Sözler - page 534

E¤er o yüksek hakikatleri yak›ndan temafla etmek is-
tersen, git f›rt›nal› bir denizden, zelzeleli bir zeminden
sor, “Ne diyorsunuz?” de; elbette, “
Yâ Celîl, yâ Celîl, yâ
Aziz, yâ Cebbar!
” dediklerini ifliteceksin. Sonra, deniz
içinde ve zemin yüzünde merhamet ve flefkatle terbiye
edilen küçük hayvanattan ve yavrulardan sor, “Ne diyor-
sunuz?” de; elbette “
Yâ Cemîl, yâ Cemîl, yâ Rahîm, yâ
Rahîm
” diyecekler.
(HAfi‹YE)
Semay› dinle; nas›l “
Yâ Celîl-i Zülcemal!
” diyor. Ve
arza kulak ver; nas›l “
Yâ Cemîl-i Zülcelâl!
” diyor. Ve
âlem:
dünya.
âmm:
umumî, genel.
arz:
yeryüzü.
Aziz:
çok izzetli, kuvvet ve kudret
sahibi.
bidayet:
bafllangݍ.
Cebbar:
yaratt›klar›n›n ifllerini ve
hâllerini düzelten iradesiyle onla-
r› istedi¤i flekilde yöneten Allah.
Celîl:
Celâl sahibi, büyüklük, yü-
celik sahibi Allah.
Celil-i Zülcemal:
cemal ve bü-
yüklük sahibi Allah.
Cemîl:
yaratt›klar›na karfl› sürekli
iyilik ve güzellikler lütfeden Allah.
Cemîl-i Zülcelâl:
büyüklük, izzet
ve azamet sahibi olan ve sonsuz
güzellik sahibi Allah.
çendan:
gerçi, her ne kadar.
derece:
artma veya yükselme
basama¤› ölçü, aflama, miktar.
esbap:
sebepler, flartlar.
esbapperest:
yarat›l›fl ve kâinat›n
idaresini sebeplere veren; sebep-
lere gerçek tesir veren, sebeplere
tapan.
fasih:
aç›k.
fert:
tek, bir flah›s.
hakikat:
gerçek.
Hâl›k-› Rahîm:
sonsuz merhamet
ve flefkat sahibi yarat›c›, Allah.
hamd:
Allah’a karfl› olan flükran
ve memnuniyetini onu överek
bildirme.
hafliye:
dipnot.
hat›r:
zihin, haf›za.
hayvanat:
hayvanlar.
hikâye:
anlatma.
hilâf:
ters, z›t.
ihtar:
hat›rlatma.
ihvan:
kardefller.
ikaz:
uyarma.
ilân:
aç›klama, herkese duyurma.
itiraz:
kabul etmedi¤ini belirtme,
karfl› ç›kma.
kelp:
köpek.
lisan:
dil.
mahreçsiz:
ses ve harfleri tam
yerlerinden ç›karmaks›z›n.
mahsus:
özel, has olan.
medet:
inayet, yard›m.
merhamet:
ac›mak, ba¤›fllay›p
flefkat göstermek.
m›rm›r:
m›r›ldama sesi, kedinin
ç›kard›¤› ses.
muteriz:
itiraz eden.
mübarek:
hay›rl›, kutlu.
münhas›r:
s›n›rl›, çevrili.
mütefavit:
birbirinden farkl›.
nam:
ad, yerine.
nazdar:
nazl›.
nazik:
ince davran›fll›, zarif.
nevm-i gaflet:
gaflet uykusu.
nida:
seslenme.
nimet:
ihsan, ikramlar.
Rahîm:
sonsuz ve s›n›rs›z
merhamet sahibi olan Allah.
rahmet:
ac›ma, merhamet
etme.
red:
kabul etmeme.
sarih:
aç›k.
sema:
gökyüzü.
suret:
biçim, tarz, flekil.
flefkat:
ac›yarak sevme, kar-
fl›l›ks›z merhamet.
flive:
söyleyifl, a¤›z.
tahkir:
fleref ve haysiyetini
incitme, hor görme.
taife:
kabile, tür k›sm›, türü.
taltif:
iltifat etme, sevgiyle il-
gilenme.
temafla:
bak›p seyretme.
terbiye:
yetifltirme, kabiliyet-
lerini gelifltirme.
vazife:
görev.
vech-i tahsis:
verilmesi, tah-
sis edilmesi, has k›l›nmas›n›n
sebebi.
yâ Rahîm:
ey merhameti bol
Allah›m; ey ba¤›fllay›c› ve flef-
katli Allah›m.
zelzele:
sars›nt›.
zemin:
yeryüzü.
zikir:
çeflitli flekillerde Esma-i
Hüsnay› söyleme.
zikr-i hazin:
hüzünlü, içli zi-
kir.yâ: ey.
534 | SÖZLER
Y
‹RM‹
D
ÖRDÜNCÜ
S
ÖZ
HAfi‹YE:
Hatta bir gün kedilere bakt›m; yaln›z yemeklerini yediler, oy-
nad›lar yatt›lar. Hat›r›ma geldi, “Nas›l bu vazifesiz canavarc›klara müba-
rek denilir?” Sonra gece yatmak için uzand›m. Bakt›m, o kedilerden biri-
si geldi, yast›¤›ma dayand›, a¤z›n› kula¤›ma getirdi. Sarih bir surette, “
Rahîm, yâ Rahîm, yâ Rahîm, yâ Rahîm
!” diyerek, güya hat›r›ma gelen
itiraz› ve tahkiri, taifesi nam›na reddedip yüzüme çarpt›. Akl›ma geldi,
“Acaba flu zikir bu ferde mi mahsustur, yoksa taifesine mi âmmd›r? Ve
iflitmek yaln›z benim gibi haks›z bir muterize mi münhas›rd›r, yoksa her-
kes dikkat etse bir derece iflitebilir mi?” Sonra sabahleyin baflka kedileri
dinledim. Çendan onun gibi sarih de¤il, fakat mütefavit derecede ayn›
zikri tekrar ediyorlar. Bidayette h›rh›rlar› arkas›nda “
Yâ Rahîm
!” fark edi-
lir. Git gide h›rh›rlar›, m›rm›rlar› ayn› “
Yâ Rahîm
” olur. Mahreçsiz, fasih
bir zikr-i hazin olur. A¤z›n› kapar, güzel “
Yâ Rahîm
” çeker. Yan›ma gelen
ihvanlara hikâye ettim. Onlar dahi dikkat ettiler, “Bir derece iflitiyoruz”
dediler. Sonra kalbime geldi, “Acaba flu ismin vech-i tahsisi nedir ve ne
için insan flivesiyle zikrederler, hayvan lisan›yla etmiyorlar?” Kalbime gel-
di, flu hayvanlar çocuk gibi çok nazdar ve nazik ve insana kar›fl›k bir ar-
kadafl oldu¤undan, çok flefkat ve merhamete muhtaçt›rlar. Okfland›¤› va-
kit hofllar›na giden taltifleri gördükleri zaman, o nimete bir hamd olarak,
kelbin hilâf›na olarak, esbab› b›rak›p yaln›z kendi Hâl›k-› Rahîm’inin rah-
metini kendi âleminde ilân ile, nevm-i gaflette olan insanlar› ikaz ve “Yâ
Rahîm!” nidas›yla, kimden medet gelir ve kimden rahmet beklenir, es-
bapperestlere ihtar ediyorlar.
1...,524,525,526,527,528,529,530,531,532,533 535,536,537,538,539,540,541,542,543,544,...1482
Powered by FlippingBook