03 Haziran 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Dünya

 

TERÖRDEN ÖTE BARBARLIK

Gazze’ye yardım filosunda bulunan Papadokostopulos Aristidis, gördükleri zulmü anlatırken şu ifadeleri kullandı: “Kimlik bilgilerini vermek istemeyen bir arkadaşımızı çok kötü şekilde dövdüler. Çok feci şartlar hakimdi. Terörizmden öte birşeydi.”

ÖLÜ SAYISI, AÇIKLANANDAN FAZLA

“Mavi Marmara’’ gemisinden Alman Sol Parti Federal Meclis üyesi Annette Groth da, saldırının barbarca işlenen bir eylem olduğunu, ölü sayısının açıklanandan daha fazla olduğunu tahmin ettiğini söyledi.

‘İsrail bize köpek muamelesi yaptı’

İsraİl’İn operasyon düzenlediği gemilerde bulunanlar, yaşanan dehşet anlarını anlattı. Gözaltındayken kendilerine su dahi verilmediğini belirten gönüllüler, askerlerin işkence yaptıklarını da söylediler.

Aris Papadoktopoulos (Yunan barış eylemcisi):

Papadokostopulos Aristidis, “Tek hedefimiz, Gazzelilerin ihtiyacı olan yardımı ulaştırmaktı” dedi. “Kimlik bilgilerini vermek istemeyen bir arkadaşımızı çok feci şekilde dövdüler” diyen Aristidis şunları söyledi: “Biri Yunan biri Amerikan iki kişiye sakinleştirmek için şırınga yaptıklarını gördüm. Çok feci şartlar hakimdi. Terörizmden öte bir şeydi. Şimdiye kadar böyle bir şey görmedik” Komandoların gemiye çıktıktan sonra karşı koyamadıklarını belirten Aristidis, “Bize vurdular. Kabul edilmez şartlarda esir tutulduk. Götürüldüğümüz limanda polis doluydu. Hapsi boylayacaksınız şeklinde tehditler savurdular. Kimseyle konuşmamıza izin vermediler” ifadelerini kullandı. Aynı gemide yer alan Türk kökenli İsveç milletvekili Mehmet Kaplan’ın da bulunduğunu anlatan Aristidis, “Mehmet çok dayak yedi. Bana ‘çok dayak yedim’ dedi. Milletvekili olmasına rağmen ona herhangi bir ayrım yapılmadı” şeklinde konuştu. İsrail kuvvetlerinin sert tutumunu da anlatan

Michalis Grigoropoulos (Yunan barış eylemcisi):

“Çok sayıda arkadaşımız feci şekilde dövüldü. Bunlar arasında gemiyi teslim etmek istemeyen kaptanımız da vardı. Başından, kulağından, başından, boğazından ve ayaklarından yaralandı. Yunan, Amerikan, Filistinli ve diğer karşı koyanlar da feci dövüldü. El Cezire muhabiri kalaşnikof kabzasıyla gözünden yaralandı.” Tuvalete gitmek için çocuklar gibi el kaldırdıklarını anlatan Gelalis, “Ayağa kalkmamıza izin verilmiyordu. Silâhlar üzerimize çevrilmişti. Limanda bizi oradan oraya götürüp durdular. Yapılanlar daha önce görülmeyen şeylerdi.”

Dimitris Yelalis (Yunan barış eylemcisi):

“Birkaç saniye içinde komandolar gemiye geldi. Dayak yedik, elektroşok uyguladılar aklınıza ne geliyorsa bize karşı kullandılar.”

Yücel Köse (Gazze gemisindeydi):

“Mavi Marmara gemisi hemen önümüzde bombalandı. Bombalarla gemi görünmez hale geldi. Yaralıları suya attılar. Bizim arkadaşlar iki askeri tuttukları için canları sıkılmış ve bütün yaralı insanları denize atmışlar. Hepimiz birbirimizden ayrıydık. İkişer üçer kişi, etrafımızı göremediğimiz zırhlı araçlarla bir yerlere götürdüler, hücrelere attılar. Uçağa binene kadar hiç ekmek ve su vermediler. Sadece gemiyi kontrol altına aldıklarında su verdiler.”

