SeYYİD YaHYa:
İsmi kaynaklarda İmam Yahya olarak da geçmektedir. Kuzey Yemen’deki
Zeydilerin dini lideriydi. Kuzey Yemen 30 Ekim 1918 yılına kadar Osmanlı devletinin yönetiminde
kaldı. Bu tarihten itibaren de bağımsızlığını ilân etti. Kuzey Yemen’in bağımsızlığını ilân etmesinden
bir süre sonra, 24 Şubat 1924’te, Zeydilerin dinî lideri olan Seyyid Yahya, kendisini Yemen kralı ilân
etti. 14 Şubat 1948’de şehit edilinceye kadar yönetimde kaldı. Daha sonra saltanata oğlu Ahmed geçti.
SIDDIk SÜLeYMaN:
Sıddık Süleyman Kervancı 1898 yılında Barla’da doğdu. 1965 yılında Barla’da
vefat etti. Kabri de Barla’dadır. Üstat 1926 yılında Barla’ya sürgün edildiğinde onunla tanıştı . Üstat
Barla’da kaldığı sekiz yıl boyunca ona sadakatle hizmet ettiği için “sıddık” ünvanını aldı. Uzun yıllar
Nurlar için çalıştı. Güzel hattıyla Nurları yazdı. Risale-i Nur’dan 28. Söz olan “Cennet Bahsi” onun
bahçesinde yazıldı. Bu bahçe Risale-i Nur’da Cennet Bahçesi diye geçer. Sıddık Süleyman’ın Risale-i
Nur’da fikir ve hislerine ait birçok mektubu bulunmaktadır.
SÜFYaN:
Ahir zamanda geleceği ve ümmetin karanlık günler yaşamasına sebep olacağı sahih
hadislerde bildirilen dehşetli, dinsiz ve münafık şahıs.
SÜHeYL bİN aMR:
Müslüman olmadan önce müşriklerin ileri gelenlerinde olan Süheyl Bin Amr,
Müslümanlar aleyhine tahrik edici konuşmalarıyla tanınan meşhur bir hatipti. Bedir Harbinde esir
düşenler arasındaydı. Mekke’nin fethi sırasında Müslüman olmuş ve ömrünün sonuna kadar İslâma
hizmet etmiştir. Hicretin 18. senesinde Şam’da vefat etmiştir.
SÜLeYMaN:
Bediüzzaman Hazretlerinin Barlalı talebelerindendir. Bediüzzaman Hazretleri Barla’da
kaldığı süre içerisinde Mübarek Süleyman onun hizmetinde bulunmuştur. Risale-i Nur’da On Altıncı
Mektupta bahsi geçer. Mübarek Süleyman’a mübarek lakabının verilmesi ise şu şekildedir. Mübarek
Süleyman Barla’da Çam Dağında kalmakta olan Bediüzzaman Hazretlerine misafir olur. Bir iki gün
sonra yiyecek bir şeyleri kalmaz. Bir keramet eseri olarak bir katran ağacının dallarında onlara
kocaman bir ekmek ikram edilir. Bediüzzaman Hazretleri Süleyman’a, “Süleyman müjde, Cenab-ı Hak
bize rızık verdi” deyince safî kalpli Süleyman, “Bu ekmek bize helâl olur mu Üstadım?” diye sorar.
Bunun üzerine Bediüzzaman “Vay mübarek vay!..” der. Bu hâdiseden sonra Süleyman’ın ismi
“Mübarek Süleyman olarak kalır. Mübarek Süleyman 1963 yılında vefat etmiştir.
SÜRaka:
İsminin tamamı Ebu Süfyan Süraka bin Malik’tir. Peygamber Efendimiz (
ASM
) Ebu Bekir (
RA
)
ile beraber hicret için Mekke’den çıktıklarında onları yakalama teşebbüsünde bulunmuş fakat
muvaffak olamadı. Mekkenin fethi sırasında Müslüman olan Süraka, Hz. Osman’ın halifeliği
döneminde, Hicretin 24. senesinde vefat etti.
— Ş —
ŞaH-I GeYLÂNî:
Bakınız ABDÜLKADIR GEYLÂNÎ.
ŞaH-I NakŞİbeND:
Asıl adı Bahaeddin Muhammed B. Muhammed’ül Buharî’dir. Şah-ı Nakşibend
olarak meşhur olan Bahaeddin’e bu ünvanın ne zaman verildiği bilinmemekle beraber, devamlı olarak
yapılan gizli zikrin kalblerde vücuda getirdiği “nakş”a izafeten verildiği genel kabul görmüştür.
Muharrem 718’de (1318) Buhara yakınlarındaki Kasrıarifan (Kasrıhindüvan) köyünde doğdu. Evvelâ
tasavvufu öğrenip bilahare ilmî eğitimini tamamlamış olduğundan, “Üveysî” lakabıyla anılmaya
başlanır. Mutat olarak devam ettirilen ve gizli zikirle sesli zikri bir arada icra eden müritlerin aksine
Bahaeddin’in tamamen gizli zikirleri icra etmesi dikkat çeker, yanlış yaptığı düşüncesiyle şeyhe
şikâyet edilir. Bunun üzerine Seyyid Külal; ona dokunmamalarını, memur olduğu şeyi yaptığını
söyleyerek ikaz eder. Bilâhare artık Bahaeddin’e verebileceği bir şeyinin kalmadığını, gitmekte
serbest olduğunu söyler. Bahaeddin eğitimini tamamladıktan sonra köyüne döndü. Burada talebe
yetiştirmeye başladı. İki kez hacca gitti. 3 Rebiülevvel 791’de (2 Mart 1389) 73 yaşında iken, doğduğu
köyde Hakkın rahmetine kavuştu. Buhara ile Şah-ı Nakşibend arasında büyük bir bağ oluşmuş,
Buharalılar onu “belâyı defeden hace” (hace-i belâ-gerdan) olarak anıp şehirlerinin manevî
koruyucusu olarak saymışlardır. Bahaeddin, ilim adamlarına değer verdiği gibi onlar da kendisine
ş
aHıS
B
ilgileri
| 926 | Mektubat