27 Haziran 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Hesap sormamak orduya kötülüktür

GAZETECİ Lale Kemal, başarısızlıklarda hesap sormamanın orduya kötülük etmek olduğunu belirterek, Türkiye’de siyasi iradenin hesap soramadığını savundu.

Gazeteci Lale Kemal, Abant Platformu’nun, ‘’Demokrasi ve Dış Güvenlik’’ konularının tartışıldığı üçüncü oturumunda ’Silâhlı Gücün Demokratik Denetimi’’ konusunda konuştu. Kemal, başarısızlıklarda hesap sormamanın orduya kötülük etmek olduğunu söyledi. Türkiye’de siyasî iradenin hesap soramadığını ileri süren Kemal, yasal değişimlerin yapıldığını ancak zihinsel değişimin gerçekleştirilemediğini kaydetti. Kemal, askerin ülkenin sahibi olarak yetiştirilmesi yerine, yurt savunması ile görevli yetiştirilmesi gerektiğini söyledi. Geçtiğimiz günlerde, Güney Kore’de yanlış yapan 25 komutanın ordudan uzaklaştırıldığını belirterek, ‘’Güney Kore ordusu zaafa mı uğradı, tam tersine güven sağlamış oldular. Hesap sormamak, korkmak orduya kötülük yapmaktır. Terörle mücadelede zafiyet gösterenlerin Yüksek Askerî Şûrâ toplantısında terfi ettirilmemesi gerekir’’ dedi.

27.06.2010


 

PKK’DAN AYRILANLAR, TERÖR ÖRGÜTÜNÜ KINADI

Bir dönem terör örgütü içinde faaliyet gösteren, daha sonra örgütün silâhlı mücadelesine karşı çıkarak ayrılan örgüt eski yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 'Özgür Bireyler Topluluğu,' terör örgütü PKK'yı kınadı. Topluluğun yaptığı ortak açıklamada, terör örgütü PKK'nın “bir avuç çıkar grubuna hizmet ettiği” vurgulandı.

KANLA BESLENMEYEN HERKES ‘SAVAŞA HAYIR’ DEMELİ

Açıklamada “Karşılıklı ve anlaşmalı tırmandırılan şiddet, Kemalist-ırkçı rejimin devamı için çaba sarf eden ve barıştan yana olanlara zarar veren bir avuç çıkar grubuna hizmet etmektedir. Bu gerçeklik, ‘insanım’ diyen ve kandan beslenmeyen herkese 'savaşa hayır' deme ve bunun için çaba sarf etme sorumluluğu yüklüyor” denildi.

Terör Kemalist rejime yarıyor

YURT dışında yaşayan ve örgütten ayrılan eski yöneticilerinin de aralarında bulunduğu ‘Özgür Bireyler Topluluğu’ terör örgütü PKK’yı kınadı. Grub adına yapılan açıklamada, “Karşılıklı ve anlaşmalı tırmandırılan şiddet, Kemalist/ırkçı rejimin devamı için çaba sarf eden ve hem Kürtlere hem Türk halkının yoksul kesimine ve barıştan yana olan insanlara zarar veren bir avuç çıkar grubuna hizmet etmektedir” denildi.

Terör örgütü PKK’yı, Diyarbakır ve İstanbul’daki sivil toplum kuruluşlarından sonra yurt dışında yaşayan ve örgütten ayrılan eski yöneticileri de kınadı. Bir dönem terör örgütü içinde faaliyet gösteren, daha sonra örgütün silâhlı mücadelesine karşı çıkarak ayrılan örgüt eski yöneticilerinin de aralarında bulunduğu Özgür Bireyler Topluluğu’nun yaptığı ortak açıklamada, terör örgütü PKK’nın “Bir avuç çıkar grubuna hizmet ettiği” vurgulandı. Açıklamada, birçok eksikliğe rağmen adına Kürt açılımı ya da demokratik açılımın Kürt halkının sessiz çoğunluğunda iyimser bir hava oluşturduğu hatırlatıldı. Terör örgütü PKK dışında kalan Kürt politik çevrelerinin, atılan adımların yetersizliğini dile getirmekle birlikte, sürecin devam etmesi gerektiğini ve sorunun şiddet içermeyen yöntemlerle çözülmesinin önemini vurguladığı belirtilen açıklamada, “Açılım tartışmalarıyla birlikte tedirgin olan iki kesim oldu. Biri, başta TSK olmak üzere, bütün Kemalist kurumlarıyla statükocular, diğeri de PKK. Son günlerde artan şiddet olayları, ne Kürt halkının özgürlük taleplerine ne de Türk halkının ve Türkiye’de yaşayan diğer halkların refahına, mutluluğuna, güvenli geleceğine hizmet ediyor. Karşılıklı ve anlaşmalı tırmandırılan şiddet, Kemalist/ırkçı rejimin devamı için çaba sarf eden ve hem Kürtlere hem Türk halkının yoksul kesimine ve barıştan yana olan insanlara zarar veren bir avuç çıkar grubuna hizmet etmektedir. Bu gerçeklik, insanım diyen ve kandan beslenmeyen herkese ‘savaşa hayır’ deme ve bunun için çaba sarf etme sorumluluğu yüklüyor” denildi.

