Emirdağ Lâhikası - page 811

Œ
3 4 7
œ
ÜsTadımıZıN aFYON mahkEmE hEYETiNE
GÖNdErdiği YaZıNıN sUrETidir
Bugün sizi tebrik ve size teşekkür için Afyon’a geldim.
Çoktan beri kitaplarımızın zayi olmaması için ziyade mu-
hafaza ettiğinize teşekkür ederim. Ve şimdi Ankara’ya
göndereceğinizden sizi tebrik ederim. on sene evvel hu-
susî olarak birisinin birisine yazdığı ve bazen de benim
namımla yazılıp imzam bulunmayan ve neşrolmayan hu-
susî mektuplar evvelce mahkemenizce tetkik edilip me-
dar-ı mes’uliyet bir şey bulunmadığından nazar-ı itibara
alınmadı. Hem mürur-i zamana uğramış ve neşredilme-
miş ve af kanunları görmüş, malûmatım olmamış ve ri-
sale-i nur kitaplarıyla alâkası olmayan mektupları yeni-
den nazar-ı dikkate almak, hem ehl-i adaleti, hem ehl-i
vukufu lüzumsuz meşgul edeceğinden böyle işgal etme-
mesi ve işimizin tehire uğramaması için mezkûr hususî
mektuplarım o mübarek kitaplara takılmaması adaleti-
nizden temenni ediyoruz.
Bu mübarek adliye iki defa o kitapların beraatle iade-
sine karar verdiği hâlde, bazı esbaba binaen mahpus kal-
mış. Aynı kitapları bazen tamamını, bazen ele geçirilen
kısmını beş mahkemenin iade ettiklerini ve beş emniyet
dairesi de sahiplerine teslim ettiklerini size haber veriyo-
ruz. İnşaallah adaletiniz ve hüsn-i niyetiniz bu defa da ia-
desine vesile olacak.
Hasta
SaidNursî
Emirdağ Lâhikası – ıı | 811 |
kutlu.
mürur-i zaman:
zamanın geç-
mesi, zaman aşımı; zamanla.
nam:
ad, isim.
nazar-ı dikkat:
dikkatli bakma,
dikkatli bakış.
nazar-ı itibar:
dikkate alma, dik-
kate değer gören bakış.
neşir:
yayım, yayın.
risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
adı.
suret:
nüsha, kopya.
tehir:
erteleme, sonraya bırakma.
temenni:
dilek, istek, arzu.
tetkik:
dikkatle araştırma, ince-
leme.
vesile:
bahane, sebep.
zayi:
elden çıkan, elden çıkmış,
telef olmuş.
ziyade:
fazlasıyla.
adalet:
her hak sahibine hak-
kının tam ve eksiksiz veril-
mesi, hakkaniyet, âdillik.
adliye:
mahkeme, yargılama
işleriyle uğraşan daire.
alâka:
ilgi, ilişki. bağ.
beraat:
serbest kalma, suçsuz
bulunma, aklanma.
binaen:
-den dolayı, bu se-
bepten.
defa:
kere, kez, yol.
ehl-i adalet:
adalet ehli, âdil
olanlar, adaletten şaşmayan-
lar.
ehl-i vukuf:
bir mesele hak-
kında bilgi ve yetki sahibi
olanlar.
emniyet:
güvenlik; polis teş-
kilatı.
esbap:
nedenler, sebepler, va-
sıtalar.
evvel:
önce.
evvelce:
daha önce.
haber:
bilgi, bilgilendirme.
heyet:
kurul, komite.
hususî:
özel.
hüsn-i niyet:
iyi niyet, temiz
kalplilik.
iade:
geri verme.
inşaallah:
Allah izin verirse.
işgal:
meşgul etme, işten alı-
koyma, uğraştırma.
mahpus:
hapsedilmiş olan, tu-
tuklu.
malûmat:
bilgiler, bilinen şey-
ler.
medar-ı mes’uliyet:
sorumlu-
luk sebebi.
meşgul:
bir işle uğraşan, işgal
eden.
mezkûr:
zikredilen, adı geçen,
anılan.
muhafaza:
koruma, saklama,
hıfzetme.
mübarek:
feyizli, bereketli,
1...,801,802,803,804,805,806,807,808,809,810 812,813,814,815,816,817,818,819,820,821,...1032
Powered by FlippingBook