Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 06 Kasım 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

İrtica tehlikesi yok, başörtüsü tehdit değil

AB Komisyonu Türkiye Temsilcisi Hansjörg Kretschmer, Türkiye’de irtica tehlikesinin olmadığını söyledi. Kretschmer, “Olsa zaten biz Türkiye’yi üyelik için uygun bulmazdık. Siz de bu tür eleştirileri AB’nin her yerinden duyardınız” diye konuştu.

Türkiye’deki görev süresi dolan AB Komisyonu Türkiye Temsilcisi Hansjörg Kretschmer, Türkiye’de irtica tehlikesinin bulunmadığını belirterek, başörtüsünün de irticai tehdit olmadığını söyledi.

Milliyet’ten Utku Çakırözer’in soruları cevaplandıran Kretschmer, “Türkiye’de irtica tehlikesi var mı?” sorusuna şöyle cevap verdi: “Hayır, yoktur. Olsa zaten biz Türkiye’yi üyelik için uygun bulmazdık. Siz de bu tür eleştirileri AB’nin her yerinden duyardınız. Ama ne ben, ne kısa süre önce söylediği gibi ABD Büyükelçisi Ross Wilson, ne de Ankara’daki diplomatik topluluğun diğer üyeleri irtica riski görmüyoruz. Bazıları için türban irtica tehdidi olabilir. Ben böyle görmüyorum. Dini konularda daha fazla özgürlük talebi irtica anlamına gelmez.”

Ankara’daki görev süresini doldurarak Aganistan’a giden AB Komisyonu Türkiye Temsilcisi Hansjörg Kretschmer, Türkiye’nin lehte çaba harcamasına rağmen AB karşıtı güçlerden tepki gördüğünü belirterek, “Bazıları gidişime sevinecek, ama ben Türkiye’yi özleyeceğim” dedi.

Asker-sivil ilişkileri temel konu

Kretschmer, asker sivil ilişkileri ile ilgili bir başka soru üzerine ise şunları söyledi: “Benim söylediğim, demokrasinin temel işleyişidir. Halk parlamentoyu, o da hükümeti seçer. Eğer halk hükümetten mennun değilse, başka bir meclis ve hükümet seçer. Demokraside başka hiç kimsenin gücünün bulunmaması gerekir. AB üyeliği için Türkiye’nin böyle gerçek demokrasi olması lazım. Ama öyle değil. Çünkü devlet aygıtının bazı parçaları demokratik meşruiyetleri olmamasına rağmen, ayrıcalıkları olduğunu savunuyor. Asker-sivil ilişkileri üyelik sürecinin temel konularından. Eğer Türkiye ‘bu bizim için fazla, biz işleri yürütme şeklimizi değiştiremeyiz’ derse, sorun çözülmediği sürece AB üyesi de olamayacaktır.”

Yeni Asya / İSTANBUL

06.11.2006


 

Türkiye tazminat ödeyecek

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Taner Kılıç-Türkiye kararı ile, 28 Şubat uygulamalarının şiddetlendiği 1999 yılında Mazlum-Der genel merkeziyle bütün Türkiye’deki şube yöneticilerinin ev ve işyerlerinde yapılan aramaların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin özel hayatın dokunulmazlığını düzenleyen 8. maddesine aykırı olduğuna hükmederek Türkiye’yi tazminat ödemeye mahkûm etti.

28 Şubat döneminde düşünce ve ifade özgürlüklerine yapılan baskı ve keyfi müdahaleler AİHM tarafından cezalandırıldı. AİHM, Taner Kılıç-Türkiye kararı ile 28 Şubat sürecinin devamı niteliğindeki 1999 yılında Mazlumder yöneticilerinin ev ve işyerlerine yapılan aramaların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) özel hayatın dokunulmazlığını düzenleyen 8. maddesine aykırı olduğunu hükmederek Türkiye’yi tazminat ödemeye mahkûm etti.