ŞİDDETİN PANZEHİRİ DEMOKRASİ

MEYDANA getirilen şiddet ortamının panzehirinin demokrasi olduğu, açılımın cesaretle ve daha somut, gerçekçi adımlarla devam etmesi gerektiği ifade edilen açıklamada, şu görüşlere yer verildi: “Hükümetin, devleti ne kadar temsil/kontrol ettiği tartışmalı olsa da elindeki olanakları demokrasiden yana gereği gibi kullanmadığı açıktır. Şiddet olayları veya PKK eylemleri demokratik açılımı durdurma gerekçesi yapılamaz ve Kürt halkının doğal hakları hiçbir örgütle, kesimle pazarlık konusu yapılarak ertelenemez. Dün de iradesi dışında toprakları bölüştürülen Kürt halkının hesabına ‘sınır kaydırması’, ‘OHAL’ gibi uygulamalar, asla çözüm olamaz! Hükümet cesur, gerçekçi ve PKK ile bağlantılandırmadan insanî adımlar attığında Kürtlerin sessiz çoğunluğunca destek bulacağı tartışmasız bir gerçektir. Kürt halkının sessiz çoğunluğuyla birlikte, hem de ‘Hareket Öcalan’ı satmaz’ diyen Ahmet Türk gibi, tüm BDP’li müritlerin ajitasyonlarına rağmen, PKK tabanının da ciddî bir kesimi yaratılan bu kaos ortamından rahatsızdır.”

27.06.2010


 

Topluma ümit verildi, arkası getirilemedi

Demokratik açılımda hükümetin toplumun beklentilerine cevap veremediğini belirten Siirt Baro Başkanı Avukat M. Ali Özel, “Toplumun daha çok özgürlük, güvenceli özgürlük, hukukun daha çok hakim kılındığı bir toplum, ayrımcılığın, fırsat eşitsizliğinin olmadığı bir toplum özlemlerine ve taleplerine cevap verilememiştir” dedi. Özel, bunu fırsat bilenlerin de çözümsüzlüğü çözüm olarak sunma adına şiddeti tırmandırdıklarını söyledi.

Topluma ümit verildi, arkası gelmedi

SİİRT Baro Başkanı Avukat M. Ali Özel, “demokratik açılım” adı altında hükümetin topluma verdiği umut yararsız kaldığını ifade ederek, Tekrardan gündeme getirilmesi yerine demokratik açılımın tüm toplum kesimlerince çok daha altının doldurulması gerekir” dedi.

Siirt Baro Başkanı Avukat M. Ali Özel şiddetin kaynağını değerlendirirken çok iyi tahliller yapmak durumunda olduklarını kaydetti. “Demokratik açılım” adı altında hükümetin topluma verdiği umut yararsız kaldığını söyleyen Özel, şunları kaydetti:

“Beklentilerine cevap vermemiştir. Toplumun daha çok özgürlük, güvenceli özgürlük, hukukun daha çok hakim kılındığı bir toplum, ayrımcılığın, fırsat eşitsizliğinin olmadığı bir toplum özlemlerinin taleplerine cevap verilememiştir. Bunu fırsat bilenlerde çözümsüzlüğü çözüm olarak sunma adına şiddeti tırmandırmışlardır. Şiddete şiddet unsurlarının toplum hayatından çıkması için olağanüstü hal gibi çözümler getiren görüşlere de katılmak mümkün değildir. Zira geçmişte denendiği gibi şiddet şiddeti beslemektedir. Olağanüstü hal uygulaması şiddetin kaynağı oluşturmaktadır. Şiddetin toplumun bütün kesimlerine dağılması ve yayılması sonucu bir yönetim şekli olmuştur. Tekrardan gündeme getirilmesi yerine demokratik açılımın tüm toplum kesimlerince çok daha altının doldurulması gerekir.”

27.06.2010


 

OHAL, ACI BİR TECRÜBE OLDU

SİİRT Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Vekili Özgür Çalapkulu ise OHAL’in acı bir tecrübe olduğunu söyledi.

Bu konuda sağduyulu davranmak gerektiğini kaydeden Çalapkulu, şunları söyledi: “Hep birlik ve beraberliği sağlamamız lâzım. Bu oyunlarına gelmemek lâzım. Sağduyulu davranmamız gerekir. Birik beraberlik sağlamamız gerekir. Bunları da buradaki halklar kendileri sağlayacaklardır. Getirilen öneriler arasında bölgede tekrar olağanüstü başlatılma önerisi getirilmektedir. Kesinlikle karşı çıkıyoruz. Daha önce geçmişte yaşanmış bir tecrübe var. Aslında acı bir tecrübe. Bu Olağanüstü hal iyi bir şey getirmediği, ortaya koymadığı ortada. Hal böyle iken tekrar böyle bir uygulamanın getirilmesi daha vahim sonuçlar getireceği bellidir. Huzur ortamını meydana getirmek için hep beraber çalışmamız gerekir. Bunu sağlamamız halinde yatırımlarda artar, huzur olur, işsizlik azalır. İstihdam artar. Güzel ortam olacak diye düşünüyorum.” diye konuştu. Siirt İşadamları Derneği Başkanı Faruk Pamukçu de tek çözümün demokrasi, kardeşlik, beraberlik olduğunu söyledi. Pamukçu, “Biz; Kürdüyle, Arabıyla, Türküyle kardeş bir toplumuz. Ne pahasına olursa olsun bu kardeşliği devam ettirmek istiyoruz. Bu dış mıhrakların ve kirli oyunların oyununa gelmeyeceğiz” dedi.

27.06.2010


 

Kılıçdaroğlu: Başbakan isterse görüşürüm

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, terörle mücadele konusunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan görüşme teklifi gelmesi durumunda kendileri için bir sorun olmayacağını söyledi.

Antalya’daki Porto Bello Oteli’nde sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile kahvaltıda buluşan Kılıçdaroğlu, gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazeteci, TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’in dün bir gazeteye verdiği röportajındaki, ‘’Mutlaka, siyasî partilerimizin değerli genel başkanlarının bir araya gelerek teröre karşı birlikte mücadele edildiği izlenimi vermelerinde büyük yarar olduğunu düşünüyorum’’ sözlerini hatırlattı. Bunun üzerine Kılıçdaroğlu, ‘’Ortamı gerecek bir politika hiç izlemedim. Tam aksine sükuneti her zaman tavsiye ettim. Terör olayına karşı çıktım. Bu konuda ulusal bir politika izlenmesi gerektiği ihtiyacını belirttim. Ama Başbakan böyle bir görüşmeyi arzu ederse bizim açımızdan sorun yok’’ dedi.

