Tarihçe-i Hayat - page 290

Ezcümle, flimdiki hükûmetin kanununda, vazife haricin-
de bir meziyeti, bir fazileti kendine tak›p, onunla bir k›-
s›m millete tahakküm edip nüfuzunu icra etmek, müsa-
vat esas›na istinat eden cumhuriyetin bir düsturuna mü-
nafidir. Sen neden vazifesiz oldu¤un hâlde elini öptürü-
yorsun? Halk beni dinlesin diye hodfüruflâne bir vaziyet
tak›n›yorsun?”
Elcevap:
Kanunu tatbik edenler, evvelâ kendilerine
tatbik ettikten sonra baflkas›na tatbik edebilirler. Siz ken-
dinize tatbik etmedi¤iniz bir düsturu baflkas›na tatbik et-
mekle, herkesten evvel siz düsturunuzu, kanununuzu k›-
r›yorsunuz ve karfl› geliyorsunuz. Çünkü bu müsavat-›
mutlaka kanununun bana tatbikini istiyorsunuz. Ben de
derim:
Ne vakit bir nefer, bir müflirin makam-› içtimaîsine ç›-
karsa ve milletin o müflire karfl› gösterdikleri hürmet ve
teveccühe ifltirak ederse ve onun gibi, o teveccüh ve hür-
mete mazhar olursa veyahut o müflir, o nefer gibi adîle-
flirse ve o neferin sönük vaziyetini al›rsa ve o müflirin va-
zife haricinde hiçbir ehemmiyeti kalmazsa; hem e¤er en
zeki ve bir ordunun muzafferiyetine sebebiyet veren bir
erkân-› harp reisi, en aptal bir neferle teveccüh-i amme-
de ve hürmet ve muhabbette müsavata girerse, o vakit
sizin bu müsavat kanununuz hükmünce bana flöyle diye-
bilirsiniz
:
“Kendine hoca deme! Hürmeti kabul etme! Fa-
ziletini inkâr et! Hizmetçine hizmet et! Dilencilere arka-
dafl ol!”
adî:
baya¤›, afla¤›, de¤ersiz.
cumhuriyet:
siyasî mekanizmas›
seçimle kurulan, adalet ve huku-
kun üstünlü¤üyle temel hak ve
hürriyetleri sa¤lamay› amaçlayan
idare flekli.
düstur:
kanun, kaide, kural, pren-
sip, esas.
ehemmiyet:
k›ymet, de¤er.
elcevap:
sorulan fleye verilen
karfl›l›k; söz veya yaz› ile cevap.
esas:
temel.
evvel:
önce, ilk, birinci, iptida,
bafllangݍ.
evvelâ:
birinci olarak, her fleyden
önce, ilk önce.
ezcümle:
belli bafll›, bafll›ca, özel-
likle, bu cümleden olarak, bu da,
bu babdan.
fazilet:
iyi ahlak, iffet, namus, iyi
huy.
halk:
topluluk, insan toplulu¤u,
insanlar.
hariç:
bir fleyin d›fl›, d›flar›s›, d›flta
kalan.
hükümet:
yönetim.
hürmet:
sayg›.
icra:
yürütme, bir karar›, bir dü-
flünceyi gerçeklefltirme, bir ifli ye-
rine getirme, kuvveden fiile geçir-
me, yapma.
inkâr:
reddetme, tan›mama, ka-
bul ve tasdik etmeme, inanma-
ma.
istinat:
dayanma.
ifltirak:
ortak olma, ortakl›k et-
me.
kanun:
devletin yasama kuvveti
taraf›ndan herkesçe uyulmak
üzere konulan her türlü kaide,
yasa.
makam-› içtimaî:
sosyal hayatta-
ki mevki, makam.
mazhar:
nail olma, flereflenme,
kavuflma; nail olmufl, eriflmifl, ka-
vuflmufl.
meziyet:
bir kifliyi baflkalar›ndan
ay›ran veya yücelten vas›f, üstün-
290 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
B
ARLA
H
AYATI
lük vasf›, de¤erlilik, yüksek
karekter, fazilet.
muhabbet:
ülfet, sevgi, sev-
me, dostluk.
muzafferiyet:
muzafferlik,
üstünlük, düflmana üstün gel-
me, galibiyet.
münâfi:
z›t, muhalif, uymaz,
ayk›r›.
müsavat:
ayn› hâl ve derece-
de olma, her bak›mdan ayn›
derecede olma, birinin di¤e-
rinden imtiyaz› ve üstünlü¤ü
olmama, müsavilik, beraber-
lik , eflitlik.
müsavat-› mutlaka:
mutlak
eflitlik, kayda flarta ba¤l› ol-
mayan eflitlik.
müflir:
en yüksek askerî de-
rece, mareflal.
nefer:
rütbesiz asker, er.
nüfuz:
bir kimsenin emir ve
hükümlerinin ifllemesi, geçer-
li olmas›.
reis:
bafl, baflkan, âmir, bir
toplulu¤un en üst idarecisi.
sebebiyet:
sebep olma, icap
ettirme, gerektirme.
tahakküm:
zorbal›k etme,
zorla hükmetme, hükmü alt›-
na alma.
tatbik:
yerine getirme, uygu-
lama.
teveccüh:
hofllanma, güler
yüz gösterme, iltifat etme.
teveccüh-i amme:
genel te-
veccüh, umumun, herkesin,
halk›n yönelifli.
vazife:
ahlâk veya ifl icab› ya-
p›lmas› gereken ifl, görev.
vaziyet:
bir kimse veya fleyin
durumu, hâli.
1...,280,281,282,283,284,285,286,287,288,289 291,292,293,294,295,296,297,298,299,300,...1390
Powered by FlippingBook