Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 28 Kasım 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Eğitim

Kendini doğrulayan kehanet

Psikoloji tarihinde dönüm noktası olan araştırmalardan bir tanesi Rosenthal ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmadır. Bir grup psikolog çeşitli ilkokullarda ders yılı başında sınıflarda zekâ testi uygular ve bir süre sonra öğretmene, her sınıfta 4 öğrencinin üstün zekâlı olduğunu, ancak bunu çocuklara aktarmamasını söylerler. Gerçekte öğretmene isimleri bildirilen çocuklar üstün zekâlı olmayıp, isimleri kur’ayla belirlenmiş olan çocuklardır. Ders yılı sonunda bu çocukların başarılarının yükseldiği görülmüştür. Bu araştırma büyük yankılar yapmış ve Rosenthal buna “Kendini Doğrulayan Kehanet” adını vermiştir.

Bu önemli araştırmadan çıkarılması gereken en önemli sonuç, çocuklarımıza ne söylüyorsak, öyle olma ihtimallerini artırdığımızdır. Çocuklarımıza “tembel, savruk, sarsak, haylaz, dağınık, sorumsuz, yaramaz, düşüncesiz, sakar” gibi sıfatlarla yaklaştığımız takdirde, gerçekte de “tanımladığımız gibi” olma ihtimallerini artırırız. Kısacası çocuğumuza olumsuz olarak ne dersek “öyle” olmasını kolaylaştırırız. O zaman akla hemen şöyle bir çözüm gelmektedir. “Çocuğuma iyi sıfatlarla yaklaşırsam iyi olur.” Halk arasındaki deyişle, “Paşa dersem paşa olur.” Gerçek ne yazık ki buna uygun değildir. Çünkü çocuğumuza, olumsuz bir sıfatla yaklaştığımız zaman ortada daima bir sebep vardır. Bu sebeple çocuğumuzun kafasındaki olumsuz benlik imajını pekiştirmiş oluruz. Ancak ortada bir sebep yokken olumlu benlik imajını pekiştirmemiz mümkün değildir. Bu konuda temel ilke esas olarak çocuğu değil, davranışı övmektir.

Genel olarak eğitimde, özel olarak yeni bir davranışın kazandırılmasında temel ilke “yanlışların görülmesi ve düzeltilmesi değil, doğruların fark edilmesidir.” Bir başka ifadeyle söylersek, “eğitimde esas amaç yanlışların yakalanması olmayıp, doğruların yakalanması”dır. Modern eğitim uygulamalarının bize getirdiği bu görüşlerin ülkemizde işlerlik kazanması hiç şüphesiz zaman alacaktır. Çünkü görüldüğü gibi bu bulguların önemli bir bölümü, geleneksel eğitim sistemimizin özüyle çelişmektedir.

Zahit HARMANLI

28.11.2006


Eğitimde alternatif seçenekleri de dikkate alın!

Özellikle üniversite öğrencilerinin okul dönemi sonrasında sıkça karşılaştıkları sorunlardan biri de eğitimde farklı alanlarda çok fazla gelişmemiş olmalarıdır. İşverenler günümüzde, diplomanın yanında sertifikalar, eğitim belgeleri ve faaliyet listelerini de öğrencilerden talep etmektedir. Bu sebeple gençlerin okul döneminden başlayarak farklı alanlarda eğitim almaları gerekmektedir. Öğrenciler, gelişim konusunda hemfikir olmakla birlikte eğitimlerin ücretlerinin yüksekliği bu düşünceyi geri plana itmektedir. Peki, öğrenciler, düşük ücretli ya da ücretsiz eğitimlerden nasıl haberdar olabilir ve neler yapabilirler?

Eğitimlerden haberdar olabilmek için sürekli dikkatli ve bilinçli olmak gerekir. Çeşitli vakıflar, kariyer eğitimlerini tamamen ücretsiz olarak vermekte ve eğitim sonunda eğitim belgesi de sunmaktadır. Bu eğitimler zaman planlaması açısından da son derece uygundur. Genellikle hafta sonu ve kısa dönemler olarak sürdürülür. Gençler, gazetelerin kariyer ve insan kaynakları sayfalarını düzenli olarak takip etmelidir. Buradaki eğitimlerden bazıları öğrencilerin ücretsiz katılımına açıktır. Eğitim ilanlarını okuyup geçmek yerine, web adresini not almak, internetten eğitim araştırması yapmak da çok önemlidir. Biraz gazete okuyan, çevresine duyarlı olan, okul duyuru panosunu inceleyen ve sosyal bir çevre için çabalayan kişiler pek çok konudan herkesten önce haberdar olurlar. Üniversitelerin, farklı topluluk ve kulüplerinin yaptığı eğitim toplantılarına ve seminerlerine de katılabilirsiniz. Bazı öğrenciler önceliğin sertifika ya da eğitim belgesi olduğunu düşünebilir. Oysa bilgilenmek amacıyla verilen eğitimler bile sonraki eğitimlere katılmayı sağlayabilmektedir.

