Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 10 Mart 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Askerî vesayet var, darbeye ihtiyaç yok

Bazı çıkışları sebebiyle İzmir’den Kars’a sürgün edilen Savcı Gültekin Avcı, “Askerî vesayet hükümet üzerinde devam ettiği sürece klasik bir darbeye ihtiyaç duyulmaz” dedi.

Anadolu Gençlik Dergisine konuşan Gültekin Avcı, istifa edip kitap yazacağını belirtti.

Avcı, “Halka her on yılda bir postallarını gösteren TSK’nın yeni bir darbeye hazırlandığı söylentilerini nasıl değerlendiriyorsunuz. Böyle bir ihtimal var mı? Darbe geleneği sizce hâlâ sürüyor mu?” şeklindeki soru üzerine şunları söyledi:

“Şu anki siyasi konjonktürde bir darbe söz konusu olmaz. Çünkü sivil iktidar, şeklen iktidar olsa da muktedir bir şekilde vaatlerinin hiçbirisini gerçekleştiremedi. Türban, YÖK, İmam-hatipler...vs. Bu itibarla askerî vesayet hâlâ devam etmektedir. Askeri vesayet hükümet üzerinde devam ettiği sürece de klasik bir darbeye ihtiyaç duyulmaz.

Ama şunu da kesinlikle belirtmeliyim ki, Türkiye’de klasik ihtilaller dönemi kapanmıştır diyenler yanılgı içindedirler. Türkiye’de darbe tehlikesi asker sendromunu siviller taşıdığı sürece devam edecektir. Ve tabii ki ihtilal yardakçıları siviller... Ne zaman ki, yürekli ve milletin kendisine teveccühünü sonuna kadar meşru yetki sayıp millet iradesiyle pervasızca hareket edebilecek ve asker üzerinde nüfuz kullanacak bir siyasi iktidar, bazı dönüşümleri her şeye rağmen gerçekleştirirse işte gündönümü orasıdır. İhtilal veya demokrasi. Toplum seviyesinde gerilim yaşanmadan değişimi getiremezsiniz. Bu ülkede hiçbir zaman sosyal sahada ne kurumsal mutabakat ve ne de toplumsal mutabakat olmayacaktır. Ve ordu ve demokrasi sürecinde zikrettiğim gündönümü kaçınılmazdır.”

Yeni Asya / İSTANBUL

10.03.2007


 

Düşünce özgürlüğüne darbe

28 Şubat dönemi uygulamalarını hatırlatır bir şekilde, yeni bir andıcın ortaya çıkması medya dünyasında büyük tepkiyle karşılandı. Genelkurmayın akredite medya için hazırlattığı güvenilirlik raporunu, çok sakat bir anlayış ve demokrasi adına da üzüntü verici bulan basın kuruluşları, bunun ciddî bir düşünce özgürlüğü sorunu olduğunu söylediler. Bu tür andıçların 28 Şubat ürünü olduğunu vurgulayan köşe yazarları da, demokrasi adabına uymayan skandal uygulamanın yeni bir balans ayarı denemesi olup olmadığını sordular.

Genelkurmay Başkanlığı’nın ambargo uygulamadığı basın organlarını ve yazarlarını da “TSK karşıtı ve yandaşı” diye tasnif etmesine tüm kesimlerden tepkiler geldi.

Genelkurmay Başkanlığı Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü’nce hazırlanıp Genelkurmay Genel Sekreteri Tümgeneral Salih Zeki Çolak’ın onayıyla Genel Kurmay 2. Başkanı Orgeneral Ergin Saygun’a gönderilen, “Akredite Basın ve Yayın Organları Yeniden Değerlendirmesi” konulu üç sayfalık andıçla ilgili meslek kuruluşu ve gazeteciler tepki gösterdi.

Türkiye Gazeteciler Cemiyetinden (TGC) Çağdaş Gazeteciler Derneğine (ÇGD), Türkiye Gazeteciler Sendikasından (TGS) Basın Konseyine basın meslek örgütleri ile gazeteciler, Genelkurmay bünyesinde hazırlandığı iddia edilen belgeye tepki gösterirken bunun “demokrasiye verdiği zararı” vurguladılar.