FİDAN DİKME KAPATMA GEREKÇESİ

28 Şubat postmodern darbesi sürecinde başlatılan baskı ve yıldırmaların bir örneği 1999 Haziran ayında Mazlumder hakkında kapatma talebi ile görüldü. Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel tarafından yürütülen soruşturmanın gerekçeleri arasında “bazı yöneticilerin birtakım süreli yayın organlarında yazı yazmış olması, Başörtüsüne Özgürlük Ormanı için fidan dikilmesi, bazı ülkelerde yaşanan insan hakları ihlallerine tepki gösterilmesi” yer alır. Yüksel bu gerekçelere dayanarak Mazlumder’in genel merkezinde ve tüm şubelerinde arama yapılmasını talep eder.

Dönemin DGM Askeri Hâkimi Ülkü Coşkun tarafından talep edilen arama işlemi yönünde karar verilir. Aranmasına hâkim kararı ile karar verilen yer sayısı 16’dır. Ankara DGM Savcısı Yüksel, DGM askerî hâkiminin kararından bir gün sonra İçişleri Bakanlığı’na yazmış olduğu yazıda “gecikmesinde mazarrat umulan hal” gerekçesiyle arama kararı kapsamının “Derneğin genel merkez yönetim kurulu üyelerinin ev ve işyerlerine de” genişletilmesini ister. Böylece aranacak yer sayısı 38 olur. Savcı Yüksel’in talebi dönemin İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Yahya Gür tarafından 80 İl Valiliğine gönderilen yazıda “Şubelerin yönetim kurulu üyelerinin ev ve işyerlerinin de aranması”na dönüşür. Bu emirle aranması istenen yer sayısı 188’e çıkar. Hatta bazı şubelerde yedek yönetim ve denetim kurulu üyelerinin ev ve işyerleri de aranır.

Hâkim denetiminden geçirilmeden gerçekleştirilen işlemler Mazlumder’in genel merkez ve tüm şubelerinin bulunduğu il ve ilçelerde aynı gün, aynı saatte yürütülür. Birçok kitap, belge, teyp ve video kasetine el konulur. Arama işlemlerinde hiçbir suç unsuruna rastlanmaz ve bir süre sonra bizzat dönemin DGM Savcılığı tarafından yürütülen hazırlık soruşturması için “takipsizlik” kararı verilir.

İÇ ÇAMAŞIRDA GÜVENLİK ARAMASI

Mazlumder İzmir Şubesi yöneticilerinden Av. Taner Kılıç savcı Nuh Mete Yüksel ile müsteşar Yahya Gür hakkında Savcılığa söz konusu keyfi arama sebebiyle suç duyurusunda bulunur. Ancak sahip oldukları hukuki pozisyon gereği alınması gereken “soruşturma izinleri” verilmez, bu kararlara yönelik olarak yapılan itiraz ve temyizler de yine olumsuz sonuçlanır. Söz konusu işlem hakkında iç hukuk yolları tükendikten sonra Av. Taner Kılıç, vekili Av. Orhan Kemal Cengiz vasıtasıyla Ocak 2001’de AİHM’ye başvurur. AİHM başvuruyu karara bağlıyarak anılan işlemin AİHS’ne aykırı olduğunu tespit ederek başvurucu için 2.000 Euro tazminat ile 1.000 Euro mahkeme masrafı ödenmesine karar verir.

28 Şubat süreciyle başlayan uygulamaların devamı niteliğindeki dâvâyı eleştiren şikâyetçi Av. Taner Kılıç, aramaların onur kırıcı olduğunu ve evlerinde iç çamaşırlarına kadar arandığını ifade ederek, “devlet iç çamaşırlarına niye baksın. Ne aradıklarını bildiklerini sanmıyorum. Neticede suç unsuruna rastlanmadı” değerlendirmesinde bulundu.

TAZMİNAT BEDELİ MAHKUMİYETE

SEBEP OLANDAN ALINMALI

AİHM’ ye müracaat eden Av. Orhan Kemal Cengiz ise tazminat bedellerinin eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk imzalı 04.07.2000 tarihli genelgede belirtildiği gibi mahkûmiyete sepep olan kişilerden tahsil edilmesi gerektiğini ifade etti. AİHM’in Türkiye’yi kendi yasa ve kurallarına uymadığı için mahkûm ettiğini vurgulayan Cengiz, “Bu müdahalelerin keyfi boyutunu vurgulamaktadır” dedi. Cengiz, “Söz konusu kararın sembolik değeri büyüktür. Bir dönem, rutin haline gelmiş uygulamaların AİHM nezdinde mahkûm edilmesi, söz konusu kararın, sadece tazminat ödenerek infaz edilmesini olanaksız kılmaktadır” şeklinde konuştu.

