etmek için kurulan YÖK, cuntanın atadığı Danışma Meclisi de devre dışı bırakılarak bizzat beş kişilik Millî Güvenlik Konseyi tarafından Anayasal güvenceye alınmıştır. Kurulduğundan beri YÖK, kendisini kuran iradenin mantığına çok uygun biçimde hep militarist ve baskıcı yöntemlerle bu amacına ulaşmaya çalışmıştır. Ülkemizde eğitim, ne yazık ki yıllardan beri, tek tip birey oluşturmak için kullanılan bir ideolojik beyin yıkama aracı olarak algılanmakta ve kullanılmaktadır. Bu nedenle YÖK de, akademik ve bilimsel işlevlerini bir yana bırakarak, sürekli olarak gündelik siyasî çekişmelerin içinde yer alan militan bir unsura dönüşmüştür. Üstlendiği misyonun gereği olarak YÖK, sadece bilim insanlarının önünü kesmekle tatmin olmamış; üniversite öğrencilerinin taleplerine de hep baskı ve yasaklarla karşılık vermiştir. Bu yüzdendir ki, öğrencilerin örgütlenme özgürlüğünün kısıtlanmasına karşı çıkanlar da, yönetime katılmak isteyenler de, harçlara, kantin veya yemek uygulamalarına tepki gösterenler de, başörtülü okumak isteyenler de, Kürtçe seçmeli ders almak isteyenler de hemen soruşturmaya uğramış ve okullarından atılmışlardır.”

Yıllardan beri kendisine yüklenen bu misyonu yerine getiren YÖK’ün, yapısal olarak keyfiliklerin uygulanmasına müsait olduğunu ve ülke gençliğinin istikbalinin görev alanların inisiyatiflerine bağlı olduğuna dikkat çeken Efe, “Görevlerini anti demokratik ve tek tipçi birey yetiştirmeye odaklı görevlileri tasviye ederek sorunlarımızı kökten çözemeyiz. Sorunlarımızı ancak üniversitelerin özgür ve özerk olmasını sağlayarak çözebiliriz. 28. yaşını dolduran YÖK’ün miadı artık dolmuştur. Ve 82 anayasasıyla birlikte tedavülden kalkmalıdır. Artık toplumun her kesimi üniversitelerde özgürce var olabilmelidir” diye konuştu. Kütahya / Yeni Asya

09.11.2009


 

Modernleşme suçu arttırıyor

Nevşehir Üniversitesi’nden Sosyolog Prof. Dr. Ahmet Cihan, modernleşme ile sosyal, kültürel ve ekonomik değişimin suç oranlarını artırdığını söyledi. Cihan, değerlerin erozyona uğramasıyla, toplumsal normların yerini paraya bıraktığını söyledi.

Prof. Dr. Cihan, yaptığı açıklamada, 1980’li yıllardan itibaren kapalı bir toplum niteliği taşıyan Türkiye’deki metropol şehirler dışında kalan birçok yerleşim biriminde önce bölgelerarası sirkülasyonun arttığını, sonra da uluslar arası nüfus ve insan sirkülasyonunun yoğunlaştığını kaydetti. Bu sirkülasyonun 1990 ve 2000’li yıllardan itibaren daha da arttığına dikkati çeken Cihan, buna bağlı olarak suç oranlarının arttığını belirtti. Toplumların modernleştikçe para, insan, çevre ve gelir algısının insanlarda değiştiğine yol açtığını ifade eden Cihan, şöyle konuştu: ‘’Geleneksel toplumlarda kanunların yanı sıra ailenin kuralı, mahallenin kuralı, örfü ve adeti vardır. Birey, o örf ve adetler çerçevesinde hareket etmek durumundaydı. Birey, sosyal bir grup içinde baskı altında tutulabiliyordu. Bu baskı maddî baskı değil manevî bir baskıdır. Bu aynı zamanda bir kontrol mekanizmasıydı. 1980’li yıllarda dışa açılmayla birlikte bireyin toplum içindeki özgürlük alanı giderek arttı. Yani geleneksel değerler erozyona uğradı. İnsan ne pahasına olursa olsun gelir elde etmeyi, maddî çıkar sağlamayı, bunu kimi zaman bireysellikten öteye taşıdı. Mevki ve makam sahibi olmak için donanımlı, birikimli insanlar aracılığıyla organize bir şekilde yapıldığı zaman daha kısa sürede daha fazla gelir elde edileceği kanısı, insanları değişik yollara başvurmaya yönlendirebiliyor.’’ Sosyal değişmeyle birlikte kültürel değişimin de yaşandığını belirten Cihan, değerlerin erozyona uğramasıyla toplumsal normların yerini paraya bıraktığını söyledi. Paranın modern toplumlarda bütün değerlerin ölçütü olarak algılandığını ifade eden Cihan, ‘’Paran varsa değerlisin ya da insanın değeri para sahibi olmakla doğru orantılı gibi bir algılama toplumda giderek yaygınlaşıyor. Burada medyanın büyük faktörü var. Medyada sunulan haberlere konu olan olaylardaki kişilerin alışkanlıklarını ve davranışlarını özelliklere küçükler örnek alıyor’’ dedi. Nevşehir / aa

MEDYANIN ROLÜ BÜYÜK

MEDYANIN büyük sorumluluk taşıdığını belirten Cihan, şunları kaydetti: ‘’Suç oranını aşağı çekmek istiyorsak yasal düzenlemelerin ötesinde insanlar arasındaki ilişkileri yeniden düzenleyip paraya atfettiğimiz değeri yeniden yorumlayıp ileriye yönelik yeni normlar oluşturulmalı. Modern toplumlar, sorunlu toplumlardır. Sorun, modern toplumla birlikte vardır. Geleneksel toplumlar yaşayışta ve düşüncede sadedir. Dolayısıyla modernleşme ivme kazandıkça toplumdaki suçluluk oranı, suç işleme potansiyeli giderek artacaktır. Yani bu bir kaçınılmaz sondur. İnsan olgunlaştıkça düşüncesi, fikri gelişiyor, ölüme doğru yaklaşıyorsa toplumların da çocukluk, olgunluk ve yaşlılık evresi vardır.’’