27.06.2010


 

12 Eylül'ü protesto için 30 yıldır siyah giyiniyor

MALATYA Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne bağlı huzurevinde kalan 67 yaşındaki Şeyho Karakoç (67), 12 Eylül askerî müdahalesini, yıllardır baştan aşağı giyindiği siyahlarla protesto ediyor.

Karakoç, yaptığı açıklamada, 12 Eylül 1980 tarihinde gerçekleştirilen darbede baskı ve şiddete maruz kaldığını belirterek, bu durumu 30 yıldan beri siyahlar giyinerek protesto ettiğini söyledi. Günlerce haksız yere yargılandığını ve nezarethanede tutulduğunu ifade eden Karakoç, şunları anlattı: ‘’12 Eylül 1980 darbesi bizi silindir gibi ezdi geçti. Darbeyi yapanlar aynı zamanda ayrımcılık da yaptılar. Aranılan kişileri sakladığım gerekçesiyle birinde 43, diğerinde 17 gün olmak üzere iki kez gözaltına alındım. Günlerce işkence yaptılar. Yaşadıklarımızdan Kenan Evren’i sorumlu tutuyorum.” 12 Eylül 1980 yılının kendisinde silinmeyecek, kötü izler bıraktığını belirten Karakoç, ‘’O karanlık gün ve geceler, birçok hayalimi alıp götürdü’’ dedi. Karakoç, 12 Eylül askeri müdahalesinin kendisini çok yıprattığını belirterek, şunları söyledi: ‘’Annem babam ben çok küçükken ölmüş. Hep bir aileye hasrettim. Kendime hayat kuracaktım. Ailem olacaktı. Ancak yaşadığım olayların etkisiyle evlenemedim. Tüm hayallerim suya düştü. O günden sonra ‘Kenan Evren’ zihniyetini ve olayları protesto etmeye karar verdim. Kendi kendime ‘bu zihniyet son bulana kadar beyaz giyinmeyeceğim’ dedim. Şimdi ayakkabımdan saatime kadar her şeyim siyah. Ölünce kefenimin de siyah olmasını istiyorum. Artık siyah benim yaşam şeklim oldu.’’

27.06.2010


 

Egemen Bağış: Rotayı kimse değiştiremez

DEVLET Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, “Türkiye’nin Batı’ya dönük rotasını değiştirmeye kimsenin gücünün yetmeyeceğini” söyledi.

Bağış, Avrupa Birliği Genel Sekreterliğinin (ABGS) Antalya Dedeman Otelinde düzenlediği “Medya Mensupları için AB Semineri”nin açılışında yaptığı konuşmada, “Türkiye’nin AB sürecinin, bu ülkenin tüm farklı renklerinin buluşabileceği ender platformlardan biri” olduğunu söyledi. Egemen Bağış, herkesin farklı endişeleri, şüpheleri olabileceğini kaydederek, “AB süreci, bütün bu endişeleri geride bıraktığımız bir süreç” dedi. Türkiye’nin üyelik sürecinden, AB’nin de çok şey kazandığını vurgulayan Bağış, sürecin “kazan kazan” platformuna dayandığını; bu karşılıklı sürecin daha iyi anlaşılabilmesi için böyle eğitim programları düzenlediklerini kaydetti. “Eksen kayması” tartışmalarına da değinen Bağış, “Türkiye’nin Batıya dönük rotasını değiştirmeye kimsenin gücü yetmez” dedi.

Bağış, Türkiye’nin, uluslar arası arenada çok farklı ve önemli platformlarda önemli roller aldığını belirtti. “AB tam üyelik serüveninin yolu TBMM Genel Kurulundan geçer’’ diyen Bağış, son günlerde terörle ilgili yaptıkları açıklamaların çarpıtıldığını, “evlât acısının milliyeti olmayacağını” vurguladı.

“Medya Mensupları İçin AB Semineri”nde, gazetecilerin de aralarında bulunduğu uzmanlar, akademisyenler ve ABGS yetkilileri Avrupa Birliği süreciyle ilgili panellerde söz alacak. Seminere, farklı illerden 50’den fazla basın mensubu katıldı.

27.06.2010


 

Dursun Çiçek haftaya hakim önüne çıkıyor

“İRTİCA ile Mücadele Eylem Planı’’ iddialarına ilişkin haklarında dava açılan ve aralarında Bedrettin Dalan ile Albay Dursun Çiçek’in de bulunduğu 7 sanığın yargılanmasına 28 Haziran 2010 Pazartesi günü başlanacak.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’ndeki salonda görülmesine başlanacak dâvânın iddianamesinde, hakkında yakalama kararı bulunan Yeditepe Üniversitesi kurucusu Bedrettin Dalan’ın, ‘’Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek’’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması isteniyor. Dalan hakkında ayrıca, ‘’silâhlı terör örgütü kurmak veya yönetmek’’ suçundan da 15 ile 22,5 yıl arasında hapis cezası talep ediliyor. İddianamede, tutuklu sanık Albay Dursun Çiçek’in de ‘’Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek’’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet, ‘’silâhlı terör örgütüne üye olmak’’ suçundan 7,5 ile 15 yıl arasında hapis cezasına mahkûm edilmesi isteniyor.

27.06.2010


 

Gazze’de ambargo, Türkiye’de yasak kalkacak!

Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu Adapazarı şehir merkezinde 250. eylemini gerçekleştirdi.