Kemal BENEK / ANKARA

06.11.2006


 

Kar, fırtına, sel

Yurt çapında, soğuk ve yağışlı havanın etkisi sürüyor. Doğu ve güney bölgelerde yağmur etkili olurken, Karadeniz’in doğusunda heyelan uyarısı yapıldı. Zonguldak’ta 10 köy yolu kapandı. Bartın’da kar yağışı sonucu enerji nakil hatları arızalandı. Bolu Dağı’nda tipiye dönüşen kar yağışı sürücülere zor anlar yaşattı.

D-100 kara yolu, Bolu Dağı kesiminde etkili olan kar yağışı ve buzlanma sonucu meydana gelen kazalar sebebiyle ulaşıma zaman zaman kapanıyor.

D-100 karayolunun Bolu Dağı kesiminde Seymenler ve Karanlık Dere mevkiinde etkili olan kar yağışı ve buzlanma sebebiyle çok sayıda maddi hasarlı trafik kazası meydana geldi. Kazalar sebebiyle yol ulaşıma zaman zaman kapanıyor.

Bolu Emniyet Müdürlüğü Bölge Trafik yetkilileri, konuyla ilgili olarak şunları söylediler:

‘’Bolu Dağında İstanbul-Ankara istikametine aşırı buzlanma nedeniyle araçlar kayıyor ve maddi hasarlı kazalar meydana geliyor. Ekiplerimiz yolun kapanmaması için sürücüleri sürekli olarak uyarıyor. Kaynaşlı Bakacak mevkiinde yolda kalan bir TIR nedeniyle trafik ulaşıma kapandı. TIR’ın kaldırılması ile birlikte dağda trafik akışı sağlanmaya başlandı.’’

Bartın’da hayat felç oldu

Bartın’da etkisini gösteren yoğun kar yağışı, hayatı olumsuz yönde etkiledi. Bartın-Amasra karayolu ulaşıma kapanırken, görüş mesafesinin 1 metreye kadar düştüğü ve elektrik kesintisi yüzünden hiçbir iletişim aracının kullanılamadığı bildirildi.

Yoğun kar yağışı sebebiyle 7 saat süreyle elektrik kesintisi yaşanırken, uzun süredir telefon ve internet gibi iletişim araçlarının da kullanılamadığı öğrenildi. Şehir merkezinde kar kalınlığı 15 santimetreyi geçerken, Bartın-Amasra karayolunda ulaşımın tek yönlü olarak, kontrollü bir şekilde sağlandığı bildirildi. Şehir merkezinde yaklaşık 300 ağaç tamamen yıkıldı. 8 ekiple akşam saatlerinden itibaren çalışmalarını aralıksız sürdüren karayolları ekipleri, ulaşımın sağlanabilmesi için yaptığı yol açma çalışmalarından şu ana kadar sonuç alınamadı.

İl merkezine bağlı 217 adet köye ulaşım ve iletişimin ne şekilde sağlandığı konusunda herhangi bir bilgi alınamazken, Kızılay Bartın Şubesi kurduğu 6 kişilik ekiple, polis ve jandarma ile koordineli bir şekilde çalışarak,yolda mahsur kalanlara yardım için hazır bekliyor. Sürücülere buz uyarısı Sıcaklığın yurt genelinde birçok yerde sıfır derecinin altına düştüğünü belirten yetkililer, sürücülere, buzlanma tehlikesine karşı önlerindeki araçları yakın mesafeli takipten kaçınmaları uyarısında bulundu. Yollarda oluşan buzlanmanın, sürücüler için kazalar açısından başa çıkılması son derece zor bir durum olduğunu vurgulayan yetkililer, özellikle yolların belli kesimlerindeki buzlanmaların adeta kazaya dâvetiye çıkardığını ifade etti.