09.11.2009


 

23 kişi öldü, 250 bini iyileşti

Türkİye’de domuz gribi virüsü (H1N1) sebebiyle büyük bir panik yaşanıyor. Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı ölüm rakamları vatandaşlarda ‘bu gribe yakalanan herkes ölüyor mu?’ tedirginliği oluşturuyor.

Kamuoyunda oluşan kaygıyı giderecek açıklama yapan Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Hürrem Bodur, “Domuz gribine yakalanan herkes ölmüyor. 23 kişi öldüyse, 250 bin ayaktan grip geçiren insan var” dedi. Doç. Dr. Hürrem Bodur, yaptığı değerlendirmede, Türkiye’de pandemi yaşandığını, buna bağlı vaka sayısının arttığını ifade ederek, vaka sayısıyla birlikte ölüm oranlarının da arttığını söyledi. Bodur, “Hep ölüm yansıdığı için domuz gribi eşittir öldürüyormuş gibi toplumda bir psikolojik hava var. Bir de hep tek tek ölüm rakamları ilâve olunca yayınlanınca böyle bir hava oluyor. Buna rağmen hastalıkta bilinmeyen farklı bir durum söz konusu değil. Belki 100 binlerce 200-300 bin civarında normal bu hastalığı hafif semptomlarla atlatan insan da var. Hastalık karakter değiştirdi daha çok ölüme neden oluyor diye bir veri yok” diye konuştu. Sağlık Bakanlığı’nca doğrulanmış vak'aların bin 600 civarında olduğunu kaydeden Bodur, bunların içinde 23 ölüm bulunduğunu ancak domuz gribi vak'a ve ölüm sayısının bu şekilde ortaya konmasının yanlış olacağını dile getirdi. H1N1 aşısı tartışmalarına da değinen Bodur, şu ana kadar 120 bin civarında insana aşı yapıldığını ve hiçbir ciddî yan etki yaşanmadığını aktardı. Ankara / cihan

09.11.2009


 

İslâm âleminin gözü Obama’da

İslâm Konferansı Teşkilâtı Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, Müslüman dünyasının, askıda bulunan Filistin-İsrail barış süreciyle ilgili ABD’nin nasıl adım atacağını izlediğini söyledi. İhsanoğlu, “ABD Başkanı Obama’nın taahhütlerinin, iyiniyetlerinin gerçeğe dönüşeceği umudunu korumak istiyoruz” dedi.

İslâm âleminin gözü, Obama’da

İslâm Konferansı Teşkilâtı (İKT) Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, Müslüman dünyasının, askıda bulunan Filistin-İsrail barış süreciyle ilgili ABD’nin nasıl adım atacağını izlediğini söyledi. İhsanoğlu, İstanbul’da düzenlenen İslâm Konferansı Teşkilâtı Ekonomik ve Ticarî İşbirliği Komitesi (İSEDAK) zirvesi öncesi Reuters ajansına verdiği demeçte, Müslüman dünyasının, barış sürecindeki temel sorun noktalarından İsrailli yerleşimciler konusunun nasıl çözüleceğini merak ettiğini belirterek, “ABD Başkanı Obama’nın taahhütlerinin, iyi niyetlerinin gerçeğe dönüşeceği umudunu korumak istiyoruz” dedi. Önce görüşmelerin başlaması gerektiğini ancak yapılacak herhangi bir görüşme için Yahudi yerleşim birimlerinin inşasının durdurulması gerektiğini belirten İhsanoğlu, “Umutlu olmamak için daha çok neden bulunmasına rağmen biz hâlâ umutluyuz” diye konuştu.

09.11.2009


 

En büyük derdimiz, fakirlik

Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, İslâm Konferansı Teşkilâtı (İKT) camiasının en önemli sorunlarından birinin fakirlik olduğunu belirterek, ‘’Bu nedenle fakirliğin azaltılması, her zaman öncelikli gündem maddelerimizden olmalıdır’’ dedi.

Yılmaz, İKT 25. Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimî Komitesi (İSEDAK) Toplantısı kapsamında düzenlenen Bakanlar Çalışma Oturumu’nun kapanış konuşmasında, geçen 2 yıl zarfında küresel ekonomide esaslı değişikliklere şahit olunduğunu söyledi. Bu gelişmeler karşısında İKT üyesi ülkeler arasındaki işbirliğinin öneminin daha da arttığını vurgulayan Yılmaz, küresel ticaretin bu yıl yaşadığı istisnai daralmanın, kaçınılmaz olarak ülke ekonomilerine olumsuz etkide bulunacağını ifade etti. İKT içi ticaretin seviyesinde son dönemde bir duraksama olduğuna dikkati çeken Yılmaz, şunları kaydetti:

‘’Tüm bu olumsuz gelişmeleri, aramızdaki ticareti artırmaya yönelik bir çağrı olarak yorumlamak da mümkündür. Bu itibarla, İKT Tercihli Ticaret Sistemi’nin bir an önce yürürlüğe konulması büyük önem arz etmektedir. Sistemin iki anlaşmasından biri olan Tercihli Tarife Protokolü’nün yeterli onay sayısına ulaşmasından memnuniyet duyuyorum. Bu gelişmenin, Menşe Kuralları Anlaşması’nın da onay sürecine olumlu etki edeceğini düşünüyorum.’’

İKT Helâl Gıda Standartları’nın geliştirilmesi konusunda da son dönemde önemli gelişmeler kaydedilmesinin mutluluk verici olduğunu ifade eden Yılmaz, helâl gıda, standardizasyon ve akreditasyon konularında hazırlanan dokümanların nihayetlendirilmek üzere olduğunu bildirdi. Bakan Yılmaz, bütün ilgili ülkeleri, İslâm Ülkeleri Standardizasyon ve Metroloji Enstitüsü’nün tüzüğünü en kısa zamanda imzalayıp onaylamaya davet etti.

