22 Ekim 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Aile-Sağlık

Amerika’da yaşayan Müslüman aileler, evlerini dershaneye çeviriyor

Amerika’dakı Müslüman aileler arasında evde eğitim hakkını kullananların sayısının gün geçtikçe arttığı ifade edildi.

Washington Post gazetesinde yer alan bir habere göre, Müslümanlara yönelik “rahatsız edici” tavırların artması ve okullarda artan ayrımcılığın yanı sıra, çocuklarının daha ciddî bir İslâmî eğitimden geçmesini isteyen Müslüman aileler, ABD’de uzun süredir velilere tanınan bir hak olan “evde eğitim” seçeneğini kullanıyor.

Bu ailelerden biri, Meksika asıllı bir Müslüman olan Priscilla Martinez’in ailesi. Kendisi de bir öğretmen, müdür ve rehberlik danışmanı olan Martinez, yaşları 2 ile 12 arasında değişen altı çocuğunu “Amentü” ile matematik, dilbilgisi ve fen derslerinin yer aldığı bir müfredatla evde eğitiyor.

Washington’da yaşayan Martinez, son beş yılda evlerini birer okula çeviren Müslüman ailelerin sayısında bir patlama olduğunu söylüyor. Amerika’da evde eğitim gören çocukların sayısı yaklaşık 2 milyon ve bu çocukların büyük bölümünü okullardaki müfredatı beğenmeyen Hıristiyan ailelerin çocukları oluşturuyor. Ulusal Eğitim Araştırma Enstitüsü Başkanı Brian Ray, “Daha güçlü akademik eğitim, aile ile daha fazla zaman ve sosyal etkileşim, güvenli bir ortam sağlama isteği, çocuklarına kendi değerleri, inançları ve dünya görüşlerini aktarma” gibi amaçların bu seçimde rol oynadığını anlatıyor. Müslüman ailelerin, İslâmî okulların uzaklığı ya da ücretlerinin fazlalığı sebebiyle de evde eğitim seçeneğini değerlendirdikleri ifade ediliyor.

22.10.2010


Sağlıklı hayat için anne sütü şart

Sağlikli Yaşamı Destekleme Derneği (SAYMER) Başkanı Mediva Hastanesi Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Nimet İğci, doğumdan 2 yaşına kadar anne sütünden mahrum bırakılan bebeklerin, ileriki yaşlarda kronik hastalıklarla karşı karşıya kalabileceğini söyledi.

Bebeğinizi anne sütünden mahrum etmeyin Anne adaylarının sütünün yetmeyeceğini düşünerek mamalara yönelmesinin yapılan en büyük yanlış olduğunu ifade eden Dr. İğci, sağlıklı bir hayat için bebeklerin en az 1 yaşına kadar emzirme yoluyla anne sütü alması gerektiğini kaydetti.

Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Nimet İğci, anne sütünün önemi ve emzirmenin faydalarını vurgulayarak, bunların önündeki engellere dikkat çekti. SAYMER ve Mediva Hastanesi olarak bu iki konuda toplumu bilinçlendirmeye çalıştıklarını dile getiren Dr. İğci, Kur’ân-ı Kerim’de de anne sütünün emredildiğini bildirdi. Dr. İğci, ‘’En mükemmel varlık olan insanın ilk ve en özel yakıtı anne sütüdür. Tabiri caizse uzay aracına traktör mazotu konmamalıdır. Bu anlamda Bakara, Talak, Ahzab ve Nisa Sûrelerinde 2 yaşına kadar anne sütü verilmesi, bulunamadığında da sütanne aranması emrediliyor. Hz. Muhammed (asm) ise ‘Bebeğe verilecek en hayırlı sütün kendi annesinin sütüdür’ buyurmaktadır. Bilim çevreleri de en iyi bebek besininin anne sütü, en iyi beslenme şeklinin ise emzirme olduğunda hem fikirdir” dedi.

Yapılan araştırmalara göre anne sütünün 1 yaşına kadar bebeğe tek başına yettiğini, uygun ek gıdalarla 2 yaşına kadar emzirilmesi gerektiğini söyleyen Dr. Mehmet Nimet İğci, “Anne sütü ve emzirmenin teşvik edilmesi biz sağlık çalışanlarının sorumluluğunu arttırdığını düşünmekteyiz. Genellikle anne sütü yetmez diye bir endişe var ki bu tamamen yersizdir. Halbuki bebek ne kadar süt isterse anne de o kadar süt imal eder. Bu da annenin hormonlarının uyarılması, annenin fizyolojik olarak emzirmeye hazırlanması, bebeğin uygun şekilde emzirilmesi ile olur. Bebeğin küçük, iri hatta dördüz olması da bu kaideyi bozmaz. Anne sütünün yetip yetmediği konusunda objektif en geçerli kriter ise bebeğin kilo almasıdır. Yeterli kilo alıyorsa anne sütü yeterlidir demektir. Yeterli kadar kilo almayan bebeklerde ilk önce annenin emzirme şekli ve yöntemi gözden geçirilmeli, eğer annenin başka bir rahatsızlığı yok ise bir yerde yapıyor demektir’’ değerlendirmesinde bulundu.