Eylemde yapılan açıklamayı, Platform adına İlim ve Hikmet Vakfı’ndan Behsat Çakmak okudu. Açıklamada şöyle denildi: “Ülkenin üzerinde büyük bir kara leke gibi duran, keyfi ayrımcılık ve yasaklar son uygulamayla terör estirmeye devam ediyor. Kronikleşen başörtüsü yasağı ve ayrımcılığın gelmiş olduğu nokta, toplumsal barış ve huzur açısından oldukça vahimdir. Hükümetin bu haksızlık karşısındaki iktidarsızlığı ortadadır. Muhalefetin ise çözüme katkı sağlamak yerine başörtüsü sorununu, ‘siyaset girmezse kendiliğinden çözülür’ gibi ilkel gerekçelere bağlaması; çağı okuyamayan, nesnel, yasakçı bir parti politikasının ürünü olabilir.” Eylemde, “Gazze’de ambargo, Türkiye’de yasak kalkacak!” yazılı pankat dikkat çekti.

27.06.2010


 

Bu gençlere sahip çıkalım

TUİK’in verilerine göre, 15-24 yaş arası gençlerin üçte biri, hem okula devam etmiyor, hem de çalışmıyor. Konuyu değerlendiren Nüfusbilim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Hilal Özcebe, işsiz, eğitim imkânlarından yararlanamayan genç nüfusun sağlıksız toplum yapısının oluşmasına neden olacağını ve bu gençlerin alkol, madde bağımlılığı, sigara kullanımı, çeteleşme, hırsızlık, dolandırıcılık ve depresyon başta olmak üzere çeşitli sorunlarla karşılaşma riski altında olduklarını kaydetti.

Geleceğimiz alarm veriyor

TÜRKİYE İstatistik Kurumu’nun Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi verilerine göre, 15-24 yaş gençlerin yüzde 25.3’ünün herhangi bir işi bulunmuyor. Gençlerin yaklaşık üçte biri okula devam ederken, üçte biri çalışıyor, geri kalan nüfus ise ne okula devam ediyor ne de iş hayatına katılıyor. Uzmanlar, eğitim imkânından yararlanamayan ya da çalışma hayatına katılamayan gençlerin hayat kalitesinin düştüğünü, sosyal, fiziksel ve ruhsal sağlığının da olumsuz etkilendiği uyarısında bulundu.

Nüfusbilim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Hilal Özcebe, yaptığı açıklamada, genç nüfusun ülkelerin gelişmişlik düzeyinde önemli bir faktör olduğunu, sağlıklı toplum yapısının kurulabilmesi için genç nesillerin eğitimli ve iş sahalarının geniş olması gerektiğini söyledi. Eğitimli ve iş hayatında aktif rol alan gençlerin refah düzeyi yüksek bir ülkenin göstergesi olduğuna işaret eden Özcebe, işsiz, eğitim imkânlarından yararlanamayan genç nüfusun ise sağlıksız toplum yapısının oluşmasına sebep olacağını ve bu gençlerin alkol, madde bağımlılığı, sigara kullanımı, çeteleşme, hırsızlık, dolandırıcılık ve depresyon başta olmak üzere çeşitli sorunlarla karşılaşma riski altında olduklarını kaydetti. Türkiye İstatistik Kurumu 2009 Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi verilerine göre, 15-24 yaş grubu nüfusunun yaklaşık 12,5 milyon olduğunu belirten Özcebe, bunun toplam nüfusun yüzde 17,2’si olduğunu bildirdi. Türkiye’de 4,2 milyon gencin, ortaöğrenim kurumlarına, 3 milyon gencin ise üniversitelere devam ettiğini anlatan Özcebe, ‘’Bir başka ifade ile 2008-2009 yılları için ortaöğretimde net okullaşma oranı yüzde 65, yükseköğretimde net okullaşma oranı da yüzde 28 civarındadır’’ dedi.

Özcebe, 2009 yılı verilerine göre 15-24 yaş arasındaki her dört gençten birinin (yüzde 25.3) işsiz olduğuna dikkati çekerek, gençlerin iş gücüne katılma oranının ise yüzde 39 düzeyinde olduğunu bildirdi. Türkiye’de gençlerin yaklaşık üçte birinin okula devam ettiğini belirten Özcebe, gençlerin üçte birinin çalıştığını, geri kalan nüfusun ise ne okula devam ettiğini ne de iş hayatına katıldığını ifade etti.

“FİZİKSEL VE RUHSAL

SAĞLIKLARI TEHDİT ALTINDA”

Bu göstergelerin genel olarak Türkiye’de gençliğin ‘’sosyal olarak dezavantajlı konumda’’ olduğunu düşündürdüğünü ifade eden Özcebe, şöyle devam etti:

‘’Oysa gençlik dönemi yaşamın en dinamik ve en verimli dönemlerinden biridir. Gençlik döneminde öğrenme çok hızlı olmakta, çok kolay beceri gelişmektedir. Bilgi ve becerisi gelişen gençler ise toplumsal olaylara daha duyarlı olmaktadır. Gençlerin her zaman bir önceki nesilden daha fazla öğrenmesi ve gelişmesi ülkenin kalkınma hızını arttıracaktır. Eğitim kurumlarında yeterince yer alamayan ya da çalışma hayatına katılamayan gençlerin yanı sıra hiçbir sosyal etkinliği olmayan gençliğin yaşam kalitesi düştüğü gibi sosyal, fiziksel ve ruhsal sağlığı da olumsuz olarak etkilenmektedir. Bugün gençler arasında sigara kullanımı ve alkollü içki tüketimi artmakta, madde kullanımı yaygınlaşmakta, çeteleşme görülmektedir. Gençlerde internet bağımlılığı artmakta, yazılı ve görsel medya tarafından eğitilmekte ve yaşam tarzı belirlenmektedir. Sağlıklı bir nesil yerine beslenme bozuklukları nedeniyle şişmanlık artmakta, spor yapmayan bir gençlik ortaya çıkmaktadır. Gençler kendi kararlarını veremedikleri, stres ile başa çıkamadıkları, iletişim becerilerini kullanamadıkları, ‘hayır’ demeyi bilmedikleri için kendilerini riskli davranışlardan koruyamamaktadırlar.’’