PAMUK EYLEM PLANI

Finansal işbirliklerinde bazı umut vadeden gelişmeler yaşandığını belirten Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

‘’İKT Borsalar Arası İşbirliği Forumu’nun önümüzdeki yıl içerisinde meyvesini vermesini bekliyoruz. Sermaye piyasalarını düzenleyici kurumlar arasında başlatılması planlanan bu işbirliğinin de bu bağlamda katkı sağlayacağına ve ülkelerimiz arasındaki sermaye hareketlerini arttıracağına inanıyorum. İKT camiasının en önemli sorunlarından biri de fakirliktir. Bu nedenle fakirliğin azaltılması, her zaman öncelikli gündem maddelerimizden olmalıdır. İslâm Kalkınma Bankası bünyesinde kurulan Kalkınma İçin İslâm Dayanışma Fonu, daha fazla program uygulamasını sağlayacak kaynaklara sahip olduğunda, fakirliğin azaltılmasında önemli bir rol oynayabilecektir. Bu bağlamda tüm ilgili ülkeleri malî kapasiteleri doğrultusunda fona katılmaya davet ediyorum. Fakirliğin azaltılması alanında bir diğer önemli proje de Pamuk Eylem Planı’dır. Tüm ilgili ülkeleri pamuk alanında proje önerileri sunmaya ve bu eylem planından yararlanmaya çağırıyorum. Fakirliğin azaltılmasına yardımcı olacak başka gelişmeler de bulunmaktadır. Bunların arasında özellikle İKT Mesleki Eğitim Programı ve üye ülkeler kalkınma ve işbirliği kuruluşları arasındaki işbirliğini zikretmek isterim.’’ İstanbul / aa

09.11.2009


 

“Gereğini yap” baskısı zor durumda bırakıyor

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı’nın, ‘’niye istifasını istemiyorsunuz, gereğini yapmıyorsunuz gibi görüşlerin’’ hatırlatılması üzerine, ‘’Bu tür şeyler karşısında biz de darda, zorda kalıyoruz’’ dedi.

Başbakan Erdoğan, TRT-1’de canlı olarak yayınlanan ‘’Politik Açılım’’ programına katılarak çeşitli konulardaki soruları cevapladı. ‘’Asker-sivil ilişkileri konusunda Türkiye’nin bir türlü demokratik rahatlamaya erişemediği, müdahaleci, vesayetçi anlayıştan çıkamadığı, sorunun ne olduğu ve bunu nasıl aşmayı düşündüğü’’ yönündeki bir soru üzerine Erdoğan, Türkiye’nin 1923’ten bu yana bir değerlendirmesini yapmaya kalktıklarında, gerek tek partili, gerekse çok partili dönemde en önemli sıkıntısının ‘’demokrasiyi hazmedememek veya demokrasinin içini tam manasıyla inanarak doldurmamak’’ olduğu yönünde bir tesbitin olduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan, asker sivil ilişkisi konusunda da şunları kaydetti: ‘’Asker sivil ilişkilerine baktığımız zaman, orada da beklenen, arzu edilen ordunun konumu netleştirilmemiş. Bugüne kadar Anayasal bir kurum olarak o da yerine dört dörtlük oturtabilmiş değil. Ama son dönemlerde bu konuda bana göre olumlu gelişmelerin olduğunu da söylemeden geçemeyiz.

“RUTİN TOPLANTILARI BİZ BAŞLATTIK’’

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, ‘’Genelkurmay Başkanı ile arınızda bir güven sorunu olmadığını sizin bu sözlerinizden çıkarabilir miyiz?’’ sorusu üzerine, ‘’Hayır. Burada aramızda böyle bir sorun söz konusu değil. Eskiden Başbakan Genelkurmay Başkanı arasında haftalık rutin toplantılar yoktu. Biz bu süreci de başlattık’’ diye konuştu. ‘’Size göre Genelkurmay karargâhında albay düzeyinde de olsa bir çalışma, cuntalaşma eğilimi normal mi? Sayın Başbuğ, belge çıktığında ‘bu haliyle kağıt parçası’ demişti. ‘Ama artık darbeleri de bu devirde savunamayız barındırmayız’ diye kendi ifadeleri olmuştu’’ şeklindeki hatırlatma üzerine Başbakan Erdoğan, ‘’O tür ifadeleri bana da ifade etmiştir. ‘Hiçbir zaman bunun tarafı olmam.’ Bu süreci, bizim de çalışma ve gayretlerimizle yargıya sevk etmiş olmak, artık sürecin yargıda devamı anlamındadır ki, yargıda olan bir süreçte siyasiler için konuşmak daha zor. Medya için daha rahat’’ dedi. Erdoğan, ‘’Niye istifasını istemiyorsunuz, gereğini yapmıyorsunuz gibi görüşler bulunduğunun’’ anımsatılmasına karşılık, ‘’Söyleniyor. Dün de bir akademisyen bir toplantıda böyle bir şey kullandı. Biz de bu tür şeyler karşısında darda ve zorda kalıyoruz’’ diye konuştu. İstanbul / aa

09.11.2009


 

Açılım, terörün kaynağını kurutmalı

DSP Genel Başkanı Masum Türker, demokratik açılımın yalnız dağda terörü sona erdirmek için değil, teröre sebep olabilecek tüm sorunları çözümleyen bir demokratik açılım olması gerektiğini söyledi.

Genel Başkan Türker, Diyarbakır’da düzenlenen Doğu ve Güneydoğu Anadolu Mali Müşavirler Odaları Müşavirler Odaları Platformu’nun 23. Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, terörün toplumsal bir sorun olduğunu, bu sorunun çözümünden hiç kimsenin kaçamayacağını, kaçmaması gerektiğini belirtti. Türker, şunları kaydetti: ‘’Bugün demokratik açılım olarak dile getirilen sorunun yalnız terörle ilgili olanını görüyoruz. Terörle ilgili olanı doğrudur. Dağa çıkanların geri dönmesi, akan kanın durması, ülkemizin her yöresindeki herkesi ilgilendirmektedir. İlk dönüşte yapılan yanlışlıkların sevinç gösterilerinin yavaş yavaş akılcı bir yaklaşıma terk etmesini bekliyoruz. Bu konuda hassasiyeti olan şehit aileleri, gazilerimizin de bu istekleri dikkate alınmış olur. Böylelikle bu mesele, bozmak isteyenlerin, kötü düşünenlerin, belli kesimleri tahrik etme güçleri ellerinden alınır. Ama sorun bununla bitmiyor. Dağdan inenleri beklemek çok doğrudur, sevindiricidir, akan kan duracaktır. Ama dağda olmayanlarının sorunlarını da çözen bir demokratik paket hazırlanmazsa bunların dağa çıkmalarını nasıl önleyeceğiz? Bu nedenle demokratik açılım, yalnız dağda teröre sona erdirmek için değil, terörün bir daha olmasına neden olabilecek tüm sorunları çözümleyen bir demokratik açılım olmak zorundadır.” Diyarbakır / aa

