Sözler - page 172

• Ve madem, nas›l ki Kâinat›n Sahibi, kâinattan zemi-
ni ve zeminden nev-i insan› intihap edip, gayet büyük bir
makam, bir ehemmiyet vermifl; öyle de, nev-i insandan
dahi makas›d-› rububiyetine tevafuk eden ve kendilerini
iman ve teslim ile Ona sevdiren hakikî insanlar olan en-
biya ve evliya ve asfiyay› intihap edip kendine dost ve
muhatap ederek, onlar› mu’cizeler ve tevfikler ile ikram
ve düflmanlar›n› semavî tokatlar ile tazip ediyor. Ve bu
k›ymetli, sevimli dostlar›ndan dahi, onlar›n imam› ve
mefhari olan Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm› inti-
hap ederek, ehemmiyetli küre-i arz›n yar›s›n› ve ehem-
miyetli nev-i insan›n beflten birisini uzun as›rlarda onun
nuruyla tenvir ediyor. Âdeta, bu kâinat onun için yarat›l-
m›fl gibi, bütün gayeleri onun ile ve onun dini ile ve
Kur’ân’› ile tezahür ediyor. Ve o pek çok k›ymettar ve
milyonlar sene yaflayacak kadar hadsiz hizmetlerinin üc-
retlerini, hadsiz bir zamanda almaya müstahak ve lây›k
iken, gayet meflakkatler ve mücahedeler içinde altm›fl üç
sene gibi k›sac›k bir ömür verilmifl. Acaba hiçbir cihetle
hiçbir imkân›, hiçbir ihtimali, hiçbir kabiliyeti var m› ki,
o zat, bütün emsali ve dostlar›yla beraber dirilmesin ve
flimdi de ruhen diri ve hayy olmas›n; idam-› ebedî ile
mahvolsunlar? Hâflâ, yüz bin defa hâflâ ve kellâ! Evet,
bütün kâinat ve hakikat-i âlem, dirilmesini dava eder ve
hayat›n› Sahib-i Kâinattan talep ediyor.
• Ve madem, Yedinci fiua olan Ayetü’l-Kübra’da, her
biri bir da¤ kuvvetinde, otuz üç adet icma-› azîm ispat
etmifller ki: Bu kâinat, bir elden ç›km›fl ve bir tek zat›n
asfiya:
takva sahibi büyük zatlar.
Ayetü’l-Kübra:
Risale-i Nur’da
Yedinci fiua adl› eser.
cihet:
yön, taraf.
dava:
fikir, iddia, ülkü.
ehemmiyet:
pek önemli olma,
de¤erlilik.
enbiya:
peygamberler.
evliya:
keramet sahibi , velîler.
hadsiz:
s›n›rs›z, .
hakikat-i âlem:
dünyan›n gerçe-
¤i, asl›.
hakikî:
gerçek.
hâflâ:
asla, kat’iyen.
hay:
diri.
icma-› azîm:
çok büyük deliller-
den meydana gelen büyük görüfl.
idam-› ebedî:
sonsuza kadar yok
olma.
ihtimal:
bir fleyin olabilmesi.
ikram:
ba¤›fl, ihsan.
imkân:
olabilirlik.
intihap:
seçme, seçmek.
ispat:
do¤ruyu ortaya koyma.
kabiliyet:
yetenek.
kâinat:
varl›klar.
kellâ:
hiç bir zaman.
k›ymettar:
k›ymetli, de¤erli.
küre-i arz:
dünya, yer küre.
mahv:
yok olma.
makas›d-› rububiyet:
Allah’›n
bütün varl›k âlemini idare ve
egemenli¤i alt›nda tutmas›n-
daki maksatlar ve gayeler.
mefhar:
övünme sebebi.
meflakkat:
s›k›nt›.
mücahede:
mücadele, çaba,
gayret.
mu’cize:
Allah taraf›ndan ve-
rilip, yaln›z peygamberlerin
gösterebilecekleri büyük ha-
rika ifl.
muhatap:
kendisine söz söy-
lenilen kimse.
müstahak:
hak etmifl.
nev-i insan:
insan çeflidi, in-
san cinsi.
ruhen:
ruh olarak.
Sahib-i Kâinat:
kâinat›n sahi-
bi olan Allah.
semavî:
gökle ilgili.
talep:
isteme, arzu.
tazip:
azap verme.
tenvir:
nurland›rma.
teslim:
kendini Allah’›n emri-
ne b›rakma.
tevafuk:
uygun gelme, uy-
gunluk.
tevfik:
yard›m.
tezahür:
ortaya ç›kma.
zat:
Allah, kifli, flah›s, fert.
zemin:
yer, yeryüzü.
172 | SÖZLER
O
NUNCU
S
ÖZ
1...,162,163,164,165,166,167,168,169,170,171 173,174,175,176,177,178,179,180,181,182,...1482
Powered by FlippingBook