22.10.2010


Vücut kitle endeksinizi ölçtürün

Günümüzde, insanlar beslenme konusunda organik ürünleri bulamayıp katkılı ürünleri tüketmek zorunda kalıyor.

Bundan dolayı metabolizmada sorunlar yaşanıyor. Özellikle kolestrol ve kilo problemleri meydana geliyor. Bu yüzden dengeli beslenmek ve sağlıklı bir vücuda sahip olabilmek için, yediklerimize ve içtiklerimize dikkat etmemiz gerekiyor. Bu noktada, vücut yağ oranı ölçümü, metabolizma hızı ölçümü, vücut kitle endeksi ölçümü için konusunda uzmanlar sizleri doğal beslenme seçiminde destek veriyorlar. Bu bağlamda, vücut değerlerinizi ve daha fazlasını hiç bir ücret ödemeden ölçtürebilirsiniz.

Randevu için; 0532-745 83 78 İstanbul /Bülent Tokmak

22.10.2010


AP, annelere doğum iznini 20 haftaya çıkarıyor

Avrupa Parlamentosu, AB’de annelere verilen doğum izni süresinin en az 20 haftaya çıkarılmasını ve babalara da en az 2 haftalık doğum izni hakkının tanınmasını isteyen teklifi onayladı.

Annelere verilen doğum izninin tam ücretli olması gerektiğini de öneren milletvekilleri, hükümetlerin ücretli olarak en az 2 haftalık babalık iznini kabul etmelerini istedi. AB’de şu anda annelere verilen doğum izni en az 14 hafta, birçok ülke bu süreyi aşıyor ancak ücret şartları ülkeden ülkeye değişkenlik gösteriyor. Avrupa’da anne ve babaya doğum izni şartlarının iyileştirilmesini isteyen birçok milletvekili, oylama vesilesiyle üzerinde gülen bir bebek yüzü bulunan mavi ve pembe balonlar salladılar. Portekizli Sosyalist milletvekili Edite Estrela, ilk oturumda bu sonucun çıkmasından dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “çocuk sahibi olmalarından dolayı kadınları cezalandırmak yerine, özel hayatları ve iş hayatları arasında bir denge kurmalarında onlara yardım etmeleri gerektiğini” kaydetti. Çevreci milletvekili Nicole Kiil-Nielsen de, bu tedbirin anne ve bebek sağlığı için “kaçınılmaz” olduğunu belirterek, “topun şimdi, Avrupalı hükümetlerde olduğunu” söyledi. İngiltere ve Fransa gibi birçok hükümetin bu tasarıya karşı çıktığı belirtiliyor.

22.10.2010


Kitap okuma alışkanlığı için, en iyi rol model anne ve babadır

Tiyatro ve sinema sanatçısı Sümer Tilmaç, çocuğun küçük yaştan itibaren kitap okuma alışkanlığı kazanmasında rol modelin anne ve baba olduğunu belirtti.

Avrupa ülkelerinde anne ve babaların çocuklarına kitap oku diye bir söylemde bulunmadığını belirten Sümer Tilmaç, kitap okumada söze değil, rol modele ihtiyacın olduğunu ifade etti. Tilmaç, kendisinin inanmadığı bir sözü söylemenin karşısındaki insan üzerinde hiçbir pozitif tesirinin olamayacağını söyledi. Tilmaç, “Bir anne ve baba çocuğuna yavrum hadi kitap oku demesinin hiç tesiri yoktur. Fakat bir ailede çocuk ebeveyninin elinde kitap okurken görürse bu çok güzel model olur. 3-6 yaş arası çocuklar çok taklitçidir. Kendisi kitap okumayan aile reisi çocuğuna kesinlikle kitap oku demesin. Hiçbir faydası olmaz. Turizm yörelerinde görüyoruz plajda anne, baba ve çocuk birlikte kitap okuyor. Rol modellik budur” diye konuştu.