Mustafa OĞUZ

28.11.2006


Eğitim Dünyasından

* Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, eğitimin ideolojik, kısır saplantılara, küçük siyasî hesaplara kurban edildiğini savundu. Çelik, “Eğitimin laik karakterini korumak bizim olmazsa olmaz görevimizdir” diye konuştu. Hüseyin Çelik, bu yıl meslekî ve teknik eğitimde 200 bin kişilik artışın olduğunu söyledi.

* Kredi ve Yurtlar Kurumu’nda kalan 201 bin öğrencinin yemek harçları artırılıyor. Millî Eğitim Bakanlığı kahvaltı ve akşam yemeği ücretini 2,9 YTL’ ye çıkarmayı hedefliyor. Kredi Yurtlar Kurumu daha önce sabah kahvaltısı ve akşam yemeği olarak öğrencilere 1,5 YTL veriyordu. Bakanlık bu rakamın 2,9 YTL olmasını planlıyor. Yaklaşık % 20’lik artışın Ocak ayından itibaren yürürlüğe gireceği belirtildi. Edinilen bilgilere göre eski öğrenciler 7 Ocak, yeni öğrenciler ise 12 Ocak’tan itibaren zamlı yemek ücretini alacak. Yine 2007’nin Ocak ayından itibaren, halen 130 YTL olan öğrenci kredisi de 150 YTL’ ye yükselecek.

* Gelişmekte olan ülkelerdeki çocuklara ücretsiz dağıtılmak üzere tasarlanan Linux tabanlı dizüstü bilgisayarlar üretim bandından çıktı. ABD’nin önde gelen üniversitelerinden Massachusetts Institute of Technology’nin yürüttüğü, gelişmekte olan ülkelerde bilgisayar kullanımını artırmayı hedefleyen One Laptop Per Child projesi ilk bilgisayarları dağıtmaya başlıyor. MIT profesörü Nicholas Negroponte’nin tasarladığı dizüstüler 100 dolar karşılığında gelişmekte olan ülke hükümetleriyle ihtiyaç sahibi çocuklara dağıtılacak (NTV).

* Alevî Bektaşî Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Ali Kenanoğlu, oğlu Mustafa Berkay Kenanoğlu’nun din dersinden muaf tutulması için açtığı dâvâyı kazandığını açıkladı. Kenanoğlu Su TV’de katıldığı programda, elinde mahkeme kararıyla okula giderek oğlunun din dersi sınavına girmesine engel olduğunu söyledi.

* Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) ve Rektörler Komitesi, 17’nci Millî Eğitim Şûrâsı’nda ÖSS’de uygulanan farklı katsayıya ilişkin alınan temenni şeklindeki kararın “Kesinlikle benimsenmediğini’’ kaydetti. Ayrıca, ÖSS’de de bu yönde bir değişiklik olmayacağı belirtildi. YÖK Başkanı Erdoğan Teziç, Şûrâya, imam hatip lisesi mezunlarının üniversiteye doğrudan geçişini sağlama amacını taşıdığı için katılmadıklarını kaydederken, 15 yeni üniversiteye rektör atamasına ilişkin çıkarılan yasa düzenlemesini siyasî iradenin üniversitelerde kadrolaşma isteğinden kaynaklandığını bildirdi.

* Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, öğretmenlerin ağır ekonomik ve sosyal sorunlar altında bile öğrencileri ideallerinden hiçbir zaman taviz vermediğini belirterek, “Bu görevi yerine getirirken şevkinizi kıracak, hızınızı kesecek her türlü olumsuz düşünceyi bir kenara itmek önemli” dedi.

28.11.2006


ŞİMDİ EĞİTİM ZAMANI

* Ankara’da İşitme Engelliler İlk ve Orta Öğretim Okullarında okuyan gençler için Camadan İzcilik Gençlik ve Spor Kulübü tarafından ‘Konuşan Eller Yara Saracak’ adıyla eğitim projesi gerçekleştiriliyor. Ücretsiz ilkyardım, sivil savunma ve yangından korunma eğitimleri üç ay devam edecek.