/ BOLU - BARTIN- KONYA

06.11.2006


 

Türkiye’ye tuzak kurulmak isteniyor

Uluslar arası ilişkiler profesörü Dr. İlter Turan, “Hiç bir Avrupa ülkesi en son tahlilde Türkiye'yi dışlayacak bir çözümü göze alamaz. Fakat ümit ettikleri bir yandan Kıbrıs, bir yandan Ermeni meselelerini kullanarak Türkiye'nin kendi iradesiyle ilişkileri başka bir kalıba dökmeyi tercih etmesidir. Bu Türkiye için bazı Avrupa ülkelerinin uygulamaya çalıştıkları tuzaktır. O bakımdan Türkiye'nin bunu bilerek hareket etmesi gerekir" dedi

Dr. İlter Turan "AB içerisinde Fransa'nın sahip olmaması gerektiği kadar güce ve nüfuza sahip olduğu tartışılmaktadır. Türkiye gibi bir ülkenin AB'ye girmesi halinde Fransızların aslında sahip olmadıkları kaynaklarla üstün konumlarını sürdürme isteği sorunu artık gündemden uzak tutulamayacaktır" dedi.

RÖPORTAJ bölümünü tıklayın

Hasan Hüseyin KEMAL

06.11.2006


 

Erdoğan: TCK 301’i inceliyoruz

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 301. maddesinin soyut olmasından kaynaklanan bazı sıkıntılar varsa, maddenin daha somut hale getirilmesine yönelik önerilere açık olduklarını bildirdi.

Başbakan Erdoğan, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek ile birlikte Beşiktaş’taki Başbakanlık Ofisi’nde, aralarında TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu, Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Türk Tabipleri Birliği Başkanı Gençay Gürsoy’un da bulunduğu çeşitli sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle bir araya geldi.

Toplantının basına açık bölümünde konuşan Erdoğan, kamuoyunda tartışılan konulardan biri olan düşünce ve ifade özgürlüğü önündeki engellerin büyük ölçüde kaldırıldığını dile getirdi.

Erdoğan, ‘’Bu konuda tavrımız açıktır ve kararlılığımız ortadadır. Uygulamada ortaya çıkan ve çıkabilecek sorunları da elbette değerlendiriyoruz. TCK’nın 301. maddesinin soyut olmasından kaynaklanan bazı sıkıntılar varsa, maddenin daha somut hale getirilmesine yönelik önerilere açığız’’ dedi.

301. MADDENİN YORUMLANMASI

Benzer düzenlemelerin bütün AB ülkelerinde olduğuna dikkat çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

‘’301. madde bu açıdan daha geri bir düzenleme değildir. AB mevzuatına aykırı bir yönü bulunmamaktadır. Uygulamada bazı sorunlar olduğunu biz de görüyoruz. Bana göre, 301. maddenin yasa koyucunun açık maksadına uygun olarak özgürlükçü bir şekilde yorumlanması halinde, düşünce ve ifade özgürlüğü konusunda hiçbir sorun kalmayacaktır.

Zira bu madde, açık bir şekilde eleştiri özgürlüğünü, aşağılama suçundan ayrı tutmaktadır. Her zaman söylüyorum, bunun özgürlükçü bir yaklaşımla yorumlanması için yeni içtihatların ortaya çıkmasına ve dolayısıyla bir zihniyet dönüşümüne ihtiyaç vardır. Bu da biraz zaman alacaktır. Yasa koyucunun amaçlamadığı bir özgürlük ihlalinin ortaya çıkmaması için, 301. maddenin reformların lafzına ve ruhuna uygun olarak ne şekilde ele alınabileceğine ilişkin çeşitli seçenekleri inceliyoruz. Türkiye-AB ilişkilerinin temelinde, ülkelerimizin ve halklarımızın karşılıklı menfaatleri ile demokrasi, özgürlükler ve hukukun üstünlüğü gibi ortak değerler vardır. Bu sebeple, AB sürecimiz inanıyorum ki, bazı konjonktürel gelişmelerin sekteye uğratamayacağı bir derinliğe sahiptir.’’

Başbakan Erdoğan, toplantının sonuçlarının daha sonra ilgili bakan, teknokrat ve bürokratlarla değerlendirileceğini söyledi.

