17 Ağustos 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Aile-Sağlık

İftar çadırları, kardeşlik duygularını pekiştiriyor

Ramazan ayında kurulan iftar çadırlarında halk birbiriyle kaynaşma imkanı buluyor.

Türkiye’nin hemen hemen her yerinde belediyeler veya sivil toplum kuruluşları tarafından kurulan iftar çadırları sayesinde binlerce insan biraraya gelerek iftarını açıyor. Kalabalık ortamda oruçlarını açan vatandaşlar, dostluk ve kardeşlik duygularını da pekiştiriyor.

Yardımların gerçek manada bu çadırlarda yerine ulaştığına inandığını dile getiren Patnos Müftüsü Şevket Dilmaç, iftar çadırlarının Anadolu insanının kültür ve geleneğinin en iyi örneklerinden biri olduğunu belirterek, bunların her tarafa yayılması gerektiğini söyledi.

Müslümanlar arasında oruçluyu iftar ettirme geleneği Peygamberimiz’in (ASM) tavsiyesi ve müjdesi ile başladığını ve bugüne kadar değişik şekillerle devam ettiğini ifade eden Müftü Dilmaç, Peygamberimiz’in (ASM) ‘’Kim bir müslüman kardeşine iftar vakti yemek yedirirse, onun sevabı kadar da kendisine sevap yazılır. Yemek yedirdiği kimselerin sevabından da hiçbirşey eksilmez’’ hadisini hatırlattı.

Dilmaç, daha önceleri evlerde, camilerin özel bölümlerinde veya cami avlularında düzenlenen iftar sofraları geleneğinin, sosyal gelişmeye paralel olarak sokağa iftar çadırları şeklinde tezahür ederek daha organizeli bir hale geldiğini ifade etti. Dilmaç, “Başta büyükşehir belediyelerinin başlattığı iftar çadırını kurma geleneği, bugün birçok sivil toplum örgütlerinin de dikkatini çekiyor.’’ şeklinde konuştu.

Patnos Müftüsü Dilmaç, iftar sofralarında sınıf farkının ortadan kalktığını, beraber dualar edilip yüzyüze kardeşçe yemekler yendiği ve samimi sohbet ortamı doğduğu için iftar çadırlarının sosyal kaynaşma birlik ve beraberlik için güzel ortamlar olduğunu altını çizdi. Hayırsever zengin insanların iftar çadırı gibi güzel geleneğe sahip çıkıp desteklemeleri hem dini hem de toplumsal bir görev olduğunu belirten Dilmaç, bu vesile ile fakir ailelerin hem gönülleri kazanılmış olacak hem de Allah katında geri çevrilmeyen duâlarını almış olacağını ifade etti.

17.08.2010


Özellikle çocukları asitli içeceklerden uzak tutun

Dıyetisyen Tuba Nergiz, insan beslenmesinde önemli bir yere sahip süt ve mamullerinin tüketiminin asitli içecekler yüzünden azaldığını belirtti.

Süt ve süt ürünlerinin sofralarda mutlaka bulunması gerektiğini ifade eden Diyetisyen Nergiz, asit yoğunluğu yüksek olan gazlı içeceklerin bazı sindirim hastalıkları ile kemik rahatsızlıklarını beraberinde getirdiğini belirtti. Özellikle çocukların asitli içeceklerden uzak tutulması gerektiğini vurgulayan Beslenme Uzmanı Nergiz, sütle birlikte mineral içeriği yüksek doğal bir içecek olan maden suyunu önerdi.

Konya Özel Selçuklu Hastanesi Diyetisyeni Tuba Nergiz, özellikle son yıllarda Ramazan ayının yaz aylarına denk gelmesiyle de birlikte soğuk gazlı içecek tüketiminde önemli bir artış gözlendiğini belirtti. Asitli içeceklerin zararlarına dikkat çeken Nergiz, “Şekerli suların karbondioksit gazıyla doyurulması esasına dayanan gazlı içeceklerin asit yoğunluğu yüksek olup pH dereceleri 2.5 ile 3.1 arasında değişmektedir. Yüksek asidite ise mide asit salgısını uyararak ülser gibi sindirim sistemi rahatsızlıklarına yol açmaktadır. Bunun yanı sıra asitli içeceklerin içeriğindeki yüksek miktardaki fosfor, kandaki paratiroid hormonu düzeyini artırarak kemiklerden kalsiyum çekilmesine neden olarak kemik yoğunluğunun düşmesine sebep olur. Aynı zamanda artan asitli içecek tüketimi süt ve süt ürünlerinin tüketimini de azaltmaktadır. Bu durum, kırık vakalarının artmasına sebep olmaktadır ve osteoporoza yakalanma riskini artırmaktadır.”

Bebek ve çocukları asitli içeceklerden uzak tutmak gerektiğini bildiren Nergiz, “Özellikle kalsiyum gereksiniminin arttığı gelişme ve yaşlılık öneminde çok dikkatli olunmalıdır. Ayrıca, unutulmamalıdır ki gazlı içeceklerin kalorisi de yüksek olduğu için kilo kontrolü üzerinde olumsuz etkileri vardır” uyarısında bulundu.

Gazlı içeceklerden olan maden suyunun diğerlerinden farklı olduğunu hatırlatan Diyetisyen Nergiz, şu bilgileri verdi: “Maden suyu; yer altından kuyu açılarak ya da kaynaktan doldurularak elde edilen ve mineral içeriği yüksek olan doğal bir içecektir. Bu yüzden serinlemek için maden suyunu tercih ederek; hem sıvı ihtiyaçlarını gidermiş hem de mineral gereksinimlerine katkıda bulunmuş olurlar. Ancak unutulmamalıdır ki maden suyunun da (özellikle meyveli maden suyu) kalorisi vardır bu yüzden miktarına dikkat etmek gerekir. Şeker hastaları, meyveli maden sularını tercih etmemelidirler. Halkımız tarafından yapılan bir yanlış da soda ile maden suyunu aynı olarak düşünmektir. Oysa ki soda; içilebilir özellikteki suya mineraller ve karbondioksit gazı eklenerek elde edilen yapay bir içecektir.”