Nüfusbilim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Özcebe, doğru ve bilinçli yetişmeleri için gençlere yönelik ‘’sistematik bir hizmet sunum modeli’’ sunmaya başlanması gerektiğinin altını çizerek, ‘’Bu hizmet, eğitim, sağlık ve sosyal hizmeti kapsayan bir bakış açısına sahip olmalıdır. Gençlerimizin sağlıklı büyüme ve gelişmelerini tamamlayabilmeleri, sosyal gelişimlerini sağlayabilmeleri için ivedilikle geniş bakış açılı bir gençlik politikasının geliştirilmesi gerekmektedir’’ diye konuştu.

27.06.2010


 

İmam-Hatipliler İstanbul’da buluştu

ÖNDER’in organizasyonu ile Anadolu’nun çeşitli illerinden İstanbula gelen imam-hatipli öğrenciler “Kardeşim Dedim!” organizasyonunda buluştu.

Bu yıl 2.si düzenlenen “Kardeşim Dedim!” organizasyonunda İstanbul’un tarihî ve turistik yerlerini gezen, eğitim ve eğlence programlarına katılan öğrenciler dolu dolu 4 gün geçirdiler. Topkapı Sarayı, Ayasofya, Panorama Müzesi, Eyüp Camii gibi bir çok mekanın ziyaret edilmesinin yanı sıra eğitim seminerlerine de katılan öğrenciler bu seminerlerde yazarlarla tanışma fırsatı buldular. İlk gün Mahmut Toptaş ile buluşan öğrenciler, 2.gün Abdullah Yıldız’ın Namaz Bilinci adlı seminerine katıldılar. Mavi Marmara yolcularından Cemal Yılmaz ile de görüşen öğrenciler gemide yaşananları ilk ağızdan dinleme şansı buldular. Öğrenciler bu akşam da Ömer Faruk Öndağ ile Verimli Ders Çalışma ve Motivasyon konulu eğitim seminerine katılacaklar. Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Ege ve Karadeniz Bölgelerinden gelen öğrencilerin bir kısmı ilk defa İstanbul’a gelmenin sevincini yaşadı.

27.06.2010


 

Cezaevinde üniversite bitirdiler

EDİRNE Açık Ceza İnfaz Kurumu’nda üniversite eğitimini tamamlayan 4 hükümlü, törenle kep giyerek, teşekkür belgelerini aldılar.

Cezaevi salonunda, 2009-2010 eğitim öğretim yılında cezaevinde açılan meslek edindirme kurslarında sertifika almaya hak kazananlar ile 4 hükümlünün de üniversite eğitimlerini tamamlamaları dolayısıyla tören düzenlendi. Edirne Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürü Ufuk Aslan, törende yaptığı konuşmada, hükümlülerin kişisel, sosyal ve kültürel, meslekî ve ahlâkî yönden gelişmelerini sağlayarak, yeniden suç işlemelerini önleyecek değerler kazanmalarına imkân vermenin en önemli hedefleri olduğunu belirtti. Eğitim öğretim döneminde cezaevinde 75 hükümlünün eğitim gördüğünü, bunlardan 4’ünün üniversite eğitimini başarıyla bitirdiğini ifade eden Aslan, yıl içerisinde açtıkları meslek edindirme kurslarına katılan 152 hükümlünün de başarılı olarak sertifika almaya hak kazandığını bildirdi. Daha sonra cezaevinde açılan kurslarda başarılı olanlara da sertifikaları verildi.

27.06.2010


 

Asgarî ücret 22 lira artacak

Yetişkinler için uygulanan asgarî ücret Temmuz ayında 22 lira artacak. Yılın ilk yarısında 16 yaşından büyükler için yüzde 5,2 arttırılan asgarî ücrete, yılın ikinci yarısı için yüzde 4,3 zam yapılacak.

Asgarî ücrete 22 lira zam

YetİŞKİNLER için uygulanan asgarî ücret gelecek ay 22 lira artacak. Asgari Ücret Tespit Komisyonunun kararı doğrultusunda, 1 Temmuz-31 Aralık 2010 tarihleri arasında geçerli olacak asgarî ücrette gelecek ay düzenlenmeye gidilecek. Düzenlemeyle yılın ilk yarısında 16 yaşından büyükler için yüzde 5,2 artırılan asgarî ücrete, yılın ikinci yarısı için yüzde 4,3 zam yapılacak. Buna göre, halen 16 yaşından büyük bekâr bir işçi için brüt 729, net 576,57 lira olan asgari ücret, yüzde 4,3’lük zamla brüt 760,50, net 599,12 liraya yükselecek. 16 yaşından küçük işçiler için geçerli olan asgarî ücrete ise gelecek aydan itibaren 19,33 lira artırılacak. Halen 16 yaşından küçükler için brüt 621, net 499,25 lira olan asgarî ücret, bu artışla brüt 648, net 518,58 lira olacak. Kapıcılar için brüt 729, net 619,65 lira olarak uygulanan asgari ücret, brüt 760,50, net 646,42 liraya yükselecek. 1 Temmuz itibarıyla yapılacak düzenleme, asgarî ücret üzerinden yapılan kesintileri ve işverene maliyeti de arttıracak.