/ İSTANBUL

06.11.2006


 

Baykal: Başbakan erken seçimden kaçıyor

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal,“Bizim tavrımız çok açık. Biz diyoruz ki Türkiye derhal erken seçime gitmelidir. Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce Türkiye bir genel seçim yapmalıdır. Başbakan dedikodu yapacağına bizim çağrımızı kabul etsin, gereğini yapsın" dedi.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, milletvekili maaşlarını artırmak için AKP yetkililerinin, CHP’den yardım istediklerini, ancak kendilerinin bunu kabul etmediklerini söyledi. Baykal, Sosyalist Enternasyonalin bugün başlayarak 7 Kasımda sona erecek toplantısına katılmak üzere geldiği Şili’nin başkenti Santiago’da gazetecilerle sohbet etti.

Bir gazetecinin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, bazı CHP milletvekillerinin, Meclis kulisinde, AKP milletvekillerine ‘’borcumuz var erken seçim kararı almayın’’ dedikleri yönünde bir değerlendirme yaptığını ifade etmesi üzerine Baykal, şunları kaydetti: “Bizim tavrımız çok açık. Biz diyoruz ki Türkiye derhal erken seçime gitmelidir. Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce Türkiye bir genel seçim yapmalıdır. Başbakan dedikodu yapacağına bizim çağrımızı kabul etsin, gereğini yapsın. Hiçbir CHP’li milletvekili bir erken seçim kararı karşısında en küçük bir tereddüt dahi taşımaz. Biz hep birlikte gider görevimizi yaparız. Başbakan’ın kendisi erken seçimden kaçıyor. Yok borcu varmış, yok bilmem neymiş... CHP milletvekilleri, kuliste öyle söylüyormuş diye izah ederek konuşuyor. Yakışıyor mu böyle bir şey bir Başbakan’a? Bir Başbakan dedikodu yapmaz.’’

/ SANTİAGO

06.11.2006


 

Başörtülüler dışlanmasın

Ankara ve Koaeli’nde düzenlenen toplantılarla başörtüsü yasağı kınandı. Ankara’da 40, Kocaeli’nde ise 81’inci defa bir araya gelen “başörtüsüne özgürlük platformu” üyeleri, başörtüsü yasağının devam ediyor olmasını hukuka aykırı bulduklarını açıkladılar.

Kocaeli’ndeki toplantıda bir açıklama yapan MAZLUMDER Kocaeli Şube Üyesi Canan Osman Aran, başörtüsünün ‘ayrımcılık malzemesi’ yapılmasına karşı çıktı.

Aran şöyle dedi: “Başörtüsü inancını ve düşüncesini taşıyan insanları ayrımcılığa tabi tutarak öteleyen ve bu ülke gerçekliğinden ayırt etmeye çalışan bir takım çevreler sahnelerdeki yerlerini almışlardır. Şehit cenazelerinde başörtülü annelerin ellerine eğilenler cumhuriyet kutlamalarında aynı salonlarda durmaya bile tahammül edemiyor.”

Ankara’daki toplantıda da ayrımcılık yapılması kınandı. Ankara İnanç Özgürlü Platformu adıma bir açıklama yapan Mazlumder Ankara Şube Başkanı Av. Emrullah Beytar, ayrımcılığın cumhuriyet kutlamalarına kadar dayanmasını eleştirdi.

Beytar şöyle dedi: “Cumhuriyet kutlamalarının neden bu halde olduğunu hepimizin sorgulaması gerekir. Çünkü sorgulama durduğumuz yeri ve ilerleyeceğimiz istikameti doğru belirlemede en önemli çıkış noktasıdır ve biz şimdi soruyoruz.”

Yeni Asya / ANKARA

06.11.2006


 

Olwen Finlay Darülacezeyi ziyaret etti

Dünyanın önde gelen fizyoterapistlerinden Fizyoterapi Profesörü Olwen Finlay Kayışdağı Darülaceze Müdürlüğü tesislerini ziyaret ederek fizik tedavi merkezinde incelemelerde bulundu.

