Emirdağ Lâhikası - page 512

nur Şakirtleri gibi pek az zahmetle pek çok kıymettar
hizmet ve pek çok manevî kazanç elde edenler tarihlerde
görülmüyor. Ağır şerait altında bazan bir saat nöbet bir
sene ibadet hükmüne geçtiği misilli, inşaallah nurcuların
hizmet-i imaniye ve kur’âniyedeki saatleri yüzer saat hük-
münde hayırlar kazandırır.
Umumkardeşlerevehemşirelereselâm
veikicihandaselâmetlerineduaeden
vedualarınıisteyenkardeşiniz
Hakikî fedakâr zübeyir, en lüzumlu ve hizmete şiddet-i
ihtiyacım zamanında buraya imdadıma geldi. Yoksa
Isparta’dan o sistemde birisini isteyecektim...
ì®í
Œ
2 3 0
œ
Aziz,SıddıkKardeşlerim!
Ev vel â:
leyle-i Miracınızı tebrik ve içinde ettiğiniz du-
aların makbuliyetini rahmet-i İlâhiyeden niyaz ederiz. Ve
bu havalide Miraç gecesinden bir gün evvel ve bir gün
sonra müstesna bir surette rahmetin yağması işarettir ki,
bu vatanda bir umumî rahmet tecelli edecek, inşaallah.
Sani yen:
Van’daki eski talebelerimle ziyade alâkadar
ve merak ettiğim ve bugünlerde kastamonu’nun süley-
man rüştü’sü olan Çaycı emin, Van’da bulunup o eski
mübarek talebelerimin ellerine nurların yetişmesine
alâkadar:
ilgili, ilişkili, münasebetli,
bağlı.
aziz:
izzetli, muhterem, saygın.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
evvel:
önce.
evvelâ:
öncelikle.
fedakâr:
kendini veya şahsî men-
faatlerini hiçe sayan, feda eden.
hakikî:
gerçek.
havali:
etraf, çevre, civar, yöre, do-
lay.
hemşire:
kız kardeş, bacı.
hizmet:
görev, vazife.
hizmet-i imaniye:
iman ve Kur’an
hakikatlerinin ikna edici ve ilmî
delillerle anlaşılmasına hizmet
etme.
hükmünde:
değerinde, yerinde.
hükmüne:
yerine, değerine.
imdat:
yardım.
inşaallah:
Allah izin verirse.
kıymettar:
kıymetli, değerli.
Leyle-i miraç:
Miraç Gecesi, Hz.
Muhammed’in Miraca çıktığı gece,
Recep ayının 27. gecesi.
| 512 | Emirdağ Lâhikası – ıı
makbuliyet:
makbullük, be-
ğenilmişlik, geçerlilik.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
merak:
endişe.
miraç:
Peygamberimiz Hz. Mu-
hammed (asm) Efendimizin,
Recep ayının 27. gecesinde Ce-
nab-ı Hakkın huzuruna ruhen,
cismen, hâlen çıkması mu’ci-
zesi.
misillü:
gibisinden.
mübarek:
feyizli, bereketli.
müstesna:
benzerlerinden üs-
tün olan, benzerlerinden bas-
kın.
niyaz:
yalvarma, yakarma.
rahmet:
Allah’ın kullarını esir-
gemesi, onlara maddî ve ma-
nevî nimetler vermesi.
rahmet-i ilâhîye:
Allah’ın son-
suz rahmeti, İlâhî rahmet.
saniyen:
ikinci olarak.
selâm:
barış, rahatlık, selamet
ve esenlik dileme.
selâmet:
salimlik, eminlik,
kurtuluş, korku ve endişeden
uzak olma.
sıddık:
çok doğru, dürüst,
hakkı ve hakikati tereddütsüz
kabullenen.
suret:
biçim, şekil, tarz.
şakirt:
talebe, öğrenci.
şerait:
şartlar.
şiddet-i ihtiyaç:
ihtiyacın,
muhtaç olmanın şiddeti, ihti-
yacın çok fazla olması.
talebe:
öğrenci.
tecelli:
belirme, bilinme, gö-
rünme.
umum:
bütün, herkes.
umumî:
genel.
zahmet:
sıkıntı, eziyet, meşak-
kat.
ziyade:
çok, fazla.
1...,502,503,504,505,506,507,508,509,510,511 513,514,515,516,517,518,519,520,521,522,...1032
Powered by FlippingBook