İŞVERENE MALİYETİ ARTTI

1 Temmuz itibarıyla yapılacak düzenleme, asgarî ücret üzerinden yapılan kesintileri ve işverene maliyeti de artıracak. Asgarî ücretten 16 yaşından büyük işçiler için yapılan kesinti 161,38, 16 yaşından küçük işçiler için 129,42, kapıcılar için 114,08 lirayı bulacak. Asgarî ücretin işverene toplam maliyeti 16 yaşından büyük işçiler için 924,01, 16 yaşından küçük işçiler için 828,39, kapıcılar için 924,01 lira olacak. Yeni asgarî ücretle birlikte sosyal sigortalar primine esas kazancın alt ve üst sınırı da değişecek. Halen asgarî ücretin brütü olan 729 liraya karşılık gelen prime esas kazancın alt sınırı 760,50 liraya, 4 bin 738,5 lira olan prime esas kazancın üst sınırı ise 4 bin 943,25 liraya çıkacak. Öte yandan, asgarî ücretteki artış, asgari ücrete endeksli olan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na göre uygulanacak idarî para cezalarında da artış yapılacak. Yeni asgarî ücret ile prime esas kazancın alt ve üst sınırları, 1 Temmuz-31 Aralık 2010 tarihleri arasında uygulanacak.

Sözleşmeli memura müjde

DanIştay, maaşlarını döner sermayeden alan sözleşmeli memurların hizmet sözleşmelerinin feshedilebilmesine imkan sağlayan hükmün yürütmesini durdurdu. Sendikadan yapılan yazılı açıklamada, Türk Sağlık-Sen’in, maaşlarını döner sermayeden alan sözleşmeli memurların hizmet sözleşmelerinde yer alan ‘’Kurum, döner sermaye gelirinin yetersiz kalması veya sözleşmeli personel ihtiyacının ortadan kalkması halinde sözleşmeyi feshedebilir’’ hükmünün yürütmesinin durdurularak iptal edilmesi talebiyle dava açtığı hatırlatıldı. Davayı görüşen Danıştay 12. Dairesinin hükmün yürütmesini durdurduğu vurgulanan açıklamada, Danıştay kararında dava konusu düzenlemede kurumun döner sermaye gelirinin azalmasının sözleşme feshinin nedeni olarak görüldüğü, sözleşmeni ne zaman feshedileceğine yönelik bir hüküm bulanmadığına dikkat çekildiği bildirildi. Açıklamada, “düzenlemenin eksik ve hukuka aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır’’ denilerek, yürütmenin durdurulmasına karar verildiği kaydedildi.

27.06.2010


 

LYS’de 635 bin öğrenci ter dökdü

ÜNİVERSİTE adaylarının katıldığı LYS-3 Edebiyat-Coğrafya sınavı sona erdi.

LYS, Türkiye'de 81 il merkezi ile Lefkoşa'da gerçekleştirildi. Sınava yaklaşık 635 bin aday girdi. 2 bin 22 binada, 30 bin 557 salonda yapılan sınavda 92 bin 515 kişi görev aldı. Tek oturumda gerçekleştirilen sınav, 120 dakika sürdü. LYS-3'te Türk Dili ve Edebiyatı, Coğrafya-1 testleri yer aldı. Türk Dili ve Edebiyatı testinde 56 soruya 85 dakika, Coğrafya-1 testinde 24 soruya 35 dakika cevaplama süresi verildi. LYS-2 ise bugün saat 10.00'da tek oturumda yapılacak ve 135 dakika sürecek. LYS-2'de Fizik, Kimya ve Biyoloji testleri yer alacak. Testlerde 30'ar soru bulunacak ve 45'er dakika cevaplama süresi verilecek. LYS-2'ye 276 bin 900 aday katılacak. Sınav 891 binada, 11 bin 770 salonda gerçekleştirilecek ve 38 bin 252 kişi görev alacak.Sınavda her test için ayrı soru kitapçığı bulunacak ancak tek cevap kağıdı kullanılacak. Bir test için tanınan süre bittiğinde ilgili teste ait soru kitapçıkları toplanırken ve diğer teste ait soru kitapçıkları dağıtılırken ara verilmeyecek.

27.06.2010


 

Çağlayan: İhracattaki artış hızı düşecek

Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, ihracatta bu yılın ilk aylarında ortalama yüzde 24-25’lerde bir artışın söz konusu olduğuna işaret ederek, ‘’Şimdi o hız biraz daha düşecek gibi gözüküyor” dedi.

Bakan Çağlayan, yaptığı açıklamada, rakamlara bakıldığında ihracatta 1 Ocak-24 Haziran 2010’da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 22,5’luk artış olduğunu belirtti. Bu yılın ilk aylarında ortalama yüzde 24-25’lerde bir artışın söz konusu olduğuna işaret eden Çağlayan, ‘’Şimdi o hız biraz daha düşecek gibi gözüküyor. Ama orta vadedeki programda belirlemiş olduğumuz 107,5 milyar dolar hedefimizi aşacağız’’ dedi.Türkiye’nin ihracatının yüzde 58’ini Avrupa bölgesine yaptığını hatırlatan Çağlayan, Avrupada yaşanan sorunları işaret ederek, “Dolayısıyla dolar/avro paritesinden dolayı avro ihracatımızı aynı rakamlarla yapmış olsak bile, pariteden dolayı daha az ihracat yapmış gibi gözükeceğiz. Oysa bizim avro ihracat rakamımız değişmeyecek. Bunları üst üste koyduğumuz zaman ihracat hızında bir yavaşlama olacağını göreceğiz” diye konuştu.Devlet Bakanı Çağlayan, ihracatçıların yaşadığı sorunları belirleyip bunlar üzerinde politikalar tesbit ettiklerini belirterek, çok kısa süre içinde bu tesbitleri Ekonomik Koordinasyon Kuruluna (EKK) götürerek ilgili bakanlarla konuşacaklarını bildirdi.