Yalçın Salel (Gazze-1 gemisindeydi):

“Ellerinde sürekli üzerimize doğrultulmuş bir silâh vardı. Mavi Marmara gemisinde silâhlar atılıyordu. Bizim gemiye çıktıklarında askerlere direnmedik. Askerler beni dipçikle itekledi, elim o sırada kapıya çarptı ve ezildi. Gözaltında bizim ihtiyaçlarımızı gidermediler. Su istedik vermediler. Yemek istedik dalga geçer gibi bir sandviç verdiler, içine ne olduğunu bilinmeyen bir et koydular. Bize köpek muamelesi yaptılar. Biz protesto için 3 gündür bir şey yemedik.”

Yaşar Çılgın: (Gazze-1 gemisindeydi):

“Olaylardan psikolojik olarak etkilendik. Bir daha giremeyeceğimize dair belge imzalattılar”

Kendimizi savaşta hissettik

İsraİl’İn saldırısına uğrayan ‘’Mavi Marmara’’ gemisinde bulunan Alman Sol Parti Federal Meclis üyesi Inge Höger, ‘’kendilerini savaşta ve rehin alınmış hissettiklerini’’ söyledi. Höger, kendisiyle birlikte gemide bulunan ve dün uçakla başşehir Berlin’e dönen Sol Parti Federal Meclis üyesi Annette Groth, Sol Parti’nin eski milletvekili hukukçu Norman Paech, Frankfurt kentinden doktor Matthias Jochheim ve Hamburg Filistin Cemaati Başkanı Nadir El Sakar ile birlikte Federal Mecliste düzenlenen basın toplantısına katıldı. Höger, ‘’Kolay değildi. Biz önce Chellenger 1 gemisinde bulunuyorduk. Bu gemi arızalandıktan sonra Türk sivil toplum kuruluşunun organize ettiği ‘Marmara’ gemisine geçtik ve İsrail’in saldırısını yaşadık. Kendimizi savaşta ve rehin alınmış hissettik. Bu, Gazze’ye uygulanan abluka gibi insan haklarına aykırı’’ dedi. Milletvekili oldukları için dönebildiklerini kaydeden Höger, ‘’Hepimiz barışçıl bir şekilde Gazze’ye insanî yardım götürmek istiyorduk. Hiç kimsede silâh yoktu’’ diye konuştu. Saldırı olduğu sırada kadınların geminin alt katındaki bölümde bulunduklarını ifade eden Höger, askerlerin bütün bavulları açtıklarını, ellerinin kelepçelendiğini, bütün eşyanın yerlere dağıtıldığını ve akşama kadar hiç hareket etmeden bütün günü oturarak geçirdiklerini kaydetti. Paech de İsrail’in yaptığının ‘’korsanlık’’ olduğunu belirterek, saldırıyı şöyle anlattı: ‘’Saat 04.30’da geminin etrafında şişme botların içerisinde askerler gördük. 10 dakika sonra ağır patlamalar duyduk. Daha sonra yukarıdan helikopterden askerler indi. Askerlerin hepsi maskeli ve ellerinde ağır silâhlar vardı.’’ Paech, geminin üst bölümünde askerlerin ateş açması sonucunda çok kişinin yaralandığını gördüğünü belirtti. Olayları bir kameraya kayıt ettiğini, ancak kameraya İsrail askerleri tarafından el konulduğunu ifade eden Paech, ‘’Gemide hiçbir zaman bıçak görmedim. Sadece saldırı sırasında askerlere karşı iki sopanın kullanıldığını gördüm. Başka bir şey de yoktu. Demir sopalar görmedim. Askerlere karşı baltaların kullanıldığı iddiası doğru değil’’ dedi. İsrail askerlerinin ölçüsüz güç kullandığını belirten Paech, ‘’haydutların eline düştüklerini, İsrail’in savaş suçu işlediğini’’ ifade etti. Groth ise saldırının barbarca işlenen bir eylem olduğunu, ölü sayısının açıklanandan daha fazla olduğunu tahmin ettiğini belirtti.