Tilmaç, çocukların küçük yaşta kendilerine özgüvenlerinin tam olması ve meramlarını çok iyi anlatabilmesi için okul öncesi eğitime özel önem verilmesi gerektiğini kaydetti. Avrupa ülkelerinde çocuklara tiyatro eğitiminin okul öncesi eğitimle başladığına dikkat çeken Tilmaç, halen ülkede lise ve üniversiteyi bitiripte kalabalık karşısında meramını anlatacak üç beş kelime konuşamayan gençlerin bulunduğunu söyledi. Tilmaç, bunun en önemli sebebinin ezberci eğitim sistemi olduğunu, gençlerin de buna bağlı olarak kendilerine özgüvenlerinin eksik yetiştiklerini dile getirdi.

22.10.2010


Kış günlerinde soğuktan tahin ile korunabilirsiniz

HavalarIn soğumasıyla birlikte vücut direncinin düşmesi sonucu hastalıklara yakalanmamak için protein, vitamin, mineral ve antioksidanlar açısından zengin tahinin bolca tüketilmesi gerektiği bildirildi.

Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Musa Özcan, faydaları saymakla bitmeyen besinlerden biri tahinin tüketiminin yılın belirli aylarıyla sınırlı kalmaması gerektiğini belirtti.

Yüzde 100 tabiî bir gıda ürünü olan tahinin vücuda enerji verdiğini ifade eden Özcan, ‘’Tahin, gereksinim duyduğumuz yağ asitlerinin oluşmasına da katkı sağlar. Ayrıca besinlerin midemizde uzun süre kalmasına yardımcı olarak acıkmayı geciktirir’’ dedi.

22.10.2010


Ağır depresyona gen tedâvisi

Fareler üzerinde yürütülen araştırma ve klinik verilere göre, hiçbir tedaviye cevap vermeyen ağır depresyona karşı genetik terapinin yeni ve etkili bir silâh olabileceği düşünülüyor.

Amerikan tıp dergisi Science Translational Medicine’de yayınlanan araştırmada, beynin küçük bir bölümündeki bir proteini faaliyete geçiren bir genin canlandırılmasıyla laboratuvar farelerinde depresyon belirtileri ortadan kalktı. Araştırmayı yapan New York’taki Cornell Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji bölümünden Prof. Dr. Michael Kaplitt, elde ettikleri sonuçların, insanlarda depresyonun derin sebeplerinden biri olarak tahmin ettikleri bir rahatsızlığı gidermek için yeni bir tedavi yöntemine sahip olduklarını düşündürdüğünü bildirdi.

22.10.2010


Mikroplara özel ambalaj

Geçen yılki küresel grip salgınında olduğu gibi, bulaşıcılığı yüksek hastalıklarda analize gönderilen numuneler artık daha güvenli taşınacak.

Grip başta olmak üzere, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) ve Hanta Virüsü gibi hastalıklarda numuneler, dış şartlardan etkilenmeyen 3 katmandan oluşan özel kutularda sevk edilecek. Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanı Doç. Dr. Mustafa Ertek, insan ve çevre sağlığı açısından risk taşıyan biyolojik numunelerin daha güvenli nakli için yönetmelik çıkarıldığını hatırlattı. Bu düzenlemeden önce tıbbî numunelerin taşınmasıyla ilgili herhangi bir düzenleme bulunmadığını kaydeden Ertek, yönetmelikle bulaşıcı hastalıkların risk derecesine göre numune sevk kriterleri getirildiğini anlattı.

22.10.2010


PC başındaysanız 20 dakikada bir kalkın

Bilgİsayar başında uzun süre vakit geçirenlerin, bel fıtığı riskiyle karşı karşıya bulunduğu bildirildi.

Türkiye Fizyoterapistler Derneği Başkanı Bülent Elbasan, Türkiye’de fizyoterapiste duyulan ihtiyacın her geçen gün daha da arttığını söyledi. Yoğun iş temposu, dengesiz beslenme, maddî sıkıntılar sebebiyle insanların vücutlarına çok fazla dikkat etmediğini ifade eden Elbasan, bunun fizik tedavi ve rehabilitasyon gerektiren ciddî sağlık sorunlarına yol açtığını kaydetti. Özellikle bilgisayar başında uzun süre vakit geçirenlerin risk altında bulunduğunun altını çizen Elbasan, şöyle konuştu: ‘’İnsanlar çalıştıkları ortamda çevresel şartları vücut şekline göre ayarlamalı. Örneğin bilgisayar başında çalışanlar oturma pozisyonlarına çok dikkat etmeli. Uzun süre kambur pozisyonda çalışmak, bel ve sırt başta olmak üzere boyun ağrılarına neden oluyor. Dikkat edilmezse bu ağrılar çok ciddî sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle 20 dakikadan fazla bilgisayar başında vakit geçirmeyin. Bunu gerçekleştiremiyorsanız da 20 dakikada bir bilgisayar başından kalkın ya da hareket yapın.’’

22.10.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.