Bu sene üçüncüsü düzenlenen Uluslararası Yaşlılar ile Çalışan Fizyoterapistler Derneği İPTOP Kongresi’nin onur konuğu olan Olwen Finlay kongrenin ikinci gününde İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sağlık ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Kayışdağı Darülaceze Müdürlüğü’nü ziyaret etti.

Kayışdağı Darülaceze Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada ise Avrupa’da Geriatrik Fizyoterapi’nin standartlarını oluşturan kişi olan Olwen Finlay’den Darülaceze olarak, ülkemizdeki Geriatrik Fizyoterapi’nin standartlarını oluşturabilmek için görüş alışverişinde bulunulduğu belirtildi.

Yeni Asya / İSTANBUL

06.11.2006


 

Meclis bu hafta gece mesaisi yapacak

Meclis, yine yoğun bir haftaya giriyor. TBMM, bu hafta bir yandan 2001 yılı bütçesi, diğer yandan da 9. Uyum Paketi içinde yer alan Vakıflar Yasa Tasarısı için mesai yapacak. Görüşülmesine geçen hafta başlanan Vakıflar Yasa Tasarısına, 7 Kasım Salı gününden itibaren TBMM Genel Kurulunda devam edilecek.

1. bölümü kabul edilen ve 2. bölümü üzerinde gruplar adına konuşmaların tamamlandığı tasarı, temel yasa olarak 4 bölüm halinde görüşülecek. 91 madden oluşan tasarı, Genel Kurulun 8 Kasım Çarşamba ve 9 Kasım Perşembe günü gündemini de oluşturacak.

Genel Kurul, 9. Uyum Paketi içindeki tasarı için gece geç saatlere kadar mesai yapacak. AK P Grubu, Genel Kurulun; 7 Kasım Salı günü 15.00-23.00, 8 Kasım Çarşamba günü 14.00-23.00, 9 Kasım Perşembe günü ise 14.00-21.00 saatleri arasında çalışmasını önerecek. Ancak tasarının yasalaşmaması halinde Perşembe günü bitimine kadar çalışılması planlanıyor. 2007 yılı bütçesinin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmeleri sürüyor. Bugün Diyanet İşleri Başkanlığı, Dış Ticaret ve Gümrük Müsteşarlığı, TÜİK, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü, 7 Kasım Salı günü Milli Savunma Bakanlığı ve Savunma Sanayi Müsteşarlığı ile SHÇEK, Özürlüler İdaresi, Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, 8 Kasım Çarşamba günü ise Tarım ve Köyişleri Genel Müdürlüğü, Tarım Reformu Genel Müdürlüğü, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü bütçeleri görüşülecek.

Bütçe görüşmeleri, 9 Kasım Perşembe günü Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Rekabet Kurumu, Millî Prodüktivite Merkezi, KOSGEB, Türk Akreditasyon Kurumu, TSE ve Türk Patent Enstitüsü Başkanlığı, 10 Kasım Cuma günü ise Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, EPDK, Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü, MTA, DSİ, Petrol İşleri Genel Müdürlüğü, TAEK, Elektrik İşleri Etüd İdaresi ile sürecek.

/ ANKARA

06.11.2006


 

Avrupalı parlamenterler ‘Dinler Bahçesi'ni gezdi

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Avrupa Demokratlar Grubu üyesi parlamenterler, Belek’teki cami, kilise ve sinagogun yan yana olduğu ‘’Dinler Bahçesi’’ni gezdi.

AKP Antalya milletvekili, Avrupa Demokratlar Grubu Başkan Yardımcısı ve Baş Sözcüsü Mevlüt Çavuşoğlu tarafından Antalya’da düzenlenen ‘’Avrupa Konseyi-AB İlişkileri Semineri’’ne katılan parlamenterler, ‘’Dinler Bahçesi’’ni gezerek, bilgi aldı.

