Sözler - page 708

belki bir ilm-i muhite istinat ediyor ve cemi eflyay› birden
görebilir, ezel ve ebed ortas›nda bütün hakaik› bir anda
müflahede eder bir Zat›n kelâm›d›r. Amenna.
‹kinci Ziya
Hikmet-i Kur’âniyenin karfl›s›nda meydan-› muaraza-
ya ç›kan felsefe-i befleriyenin, hikmet-i Kur’ân’a karfl› ne
derece sukut etti¤ini On ‹kinci Sözde izah ve bir temsil
ile tasvir ve sair Sözlerde ispat etti¤imizden, onlara ha-
vale edip flimdilik baflka bir cihette küçük bir muvazene
ederiz. fiöyle ki:
Felsefe ve hikmet-i insaniye dünyaya sabit bakar, mev-
cudat›n mahiyetlerinden, hasiyetlerinden tafsilen bahse-
der; Sâniine karfl› vazifelerinden bahsetse de, icmalen
bahseder. Âdeta kâinat kitab›n›n yaln›z nak›fl ve hurufla-
r›ndan bahseder, manas›na ehemmiyet vermez.
Kur’ân ise, dünyaya geçici, seyyal, aldat›c›, seyyar, ka-
rars›z, ink›lâpç› olarak bakar; mevcudat›n mahiyetlerin-
den, sûrî ve maddî hasiyetlerinden icmalen bahseder. Fa-
kat, Sâni taraf›ndan tavzif edilen vezaif-i ubudiyetkârâne-
lerinden ve Sâniin isimlerine ne vecihle ve nas›l delâlet
ettiklerini ve evamir-i tekviniye-i ‹lâhiyeye karfl› ink›yatla-
r›n› tafsilen zikreder.
‹flte felsefe-i befleriye ile hikmet-i Kur’âniyenin flu taf-
sil ve icmal hususundaki farklar›na bakaca¤›z ki, mahz-›
hak ve ayn-› hakikat hangisidir görece¤iz.
amenna:
inand›k.
ayn-› hakikat:
hakikatin tâ ken-
disi.
bahis:
konu.
bahsetme:
üzerinde konuflma,
söz etme.
cemi:
bütün.
cihet:
yön.
delâlet:
iflaret, delil olma.
derece:
miktar, ölçü.
ebed:
sonsuzluk.
ehemmiyet:
önem.
evamir-i tekviniye-i ‹lâhiye:
ya-
rat›l›fla ait ‹lâhî kanunlar ve ni-
zamlar.
ezel:
öncesizlik.
felsefe:
madde ve hayat› bafllan-
g›ç ve gaye bak›m›ndan incele-
yen ilim.
felsefe-i befleriye:
insanlar›n ge-
lifltirdikleri fikir, felsefe.
hakaik:
hakikatler, gerçekler.
hasiyet:
özellik.
havale:
üstüne b›rakma, gönder-
me.
hikmet-i insan:
insanlar›n anlay›-
fl›, bilgisi.
hikmet-i Kur’ân:
Kur’ân’›n hik-
meti.
hikmet-i Kur’âniye:
Kur’ân’›n
hikmeti.
huruf:
harfler.
hususunda:
hakk›nda, konusun-
da.
icmal:
özetleme, ayr›nt›lar›na gir-
meme.
icmalen:
k›saca, özetle.
ilm-i muhit:
her fleyi kuflatan
sonsuz ilim.
ink›lâp:
hâl de¤ifltirme, dönüflüm.
ink›yat:
boyun e¤me, ba¤lanma.
ispat:
do¤ruyu delillerle göster-
me.
istinat:
dayanma.
izah:
aç›klama yapma.
kâinat:
bütün âlemler, varl›klar.
kelâm:
söz, lâf›z.
maddî:
madde ile alâkal›.
mahiyet:
özellik, nitelik.
mahz-› hak:
hakk›n tâ kendisi.
mana:
anlam.
mevcudat:
var olan her fley.
meydan-› muaraza:
mücadele
meydan›.
muvazene:
ölçü, mukayese.
müflahede:
seyretme, görme.
nak›fl:
süs.
sair:
di¤er, baflka.
Sâni:
her fleyi sanatl› olarak yara-
tan Allah.
seyyal:
ak›c›.
seyyar:
dolaflan, gezici.
sukut:
de¤erden düflme.
sûrî:
görünüflteki.
tafsil:
ayr›nt›l› olarak bildir-
me.
tafsilen:
ayr›nt›l› olarak.
tasvir:
bir fleyi çeflitli ifade
tarzlar›yla anlatma.
tavzif:
görevlendirme.
temsil:
misal getirme.
vazife:
görev.
vecih:
yön.
vezaif-i ubudiyetkârâne:
ibadet edercesine vazifeler.
Zat:
azamet ve ululuk sahibi
Allah.
zikir:
anma, bildirme.
ziya:
›fl›k.
708 | SÖZLER
Y
‹RM‹
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ
1...,698,699,700,701,702,703,704,705,706,707 709,710,711,712,713,714,715,716,717,718,...1482
Powered by FlippingBook