* Türkiye Yazarlar Birliği tarafından 2000 yılında başlatılan ve altı yıldan beri düzenli olarak sürdürülen Yazarlığa Hazırlama Semineri/ Yazar Okulu on ikinci dönemine başlıyor. On hafta sürecek programın hafta sonlarında mesleğinde tanınmış kişilerle ünlü yazarlar yönlendirme dersleri verecek. Semineri başarı ile tamamlayanlara katılım beratı veriliyor. Katılmak isteyenler, TYB’ ne bizzat, telefonla veya e-posta ile müracaat edilebilir.

* ODTÜ Genç Girişimciler Topluluğu, ‘Girişimcilik Günleri’ düzenliyor. 3 Aralık tarihine kadar devam edecek faaliyet kapsamında gezi, eğitim ve seminerler gerçekleştirilecek.

* Ankara Çubuk Belediyesi ve Çubuk Halk Eğitim Merkezi işbirliğiyle 12–25 yaş arası gençlere yönelik halkoyunları kursları başladı. Eğitim sonunda sertifika verilecek.

28.11.2006


Hayatı kendi adımlarımızla yürüyoruz

Başka türlü görünmeye alışacak yerde olduğumuz gibi görünmekten kaçınmasak daha kârlı çıkardık (La Rochefoucauld). İnsanların birbirlerini tanımaları için en iyi zaman ayrılmalarına yakın zamandır (Dostoyevski). Bir insan duygularını anlatmaktan korktuğu zaman, gereğinden çok açıklığın sözü olur mu?

(Yuam Hung-Dao). Ya kırmızı gülden ayrı yaşamalı, ya da dikenin acılarını hoş görmeli (Şeyh Sadi). Balmumundan kanatlara sahip olduğunuz sürece, güneşten uzaklaşınız (Epiktetos). Hiç bir şey insan hayal gücü kadar özgür değildir (David Hume). Mezarlık ölülerin, toprağa karışmadan önce adlarını, kimliklerini toprak üstünde bıraktıkları yerdir (Paul Valery). Yükseklere çıkmaktan sakın, çünkü insanın düşmeyeceği hiçbir yüksek yer yoktur (Cervantes).

28.11.2006


ARAŞTIRMA DÜNYASI

Eğitim-Sen’in İstanbul, Ankara ve İzmir’de 3 bin öğretmenle yaptığı araştırmaya göre; öğretmenlerin sadece % 5’i kendi branşlarında meslektaşlarının kesinlikle yeterli olduğunu düşünüyor, % 80’i meslektaşlarının yetersiz olduğuna inanıyor. Öğretmenlerin % 64’ü ders programlarının bilimsel gelişmeleri ihtiva etmediğini, % 16’sı öğrencilerine özel ders verebilmeleri gerektiğini, % 30’u notu silah olarak kullandığını belirtiyor. Öğretmenlerin % 63’ü kalabalık sınıfların etkili eğitim için yetersiz olduğuna, % 80’ine yakını öğrencilerin fiziksel faaliyetlerini ortaya koymak için okul ortamının yetersiz olduğunu kabul ediyor.

28.11.2006


Göl olmaya çalışmak

Hintli bir yaşlı usta, çırağının sürekli her şeyden şikâyet etmesinden bıkmıştı. Bir gün çırağını tuz almaya gönderdi. Hayatındaki her şeyden mutsuz olan çırak döndüğünde, yaşlı usta ona, bir avuç tuzu, bir bardak suya atıp içmesini söyledi. Çırak, yaşlı adamın söylediğini yaptı, ama içer içmez ağzındakileri tükürmeye başladı.

‘‘Tadı nasıl?’’ diye soran yaşlı adama öfkeyle: “Acı” diye cevap verdi. Usta kıkırdayarak çırağını kolundan tuttu ve dışarı çıkardı. Sessizce az ilerdeki gölün kıyısına götürdü ve çırağına bu kez de bir avuç tuzu göle atıp, gölden su içmesini söyledi. Söyleneni yapan çırak, ağzının kenarlarından akan suyu koluyla silerken aynı soruyu sordu:

—Tadı nasıl? “Ferahlatıcı” diye cevap verdi genç çırak. “Tuzun tadını aldın mı?” diye sordu yaşlı adam, “Hayır” diye cevapladı çırağı. Bunun üzerine yaşlı adam, suyun yanına diz çökmüş olan çırağının yanına oturdu ve şöyle dedi: “Hayattaki ıztıraplar tuz gibidir, ne azdır, ne de çok. Iztırabın miktarı hep aynıdır. Ancak bu ıztırabın acılığı, neyin içine konulduğuna bağlıdır. Iztırabın olduğunda yapman gereken tek şey ıztırap veren şeyle ilgili hislerini genişletmektir. Onun için sen de artık bardak olmayı bırak, göl olmaya çalış.”

28.11.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004