ÇGD: Uygulama Genelkurmay’ı yıpratır

ÇGD Genel Başkanı Ahmet Abakay, uygulamayı, “çok sakıncalı ve sakat bir anlayış” olarak değerlendirdi. “Askerin siyasete olan müdahalesine ve askeri harekatlara karşı” olan ve olmayan şeklinde gazetecileri kategorize etmesinin çağdışı olduğunu açıklayan Abakay, “Genelkurmay dahil her kurumun olumlu ve olumsuz çalışmaları vardır. Olumlular övülür olumsuzlar eleştirilir. Gazetecileri askeri müdahalelere yandaş olmasının istenmesi asla kabul edilemez. Demokrasiyi kurumsallaştırmaya çalışılan, AB standartlarını ülkede yaşama geçirmeye çalışılan bir süreçte böyle kara listeleri hazırlaması Genelkurmayı da Türk Silahlı Kuvvetleri’ni da yıpratır” dedi.

Oktay Ekşi: Uygulama yanlış

NTV’de Oğuz Haksever’in sunduğu “Yakın Plan” programına telefonla katılan Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi ise, Genelkurmay’ın “agreman” ile “akreditasyon”u karıştırdığını, uygulamada yanlış olanın içerik değerlendirmesi olduğunu savundu. Ekşi, şunları söyledi: “A gazetesini, B medyayı, C gazetesi hoşuma gidiyor, akreditasyon verilebilir şeklindeki bir bakış açısı baştan sona yanlış. Genelkurmay’ın akreditasyonu kendisince iptal etmesi de doğru değil”.

TGS: Demokratik gelişme

açısından çok büyük sakıncaları var

Uygulamayı “Gerçekten şok edici bir çalışma” sözleriyle değerlendiren TGS Genel Başkanı Ercan İpekçi de, “Zaten bu akreditasyon müessessisi başında beri tehlikeli bir uygulama” dedi.

Birtakım kurumlara girmek için “mesleki kıdem, mesleki yeterliliğin” dikkate alınabileceğini söyleyen İpekçi, bunun medya kuruluşlarının kendi içinde dikkate alabileceğini bir unsur olduğunu vurguladı. İpekçi, “Burada gazeteciler görüşlerine göre sınıflandırılmış. Demokratik gelişme açısından çok büyük sakıncaları var. Siyasi iktidarın tutumundan, Başbakanlık ve başka kuruluşların basına yasak koymasından şikayet ederdik. Askeri kurumların da aynı tavrı rahatsızlığımızı daha da artırıyor. Eğer bir demokrasi mücadelesi veriliyorsa, burada akreditasyonun, sansürün ve oto-sansürün yeri yoktur. Siyasi iktidarların ve devletin ilgili kurumlarının basının özgürce çalışmasını sağlayacak önlemleri almaya özen göstermesi gerekir” diye konuştu.

Çalışlar: Yetkiyi aşan uygulama

Andıçta adı “yasaklı gazeteciler” listesinde yer alan gazeteci Oral Çalışlar, “Bu ayrımcı uygulamayı kamu kuruluşunun yapmış olması, gazetecilerle ilgili kendi yetkilerini aşan değerlendirmede bulunmuş olması hukuka aykırı olarak görüyorum. Eğer bu yazılanlar doğru ise, ciddi bir demokrasi düşünce özgürlüğü sorunuyla yüz yüzeyiz demektir. Bir kamu kuruluşunun gazeteciler arasında düşünceleri nedeniyle ayrım yapma hakkı ve yetkisi yoktur” dedi.

