Tarihçe-i Hayat - page 280

Hem neden korkum olacak? Dünya ile, ecelimden
baflka bir alâkam yok. Çoluk çocu¤umu düflünece¤im
yok. Mal›m› düflünece¤im yok. Hanedan›m›n flerefini dü-
flünece¤im yok. Riyakâr bir flöhret-i kâzibeden ibaret
olan flan ve fleref-i dünyeviyenin muhafazas›na de¤il, k›-
r›lmas›na yard›m edene rahmet! Kald› ecelim. O, Hâl›k-›
Zülcelâl’in elindedir. Kimin haddi var ki, vakti gelmeden
ona iliflsin. Zaten izzetle mevti, zilletle hayata tercih
edenlerdeniz.
Eski Said gibi, birisi flöyle demifl
:
1
o
ôr
Ñn
?r
dG p
hn
G n
Ú/
ªn
dÉn
©r
dG n
¿ho
O o
Qr
ós
°üdG Én
æn
d ¯ Én
æn
ær
«n
H n
§ t
°Sn
ƒn
J n
’ ¢l
SÉn
fo
G o
ør
ën
fn
h
Belki hizmet-i Kur’ân, beni hayat-› içtimaiye-i siyasi-
ye-i befleriyeyi düflünmekten menediyor. fiöyle ki
:
Hayat-› befleriye bir yolculuktur. fiu zamanda, Kur’ân’›n
nuruyla gördüm ki, o yol bir batakl›¤a girdi. Mülevves ve
ufunetli bir çamur içinde, kafile-i befler düfle kalka gidiyor.
Bir k›sm› selâmetli bir yolda gider, bir k›sm› mümkün ol-
du¤u kadar çamurdan, batakl›ktan kurtulmak için baz› va-
s›talar› bulmufl. Bir k›sm-› ekseri, o ufunetli, pis, çamurlu
batakl›k içinde, karanl›kta gidiyor. Yüzde yirmisi, sarhofl-
luk sebebiyle, o pis çamuru misküamber zannederek yü-
züne gözüne bulaflt›r›yor; düflerek, kalkarak gider, tâ bo-
¤ulur. Yüzde sekseni ise, batakl›¤› anlar, ufunetli, pis oldu-
¤unu hisseder; fakat mütehayyirdirler, selâmetli yolu göre-
miyorlar. ‹flte bunlara karfl› iki çare var
:
Birisi
, topuz ile o sarhofl yirmisini ay›ltmakt›r.
alâka:
ilgi, iliflki. ba¤.
ecel:
her mahlûkun ve canl›n›n
Allah taraf›ndan takdir edilen
ölüm vakti, insan ömrünün belli
vakti.
ecel:
her mahlûkun ve canl›n›n
Allah taraf›ndan takdir edilen
ölüm vakti, insan ömrünün belli
vakti.
Hâl›k-› Zülcelâl:
Sonsuz büyüklük
sahibi yarat›c›, Allah.
hânedân:
kökten asil ve büyük
aile, köklü aile, ocak.
hayat-› içtimaiye-i siyasiye-i
befleriye:
insan›n siyasetle ilgili
toplum hayat›.
hizmet-i Kur’ân:
Kur’ân hizmeti.
ibaret:
meydana gelen, oluflan,
müteflekkil.
izzet:
de¤er, itibar, fleref, yücelik.
kafile-i befler:
insan toplulu¤u,
insan kafilesi.
k›sm-› ekser:
büyük ço¤unluk,
büyük k›s›m.
men:
yasak etme, durdurma,
mâni olma, b›rakmama, bir fleyi
diri¤ etme, bir fleyin yap›lmas›n›
engelleme, esirgeme, vermeme,
önleme.
meslek:
tutulan yol, sülûk edilen
yer.
mevt:
ölüm, vefat.
misk ü amber:
amber miski; hofl
ve güzel koku.
muhafaza:
koruma, saklama, h›f-
zetme.
mülevves:
kirli, pis, murdar.
mümkün:
mümkün, olabilir, im-
kân dahilinde, kabil.
nur:
ayd›nl›k, par›lt›, parlakl›k, zi-
ya, ›fl›k, flule.
rahmet:
ac›ma, merhamet etme,
esirgeme, ba¤›fllama, flefkat gös-
terme.
riyakâr:
riya eden, iki yüzlü, sah-
tekâr.
sarhoflluk:
kendinden geç-
mifllik.
selâmet:
salimlik, eminlik;
dert, s›k›nt›, kusur, noksanl›k
ile korku ve endifleden uzak
olma.
flan:
flan, flöhret, ün.
fleref:
onur, haysiyet.
fleref-i dünyeviye:
dünyaya
ait, dünya ile ilgili fleref.
flöhret-i kâzibe:
geçici, yalan-
c› flöhret, aldat›c› ün.
tercih:
bir fleyi di¤erlerinden
üstün tutma, öne alma, seç-
me, daha çok be¤enme.
topuz:
bafl taraf› top fleklin-
de, sapl› eski bir savafl aleti.
ufunet:
kötü ve pis koku, çü-
rük koku.
vas›ta:
alet, araç.
zan:
zannetme, sanma, kesin
olarak bilmeksizin kuvvetli
ihtimalle hükmetme.
zaten:
tabiî olarak, esasen,
asl›nda, as›l olarak, kendili¤in-
den.
zillet:
hakirlik, horluk, alçak-
l›k, afla¤›l›k, baya¤›l›k, adîlik.
1.
Biz öyle insanlar›z ki, bizim için iflin ortas› yoktur. Biz ya her fleyin üstünde olur, ya da ölür
kabre gideriz. [Emir Ebu Firas el-Hemedanî’nin fliiri. (M. Bahaüddin el-Âmilî, eI-Keflkûl,
2:200.)]
280 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
B
ARLA
H
AYATI
1...,270,271,272,273,274,275,276,277,278,279 281,282,283,284,285,286,287,288,289,290,...1390
Powered by FlippingBook