09.11.2009


 

GDO’lu ürünlere boykot çağrısı

TÜKETİCİ Hakları Derneği, ‘’Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO)’’ içeren ürünleri boykot çağrısında bulundu. Kızılay Güvenpark yakınlarında toplanan dernek üyesi grup, dövizler taşıyarak sloganlar attı. Genetiği değiştirilmiş organizmalar içerdiğini ileri sürdükleri ürünleri kurdukları stantta sergileyen grup, vatandaşlara söz konusu ürünleri boykot etme çağrısı yaptı. Tüketici Hakları Derneği Genel Başkanı Turhan Çakar yaptığı açıklamada, çıkarılan yönetmelikle, bugüne kadar yasal boşluktan yararlanılarak Türkiye’ye giren genetiği değiştirilmiş organizmalar içeren ürünlerin ithalat ve tüketiminin bundan sonra da yasal olarak serbest bırakıldığını iddia etti. Söz konusu yönetmeliğin insan ve hayvanların bir kobay gibi kullanılabileceği anlamına gelen ifadeler içerdiğini öne süren Çakar, şu görüşleri savundu: ‘’Yönetmelik, gıda ya da hayvan yemleri içindeki GDO’ların oranları binde 9’dan daha az ise bu ürünleri GDO’suz olarak kabul etmektedir. Yönetmelik zararlı olduğu kabul edilerek doğrudan yasaklanan GDO’ların gıda ve yemlerdeki oranı binde 5’ten az ise bunlara izin vermektedir. Yönetmelik GDO’suz ürünlerin etiketine ‘GDO’suzdur’ yazılmasını yasaklıyor. Yönetmelik, tüketicilere, çiftçilere ve ülkemize yıkım getirirken birkaç tarım ve gıda tekeline fayda sağlayacaktır. Bütün bu nedenlerle GDO’lu ürünleri yasaklayan bir yasal düzenleme yapılıncaya kadar tüketiciler olarak GDO riski taşılan tüm gıdaları boykot ediyoruz.’’ Açıklamanın ardından Çakar, GDO’lu olduğunu ileri sürdüğü ürünleri gösterdi ve üzerinde ‘’Çöp’’ yazılı kutuya dernek üyeleriyle birlikte attı. Ankara / aa

09.11.2009


 

Devlet Bahçeli yeniden genel başkan seçildi

MHP 9. Olağan Büyük Kongresi dün Ankar’daki Atatürk Spor Salonuna yapıldı. Bazı delegelerin salona girişi sırasında kısa süreli arbede yaşandı. Genel Başkan Devlet Bahçeli, delegeler ve partililerin yerini almasının ardından Başkanlık Divanı oluşturuldu. Bahçeli, salona saat 10.15’te, partililer ve delegelerin alkışları arasında girdi. Devlet Bahçeli’nin salona girişi sırasında, kurultay için hazırlanan ‘’Sonsuza Kadar Var Ol Türkiye’’ adlı marş çalındı. Partililer sık sık ‘’Devletin başına Devlet gelecek’’ şeklinde slogan attı. Salonda, Türk bayrakları, parti bayraklarının yanı sıra Azerbaycan bayrağı da açıldı. Işıklar’ın divan başkanlığı teklifini oylamaya sunduğu sırada, bazı delegelerin salona girişi sırasında kısa süreli arbede yaşandı. Genel Başkan Bahçeli, partililer, konuklar ve delegelerin yerini almasının ardından Başkanlık Divanı oluşturuldu. Divan başkanlığına Konya Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Faruk Bal seçildi. Divanın oluşturulmasının ardından saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklâl Marşı okundu. Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin tekrar aday olduğu kongrede, Türkiye Tohumcular Birliği Genel Başkanı Hakkı Şafak Ses ile iş adamı Ahmet Reyiz Yılmaz ise kongrede adaylıktan çekildiler. Seçimlerde tek aday olan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bin 171 oyla yeniden seçildi. Bahçeli, yaklaşık 2 saat süren konuşmasında bugüne kadarki gelişmelerin, yarın karşılaşılacak felâketlerin acı habercisi olduğunu savundu. Ankara / aa

09.11.2009


 

Terör olmasaydı fakir insan kalmazdı

nAKP Mersin Milletvekili Ali Er, ‘’Ülkemizde 30 yıldır terör belâsını yaşıyoruz. Bu süre zarfından teröre 600 milyar dolar harcandı. Bu para ekonomiye harcansaydı Türkiye’de fakir bir insan, hizmetsiz bir yer kalmazdı’’ dedi. Er, Mersin’in Silifke ilçesinde parti teşkilâtını ziyaretinde yaptığı konuşmada, Türkiye’de 30 yıldır terör sorununun devam ettiğini, ancak bu süre zarfında sorunu çözmek için sadece AKP Hükümeti’nin atılım yaptığını söyledi. Terör sorununun AKP Hükümeti’nin girişimleriyle çözüleceğini ifade eden Er, ‘’Ülkemizde 30 yıldır terör belâsını yaşıyoruz. Bu süre zarfından teröre 600 milyar dolar harcandı. Bu para ekonomiye harcansaydı Türkiye’de fakir bir insan, hizmetsiz bir yer kalmazdı. Bugüne kadar da birilerinin çıkıp ‘Bu sorunu çözeceğiz’ demesi gerekirdi. Bunu da AK Parti Hükümeti yaptı. Bu demokratikleşme hareketi ve belirli bir noktaya gelindi. Tamamlanmasını da istiyoruz ve bunun için çalışıyoruz’’ diye konuştu. Silifke / cihan

n

09.11.2009


 