Sarıibrahimoğlu: Çağdışı

zihniyetin sonucu

Akreditasyonunun devam etmesi ancak TSK faaliyetlerine davet edilmemesi tavsiye edilen “Bugün” gazetesi eski yazarı ve “Jane’s Defense Weekly” dergisi Türkiye temsilcisi Lale Sarıibrahimoğlu da, Çalışlar gibi uygulamanın vahim olduğunu ve hafife alınmaması gerektiğini ifade ederek, şöyle dedi:

“Böyle bir liste olduğunu gazeteciler tahmin ediyor. Bu çocuk oyuncağı değil, çok ciddi bir olay. Kimin itibarlı olup olmadığına mahkeme karar verir. Kişisel bir mesele olarak almıyorum; çağdışı bir zihniyetin sonucu olarak görüyorum. Başbakanlık ve diğer kuruluşlarda geçmişte eleştirdiğimiz yan TSK’de kurumsallaşmış maalesef.”

Yakın Planda ‘andıç’ eleştirisi

NTV’deki “Yakın Plan” programına katılan “Milliyet” gazetesi başyazarı Güneri Civaoğlu, akreditasyon uygulamasının sadece asker tarafından değil, Başbakanlık, Cumhurbaşkanlık, spor kulüpleri ve diğer kuruluşlarca da yapıldığını savunurak, sadece andıçtaki “ayrımcı yanı” eleştirdi.

“Sabah” gazetesi Yayın yönetmeni Fatih Altaylı da, akreditasyonun güç odakları nezdindeki yaygınlığına işaret ettikten sonra, andıçta yer alan medyaya ilişkin değerlendirmelerdeki “sığlığı” eleştirdi. Altaylı, “Ordunun yanlış uygulamalarını görüyorsak, ordu aleyhtarı olduğumuz anlamına gelmez” dedi.

“Referans” gazetesi yazarı Cengiz Çandar ise, 10 yıl önce kendisinin ve Mehmet Ali Birand’ın adının geçtiği Andıç’ı hatırlatarak, “Genelkurmay anlaşılan kötü alışkanlığını sürdürüyor. Demokraside yol alan bir ülkede bu uygulama haber alma hakkını engelliyor” diye konuştu.

/ İSTANBUL

10.03.2007


 

Andıcı savunmak Baykal'a kaldı

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Genelkurmay tarafından hazırlandığı belirtilen ‘’basın yayın organları hakkında değerlendirme raporu’’nun bir iç değerlendirme raporu olduğunun anlaşıldığını belirterek, ‘’Bunu dışa yönelik, kurumları, kişileri nitelemeye ve suçlamaya yönelik, topluma bu konuda bir mesaj vermek amacıyla yapılmış bir çalışma olarak anlamak doğru değildir’’ dedi.

Baykal, ‘’DEİK Türk-Avrasya İş Konseyleri Toplantısı’’ öncesinde gazetecilerin ‘’Basın yayın organlarındaki değerlendirme raporu’’na ilişkin bir soru üzerine ‘’Yayınlanan belgenin iç değerlendirme olduğu anlaşılıyor. Kamuoyuna yönelik bir suçlama, değerlendirme oluşturmak amacıyla değil. Medya ve basın dünyasıyla ilişkilerini düzenlemek için kendi kurumları çerçevesi içinde yaptıkları bir iç değerlendirme olduğunu görüyorum’’ dedi. Baykal, ‘’Bu bakımdan bunu bir dışa yönelik, kurumları, kişileri nitelemeye ve suçlamaya yönelik, topluma bu konuda bir mesaj vermek amacıyla yapılmış bir çalışma olarak anlamak doğru değildir. Bir talebe bağlanmış değildir. Bir yaptırıma yönelik değerlendirme olmadığı anlaşılıyor, ama medya dünyası ile ilişkilerini bu değerlendirme çerçevesi içerisinde oluşturdukları görülüyor’’ diye konuştu. ‘’Türkiye’de pek çok kamu kurumunun böyle bir anlayışla bir düzenleme yaptığı uzun bir sürenin uygulamasında çıkan bir sonuçtur’’ diyen Baykal, şunları kaydetti:

“Biliyorsunuz Başbakanlık uçağına herkesin girmesi mümkün değil. Gazetelerin kimlikleri, tirajları ya da belli noktalarda görev yapmış olması, bir devlet uçağında Başbakan’ın yapacağı ziyaretlerde yer tutma hakkını vermiyor. Kişisel bir seçimin uygulandığı anlaşılıyor. Bazıları yasaklanıyor, yaklaştırılmıyor, bazıları sürekli olarak orada bulunuyor. Bu konuda çok subjektif, çok özel, keyfi bir takdirin uygulandığı biliniyor. Nitekim bugün de bir gazetede bu tip ziyaretlerde kim ne yapıyor, ne yiyor, ne içiyor onun kaydının tutulduğu anlaşılıyor. Bu tabi üzüntü verici bir manzara.’’

/ İSTANBUL

10.03.2007


 

Akşener: AKP, başörtüsü problemini çözemez

İçişleri eski Bakanı ve MHP MYK Üyesi Meral Akşener, Hükümeti başörtüsü konusunda samimi olmamakla suçlayarak, “Ellerinde güç vardı istemiş olsalardı çözerlerdi. Bu iktidar başörtüsü problemini çözmez değil, çözemez” dedi.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü sebebiyle Manisa MHP İl Teşkilatının düzenlediği konferansa katılmak üzere Manisa’ya gelen Akşener, Vali Refik Arslan Öztürk’ü makamında ziyaret etti. Manisa’nın asayiş sorunu olmadığını belirten Akşener, İstanbul’daki asayişsizlikten yakındı. Akşener, İstanbul’da görev yapan bir doktor arkadaşının bürosunun soyulduğunu ve hırsızların yakalandığını, ancak ceza almadan serbest bırakıldıklarını anlatarak, yasalardaki boşlukların doldurulması gerektiğini söyledi. Valilik çıkışında gazetecilere açıklama yapan Akşener, Türkiye’de TBMM ve kamu kuruluşlarında uyulması gereken kıyafet kuralları bulunduğuna dikkat çekerek şunları kaydetti: ‘’Bir taraftan diyeceksiniz ki ‘tüm bayanlar arzu ettiği gibi giyinebilmeli ve kamusal alandan faydalanabilmeli’, diğer taraftan sizin kafanızdaki şablona uymayan bayanların da giyimine müdahale edeceksiniz. Sayın Arınç’ın Meclis Başkanı bulunduğu bir mecliste ve kadınlara ait bir oturumu izlemeye gelenler arasında ayrımcılık yapmanın son derece yanlış olduğunu söylemek isterim. Dün başörtüsü ilgili mücadele verenler, diğerlerinin de haklarını korumak zorundadırlar. Başörtülü bayanlar ile ilgili koydukları tavırlarda kesinlikle samimi olmadıklarına inanıyorum. O başörtülü hanımlar ve genç kızlar ile ilgili bugün iktidarda bulunan arkadaşlarımız zamanında çok şiddetli bir biçimde ortay koydukları tavrın da bir aldatmaca ve istismar olduğuna inanıyorum. Ellerinde güç vardı istemiş olsalardı çözerlerdi. Bu iktidar başörtüsü meselesini çözmez değil, çözemez.’’

/ MANİSA

10.03.2007


 

Başbakanlık, fişleme iddialarını yalanladı

Başbakanlık Basın Merkezi, ‘’herhangi bir fişleme çalışmasının bugüne kadar yapılmadığını, bundan sonra da yapılmasının söz konusu olmadığını’’ bildirdi.

Başbakanlık Basın Merkezi’nden yapılan yazılı açıklamada, bugünkü Cumhuriyet Gazetesi’nde, ‘’Başbakanlık fişledi’ başlıklı bir haberin yer aldığı hatırlatıldı.