27.06.2010


 

Türkiye’nin “sigortası” yok

Türkİye’de sigorta sektörüyle ilgili istatistikler, ‘’Türkiye’nin sigortası yok’’ dedirtiyor. Deprem ve trafik gibi zorunlu sigortalarda bile sigortalılık oranı çok düşük kalan Türkiye’de kişi başına toplanan sigorta primi ise Avrupa ülkelerinin 20’de biri kadar bile etmiyor.

Ankara Ticaret Odası’nın (ATO) Hazine Müsteşarlığı, TÜİK, Emeklilik Gözetim Merkezi ve sigorta sektöründeki diğer kuruluşlardan derlediği verilere göre, deprem ve trafik gibi zorunlu alanlarda bile Türkiye’de sigortalılık oranı oldukça düşük kaldı. Dünyanın en önemli deprem bölgelerinden birinde yer alan Türkiye’de zorunlu olmasına rağmen konutların sadece yüzde 24,9’unun deprem sigortası bulunuyor. Tümü için zorunlu olmasına rağmen motorlu taşıtların yüzde 24’ünün trafik sigortası bulunmuyor. Her yıl binlerce trafik kazası yaşanan Türkiye’de kasko sigortası olmayan araçların oranı ise yüzde 75 nüfusu 72,5 milyona ulaşan ve sosyal güvenlik sisteminin emeklilikte yeterli gelir sağlamadığı Türkiye’de bireysel emeklilik sistemine katılanların sayısı ise sadece 2,1 milyon kişide kalıyor. Türkiye’de kişi başına toplanan sigorta primi ise Avrupa ülkelerinin 20’de biri kadar bile etmiyor. Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün, “Dünyada artık sigorta şirketleri akla gelebilecek her riski sigorta ediyor. Buna rağmen biz ‘bana bir şey olmaz’ mantığıyla kendimize, yakınlarımıza, bir ömür çalışarak elde ettiğimiz varlıklarımıza sigorta yaptırmıyoruz” dedi.

27.06.2010


 

Silivri Cezaevi’nde “dumansız koğuş”

AstIm hastası olan bir tutuklunun verdiği mücadele sonucu Silivri Cezaevi’nde “dumansız koğuş” dönemi başladı.

Türkiye Sigarayla Savaş Derneği öncülüğünde, İstanbul Valiliği ve Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı ile 6 Nolu L Tipi Kapalı Cezaevi’nde Astım hastası olan bir tutuklunun verdiği bir mücadele sonucu başlatılan projede artık tutuklu ve mahkumlar kendilerine ait olan alanlarda tütün ürünlerinin kullanılmadığı koğuşlarda kalma haklarını elde ettiler. Sigaranın zararlarını anlatan Türkiye Sigarayla Savaş Derneği Genel Başkanı Dr. Mustafa Aydın “21. yüzyılda bir ülke, başka bir ülkeyi kendisine bağımlı hale getirmek istiyorsa, o ülkenin halkını, gençlerini, çocuklarını, sigaraya başlatıyor. Sigara, 21. yüzyılda en büyük sömürge aracıdır. Devlet büyüklerine, yargı mensuplarına sesleniyorum: Lütfen oyuna gelmesinler” diye konuştu. Bu projenin gerçekleşmesine ve kamuoyunda duyurulmasında emeği geçenlere plaket verildi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kent Orkestrası Türk Halk Müziği, Türk Sanat Müziği ve Mehter Grubu dinleti sundular.

27.06.2010


 

Patrik camiyi ziyaret etti

Fener Rum Patriği Bartholomeos, Kayseri’nin Talas ilçesinde camiye dönüştürülen kilise ile Endürlük Mahallesi’ndeki kiliseyi gezdi.

Bortholomeos, Atina Başpiskoposu İeronimos ve İskenderiye Patriği Teodoros ile geldikleri Kayseri’de, Talas’ta 1886 yılında kilise olarak yaptırılan ve 1925 yılında Yamandede Camisi adıyla ibadete açılan yapıyı gezdi. Burada ilahi söyleyen heyet, imam Hacı Sadık Kahveci’den bilgi aldı. Patrik Bartholomeos, Kahveci’ye tespih hediye etti. Bartholomeos ve beraberindekiler, daha sonra ilçeye bağlı Endürlük Mahallesi’nde 1835 yılında yaptırılan kiliseyi de gezdi. Burada da ilahi söyleyen heyet, kilise yakınındaki muhtarlık binasında muhafaza edilen kiliseye ait kitabeyi inceledi. Bartholomeos, burada Sıla adlı çocuğa takı hediye etti.

27.06.2010


 

Trende patlayıcı madde ele geçirildi

Malatya Garı’nda yolcu treninde yapılan aramada çanta içinde patlayıcı madde ele geçirildi, olayla ilgili bir kişi gözaltına alındı.

Alınan bilgiye göre, Malatya Garı’nda gece yolcu treninde yapılan aramada, çanta içerisinde patlayıcı madde ele geçirildi. Çantanın sahibi olduğu iddia edilen bir kişi gözaltına aldı. Olayla ilgili soruşturma başlatılırken gözaltına alınan kişi sayısının artabileceği bildirildi. Bu arada, zanlının ifadesi doğrultusunda, bu kişiyle bağlantılı başka bir kişinin daha olabileceği düşüncesiyle Malatya’dan gelen bir yolcu treninin Sivas Taşlıdere İstasyonu’nda jandarma ekiplerince durdurulduğu ve arama yapıldıktan sonra trenin yoluna devam ettiği öğrenildi.

27.06.2010


 

Hız sınırı 90’dan 110 km’ye çıktı

KarayollarI Genel Müdürlüğünün Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek, yasalaştı.