İzmir’de bir öğretmene “Albay Çiçek” incelemesi

MİLLİ Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, İzmir’de bir lisede öğrencilere “Albay Dursun Çiçek’i öven” İngilizce öğretmeni hakkında inceleme başlatıldığını belirterek, “Okul ve öğrenci, bu tür tartışmaların tarafı olmaya zorlanmamalıdır. Bu yönde telkin ve ikna çabaları yersiz ve yakışıksızdır” dedi. Bakan Çubukçu, Balçova’da hayırsever Ayşe Necla Karadavut tarafından yaptırılan 18 derslikli Ahmet Hakkı Balcıoğlu Ticaret Meslek Lisesinin açılışından önce İzmir Valisi Cahit Kıraç’ı makamında ziyaret etti. Bir basın mensubu, Bakan Çubukçu’ya, İzmir’deki 60. Anadolu Lisesinde İngilizce öğretmeninin öğrencilere ‘’Albay Dursun Çiçek’i övdüğünü, okul yönetiminin de öğretmenin ifadesini almak yerine sınıftaki 25 öğrencinin ifadesini aldığını’’ hatırlatarak, ‘’bu olayın doğru olup olmadığını’’ sordu. Bakan Çubukçu, ‘’Bu konudan haberdar değildim. Şimdi İl Millî Eğitim Müdüründen öğrendim. Konuyla ilgili inceleme başlatmışlar. Okul ve öğrenci, bu tür tartışmaların tarafı olmaya zorlanmamalıdır. Bu yönde telkin ve ikna çabaları yersiz ve yakışıksızdır. Sonuçtan sizi haberdar edeceğiz’’ dedi. Ziyaret sonrasında Vali Kıraç, Bakan Çubukçu’ya İzmir’in tarihi simgesi saat kulesi olan bir plaket verdi. İzmir / aa

09.11.2009


 

DP’de ilk GİK toplantısı bugün

Demokrat Parti’nin (DP), Anavatan Partisi ile 31 Ekim’de bütünleşmesiyle oluşan 100 üyeli yeni Genel İdare Kurulu’nun ilk toplantısı bugün Balgat’taki eski Anavatan Partisi Genel Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Genel Başkan Hüsamettin Cindoruk’un başkanlığında yapılacak GİK toplantısına DP’nin yeni Genel Başkanvekili, kapatılan Anavatan’ın son genel başkanı Salih Uzun ile Anavatan Partisi eski genel başkanlarından, eski başbakan Mesut Yılmaz’ın da aralarında bulunduğu 100 üye katılacak. Bütünleşmiş DP’nin ilk GİK toplantısında 13 genel başkan yardımcısı ile malî işler başkanı ve genel sekreter seçimleri yapılacak, ardından DP’nin yeni tüzüğü gereğince oluşturulacak olan Siyaset Planlama Kurulu’nun 7 üyesi seçilecek. DP Başkanlık Divanı, Anavatan Partisi’yle bütünleşmeden önce genel başkanın yanı sıra 10 üyeden oluşmaktaydı. Yeni yapılanmayla birlikte üye sayısı 15’e çıkarılmış bulunuyor. DP Siyaset Planlama Kurulu’nda benimsenen siyaset planlama ve önerileri, Genel Başkan tarafından Genel İdare Kurulu’nun onayına sunulacak. Ankara / cihan

09.11.2009


 

Dünyanın en zekisi belli oldu

Antalya’da gerçekleştirilen 18. Dünya Zekâ Oyunları Şampiyonası’nda dünyanın en zeki kişisi son 10 yılda 7. defa şampiyonluğu elde eden Alman Ulrich Voigt oldu. Geçen yılki şampiyonada ikinci olan Mehmet Murat Sevim, bu sene üçüncülüğü kazandı. Akıl Oyunları Dergisi tarafından Diva Otel’de düzenlenen yarışmada, bireysel kategoride, Alman Ulrigh Voight birinci oldu. İkinciliği Slovakya’dan Peter Hudok elde ederken, geçen yıl ikinciliği kazanan Mehmet Murat Sevim, üçüncü oldu. Japonya’dan Hideaki Jo ise yarışı dördüncü tamamladı. Takım finallerinde ise Almanya birinciliği elde etti. Antalya / aa

09.11.2009


 

Köln camiinin temeli atıldı

Dİyanet İşleri Türk İslâm Birliği’nin (DİTİB) Almanya’nın Köln şehrinde yaptıracağı Merkez Camiinin temeli, Devlet Bakanı Faruk Çelik’in de katıldığı törenle atıldı. Devlet Bakanı Çelik yaptığı konuşmada, temeli atılan caminin şaheser mimarî özelliğinin olduğunu belirterek, caminin dışarıdan şeffaf bir yapıya sahip olduğunu, içinin ise dışarıdaki şeffaflıktan daha şeffaf olacağını söyledi. 20. yüzyıldan dünyada geriye kalanın hoşgörüsüzlük iklimi olduğunu ifade eden Çelik, bugün bütün din temsilcilerinin burada toplanarak, hoşgörü iklimini oluşturduklarını kaydetti. Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu da temeli atılan caminin Almanya için iftihar tablosu oluşturduğunu söyledi. Modern insanın ciddî bir yalnızlık içinde olduğunu ifade eden Bardakoğlu, cami ve kültür merkezlerinin modern insanın yalnızlığını gideren toplumla ve kendisini barıştıran mekânlar olduğunu kaydetti. Berlin Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri ve DİTİB Genel Başkanı Sadi Arslan da caminin Almanya’da Türklerle Almanlar arasında geçmişten geleceğe bir köprü oluşturacağını söyledi. Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Uyum Sorumlusu Thomas Kufen de Köln için bir cami inşa edildiğini ve bu caminin hoşgörü, diyalog ve birlikte yaşamanın işareti olduğunu ifade etti. Köln Merkez Camii temel atma töreni caminin din görevlisi Şaban Kondi’nin Kur’ân-ı Kerim okumasıyla başladı ve iki ülkenin millî marşları çalındı. Temeli atılan cami ve kültür kompleksi yaklaşık 16 bin metrekarelik kullanım alanına sahip olacak. Caminin 55 metre yüksekliğinde 2 minaresi ve 36,5 metre çapında bir kubbesi olacak. Köln / aa

