yapılan saldırılara karşı, İslâm âlimleri, eserleriyle mücadele etmeye çalışmaktaydılar. Bu durumdan
ötürüdür ki, misyonerlik faaliyetlerine karşı Rahmetullah da reddiye yazmaya başladı.
Rahmetullah, ilk önce “İzalatü’l-Evham” adlı eserini Farsça olarak kaleme aldı. Bu tarihlerde İslâm’a
yönelik hücumlarıyla ön plana çıkan ve “Mizanü’l-Hak” adıyla bir eser yazan misyoner Karl Gottlieb
Pfander ile ilmî tartışmaya girdi. Pfander’i münazaraya davet eden Rahmetullah, bu maksat için
kendisine dokuz mektup gönderdi. Tartışma konusu olarak da; Tevrat ve İncil’in tahrifi, bu kitapların
hükümsüzlüğü (nesh edilmişlikleri), Teslis İnancı, Kur’ân’ın Allah sözü olduğu, Hazreti Muhammed’in
peygamber olduğunun ispatı, konularını teklif etti. 1854 Nisan’ında gönderilen bu mektuplar üzerine
Pfander ilk iki konuyu tartışmayı kabul etti. Kendisine French’i yardımcı seçerken, Vezirhan da
Rahmetullah’a yardımcı olacaktı. 10-11 Nisan 1854 Ekberabad’ın Abdulmesih mahallesinde başlayan
münazara Tevrat ve İncil’in tahrifi ile bunların nesh edilmiş, yani hükümsüz hale gelmiş olmaları
üzerinde yapıldı. Rahmetullah el-Hindi’nin üstünlüğü ile neticelenen münazara, büyük münazara
anlamına gelen “el-Münazaratü’l-Kübra” adıyla tarihe geçti. Bazı Hıristiyanlar, kitabın etkisiz hale
getirilmesi için, satışa sunulan nüshalarını kendi paralarıyla satın alıp yok etme yoluna gittiler. Bu
hareketleriyle eserin daha fazla kişiye ulaştırılıp etkili olmasını önlemeye çalıştılar. Bundan daha da
önemlisi, kitabın yayınlandığı zamanlarda ünlü The Times gazetesinin, “Bu kitap, Müslümanlarda
bulundukça onlar Hıristiyanlaşmayacaklardır.” şeklinde yazdığı ifade edilmiştir.
Re’Fet beY (Re’Fet baRutÇu, YÜZbaŞI Re’Fet beY):
1886 yılında İstanbul’da doğdu. Yüzbaşı
rutbesiyle orduda görev yaptı. Said Nursî Hazretlerini Barla’da ziyaret edip onun hizmetçisi oldu.
Üstatla beraber Eskişehir, Denizli ve Afyon hapishanelerinde tutuklu kaldı. Sormuş olduğu ilme ait
sorularla Üstadının iltifatına mazhar oldu. Ve bu sorular neticesinde Risale-i Nur’un çeşitli bahisleri
cevabî mektup olarak yazıldı. Ve daha sonra Risale-i Nur’un içine konuldu. Yüzbaşı Refet Bey 1975
yılında doksan yaşında iken Hakkın rahmetine kavuştu.
ReSuL-İ ekReM:
Bakınız Muhammed (
ASM
).
RÜŞtÜ (SÜLeYMaN RÜŞtÜ ÇakIN 1899-1974):
Said Nursî Hazretlerinin sadık hizmetkârlarındandı.
Üstadı tanıdıktan ve Risale-i Nur hizmetine çalışması sebebiyle 1935 tarihinde Eskişehir, 1943’te
Denizli, 1958’de Ankara’da tutuklanıp hapsedildi. Hayatı boyunca Risale-i Nur’ların yazılmasında,
yayılmasında büyük gayretleri oldu. Risalelerin lâhika mektupları içinde mektupları bulunmaktadır.
— S —
Sa’D İbNİ bİNtİ kÜReYZ:
Hz. Osman’ın akrabasından olan Sa’d İbni Binti Küreyz, kâhinlik
vasıtasıyla Peygamber Efendimizin (
ASM
) Peygamberliğini gaipten haber almış. Hz. Osman-ı Zinnureyn’e
İslâmiyetin başlangıcında, “Sen git iman et.” demiş. Hz. Osman da İslâmiyetin başlangıcında gelip iman
etmiş.
Sa’D İbNİ ebİ VakkaS (?-675):
Hayatta iken Cennetle müjdelenen on Sahabeden biridir. İslâmiyeti
kabul eden ilklerden biri olup, Müslümanlığı kabul edenlerin yedincisidir. Peygamber Efendimizin (
ASM
)
duasına mazhar olmuş büyük İslâm kumandanlarındandır. Risale-i Nur’da; İran fatihi olduğu
hatırlatılmakta, duasının kabulü maksadıyla, Hazreti Muhammed’in dua ettiği ve böylece dualarının
kabule mazhariyetinden dolayı, insanların, Sad’ın bedduasından çekindikleri belirtilmektedir.
Peygamber Efendimizle akraba olup künyesi, Sa’d bin Malik bin Uheyb bin Abdülmenaf bin Zühre bin
Kilab-ı Kureyşi şeklindedir.
Sa’Dİ-İ ŞİRaZî (? - 1292):
İslâm dünyasının büyük şair ve yazarlarındandır. Risale-i Nur’da, “Resul-i
Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın caddesinden hariç ve onun arkasından gitmeyen, muhaldir ki, hakikî
envar-ı hakikate vasıl olabilsin” gibi veciz sözlerinden alıntılar yer almaktadır. Asıl adının Müslihüddin
veya Müşerrifüddin olduğu nakledilmektedir. Künyesi Ebu Abdullah Müslihüddin (Müşerrifüddin) Sa’di
eş-Şirâzî şeklindedir. Sa’di Şirâzî lakabıyla meşhur oldu. Sa’di mahlasıyla tanındı. Sa’di’nin doğum tarihi
kesin olarak bilinmemektedir. Nakledilen tarihler arasında önemli farklar mevcuttur. Buna göre
ş
aHıS
B
ilgileri
| 922 | Mektubat