Sözler - page 169

mevcudiyeti, hem umum s›fatlar›, hem ekser isimleri,
hem rububiyet, ulûhiyet, rahmet, inayet, hikmet, adalet
gibi vas›flar›, fle’nleri lüzum derecesinde ahireti iktiza ve
vücup derecesinde bâkî bir âlemi istilzam ve zaruret de-
recesinde mükâfat ve mücazat için haflri ve neflri isterler.
• Evet, madem ezelî, ebedî bir Allah var; elbette salta-
nat-› ulûhiyetinin sermedî bir medar› olan ahiret vard›r.
Ve madem, bu kâinatta ve zîhayatta gayet haflmetli ve
hikmetli ve flefkatli bir rububiyet-i mutlaka var ve görü-
nüyor; elbette o rububiyetin haflmetini sukuttan ve hik-
metini abesiyetten ve flefkatini gadirden kurtaran ebedî
bir dâr-› saadet bulunacak ve girilecek.
• Hem madem göz ile görünen bu hadsiz in’amlar, ih-
sanlar, lütuflar, keremler, inayetler, rahmetler, perde-i
gayp arkas›nda bir Zat-› Rahman-› Rahîm’in bulundu¤u-
nu sönmemifl ak›llara, ölmemifl kalplere gösterir; elbette
in’am› istihzadan ve ihsan› aldatmaktan ve inayeti ada-
vetten ve rahmeti azaptan ve lütuf ve keremi ihanetten
halâs eden ve ihsan› ihsan eden ve nimeti nimet eden bir
âlem-i bâkîde, bir hayat-› bâkiye var ve olacakt›r.
• Hem madem bahar fasl›nda, zeminin dar sahifesin-
de, hatas›z yüz bin kitab› birbiri içinde yazan bir kalem-i
Kudret, gözümüz önünde yorulmadan iflliyor. Ve o ka-
lem sahibi yüz bin defa ahit ve vadetmifl ki, “Bu dar yer-
de ve kar›fl›k ve birbiri içinde yaz›lan bahar kitab›ndan
daha kolay olarak, genifl bir yerde güzel ve lâyemut bir
kitab› yazaca¤›m ve size okutturaca¤›m” diye, bütün
SÖZLER | 169
O
NUNCU
S
ÖZ
in’am:
nimet verme, nimet.
inayet:
yard›m.
istihza:
alay etme.
istilzam:
gerektirme.
kâinat:
yarat›lm›fl olan fleylerin
tamam›.
kalem-i Kudret:
Allah’›n kudret
kalemi.
kerem:
cömertlik, ikram.
lâyemut:
ölümsüz.
lütuf:
iyilik, ikram, yard›m.
madem:
zaten.
medar:
dayanak noktas›, kaynak,
sebep.
mevcudiyet:
mevcut olma, var-
l›k.
mücazat:
ceza, karfl›l›k.
mükâfat:
ödül.
neflir:
ebedî âlemde mahfler ye-
rinde her tarafa yay›lma.
nimet:
ihsan, ba¤›fl.
perde-i gayp:
gizli perde.
rahmet:
ac›ma, merhamet et-
mek.
rububiyet:
rabl›k.
saltanat-› ulûhiyet:
ortak kabul
etmeyen ‹lâhî saltanat.
flefkat:
ac›mak ve merhamet et-
mek.
fle’n:
mukaddes özellik.
sermedî:
daimî, ölümsüz.
s›fat:
hâl, keyfiyet.
sukut:
düflme, düflüfl.
umum:
bütün.
vaat:
söz verme.
vas›f:
özellik, nitelik.
vücup:
varl›¤› gerekli olma.
zaruret:
zorunluluk.
Zat-› Rahman-› Rahîm:
yard›m,
ihsan ve merhamet sahibi olan
zat, Allah.
zemin:
yeryüzü.
zîhayat:
hayat sahibi.
adalet:
hakkaniyet, âdillik.
adavet:
düflmanl›k.
ahiret:
öbür dünya.
ahit:
söz verme.
âlem:
dünya.
âlem-i bâkî:
sonsuz olan ahi-
ret âlemi.
azap:
ac›.
bâkî:
ebedî, daimî.
dâr-› saadet:
mutluluk yeri,
Cennet.
ebedî:
sonu olmayan.
ekser:
en çok.
ezelî:
bafllang›çs›z.
fas›l:
mevsim.
gadir:
fenal›k.
gayet:
çok.
hadsiz:
s›n›rs›z.
halâs:
kurtarma.
haflir:
öldükten sonra dirilme.
haflmet:
heybet, büyüklük.
hayat-› bâkiye:
bitmeyen
sonsuz hayat.
hikmet:
bir gayeye yönelik
olmas›, manal› ve faydal› ol-
mas›, hikmetli. bir gaye ve
maksada yönelik.
ihanet:
kötülük.
ihsan:
iyilik
iktiza:
gerektirme.
1...,159,160,161,162,163,164,165,166,167,168 170,171,172,173,174,175,176,177,178,179,...1482
Powered by FlippingBook