‡
        
        
          124
        
        
          ·
        
        
          Risale-i Nur Şakirtleri Tarafından Sorulan
        
        
          Suale Cevaptır
        
        
          Sual:
        
        
          geçen sene sizden sormuştuk ki, “elli gündür
        
        
          merak edip dünya cereyanlarına bakmadınız ve sorma-
        
        
          dınız.” o zaman bize bir cevap verdiniz. gerçi o cevap
        
        
          hakikattir ve kâfidir, fakat
        
        
          Risale-i Nur
        
        
          ’un intişarı ve hiz-
        
        
          meti ve âlem-i İslâmiyetin menfaati noktasında bir dere-
        
        
          ce bakmanız lâzım iken, şimdi, on üç ay oluyor aynı hâl
        
        
          devam ediyor. Merak edip hiç sormuyorsunuz.
        
        
          Elcevap:
        
        
          
            (1)
          
        
        
          k
        
        
          ’ƒo
        
        
          ¡n
        
        
          L Ék
        
        
          eƒo
        
        
          ?`n
        
        
          X n
        
        
          ¿Én
        
        
          c
        
        
          o
        
        
          ¬s
        
        
          fp
        
        
          G
        
        
          ayetine en azam bir
        
        
          tarzda şimdiki boğuşan insanlar mazhar olmalarından,
        
        
          onlara değil taraftar olmak veya merakla o cereyanları
        
        
          takip etmek ve onların yalan, aldatıcı propagandalarını
        
        
          dinlemek ve müteessirâne mücadelelerini seyretmek,
        
        
          belki o acip zulümlere bakmak da caiz değil. Çünkü, zul-
        
        
          me rıza zulümdür; taraftar olsa zalim olur, meyletse
        
        
          
            (2)
          
        
        
          o
        
        
          QÉs
        
        
          ædG o
        
        
          ºo
        
        
          µ°s
        
        
          ùn
        
        
          ªn
        
        
          àn
        
        
          a Gƒo
        
        
          ªn
        
        
          ?`n
        
        
          X n
        
        
          øj/
        
        
          òs
        
        
          dG n
        
        
          ‹p
        
        
          G BGƒo
        
        
          æ`n
        
        
          c
        
        
          r
        
        
          ôn
        
        
          Jn
        
        
          ’n
        
        
          h
        
        
          ayetine maz-
        
        
          har olur.
        
        
          evet, hak ve hakikat ve din ve adalet hesabına ol-
        
        
          madığına ve belki inat ve asabiyet-i milliye ve menfaat-i
        
        
          cinsiye ve nefsin enaniyetine dayanan dünyada emsali vu-
        
        
          ku bulmayan gaddarâne bir zulüm hesabına olduğuna
        
        
          kat’î bir delil şudur ki: Bin masum çoluk, çocuk, ihtiyar,
        
        
          
            acip:
          
        
        
          tuhaf, hayrette bırakan.
        
        
          
            âlem-i islâmiyet:
          
        
        
          İslam alemi, İs-
        
        
          lam dünyası.
        
        
          
            asabiyet-i milliye:
          
        
        
          ırkçılık dama-
        
        
          rı; kendi milletini kayırma, körü
        
        
          körüne ön plâna çıkarma gayreti.
        
        
          
            ayet:
          
        
        
          Kur’an’ın her bir cümlesi.
        
        
          
            âzam:
          
        
        
          en büyük.
        
        
          
            caiz:
          
        
        
          geçerli, kabul edilebilir, uy-
        
        
          gun.
        
        
          
            cereyan:
          
        
        
          akım, fikir, sanat veya
        
        
          siyaset hareketi.
        
        
          
            delil:
          
        
        
          bir davayı ispata yarayan
        
        
          şey, burhan.
        
        
          
            elcevap:
          
        
        
          cevap olarak.
        
        
          
            emsal:
          
        
        
          eşler, benzerler.
        
        
          
            enaniyet:
          
        
        
          kendini beğenme,
        
        
          bencillik, egoistlik.
        
        
          
            gaddarane:
          
        
        
          zalimce, gaddarca,
        
        
          merhametsizce, haincesine.
        
        
          
            hak:
          
        
        
          doğru, gerçek, hakikat.
        
        
          
            hakikat:
          
        
        
          gerçek, doğru; görülen
        
        
          bir şeyin aslı, esası.
        
        
          
            hâl:
          
        
        
          durum, vaziyet.
        
        
          
            intişar:
          
        
        
          yayılma, yaygınlaşma,
        
        
          neşrolunma.
        
        
          
            kâfî:
          
        
        
          yeter, elverir.
        
        
          
            kat’î:
          
        
        
          kesin, şüpheye ve tereddü-
        
        
          de mahal bırakmayan.
        
        
          
            masum:
          
        
        
          suçsuz, günahsız, saf, te-
        
        
          miz.
        
        
          
            mazhar:
          
        
        
          bir şeyin çıktığı görün-
        
        
          düğü yer; nail olma, şereflenme.
        
        
          
            menfaat:
          
        
        
          fayda.
        
        
          
            menfaat-ı cinsiye:
          
        
        
          şahsî ve akra-
        
        
          balık menfaati.
        
        
          
            mücadele:
          
        
        
          bir gayeye ulaşmak
        
        
          için gösterilen ferdî veya toplu
        
        
          çaba.
        
        
          
            müteessirane:
          
        
        
          müteessir
        
        
          olarak, teessürle, üzüntü ile,
        
        
          üzülerek.
        
        
          
            nefs:
          
        
        
          kötü vasıfları kendisin-
        
        
          de toplayan hayırlı işlerden
        
        
          alıkoyan güç.
        
        
          
            propaganda:
          
        
        
          bir inanç, dü-
        
        
          şünce, doktrin v.b. ni başkala-
        
        
          rına tanıtmak, benimsetmek
        
        
          amacını güden ve çeşitli vası-
        
        
          talarla yapılan faaliyet.
        
        
          
            rıza:
          
        
        
          razı olma, hoşnutluk.
        
        
          
            Risale-i nur:
          
        
        
          Nur Risalesi, Be-
        
        
          diüzzaman Said Nursî’nin
        
        
          eserlerinin adı.
        
        
          
            sual:
          
        
        
          soru.
        
        
          
            şakirt:
          
        
        
          talebe, öğrenci.
        
        
          
            taraftar:
          
        
        
          taraflı, bir tarafı des-
        
        
          tekleyen.
        
        
          
            tarz:
          
        
        
          biçim, şekil.
        
        
          
            vuku:
          
        
        
          olma, gerçekleşme,
        
        
          meydana gelme.
        
        
          
            zalim:
          
        
        
          zulmeden, acımasız ve
        
        
          haksız davranan.
        
        
          
            zulüm:
          
        
        
          haksızlık, eziyet, iş-
        
        
          kence.
        
        
          
            1.
          
        
        
          Gerçekten insan çok zalim, çok cahildir. (Ahzab Suresi: 72.)
        
        
          
            2.
          
        
        
          Zulmedenlere en küçük bir meyil göstermeyin; yoksa Cehennem ateşi size de dokunur.
        
        
          (Hûd Suresi: 110.)
        
        
          
            | 294 | K
          
        
        
          
            astamonu
          
        
        
          
            L
          
        
        
          
            âhiKası