Özellikle gastrit, ülser ve reflü gibi sindirim sistemi rahatsızlığı bulunan kişilerin maden suyu dışındaki asitli içecekleri tercih etmemesi gerektiğini söyleyen Tuba Nergiz, “Bunların yerine iftar ve sahurda daha sağlıklı olan ayran, taze sıkılmış meyve suları, kefir gibi içecekleri tercih etmelidirler. Günlük 2-2.5 litre su içmeyi kesinlikle unutmamalıdır” diye konuştu.

17.08.2010


Göz bozuklukları çocukların hayatını etkiliyor

Çocuklarda, zamanında tespit edilerek tedavi edilmeyen göz bozukluklarının, göz kayması, göz tembelliği, şaşılık gibi hastalıklara yol açabileceği belirtildi. Medical Park Özel Bursa Hastanesi Göz Hastalıkları Bölümü Op. Dr. Mehmet Mulun, bu durumun çocukların hayat boyu az görmesine, derslerinde, spor aktivitelerinde ve hayatlarının birçok alanında başarısız olmasına sebep olabileceğini dile getirdi. Mulun, çocukların göz muayenelerinin düzenli olarak yapılması gerektiğini vurguladı. Çocukların şikâyetleri olmasa da ilk göz muayenesi için ideal zamanın bebeklerde 6. ay, çocuklarda 3 yaş olduğunu belirten Mulun, teşhis ve tedavide geç kalınarak çocukların hayatlarının karartılmamasını kaydetti. Mulun, siyah görünmesi gereken göz bebeklerinde beyaz leke, ailede göz tembelliği ve bozukluğu, prematüre doğum, gözlerin sık ovuşturulması, başın bir yana eğerek bakma ve cisimleri sürekli gözüne yakın tutma gibi durumların fark edilmesi ile birlikte göz hastalıkları konusunda uzman göz hekimine gidilmesi gerektiğini dile getirdi.

17.08.2010


Ramazan’da göz damlanızı ihmal etmeyin!

Dünyagöz Hastanesi doktorlarından Prof. Dr. Hüsnü Güzel oruç tutacak hastaların göz damlalarını kesinlikle ihmal etmemeleri gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Hüsnü Güzel, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın göz damlalarının orucu bozmadığına yönelik açıklamasını da hatırlattı.

Periyodik göz muayenesi olması gereken ve göz damlası kullanan hastaların Ramazan dolayısıyla tedavilerini ertelememesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Hüsnü Güzel göz damlasının orucu bozmayacağına dair Diyanet İşleri Başkanlığı’nın müspet görüşünün olduğunu da hatırlattı. Prof. Dr. Hüsnü Güzel şunları söyledi: “Göz, insan vücudunda kendi kendini yenileyemeyen tek organ. Bu sebeple hem erken teşhis, hem de teşhis sonrası doğru ve sürekli tedavi kritik önem taşıyor. Bu yüzden göz kesinlikle ihmale gelmez ve tedavisi devamlılık gerektirir. Göz hastalarımız muayenelerini ve ilâç tedavilerini Ramazan ayı sebebi ile ertelememelidir.”

İstanbul / Recep Bozdağ

17.08.2010


Şanlıurfa’da ekmekler sağlıksız

Şanliurfa Fırıncılar Odası Başkanı Mehmet Emin Karaatlı, ekmek satan bakkal ve marketlerde yapılan denetimde satışa sunulan ekmeklerin yüzde 80’inin sağlıksız ortamda, eksik gramaj ve kaçak olarak satıldığını söyledi.

Zabıta ekipleri tarafından yapılan denetim sonucunda fırıncılara kesilen cezalara tepki gösteren Mehmet Emin Karaatlı, “Kaçak ve eksik gramajlı ekmeklerin bakkal ve marketlerden temizlenebilmesi için gerek Tarım Kontrol Şubesi ekipleri gerekse Zabıta Müdürlüğü ekipleri fırınlara uyguladığı yasal ceza işlemlerin Bakkallara da uygulamadığı takdirde, bu Mübarek Ramazan ayı içerisinde evine o ekmeği çok zor şartlarda götüren insanların boğazından ekmek çalan hırsızlarına kuryelik yapanları ödüllendirmiştir” dedi.

17.08.2010


Organik bal kremi cilde fayda sağlar

Sevva organik bal kremi, çiçek özlerinden elde edilen krem kadınların ve erkeklerin ortak tercihi oldu.

İçeriğindeki yüksek kalitede gerçek organik bal, sızma zeytinyağı, shea butter, gliserin ve diğer destekleyici karışımlarla hazırlanmış. Krem, özellikleri itibariyle cilde birçok faydası bulunuyor. Krem düzenli olarak kullanıldığında cildi onarıyor, besliyor, parlaklaştırıyor, temizliyor, nemlendiriyor, pürüzsüzleştiriyor ve cildin solukluğunu azaltıyor. Ürün Sağlık Bakanlığının 24.03.2005 tarihli ve 5324 no’lu kozmetik kanununa göre yasal prosedürlere, sağlık ve hijyen kurallarına uygun olarak üretiliyor. Geniş bilgi için; www.balkremi.net

17.08.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.