Tarihçe-i Hayat - page 1007

bulunmufl olmamal›y›m. Onun için müdafaam› yapma-
ma yüksek mahkemenin müsaadelerini rica ederim.”
“Peki Abdurrahman Bey, son müdafaan›z› dinleyece-
¤iz. Buyurun.”
“
Gençlik Rehberi
isimli eser, Kur’ân-› Azîmüflflan’›n
emir ve tefsirlerinden ibaret bulunmas›na, ‹slâm dîninin
ve bu dinin emir ve nasihatlerini ihtiva eylemesine ve
Anayasan›n 70’inci maddesine göre, flahsî masuniyet,
vicdan, tefekkür, söz ve neflir hak ve hürriyeti Türklerin
tabiî haklar›ndan oldu¤u; Anayasan›n 75’inci maddesine
göre de hiçbir kimse, mensup oldu¤u din ve mezhepten
dolay› muahaze edilemeyece¤inden; müvekkilimin Ana-
yasa ile kendisine bahfledilmifl bulunan bu din ve neflir
hürriyetinden mahrum edilerek cezaî takibe maruz b›ra-
k›lmas› Anayasa hükümlerine mugayirdir.
“Yukar›da izah etti¤imiz kanunî taraflar›m›z, farz›mu-
hal nazar-› dikkate al›nmaz, Türk Ceza Kanununun anti-
demokratik 163’üncü maddesine göre müvekkilimin ta-
kibi mümkün farz edilirse, isnat edilen suçun tahliline ge-
çer ve flöyle deriz:
“Bir Müslüman; ak saçl›, yafll› bir Müslüman. Saç›n›
bafl›n› ve yafl›n› bütün ömrü boyunca nurla a¤artm›fl bir
Müslüman. Saç›, bafl›, yafl› ve bütün vücudu Allah’›n nu-
ruyla y›kanm›fl, ter temiz ve bem beyaz bir Müslüman.
Bütün ömrü boyunca in’am-› Hak olan hayat›n›, Türk
milletinin salâh ve hakikî saadeti için vakfetmifl; emr-i
‹lâhî olan ruhunu fele¤in hakikî maliki Allah’a teslim
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 1007
I
SPARTA
H
AYATI
ma, tariz.
mugayir:
z›t, karfl›t, muhalif, ayk›-
r›, farkl›, baflka türlü.
müvekkil:
vekil tayin eden, ve-
kâlet veren.
nazar-› dikkat:
dikkatli bakma,
dikkatli bak›fl.
neflir:
kitap, gazete vs. bast›r›p ç›-
karma.
nur:
ayd›nl›k, par›lt›, ›fl›k.
ruh:
dirilik kayna¤›, hayat›n te-
meli ve sebebi olan manevî var-
l›k.
saadet:
mutluluk.
flahsî:
flahsa, kifliye ait, hususî.
salâh:
bar›fl, rahatl›k.
tefekkür:
derin düflünme; eflya-
n›n hakikatini, yarat›c›n›n s›rlar›n›
kavramak ve ibret almak için zih-
nen ve kalben düflünme.
tefsîr:
Kur’ân’›n mana bak›m›n-
dan izah›, aç›klamas›.
vakf:
ba¤›fllamak.
vicdan:
insan›n içindeki, iyiyi kö-
tüden ay›rabilen, iyilik etmekten
lezzet duyan ve kötülükten elem
alan manevî his.
azm:
kesin karar; kas›t, niyet.
bahfl:
ba¤›fl, ihsan, verme.
bina-i Sübhanî:
‹lâhî bina,
Süphan olan Allah’a ait bina.
cezaî:
cezaya ait, cezayla ilgi-
li.
emr-i ‹lâhî:
‹lahî ifl; Allah’›n
emri.
farz:
bir netice elde etmek
için gerçek olarak kabul edi-
len bir tahminde bulunma.
farz-› muhal:
imkâns›z› farz
etme, olmayacak bir fleyi ola-
cakm›fl gibi düflünme.
felek:
gökyüzü, gök, sema.
hakikî:
gerçek.
hüküm:
karar, emir.
ibaret:
meydana gelen, olu-
flan.
ihtiva:
içine alma, kapsama.
in’am-› Hak:
Cenab-› Hakk›n
nimetlendirmesi.
isnâd:
dayand›rma, mal et-
me, bir fleyi bir kimseye ait
gösterme.
izah:
aç›klama, ayr›nt›lar› ile
anlatma.
kanunî:
kanuna uygun, yasal.
Kur’ân-› Azîmüflflan:
flan ve
flerefi yüce olan Kur’ân.
mahrum:
bir fleye sahip ola-
mayan, yoksun.
malik:
sahip.
maruz:
bir fleyin etkisi ve te-
siri alt›nda bulunma.
masuniyet:
dokunulmazl›k,
korunmuflluk.
mensup:
bir fleye veya kim-
seye ba¤l› olan, üye.
mezhep:
dinde tutulan yol,
dinde anlay›fl ve ibadet yolu.
muaheze:
tenkit, itiraz, k›na-
1...,997,998,999,1000,1001,1002,1003,1004,1005,1006 1008,1009,1010,1011,1012,1013,1014,1015,1016,1017,...1390
Powered by FlippingBook