‘’Fişleme iddiası doğru olmadığı gibi, haber asılsız, mesnetsiz ve maksatlı bir dezinformasyon çabası olarak değerlendirilmektedir’’ denilen açıklamada, Başbakanlık Basın Merkezi’nde herhangi bir fişleme çalışmasının bugüne kadar yapılmadığı, bundan sonra da yapılmasının söz konusu olmadığı bildirildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi: ‘’Bir Basın Merkezi çalışanının iletişim önerileri geliştirmek amacıyla bundan iki yıl önce yaptığı bir içerik değerlendirmesi, nesnel ve anlamlı bulunmayarak sürdürülmemiştir. Bu içerik analizi denemesi dahi, hiçbir surette ‘fişleme’ unsurları içermemiştir. Ne Başbakanlık Basın Merkezi arşivlerinde böyle bir çalışma bulunmaktadır, ne de Sayın Başbakan’a herhangi bir şekilde böyle bir çalışma sunulmuştur. Başbakanlık Basın Merkezi tarafından yapılan akreditasyon uygulaması objektif ve şeffaf kriterleri esas almaktadır. Evrensel ölçekte kabul gören ve uygulanan bu kriterler, medya organları ve kamuoyumuza bildirilmiştir; aynı şekilde halen Başbakanlığı izleyen muhabirlerin yararlandığı basın odasının panolarında da asılı bulunmaktadır.’

/ ANKARA

10.03.2007


 

Eğitim hakkından mahrum edilen kızlar var

Avrupa Komisyonunun Kurumlararası İşbirliği ve İletişimden Sorumlu Başkan Yardımcısı Margot Wallström, Doğu ve Güney Doğu Anadolu’daki illerde başlatılan “Haydi Kızlar Okula Kampanyası” kapsamında 177 bin kız ve 87 bin erkek çocuğun okula kaydedildiklerini ifade ederek, ancak tüm bunlara rağmen hâlâ eğitim hakkından mahrum olan kızların var olduğunu kaydetti.

Avrupa Komisyonunun Kurumlararası İşbirliği ve İletişimden Sorumlu Başkan Yardımcısı Margot Wallström, kadın haklarıyla ilgili hukuki gelişimlerin uygulamaya yansıtılması gerektiğine dikkat çekti. Wallström, “Türkiye’de kadın-erkek eşitliği, hukuki çerçevede memnuniyet verici olsa da kadınların bu değişimi hissedebilmesi için uygulamaya sıkı bir şekilde yansıtılması gerekiyor” dedi. İyi gelişmelerle birlikte yine de Türkiye’de kadınların durumunun karmaşık bir durum arzettiğini ve hâlâ ciddî sorunlar olduğunu dile getiren Wallstörm, sosyo ekonomik ve bölgesel farklılıkların kadın erkek eşitliğini gölgelemeye devam ettiğini belirtti. Wallstörm, Doğu ve Güney Doğu Anadolu’daki illerde başlatılan “Haydi Kızlar Okula Kampanyası” rağmen hâlâ eğitim hakkından mahrum olun kızların var olduğuna da dikkat çekti.

BAŞÖRTÜSÜ TARTIŞMALARI

Wallström, Türkiye’deki temasları sırasında ‘’başörtüsü meselesinin’’ gündeme gelip gelmediği yönündeki soru üzerine, bu konunun çok az gündeme geldiğini belirterek, aynı sorunun İsveç, Fransa gibi Avrupa ülkelerinde de yaşandığına dikkati çekti. Kadınların görünür olmasının, sokaklarda yürüyebilmesinin önemli olduğunu ve bazı kadınlar için sokaklarda yürüyebilmenin tek yolunun başörtüsü takmak olabileceğini söyleyen Margot Wallström, tartışmanın her iki tarafının da dinledikçe kendisini bu tartışmalar içinde kaybolmuş hissettiğini belirterek, ‘’Bu, ne yapmak gerektiği konusunda gittikçe daha belirsiz hissettiğim bir konu’’ dedi.

/ İSTANBUL

10.03.2007


 

OKS kalkıyor

Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı (OKS) yerine kademeli olarak uygulamaya konulacak yeni modeli açıkladı.

Çelik, Bakanlık Başöğretmen Salonu’nda düzenlediği basın toplantısında, OKS yerine tam olarak 2008-2009 eğitim-öğretim yılında uygulamaya konulacak olan ‘’Ortaöğretim Geçiş Modeli’’ hakkında bilgi verdi.