09.11.2009


 

Alman vatandaştan geri dönüşüm robotu

Alman vatandaşı olan ve Kuşadası’nda yaşayan Juergen Glaser, çevre duyarlılığı oluşturmak ve mesaj vermek için atılan içecek şişelerini toplayıp geri dönüşüm robotu yaptı. Kuşadası Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) genel sekreterliği yapan çevre dostu Juergen Glaser, dernek olarak bölgede çevre bilincinin yaygınlaşması ve çevre kirliliğinin önlenmesi için birçok çalışmalara katıldığını belirtti. Tabiatın tahrip edilmesine ve çevre kirliliğine üzülen Glaser, bu konuda çevre duyarlılığı oluşturmak ve mesaj vermek için, tabiata atılan içecek kutularından yapmış olduğu geri dönüşüm robotunu EKODOSD’a hediye etti. Juergen Glaser, “Maalesef kıyılarımız, denizlerimiz ve şehirlerimiz çevre bilinci olmayan, kendi varlıklarından başkasını düşünmeyen kişilerce kirletilmektedir. Ekolojik dengenin sağlanması ve yaşanabilir bir dünya için, herkesin çevresine karşı duyarlı ve hassas olması gerekmektedir. Bu atıkları temizlemek için bizim gücümüz yetmez. Önemli olan atılan atıkları temizlemek değil, tabiata atılmalarını önlemektir.” dedi. Kuşadası EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü ise eğitim kurumlarındaki öğrencilerde çevre bilincinin gelişmesi ve çevresel farkındalık oluşturulması için, Juergen Glaser’in yapmış olduğu geri dönüşüm robotunun güzel bir mesaj vereceğini düşündüklerini ifade etti. Sürücü, “Günümüzde çevre bilincinin yaygınlaşması, özellikle bizim gibi turizm şehirlerinde yaşayanlar için çok önemlidir. Çünkü çevre bir turizm kaynağıdır.” diye konuştu. Kuşadası / cihan

09.11.2009


 

Sigara arttıkça kanser de artıyor

Türk Akciğer Kanseri Derneği (TAKD) Başkanı Prof. Dr. Nezih Özdemir, akciğer kanserinin birinci sebebinin sigara olduğunu bildirdi. TAKD ve Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından düzenlenen ‘’Lokal İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Tedavisinde Uzlaşıya Doğru’’ Sempozyumu, Pamukkale’de gerçekleştirildi. Akciğer kanseriyle ilgili Türkiye ve dünyadaki son gelişmeler, teşhis ve tedavideki yeniliklerin ele alındığı sempozyumun sonunda bir konuşma yapan TAKD ve Sempozyum Başkanı Prof. Dr. Nezih Özdemir, akciğer kanserinin erkeklerde kanser ölümlerinin başında geldiğini, kadınlarda ise 6. sırada yer aldığını belirtti. Akciğer kanserinin sebepleri arasında birinci sırayı sigaranın aldığını ifade eden Prof. Dr. Özdemir, ‘’Ülkemizde yapılan bir çalışmaya göre akciğer kanserli hastaların yüzde 80’i sigara içen, yüzde 10’u sigarayı bırakmış, yüzde 10’u ise hiç sigara içmemiş hastalardan oluşmaktadır.” dedi. Denizli / aa

09.11.2009


 

Kurbanlık hilelerine karşı dikkatli olun

Kurban Bayramına az zaman kala bazı hayvan satıcılarının, büyükbaş hayvanlarını, öndeki iki dişini söküp, ‘’kapak attı’’ (halk arasında ergenleşen hayvanın öndeki iki dişinin döküldüğü zaman kurban olmaya ehil olması) gibi göstererek kurbanlık olarak satmaya çalıştıkları öğrenildi. Kocaeli Müftü Vekili Bayram Erdoğan, mal ile yapılması gereken ibadetlerden olan kurban kesme ibadetini akıllı, ergenlik çağına gelmiş, yolcu olmayan ve zengin sayılan her Müslümanın yerine getirmesi gerektiğini ifade etti. Koyun, keçi, sığır, manda ve deveden kurban olacağını belirten Erdoğan, ‘’Bunların dışındaki hayvanlardan kurban olmaz. Kurbanın kesilebilmesi için koyun ve keçinin 1, sığır ve mandaların 2, develerin ise 5 yaşını tamamlamış olmaları gerekir. Koyun ve keçi bir kişi, sığır, manda ve deve 1 ile 7 kişi arasında kurban edilir’’ dedi. Erdoğan, kurban seçimiyle ilgili şu bilgileri verdi: ‘’Kesilecek hayvanın gözlerinin biri veya ikisi kör olmamalı, boynuzları ve kulakları dibinden kesilmiş veya kırılmış olmamalı, dişlerinin çoğu veya tamamı olmayanlar, kuyruksuz veya kuyruğunun yarısından fazlası olmayanlar alınmamalıdır. Kesileceği yere yürüyemeyecek kadar aşırı zayıf, topal, hasta olan hayvanlar kurban olmaz.’’ Bazı hayvan satıcılarının kurbanlık almayı planlayan vatandaşları yanıltmak amacıyla büyük baş hayvanlarının öndeki iki dişini söküp ‘’kapak attı’’ gibi göstererek satmaya çalıştıklarını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti: ‘’Hayvanın kurban olabilecek yaşı doldurması gerekir. Özellikle sığırların kapak atması halk arasında kurbanlık olması anlamına gelir. Bazı satıcılar hayvanın dişlerinin döküldüğünü, kapak attığını gösterebilmek için hayvanın ön dişlerini sökerek satmaya çalışıyor. Bu tür satıcılar maddî olarak para kazanacağım derken manevî yönden ve Allah’ın katında kaybediyor.’’ Kocaeli / aa

09.11.2009


 

