Emirdağ Lâhikası - page 42

kesen ve manen yirmi seneden beri ölmüş bir adam, ye-
niden dirilip, faidesiz, kendine çok zararlı olarak hayat-ı
siyasiyeye girerek sizin ile uğraşmaz. Bu hâlde, onun
muhalefetinden tevehhüm etmek, divaneliktir. divane-
lerle ciddî konuşmak dahi bir divanelik olmasından, sizin
gibilerle konuşmayı terk ediyorum. ne yaparsanız, min-
net çekmem” dediğim, onları hem kızdırdı, hem sustur-
du. son sözüm,
(1)
o
Ò/
°üs
ædG n
ºr
©p
fn
h»'
`dr
ƒn
ªr
dG n
ºr
©p
f @ o
?«/
cn
ƒr
dG n
ºr
©p
fn
h*GÉn
æo
Ñr
°ùn
M
ì®í
Œ
3
œ
Aziz,SıddıkKardeşlerim!
Bu parçayı sizler dahi risale-i nur’un makbuliyetine
imza basan risaleler ve mektuplar mecmuasının başında
yazarsınız. eğer mecmualar olmasa da Birinci Şuanın
başında yazarsınız. Beni merak etmeyiniz; sevabın ziya-
de olması, bana sıkıntıları bir cihette sevdirir ve nurların
intişarına başka sahalarda meydan açar. Umumunuza
birer birer selâm…
risale-i nur’un makbuliyetine imza basan ve gaybî
işaretlerle ondan haber veren sekiz parçadan birinci par-
çadır. Aynı meseleye, aynı davaya ittifakları sarahat
derecesindedir. Vahdet-i mesele cihetiyle o emareler
birbirine kuvvet verir, teyit eder. o sekizden üç tanesi,
aziz:
izzetli, muhterem, saygın.
ciddî:
gerçek olarak, hakikaten.
cihet:
yan, yön, taraf.
dava:
yargı konusu, sav.
divane:
deli, aklı başında olma-
yan.
emare:
alâmet, nişan, eser, ipucu,
belirti, karine.
gaybî:
görünmeyen.
haber:
bilgi, bilgilendirme.
hayat-ı siyâsîye:
siyasî hayat, po-
litik hayat.
intişar:
yayılma, yaygınlaşma,
neşrolunma.
ittifak:
fikir birliği, söz birliği.
makbuliyet:
makbullük, beğenil-
mişlik, geçerlilik.
manen:
mana bakımından, ma-
naca.
mecmua:
toplanıp biriktirilmiş,
tertip ve tanzim edilmiş şeylerin
hepsi, koleksiyon.
merak:
bir şeyi öğrenmek iste-
mek, çok şiddetli arzu, heves, düş-
künlük.
mesele:
konu.
minnet:
bir iyilik karşısında
yük altında kalma, kendini
manevî olarak borçlu his-
setme.
muhalefet:
uygun olmama,
aykırılık, zıtlık, ayrılık, muha-
liflik.
nevi:
çeşit.
risale:
Risale-i Nur Külliyatını
meydana getiren kitaplardaki
her bir bağımsız bölüm.
risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin eser-
lerinin adı.
saha:
alan.
sarahat:
sarihlik, açıklık, belir-
lilik.
selâm:
selâm, esenleme; Al-
lah’ın rızasını kazanmak için
mü’minlerin birbirine ettiği se-
lâmün aleyküm şeklindeki
dua.
sıddık:
çok doğru, dürüst,
hakkı ve hakikati tereddütsüz
kabullenen.
tevehhüm:
vehmine kapıl-
mak, öyle zannetmek.
teyit:
kuvvetlendirme, sağ-
lamlaştırma; doğru çıkarma.
umum:
bütün, herkes.
vahdet-i mesele:
meselenin,
konunun birliği.
ziyade:
çok, fazla.
1.
Allah bize yeter O ne güzel vekildir. (Al-i İmran Suresi:173.) • O ne güzel dost ve O ne güzel
yardımcıdır. ( Enfal Suresi: 40.)
| 42 | Emirdağ Lâhikası – ı
1...,32,33,34,35,36,37,38,39,40,41 43,44,45,46,47,48,49,50,51,52,...1032
Powered by FlippingBook