Yeni müfredatın eğitim sürecini bütünüyle esas alan bir ölçme ve değerlendirme sistemi getirdiği için OKS’nin bu şekliyle devamının mümkün olmadığına işaret eden Çelik, bu yıl OKS’nin yapılacağını, ancak sınavda önceki uygulamalardan farklı olarak ilköğretim başarı puanının dikkate alınacağını bildirdi. Çelik, ayrıca bu yıl öğrencilerin OKS’nin ardından bir kereye mahsus 20 okul tercihinde bulunabileceklerini, öğrenci ve velilerin okulların ilgili servislerine başvuracaklarını söyledi. Bakan Çelik, hiperaktif çocuklara yönelik sınavda bir ek süre verilmesinin söz konusu olmadığını kaydetti.

Çelik’in verdiği bilgiye göre, 2007-2008 eğitim ve öğretim yılında da OKS uygulanacak. OKS puanlarına ilköğretim diploma notu yüzde 20 oranında etki edecek. 2007-2008 eğitim öğretim yılının sonunda 6. ve 7. sınıflar yeni modelde öngörülen ‘’Seviye Belirleme Sınavı’’na (SBS) tabi tutulacaklar.

2008-2009 eğitim-öğretim yılı sonunda ise 6., 7. ve 8. sınıflarda SBS uygulanacak ve öğrencilerin ortaöğretim kurumlarına yerleştirilmeleri tamamen yeni modele göre gerçekleştirilecek.

/ ANKARA

10.03.2007


 

AİHM’den Öcalan’ın avukatlarına ret

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), terör örgütü başının zehirlendiğine ilişkin avukatları tarafından yapılan “ihtiyati tedbir” başvurusunu reddetti.

AİHM’in, terör örgütü başının avukatlarının yaptığı başvuruya ilişkin bir gerekçe göstermediği bildirildi. Müvekkillerinin zehirlendiği gerekçesiyle AİHM’e başvuran terör örgütü başının avukatları, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ihlal edildiği gerekçesiyle Strasbourg mahkemesinin duruma müdahil olması gerektiğini iddia etmişlerdi.

Avrupa Konseyi bakanlar komitesi, AİHM’in terör örgütü başıyla ilgili verdiği karara ilişkin son değerlendirmesini geçen ay tamamlayarak, Abdullah Öcalan’ın tekrar yargılanmasına gerek görmediğini açıklamıştı. Bakanlar komitesi, terör örgütü başının yargılanma sürecinde Türkiye’nin sorumluluklarını yerine getirdiğini ve bir ihlalde bulunmadığına hükmetmişti. AİHM’nin büyük dairesi, 2005 yılında aldığı kararda, terör örgütü başının şikâyetlerinin büyük bir kısmını reddetmiş, sadece adil yargılanma hakkıyla ilgili AİHS’nin 6. maddesinin ihlal edildiği görüşüne varmıştı..

/ STRASBOURG

10.03.2007


 

Lozan’da Perinçek’e para cezası

İsviçre’de sözde Ermeni soykırımını “inkar” yasasını ihlal ettiği gerekçesiyle Lozan’da yargılanan İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek hakkındaki karar açıklandı.

Mahkeme, Perinçek’i 90 gün hapis cezası karşılığında her günü 100 İsviçre Frangı (yaklaşık 115 YTL) olmak üzere 9 bin İsviçre Frangı para cezasına çarptırdı ve bu cezayı iki yıl tecil etti. Lozan mahkemesi, bunun dışında 3 bin İsviçre Frangı para cezasına çarptırdığı Perinçek’in, bu parayı hemen ödemediği takdirde 30 gün hapis yatmasına karar verdi. Perinçek, ayrıca 1000 İsviçre Frangı sembolik olarak buradaki Ermeni cemaatine ödeyecek. Mahkeme masrafı olarak 5873,55 İsviçre Frangı ödemesine hükmedilen Perinçek’in, aleyhinde dava açan Sarkis Şahinyan’a da 10 bin İsviçre Frangı ödemesi istendi.