Parlamenterler gezi sırasında özellikle caminin fotoğraflarını çektiler. Dinler Bahçesi’nde din görevlisi Durmuş Aydın, cami, kilise ve sinagog hakkında parlamenterleri bilgilendirdi. İngiliz Parlamenter John Greenway ise gazetecilere, Dinler Bahçesi’nin çok ilginç bir yer olduğunu belirterek, bu tür yerlerin tüm ülkelerde olması gerektiğini söyledi. Avrupa ülkeleri açısından Türkiye’nin AB’ye üyeliğinin önemli olduğunu dile getiren Greenway, ‘’Doğu ülkelerine köprü olan bir ülke olarak Türkiye’nin AB’ye üyeliği büyük önem taşıyor. Konum olarak önemli bir yer. Bu nedenle AB, Türkiye’nin üyeliğini kabul edecektir’’ dedi.

/ ANTALYA

06.11.2006


 

Özel hastahanelerde ücret farkına sınırlama gelecek

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, ‘’2007 yılından itibaren özel hastanelerde hastalardan fark alınması işi, sınırlı hale gelecek. Yatak için olacak, tıbbi hizmetler için fark olmayacak’’ diye konuştu.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, yeterli sayıda hekim yetiştirilmesinin en önemli sorunları olduğunu belirterek, ‘’Türkiye’de her yıl 7-8 bin tıp öğrencisi eğitime başlamalıdır. Sayın Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanına bir kere daha sesleniyorum; Lütfen bu meselenin üzerinde ısrarla dursunlar’’ dedi. Akdağ, ‘’AK Parti İstanbul’a Hesap Veriyor. Buluşalım, Konuşalım!’’ toplantısında, hasta hakları konusuna değinerek, hastahanelerde Hasta Hakları Birimleri bulunduğunu hatırlattı.

Hastaların sorunlarını bu birime aktarmadığını, başvurunun çok az olduğunu belirten Akdağ, ‘’Vatandaşlarımız bu birime başvurmakta hiç çekinmesin, çalışanlarımız da rahatsız olmasın. Bunları şikâyet olarak değerlendirmesinler’’ diye konuştu. Hekim seçme hakkının da en önem verdikleri konulardan biri olduğunu kaydeden Akdağ, bu konuda İstanbul, Ankara ve İzmir’de fiziksel nedenlerden dolayı zorlandıklarını ifade etti.

Akdağ, sağlık hizmetinin yüzde 90’ının Sağlık Bakanlığı tarafından verildiğini kaydederek, ‘’2007 yılından itibaren özel hastanelerde hastalardan fark alınması işi, sınırlı hale gelecek. Yatak için olacak, tıbbi hizmetler için fark olmayacak’’ diye konuştu.

/ İSTANBUL

06.11.2006


 

Bacalarınızı temizlediniz mi?

Havaların soğuduğu, ısıtma araçlarına daha fazla ihtiyaç duyulmaya başlandığı bu günlerde yetkililer vatandaşları uyararak, binalarda bacaların yılda en az bir kez temizlenmesi gerektiğini bildirdiler.

Kış mevsiminin başladığını, bacalarının mutlaka temizlenmesi gerektiğini belirten Ankara Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanı Faruk Kurutuz’da, “Bugüne kadar bacanızı temizletmediyseniz, mutlaka bacalarınızı temizletmeyi ve kontrol ettirmeyi unutmayın. Karbonmonoksit zehirlenmeleri ve kış aylarında çıkan yangınların önemli bir bölümü bacaların tıkanması sonucu meydana geliyor” dedi.

Baca yangınlarının çoğunlukla, giriş katlarında lokanta, pastane gibi işyerlerinin bulunduğu binalarda meydana geldiğini kaydeden Kurutuz, şunları söyledi:

“Bacalar, binaların zemin ve bodrum katından başlayıp, çatı katına kadar yükselen kanallardır. Bu kanallar içerisine yapışan kurum, yağ atıkları ve ziftlerin gerek sobalardan gerekse ocaklardan sıçrayan kıvılcımlarla tutuşması sonucu baca yangınları meydana gelmektedir. Vatandaşlarımızın basit gördüğü ve ihmal ettiği bu tabakalar, baca içerisinde bir petrol ürünü gibi yanmaktadır. Bu tutuşma sonucu da baca kanalı boyunca uzayan yangın, çatıya ulaşarak, buranın da tamamen yanmasına sebep olmaktadır. Küçücük bir kıvılcım, büyük bir yangına sebep olabiliyor”.

/ ANKARA

06.11.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004