03.06.2010


 

AYRIMCI REJİM ÖYLE DAĞILMIŞTI

İsrail'in saldırdığı, Gazze'ye yardım götüren gemilerdeki yolcular arasında bulunan İsveçli yazar Henning Mankell, İsrail'e yaptırımlar uygulanması çağrısında bulundu. Sınırdışı edildikten sonra ülkesine dönen Mankell, İsrail'e, Gazze ablukasını kaldırması için Güney Afrika'daki ırkçı rejimin dağılmasına katkıda bulunan türden yaptırımlarla baskı uygulanması çağrısı yaptı.

GEMİLERDE TEK BİR SİLÂH YOKTU

Mankell, ''Yaptırımların büyük etkisi olduğunu bildiğimiz Güney Afrika deneyiminden faydalanmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu zaman aldı, fakat etkisi oldu'' dedi. Gazze'ye yardım filosundaki İsveç gemisi Sofia'da yolculuk eden Mankell, gemilerde silâh bulunmadığını ifade ederek, ''Gemilerde tek bir silâhın olmadığına sizi temin edebilirim'' şeklinde konuştu.

İsrail, ancak baskı ve yaptırımla yola gelir

İsraİl’İn saldırdığı, Gazze’ye yardım götüren gemilerdeki yolcular arasında bulunan İsveçli yazar Henning Mankell, İsrail’e yaptırımlar uygulanması çağrısında bulundu. İsrail’den sınırdışı edildikten sonra ülkesine dönen Mankell, Bulvar Gazetesi Expressen’in internet sitesinde yayımlanan konuşmasında, İsrail’e, Gazze’ye yönelik ablukayı kaldırması için Güney Afrika’daki ‘’apartheid’’ rejiminin dağılmasına katkıda bulunan türden yaptırımlarla baskı uygulanması çağrısı yaptı. Mankell, ‘’Yaptırımların büyük etkisi olduğunu bildiğimiz Güney Afrika deneyiminden faydalanmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu zaman aldı, fakat etkisi oldu’’ dedi. Konvoydaki İsveç gemisi Sofia’da yolculuk eden Henning Mankell, gemilerde silâh bulunmadığını ifade ederek, ‘’Gemilerde tek bir silâhın olmadığına sizi temin edebilirim’’ diye konuştu. Mankell, saldırıda ölenler olduğunu bilmediğini sadece yaralananlar olduğunu duyduğunu kaydetti.

03.06.2010


 

YAHUDİLERDEN DE TEPKİ

ABD’nin New York kentindeki İsrail Başkonsolosluğu önünde toplanan, aralarında “Hasetik” olarak da bilinen Yahudi grubun bulunduğu kalabalık, İsrail’in Gazze’ye yardım götüren gemilere saldırmasını protesto etti.

Yahudiler de ‘yeter artık’ dedi

ABD’nin New York kentindeki İsrail Başkonsolosluğu önünde toplanan, aralarında Yahudilerin de bulunduğu kalabalık bir grup, İsrail’in Gazze’ye yardım götüren gemilere saldırmasını protesto etti. Manhattan’da 42. caddede yapılan eylemde Türkiye ve Filistin bayrakları taşıyan göstericiler, sık sık İsrail devleti aleyhinde slogan attı. New York polisinin de geniş güvenlik tedbiri aldığı eyleme katılan göstericiler, “Gazze’deki ablukaya son verin”, “Amerikan Doları, İsrail’in savaş suçlarını besliyor”, “Ellerinde beyaz bayrak sallıyorlardı, sopa değil”, “İsrail katliâmı”, “Gazze’ye özgürlük” yazılı pankartlar da taşıdı. Üzerine “çarpı” işareti yaptıkları İsrail bayraklarıyla eyleme katılan dinî kıyafetli kalabalık bir grup Yahudinin de Manhattan’a gelerek eyleme destek vermesi dikkat çekti. “Hasetik” olarak da bilinen Yahudi grubun, yakalarına “Yahudi siyonist değildir” yazılı rozetler astığı gözlendi. İsrail Başkonsolosluğu önünde eylemlerini yaklaşık iki saat sürdüren göstericiler, daha sonra polisin belirlediği güzergâhı kullanarak Times Meydanına gitti. Burada da bir süre eyleme devam eden İsrail karşıtı grup, olaysız şekilde gösteriye son verdi.