/ LOZAN

10.03.2007


 

Youtube yeniden yayında

M. Kemal Atatürk ve Türk bayrağına hakaret eden videolar içermesi sebebiyle mahkeme kararıyla Türkiye’de erişimi engellenen video paylaşım sitesi Youtube, yeniden yayına başladı.

Fanatik bir Yunan vatandaşı tarafından Mustafa Kemal Atatürk ve Türk bayrağına yönelik hakaretler ve görüntüler içeren videoların Youtube sitesinde yayınlandığı için mahkeme kararı ile Türkiye’de erişimi engellenen Youtube, Türkiye’deki yayınına yeniden başladı. Dünya’nın en çok ziyaret edilen video paylaşım sitesi olan Youtube’de, Atatürk ve Türk bayrağına ilişkin hakaretlerin yer aldığı videlolar ise yayından kaldırıldı.

/ ANKARA

10.03.2007


 

Hızlı tren gün sayıyor

Türkiye’de demiryolu taşımacılığına yeni bir ivme kazandıracak olan hızlı tren, 23 Nisan 2007 tarihinde Ankara-Eskişehir arasında deneme seferlerine başlayacak.

TCDD Genel Müdürlüğü yetkilerinden alınan bilgiye göre, Ankara-İstanbul Hızlı Tren Projesi’nin bir bölümünün devreye alınmasına artık gün sayılıyor. Türkiye, projenin ilk etabının tamamlanmasıyla birlikte hızlı trenlerle tanışacak.

Ankara-Eskişehir arasındaki üst yapı ve elektrifikasyon işleri yüzde 90 oranında tamamlandı. Polatlı’daki 472 metrelik tünelin tamamlanmasının ardından Sakarya Viyadüğü’nün bitirilmesi işine odaklanıldı. Hattın ilk etabına ait tüm işlemler 10 Nisan 2007 tarihine kadar tamamlanacak. Bu tarihten itibaren yurtdışından getirilen özel yol ölçüm makinasıyla hattaki altyapı, üstyapı, sinyalizasyon ve elektrifikasyon sistemlerinin yapım normlarına uygunluğu ölçülecek.

DENEME SEFERLERİ 4 AY SÜRECEK

Türkiye’nin ilk hızlı tren hattında 23 Nisan 2007 tarihinden itibaren de deneme seferleri başlayacak. Deneme seferleri, İtalya’dan kiralanan 4 vagondan oluşan setle gerçekleştirilecek. Başlangıçta düşük hızlarda yapılacak denemelerde, ölçüm ve test sonuçlarında elde edilen bulgular doğrultusunda hız artırımına gidilecek. Denemeler 4 ay boyunca, 250 kilometre hıza ulaşılıncaya kadar sürecek. Denemelerde kullanılacak hızlı treni bu aşamada yurtdışından gelecek makinistler kullanacak. Ancak TCDD Genel Müdürlüğü’nün İspanyol CAF firmasına sipariş verdiği 12 adet hızlı tren setini kullanma görevi ise eğitimden geçirilecek TCDD makinistlerinde olacak.

Başlangıçta Ankara-Eskişehir hattında çalışacak hızlı trenlerin yıl sonuna doğru yolcu taşımacılığına başlaması hedefleniyor. Hızlı tren, iki şehir arasındaki 206 kilometrelik demiryolunu 1 saat 15 dakikada geçecek.

HEDEF ANKARA-İSTANBUL

ARASINI 3 SAATE İNDİRMEK

Hattın ikinci bölümünü oluşturan Eskişehir-İstanbul bölümünde ise çalışmalar ihale sürecindeki gecikmelerden dolayı henüz başlamadı. İhaleyi kazanan firmanın kredi görüşmelerini tamamlamasının ardından hattın bu bölümünün yapımı 24 ayda bitirilecek. 2009 yılında hattın tümünün devreye alınması ve Ankara-İstanbul arası demiryolu ulaşımının 3 saate indirilmesi öngörülüyor.

