Sözler - page 74

74 | SÖZLER
D
OKUZUNCU
S
ÖZ
•
‹kinci sabah
ise, sabah-› haflri ihtar eder. Evet, flu ge-
cenin sabah› ve flu k›fl›n bahar› ne kadar makul ve lâz›m
ve kat’î ise, haflrin sabah› da, berzah›n bahar› da o
kat’iyettedir.
Demek bu befl vaktin her biri, bir mühim ink›lâp
bafl›nda oldu¤u ve büyük ink›lâplar› ihtar etti¤i gibi,
1
kud-
ret-i samedâniyenin tasarrufat-› azîme-i yevmiyesinin ifla-
retiyle hem senevî, hem asrî, hem dehrî, Kudret’in
mu’cizat›n› ve Rahmet’in hedâyâs›n› hat›rlat›r. Demek
as›l vazife-i f›trat ve esas-› ubudiyet ve kat’î borç olan farz
namaz, flu vakitlerde lây›kt›r ve enseptir.
Beflinci Nükte:
‹nsan f›traten gayet zay›ft›r; hâlbuki
her fley ona iliflir, onu müteessir ve müteellim eder. Hem
gayet âcizdir; hâlbuki belâlar› ve düflmanlar› pek çoktur.
Hem gayet fakirdir; hâlbuki ihtiyacat› pek ziyadedir.
Hem tembel ve iktidars›zd›r; hâlbuki hayat›n tekâlifi ga-
yet a¤›rd›r. Hem, insaniyet onu kâinatla alâkadar etmifl-
tir; hâlbuki sevdi¤i, ünsiyet etti¤i fleylerin zeval ve firak›
mütemadiyen onu incitiyor. Hem, ak›l ona yüksek mak-
satlar ve bâkî meyveler gösteriyor; hâlbuki eli k›sa, öm-
rü k›sa, iktidar› k›sa, sabr› k›sad›r.
• ‹flte bu vaziyette bir ruh,
fecir zaman›nda
bir Kadîr-i
Zülcelâl’in, bir Rahîm-i Zülcemal’in dergâh›na niyaz ile,
namaz ile müracaat edip arz-› hâl etmek, tevfik ve me-
det istemek ne kadar elzem ve peflindeki gündüz âlemin-
de bafl›na gelecek, beline yüklenecek iflleri, vazifeleri ta-
hammül için ne kadar lüzumlu bir nokta-i istinat oldu¤u
bedaheten anlafl›l›r.
âciz:
güçsüz.
alâkadar etmek:
ilgilendirmek.
âlem:
dünya; vakit, zaman.
arz-› hâl:
durumunu bildirme.
asrî:
as›rl›k.
bâkî:
kal›c›, devaml›l›¤› olan.
bedaheten:
aç›kl›kla, aç›kça.
berzah:
kabir ötesi; ruhlar›n k›ya-
mete kadar bekleyece¤i dünya
ile ahiret aras›ndaki yer.
dehrî:
zamana ait.
dergâh:
huzur.
elzem:
çok gerekli.
ensep:
en uygun.
esas-› ubudiyet:
kullu¤un esas›.
farz:
kesin dinî emir.
fecir:
tan yerinin a¤armas›.
firak:
ayr›lma.
f›traten:
yarat›l›fltan.
gayet:
çok, pek çok.
haflir:
öldükten sonra dirilip
toplanma.
hedâyâ:
hediyeler.
ihtar:
hat›rlatma.
ihtiyacat:
ihtiyaçlar.
iktidar:
güç, kuvvet.
iktidars›z:
gücü yetmez.
ink›lâp:
köklü de¤iflim.
insaniyet:
insanl›k.
Kadîr-i Zülcelâl:
büyüklük sahibi
ve her fleye gücü yeten Allah.
kâinat:
varl›klar, bütün âlem.
kat’î:
kesin.
kat’iyet:
kesinlik.
kudret:
Cenab-› Hakk›n bütün
kâinata hükmeden ezelî ve ebedî
kuvveti.
kudret-i Samedâniye:
hiçbir fle-
ye muhtaç olmayan ve her fley
kendisine muhtaç olan Allah’›n
gücü.
maksat:
istenilen fley, meram,
var›lmak istenen nokta.
makul:
akla uygun.
medet:
yard›m, imdat.
mu’cizat:
mu’cizeler.
mühim:
önemli.
müracaat:
baflvurma.
müteellim etmek:
ac› çektirmek.
müteessir etmek:
üzmek.
mütemadiyen:
durmadan, de-
vaml›.
niyaz:
yalvarma, dua.
nokta-i istinat:
dayanak noktas›.
nükte:
dikkatle anlafl›labilen an-
lam; ince mana.
Rahîm-i Zülcemal:
yarat›klar›na
karfl› sonsuz flefkat ve merha-
metli olan Allah.
rahmet:
flefkat etme, esirgeme.
sabah-› haflir:
dirilifl sabah›.
senevî:
senelik.
tahammül:
katlanma, dayan-
ma.
tasarrufat-› azîme-i yevmi-
ye:
günlük büyük tasarruflar.
tekâlif:
yükler, sorumluluklar.
tevfik:
Allah'›n kuluna yard›m
etmesi, baflar›l› k›lmas›.
ünsiyet:
al›flkanl›k, yak›nl›k.
vazife-i f›trat:
yarat›l›fl vazi-
fesi.
zeval:
yok olma.
ziyade:
fazla, çok.
1
. Bkz.
Buharî
, Mevakitü's-Salât: 17, Enbiya: 50, Fezailü'l-Kur'ân: 17, Tevhid: 31, 47;
Müsned
,
2:121, 124, 129;
Tirmizî
, Edep: 82.
1...,64,65,66,67,68,69,70,71,72,73 75,76,77,78,79,80,81,82,83,84,...1482
Powered by FlippingBook