03.06.2010


 

Avrupa’dan büyük öfke

Avrupa Parlamentosu Dışişleri Komisyonu Gazze’ye yardım götüren gemilere İsrail saldırısını görüşürken, “helikopterlerden inen askerlere sopalı saldırı” görüntüleriyle ülkesini savunmaya çalışan İsrail Büyükelçisi Ran Curiel, milletvekillerinin öfkeli tepkisiyle karşılaştı.

AP’den İsrail büyükelçisine tepki

Avrupa Parlamentosu (AP) Dışişleri Komisyonu’nun İsrail’in Gazze’ye insani yardım götüren gemilere saldırısını görüştüğü oturumda, “helikopterlerden gemilere inen askerlere sopalı saldırı” görüntüleriyle ülkesini savunmaya çalışan İsrail Büyükelçisi Ran Curiel, milletvekillerinin sert tepkisiyle karşılaştı. “Bu görüntülerin gerçek olduğunu nereden bilelim?” diyen çok sayıda Avrupalı milletvekili, İsrail’e güvenmemek için nedenleri olduğunu belirterek görüntülerin yayımlanmasına karşı çıktı. İsrail’in baskında gemilerdeki bütün kamera ve fotoğraf makinelerine el koyduğunu ve gerçek görüntüleri sildiğini belirterek Curiel’e tepki gösteren milletvekillerini, AP Dışişleri Komisyonu Başkanı Gabriele Albertini sakinleştirmekte zorlandı. Albertini’nin ısrarlı uyarılarıyla propaganda görüntülerinin devamını yayımlayabilen Curiel, Birleşmiş Milletler verilerine göre İsrail ambargosu dolayısıyla halkın yüzde 80’den fazlasının hayatlarını devam ettirmek için uluslar arası yardımlara ihtiyaç duyduğu Gazze’ye insani yardım götüren gemileri “provokasyon” ile suçladı

03.06.2010


 

Öldürmeye doymuyor

İsrail uçaklarının Gazze Şeridinin kuzeyindeki Beyt Lahya’ya düzenlediği hava saldırısında üç Filistinli öldü.

3 Filistinli daha şehit oldu İsrail uçaklarının Gazze Şeridi’nin kuzeyinde, Beyt Lahya’ya düzenlediği hava saldırısında üç Filistinli direnişçi şehit oldu. Hava saldırıları, bölgeden İsrail’e atılan iki ‘’Kassam’’ roketinin ardından geldi. Kemal Edwan’daki hastane kaynakları, ölenlerden hepsinin 20’li yaşlarda olduğunu belirtti. Ölenlerin ‘’Halk Kurtuluş Cephesi’nin askerî kanadı, Selahaddin Tugayları mensubu’’ olduğu belirtildi. Dün sabah saatlerinde de Han Yunus’un doğusunda, sınıra yaklaşmaya çalışan iki Filistinli ile İsrail askerleri arasında silâhlı çatışmalar meydana geldiği bildirilmiş ve çatışmalarda bir Filistinlinin öldüğü bildirilmişti. Ancak Gazze’deki sağlık görevlileri, olayın meydana geldiği bölgede herhangi bir ceset bulunmadığını kaydetti.

03.06.2010


 

Fransa, inandırıcı bir soruşturma istiyor

Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner, İsrail’e yaptırımları konuşmadan önce, sür'atle “inandırıcı bir uluslar arası soruşturma” yapılması gerektiğini savundu.