Öğretmenlerin maaşı harcamalarını karşılamıyor

Türk Eğitim-Sen’in öğretmenlerle ilgili anket sonuçlarına göre, ‘’Öğretmenlerin yüzde 75.1’i aylık gelirinin harcamalarını karşılamaya yetmediğini belirtirken, yüzde 67.8’i ise son bir yıl içinde banka kredisi çektiğini’’ ifade etti. Türk Eğitim-Sen, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla 3 bin 65 öğretmene anket düzenledi. Anket sonuçlarına göre, ankete katılan öğretmenlerin yüzde 41.5’inin geliri aile ve çocuk yardımı dahil maaşı ve ek ders ücretleri ile birlikte 1501-2000 TL olarak belirlendi. Öğretmenlerin yüzde 75.1’i ‘’Aylık gelirinin harcamalarını karşılamaya yetmediğini’’ belirtirken, yüzde 67.8’i ise ‘’Son bir yıl içinde banka kredisi çektiğini’’ ifade etti. Ankette, çoğunluğunun ‘’Maddî konular nedeniyle eşiyle tartıştığı’’ ortaya çıktı. Ankara / aa

09.11.2009


 

Üsküdar’daki camiler ilâçlandı

Üsküdar Belediyesi, Cuma namazı öncesinde Üsküdar’da bulunan camileri, Karacaahmet’deki Cem Evi ve Bağlarbaşı’ndaki Surp Haç Ermeni Kilisesi Domuz Gribine karşı ilâçlandı. Üsküdar Belediyesi, sosyal hayat ve eğitim alanları ile ulaşım hizmetlerinde domuz gribine karşı bir dizi önleyici tedbir aldı. Daha önce Harem Otobüs Terminali, ilçe genelinde bulunan ilk ve ortaöğretim okulları ve kütüphanelerde domuz gribine karşı ilâçlama yapan Üsküdar Belediyesi son olarak ilçe genelinde bulunan camiler ile Cem Evi ve Ermeni Kilisesi’nde virüse karşı dezenfekte çalışması gerçekleştirdi. Konuyla ilgili olarak bir açıklama yapan Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara, başta okullar ve kütüphaneler olmak üzere insanların yoğunlukla bulundukları yerlerde ilâçlama işlemini sık sık yaptıklarını belirterek, “Üsküdar’da 65 ilköğretim, 27 ortaöğretim okulu ile 182 cami, 3 Kilise, 1 Sinagog bulunuyor, bu alanların temizliği ve ilâçlanması konusunda kurumlarla organize bir şekilde işbirliği halinde çalışmaktayız” dedi. Kara ayrıca halkın bilinçlendirilmesi amacıyla Domuz Gribi’ne karşı eğitim seminerleri verdiklerinin altını çizdi. İstanbul / Gülsevil Kahriman

09.11.2009


 

Enerjide dışa bağımlıyız

Önümüzdekİ yıl enerjinin ithalattaki payı yüzde 22,5 olacak ve Türkiye 34,5 milyar dolarlık enerji ithal edecek. Gelecek yıl ihracat fiyatlarının yüzde 3,5, ithalat fiyatlarının yüzde 7,2 oranında artması öngörülüyor. Türkiye’nin gelecek yıl ithalatının, 110,4 milyar dolarını ara malı, 23,5 milyar dolarını sermaye malı, 18,4 milyar dolarını tüketim malı oluşturacak. Bu yıl enerji ürünleri fiyatlarındaki düşüş ve üretim daralması sebebiyle bu ürünlerin ithalatının yüzde 46 azalması bekleniyor. Bu yılın tamamında 2008 yılı ortalamasına göre petrol fiyatlarında yüzde 36,6, emtia fiyatlarında ise yüzde 20,3 azalma bekleniyor. 2010 yılında ise enerjinin ithalattaki payı yüzde 22,5 olacak ve Türkiye 34,5 milyar dolarlık enerji ithal edecek. Enerji ithalatının gelecek yıl, 2009 yılına göre yüzde 32,1 artması öngörülüyor. 2010 yılında Türkiye’nin, 101,6 milyar dolarlık imalat sanayi ürünü ihraç etmesi öngörülüyor. Gelecek yıl imalat sanayinin ihracatın yüzde 94,5 artacağı tahmin edilirken, imalat sanayi ihracatının 2009 yılına göre yüzde 9,2 artacağı öngörülüyor. Ankara / aa

09.11.2009


 

KİT’ler, gelirini 5’e katlayacak

Kamu İktisadî Teşebbüslerinin (KİT), bu yılın sonunda 1 milyar 139 milyon lira kâr etmesi beklenirken, 2010 yılında kârının 4 milyar 999 milyon liraya ulaştırması hedefleniyor. 2010 yılı programından derlenen bilgilere göre, KİT’lerin bu yılın sonunda 75 milyar 980 milyon lira gelir, 74 milyar 841 milyon lira giderinin olması bekleniyor. 2010 yılında ise 86 milyar 706 milyon lira gelir etmesi öngörülen KİT’lerin 81 milyar 707 milyon lira gideri olacağı tahmin ediliyor. Bu durumda yıl sonunda 1 milyar 139 milyon lira kâr etmesi beklenen KİT’lerin 2010 yılında kârını 4 milyar 999 milyon liraya ulaştırması öngörülüyor. KİT’lerin giderlerinin ise yıl sonunda 74 milyar 841 milyon lira, 2010 yılında ise 81 milyar 707 milyon lira olması öngörülüyor. Gelecek yıla bakıldığında işletmeci KİT’lerin 81 milyar 707 milyon lira gideri olacak. Ankara / aa

09.11.2009


 

‘Umut yolcuları’ yolda kaldı

Muğla’nIn Marmaris ilçesinde, yasa dışı yollarla yurt dışına çıkmaya çalışan Filistin ve Burma uyruklu 31 kaçak yakalandı. Kaçaklara para karşılığı yardım ettiği iddia edilen 6 Türk gözaltına alındı. Alınan bilgiye göre, Muğla İl Jandarma Komutanlığı ekiplerinin yapmış olduğu istihbarat çalışmasında, Marmaris’in Hisarönü Köyünde bir grup kaçağın tekneyle Yunanistan’a ait adalara geçme hazırlığında olduğu belirlendi. Jandarma ekiplerinin yaptığı operasyonda, 7’si kadın, 6’sı çocuk toplam 31 kaçak yakalandı. Jandarma ekipleri, kaçakların ifadeleri doğrultusunda, birden çok noktaya eş zamanlı baskınlar düzenledi. Ekipler, kaçakları para karşılığı yurt dışına çıkarmaya çalıştığı ileri sürülen 6 kişiyi gözaltına aldı. Olayla ilgili oldukları tespit edilen 6 kişinin ise arandığı öğrenildi. Marmaris / aa