Yasaya göre, Karayolları Genel Müdürlüğü özel bütçeli ‘’tüzel kişilik’’ olacak. Görev ve yetkileriyle hizmet birimleri yeniden düzenlenen Karayolları Genel Müdürlüğü, gerektiğinde, yapılacak yatırım ve hizmetlerle ilgili görevlendirilen şirketlere ortak olabilecek. Bu düzenleme kapsamında, bölünmüş yollardaki hız sınırı 90 kilometreden 110 kilometreye çıkarılıyor.

27.06.2010


 

Sendika başkanına “ağaç dikme” cezası

Eğİtİm-Sen Çorum Şube Başkanı Mahmut Alparslan, ‘hakaret’ suçundan ağaç dikme ve 3 ay süreyle bakımını yapma cezasına çarptırıldı.

Çorum 1. Sulh Ceza Mahkemesi, Eğitim-Bir-Sen’in, Çorum Şubesi Yönetim Kurulu üyelerinden Tahir Eşkil’e basın yoluyla hakaret ettiği gerekçesiyle Türk Eğitim-Sen Çorum Şube Başkanı Mahmut Alparslan hakkında açtığı davayı sonuçlandırdı. Mahkeme, davalı Türk Eğitim-Sen Çorum Şube Başkanı Alparslan’a, 50 adet ağaç dikerek, 3 ay süreyle bakımını üstlenme ve bin 740 TL adlî para cezası verdi. Mahmut Alparslan’ın, İl Divan Toplantısı’nda, “Hak etmedikleri makamlara hayâsızca oturan asalaklar” diyerek, hakaret ettiği Tahir Eşkil, konuyu yargıya taşımıştı.

27.06.2010


 

Çin Büyükelçisi’nden ‘hadisli’ dâvet

ÇİN Büyükelçisi Gong Xiaosheng, resmi ziyarette bulunduğu Zonguldak Valisi Erdal Ata’yı, ülkesinde yapılacak yatırım ve ekonomi fuarına, “İlim Çin’de de olsa arayınız” hadisiyle davet etti.

Büyükelçi Xiaosheng, Ticaret Müsteşarıyla resmi ziyaret için Zonguldak’a geldi. İlk olarak Zonguldak Valisi Ata’yı makamında ziyaret eden Çin Büyükelçisi Gong Xiaosheng, Ata’yı, Eylül ayında Çin’de ve Urumçi bölgesinde yapılacak fuara davet etti. Türk heyetini Çin’e davet ederken ilginç bir mesaj veren Büyükelçi Xiaosheng, Hz. Peygamber’in (İlim Çin’de de olsa arayınız) hadisine atıfta bulunarak şunları söyledi: “Hz. Muhammed (asm), çok uzaklarda da olsa gidin bilgi alın diyor. Onun için sizleri Çin’e dâvet ediyoruz” Vali Ata’nın, ‘İnşallah geleceğiz’ demesi üzerine Xiaosheng’in, “İnşallah değil, Maşallah geldik diyeceksiniz” şeklinde konuşması, herkesi güldürdü.

27.06.2010


 

Vuvuzela oyun oldu

GÜNEY Afrika’daki Dünya Kupası’nda tartışmalara yol açan vuvuzela’nın oyunu çıktı.

Vuvuzela’nın yasaklanmasıyla ilgili tartışmaların devam ederken vuvuzelanın şimdi de oyunu çıktı. Miniclip sitesindeki “Vuvuzela Shootout” isimli oyunda amaç, penaltılar sırasında rakip oyuncuların ve kalecinin dikkatini dağıtmak. Ne kadar yüksek ses çıkarırsanız, rakip oyuncuların gol atma şansı ve kalecilerin topu kurtarma ihtimali düşüyor.

27.06.2010


 

Uzakdoğu’da kirazın tanesi 1 dolar

TARIMSAL Araştırmalar Genel Müdürü Masum Burak, Türkiye’nin 2 yıl içinde kirazın tanesinin 1 dolar olduğu Japonya ve Uzakdoğu ülkelerine ihracat yapmaya başlayacağını bildirdi.

Türkiye Ulusal Kiraz-Vişne Çalışma Grubu’nun 14. toplantısı Afyonkarahisar’da yapılıyor. Türkiye’nin Uzak Doğu’ya kiraz ihracatı yapması için sürdürülen projenin sonuna gelindiğini ifade eden Burak, “Arkadaşlarımız Japonya’ya gidip, geldi. İnşallah 1 sene 2 sene içerisinde bu prosedürleri tamamlarsak Japonya ve Uzakdoğu ülkelerine kiraz ihracatına başlama şansımız olacak. Orada kirazın tanesi 1 dolar. Buraya ihracata başlamamızın ülke ekonomisine çok büyük katkısı olacaktır” dedi.

27.06.2010


 

Edirne açıkhava oteline döndü

649. Tarihî Kırkpınar Yağlı Güreşleri’ni izlemek için Edirne’ye gelen pek çok güreş tutkunu, otellerde yer bulamadığı ya da konaklama ücretleri pahalı geldiği için geceyi açık havada geçirdi.

Önceki günden itibaren Selimiye avlusunda, Osmanlı Mezar Taşları Sergi Alanı’nda parklarda yatanların sayısı bu sabah itibariyle daha da arttı. Altlarına battaniye ya da karton kutu sererek uyuyan güreşseverler, üzerlerini de kat kat örterek sabaha karşı soğuyan havadan korunmaya çalıştı. Meteoroloji verilerine göre en düşük hava sıcaklığının 15 derece seyrettiği şehirde güneşin ilk ışıklarıyla uyanan güreş tutkunları kahvaltılarını yine bu alanlarda yaptı. Cami avlularında, Selimiye Meydanı’nda ve Osmanlı Mezar Taşları Sergileme Alanı’nda, uyuyanları görenler şaşkınlıklarını gizleyemedi. Konaklama fiyatlarının 50 - 150 lira arasında değiştiği Edirne’de yıllardır konaklama sıkıntısı yaşanıyor.

27.06.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.