İsrail’in Gazze’ye giden yardım gemilerine saldırısı ve uluslar arası olası bir yaptırım kararıyla ilgili olarak RTL radyosunun sorularını cevaplayan Kouchner, “Fransa’nın öncelikle BM Güvenlik Konseyi kararının uygulanmasını beklediğini” söyledi. Fransız bakan, “İnandırıcı bir soruşturmanın yürütülmesini istedik. Bunun çabuk olması gerekiyor. BM Genel Sekreteri, bunun nasıl yapılacağını belirleyecek. Yaptırımlardan önce, olaylarının nasıl gerçekleştiğini anlamamız gerekir” diye konuştu. Kouchner, olayın sorumlularının cezasız kalmaması gerektiğini de sözlerine ekledi. İsrail’in saldırısını “büyük bir hata” olarak niteleyen Kouchner, bu saldırının İsrail’in dünyadaki imajına büyük zarar verdiğini ifade etti. Fransa Dışişleri Bakanı Kouchner ayrıca, İsrail ve Filistinlilere doğrudan görüşmelere başlamaları çağrısını yineledi.

03.06.2010


 

Diplomat aileleri Türkiye’den ayrıldı

İsrailli bütün diplomatların aileleri, İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın isteği üzerine Türkiye’den ayrıldı.

İsrail Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’deki bütün diplomatlarının ailelerini geri çağırdı. İsrail ordu radyosu, Dışişleri Bakanlığı’nın Ankara ve İstanbul’daki diplomatlarının ailelerinin önceki akşamdan itibaren İsrail’e getirilmeye başladığını duyurdu. Türkiye’den çağrılan aileler arasında öncelik çocuklu olanlara verildi. Ordu radyosuna konuşan bir yetkili, Türkiye’de şu ana kadar bir İsrailliye ya da Musevi vatandaşına herhangi bir saldırının bulunmadığını belirtmesine rağmen, sokaklarda ortamın çok gerginleştiğini, yoğun protestolar dolayısıyla çocuklar için okula gitmenin veya ailelerin alış verişe çıkmalarının imkânsız hale geldiğini de öne sürdü.

03.06.2010


 

Nikaragua, ilişkilerini askıya aldı

Nikaragua’nın, İsrail’le diplomatik ilişkilerini askıya aldığı bildirildi. Nikaragua Devlet Başkanlığı sözcüsü Rosario Murillo’nun radyoda okuduğu başkanlık bildirisinde, “Nikaragua’nın İsrail hükümetiyle diplomatik ilişkilerini derhal askıya aldığı” belirtildi.

Saldırıda ölenlerin ailelerine ve ülkelerinin hükümetlerine başsağlığı mesajının iletildiği bildiride, gözaltına alınanların serbest bırakılması çağrısında bulunuldu. Bildiride ayrıca, Nikaragua’nın “Filistin halkının mücadelesine şartsız” desteği dile getirilerek, Gazze Şeridi’ndeki ablukanın kaldırılması istendi.

03.06.2010


 

Şimdi ne olacak?

İlk şok ve öfke biraz duruldu. Şimdi akl-ı selim vaktidir. Başbakan Erdoğan’ın bir çok dünya ülkesi tarafından da canlı izlenen, bazılarını “Şimdi İsrail’e savaş ilân edecek!” beklentisi içine sokan hararetli konuşması da geride kaldı.

Bundan sonra neler olacağını değerlendirme ve tavır belirleyip harekete geçme vaktidir.

İsrail’in hamisi Amerika, Güvenlik Konseyi’nin kararını sulandırıp—uluslar arası soruşturma sözünün girmesine bile izin vermedi—yalnızca kınamaya dönüştürmesi, Avrupa Birliği Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Ashton’un da kınama ile yetinmesi, BM ve AB gibi uluslar arası kurumların, İsrail’e karşı etkin bir yaptırım düşünmediğini açıkça ortaya koydu. Hatta İsrail’in kara propagandasının etkisiyle bazı ülkeler saldırıyı meşrû müdafaa olarak görme eğilimine girdiler. Uluslar arası sularda, silâhsız ve masum sivillere saldırıldığını görmezden gelip, sopa ve bilyeleri silâh saydılar. Jeopolitik uzmanı, “Gelecek Yüzyıl: 21. Yüzyıl İçin Öngörüler” adlı ünlü kitabın yazarı George Friedman, Gazze’ye yardım konvoyunun asıl amacının “İsrail’in mantıksız ve zalim olduğunu göstermek” olduğunu, İsrail’i aşırı bir eyleme tahrik ederek küresel toplumdan koparmak istediğini, İsrail’in de bunu görerek güç gösterisinde bulunduğunu yazıyor. Bu yapılmasaymış abluka kırılır ve İsrail Hamas karşısında yenilmiş sayılırmış. Bu acımasız değerlendirmede Gazze’de aç susuz ve ilâçlardan yoksun bulunan masumların, gemide insanlık adına 32 ülkeden yardım için gönüllü olmuş yüzlerce insanın yeri yok. İHH ne kadar güçlü bir kuruluş imiş ki 32 ülkenin vatandaşını kendisinin bu gizli planına ikna edebilmiş!