09.11.2009


 

Deniz Kuvvetleri’ne hava yastıklı araçlar alınıyor

Savunma Sanayii Müsteşarlığının (SSM) bu yıl içinde programına aldığı hava yastıklı çıkarma araçlarının, ihale sürecinde ilk etap tamamlandı ve 21 yerli ve yabancı tedarikçi firmanın ihaleyle ilgilendiği bildirildi. Edinilen bilgiye göre Deniz Kuvvetleri Komutanlığının hava yastıklı çıkarma aracı ihtiyacının karşılanması amacıyla açılan ihalede yerli ve yabancı toplam 21 firma ‘’bilgi istek dokümanı’’ alarak teklif hazırlığına başladı. Savunma Sanayii Müsteşarlığınca yürütülecek proje, hava yastıklı araç projesi ile ilgili faaliyetlerinin tasarımı, üretimi ve-veya bakımı ile sistem-alt sistem bazında yeli firma ve organizasyonlar tarafından tedarik edilmesi işlerini kapsıyor. Savunma Sanayii Müsteşarlığının belirlediği ihale takvimine göre söz konusu tedarikin ilk aşamasını oluşturan ihalede ‘’bilgi istek dokümanı’’ alan firmalar arasında Aselsan, TAI-TUSAŞ gibi Türk savunma şirketleri de yeralıyor. Ankara / aa

09.11.2009


 

Ekonomi küreselleşiyor, ama politika hâlâ ulusal

Enerjİ ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, dünya ekonomisinin sürekli gelişme gösterdiğini, para, sermaye ve ekonominin küreselleştiğini, ancak politikanın hala ulusal olduğunu söyledi. Bakan Yıldız, Kayseri Genç Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (GESİAD) Boydak Holding’de düzenlediği, ‘’Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma ve Başarının İp Uçları’’ konulu konferansa katıldı. Buradaki konuşmasında, bir çok ülkenin gelişmesinde aile şirketlerinin önemli yükler üstlendiğini belirten Yıldız, Türkiye’de de böyle olduğunu, aile şirketlerinin ekonomideki önemli yerlerini koruduklarını dile getirdi. Aile şirketlerinin de diğer şirketler gibi büyümeleri, değişmeleri ve gelişmeleri gerektiğine işaret eden Enerji Bakanı, ‘’Bunlar çok güzel, ancak büyümeyle birlikte büyüyen paranın kontrol edilmesi çok zor. Böyle durumlarda profesyonel destek gerekiyor’’ diye konuştu. Yıldız, şöyle devam etti: ‘’Para, sermaye, ekonomi globalleşiyor, ama politikalar hala ulusal. O yüzden biz kendi içimizdeki bu yapılanmayı ve kendi içimizdeki firmaların ulusal politikalarını izlerken bir yandan da dünyaya entegre olacağız. Bunların düzenlemeleri çok önemli. Çünkü, bunların öngörülerini yapabilmek lazım. Nasipler, gayretlerin içinde gizli. Nasibin ne olacağını bilmiyoruz ama biz gayretten mesulüz. Bu hükümetler için de böyle, şirketler için de böyle, şahıslar için de böyle.’’ Kayseri / aa

09.11.2009


 

İşçi taşıyan kamyonet devrildi: 3 ölü, 30 yaralı

ŞIrnak’ta tarım işçilerini taşıyan kamyonetin devrilmesi sonucu 3 kişi vefat etti, 30 kişi yaralandı. Alınan bilgiye göre, Halim Ögel yönetimindeki 73 KC 832 plakalı kamyonet, Cizre-İdil karayolu üzerindeki Teke Köyü yakınlarında, virajı alamayarak şarampole yuvarlandı. 3 kişinin vefat ettiği kazada, çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturduğu yaklaşık 30 kişi yaralandı. Kazanın ardından olay yerine gelen ambulanslar, yaralıları Cizre Devlet Hastanesi’nde taşıdı. Durumu ağır olan 6 kişi Mardin Devlet Hastanesi’ne, 1 kişi ise Şırnak Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. Kamyonette bulunanların tarım işçisi olduğu ve dönüş yolunda kazanın meydana geldiği belirtildi. Şırnak / cihan

09.11.2009


 

Avrupa’nın da Türkiye’ye ihtiyacı var

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, “Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye’nin farklılıkları bir kenara bırakarak, ortak hedeflere odaklanmaları gerektiğini” söyledi. Bağış, Atina’da yayımlanan Kathimerini gazetesindeki demecinde, “Avrupa’nın ihtiyaç duyduğu enerji kaynaklarının büyük bölümünün Türkiye’nin çevresinde bulunduğunu” belirterek, “Türkiye’nin Avrupa’ya ihtiyacı olduğu kadar, Avrupa’nın da Türkiye’ye ihtiyacı var” dedi. Bağış, “Türkiye’nin, bugün dünyanın en büyük 15. ve Avrupa’nın da 6. ekonomisi olduğunu” belirterek, “Türkiye ayrıca, Avrupa’nın en büyük 4. iş gücüne sahip. Avrupa’nın ihtiyacı olan enerji kaynaklarının yüzde 70’i Türkiye’nin ya kuzeyinde, ya güneyinde ya da doğusunda bulunmaktadır. Türkiye aynı zamanda, Avrupa’nın, kaçınmak istediği yasa dışı göçmenler, terör, uyuşturucu kaçakçılığı vb. gibi şeyler için de bir set oluşturmaktadır. Bizim Avrupa’ya ihtiyacımız olduğu kadar, Avrupa’nın da bize ihtiyacı var. Her iki taraf da yoğun çalışmalarla farklılıkları bir kenara itecek yapıcı yöntemler bulmalı ve ortak hedeflerimize odaklanmalıyız” diye konuştu. Atina / aa

09.11.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.