İslâm ülkelerinin ise bu konuda ciddî bir tavır ortaya koyamayacağı cılız seslerinden anlaşılıyor. Mısır böyle bir durumda bile sınır kapısını yeni açabildi. Ama bütün halk sokaklarda ellerinde Türkiye ve Filistin bayraklarıyla coşkun sel gibiler. Kendilerinin olmayan hükümetlerinin suskunluğuna inat kardeşlik dayanışması sergiliyorlar.

Uluslar arası hukuk bir çok hukukçu tarafından yalnızca güçsüze uygulanması, güçlüye karşı bir yaptırımın olmaması dolayısıyla hukuk bile sayılmıyor. Bu olayda da İsrail’e uluslar arası hukuk çerçevesinde bir yaptırım çıkması mümkün görünmüyor.

Peki, İsrail’in yaptığı yanına kâr mı kalacak?

Somut olarak bir adım atılacak mı? İslâm dünyası İsrail ile bütün ticarî ilişkilerini kesebilir mi? Amerika’nın İsrail’e karşı herhangi bir tavır sergilemesi beklenebilir mi?

Maalesef hayır. Türkiye’nin bile uzun yıllardır İsrail’e özellikle askerî teknoloji ve tarım alanında birçok konuda oluşan bağımlılığını bir anda kesip atması zor. Bugün hayalperestlerin “Keşke İsrail’i bombalasa!” diye içinden geçirdiği uçaklarımızın bir kısmının elektronik sistemlerinin bile bu ülkeden geldiğini unutmamak gerek.

Ancak bu olayın dünya kamuoyu nezdinde İsrail’in Filistin’e karşı daha yumuşak bir tutuma girmesi için zorlanması, ablukanın esnetilmesi, Filistin’e daha çok sahip çıkılması gibi, işgal altındaki topraklara yönelik bazı olumlu etkiler doğuracağı açıktır.

ABD’nin Ortadoğu’daki etkinliğinin azalmasıyla oluşan güç boşluğunu Türkiye ile Rusya’nın doldurmaya çalıştığını, bu olayın da Türkiye’nin bölgedeki güçlü ve sahiplenen ülke imajını pekiştireceğini bazı uluslar arası gözlemciler söylüyor. Bizce bu yorum ABD’nin bölgedeki etkinliğinin azalması gibi doğru olmayan bir tesbite dayandığı için yanlış sonuca varıyor. Halklar nezdinde itibarı artan Türkiye’nin, halkından kopuk Arap yönetimlerini yalnızca tedirgin ettiği bir gerçektir.

Kısacası; maalesef bazı hamasî nutuklar ve küçük güç gösterileri dışında İsrail’e karşı hiçbir şey yapılamayacak. İsrail bir bakıma istediğini elde etti. Bundan sonra kimse Gazze’ye yardım konvoyu kurup denize açılamayacak. İsrail, Hamas’ın bu tahrikle yapacağı birkaç saldırıyı bahane gösterip Gazze’yi daha fazla vuracak. Türkiye bile uzun yıllardır İsrail’e özellikle askerî teknoloji ve tarım alanında birçok konuda oluşan bağımlılığını bir anda kesip atamayacak. Yani olan yine masumlara olacak. Ama bütün bunları beşerî aklımızla söylüyoruz. Elbette Kader-i İlâhî’nin de bir hesabı var! Mazlûmun ahı her an zalimi yakabilir.

H.İbrahim CAN

03.06.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.