Öte yandan TCDD Genel Müdürlüğü, hızlı tren hattının Eskişehir’de şehir merkezinden geçen bölümünü yeraltına almayı da planlıyor. Genel Müdürlük, şehir içinden geçişi kolaylaştırmak ve karayolu trafiğini rahatlatmak üzere geliştirilen bu proje için ihale hazırlıkları yapıyor.

/ ANKARA

10.03.2007


 

Tarihî çarşıda ürküten yangın

Ankara’nın Beypazarı ilçesindeki tarihi çarşıda çıkan yangında, çok sayıda dükkânda maddî hasar meydana geldi.

İtfaiye amirliğinden yapılan açıklamada, sabaha karşı tarihi kuru fırınından çıktığı tahmin edilen yangında fırın kullanılamaz hale gelirken, çevresinde bulunan 11 dükkânda da hasar oluştu. Tarihi çarşıda yangın çıktığı haberini alan iş yeri sahipleri dükkânlarına gelirken, itfaiye ekiplerinin çalışmalarıyla çarşı tamamen yanmaktan kurtarıldı. Yangınla ilgili soruşturmanın sürdüğü bildirildi.

/ BEYPAZARI

10.03.2007


 

Umut Nisan yağmurlarında

Devlet Su İşleri 3. Bölge Müdürü Necmi Özgül, Eskişehir’de nisanda yağmur yağmazsa kritik devreye girileceğini söyledi.

Özgül, Eskişehir’de şu anda su sıkıntısının görülmediğini belirterek, özellikle bu ay ve nisanda yağmurun yağmasını beklediklerini kaydetti. Eskişehir’in sulama ve kullanma suyunu karşılayan Porsuk Barajı’nın, yüzde 71 doluluk oranına sahip olduğunu ifade eden Özgül, şöyle konuştu: “Porsuk Barajı’nın Mart 2006’daki doluluk oranı yüzde 69’du. Bu baraj 2006 yılındaki doluluk oranına göre normal durumda. Eskişehir’in sadece sulamada kullanılan barajları olan Çatören, Keskin, Kunduzlar ve Dodurga’daki su seviyelerinde ciddî bir düşüş var. Bu barajların doluluk oranlarını 2006’ya göre değerlendirdiğimizde Çatören’de yüzde 26, Dodurga’da yüzde 4, Kunduzlar’da yüzde 11, Keskin’de yüzde 34 azalma var. Bu barajlarda bu yıl sulama için yeteri su yok. Eskişehir’de nisanda yağmur yağmazsa kritik devreye gireceğiz.’’

/ ESKİŞEHİR

10.03.2007


 

Hâlâ açık rögarlar var

Edirne’nin şehir merkezinde bulunan çocuk parkında açık bırakılan rögar kapağı, tepkiyle karşılandı.

Geçtiğimiz günlerde kapatılmayan rögar kapağından kanalizasyona düşerek can veren 5 yaşındaki Dilara Dumrul’un ölümünün ardından Edirne’de çocuk parkında açık bırakılan rögarı gören vatandaşlar, “Rögarın kapatılması için birinin ölmesi mi gerekiyor? Burası çocuk parkı ve hergün yüzlerce çocuk burada ölümle burun buruna oynuyor. Bu çukurlara bir çocuk düşmüş olsa sorumlusu kim olacak? Yetkililer önlem almalı. Çukuru kapatmak için birinin ölmesi gerekmiyor.” şeklinde tepki gösterdi.

/ EDİRNE

10.03.2007


 

Tarihi tarihçilere bırakalım

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Dış İlişkiler Danışmanı, AKP İstanbul Milletvekili Egemen Bağış, The New York Times’ta çıkan bir yazı sebebiyle gazetenin editörüne bir mektup yazarak, ‘’Tarihi tarihçilere bırakma zamanı gelmiştir’’ dedi.

Egemen Bağış, ABD’nin en etkin gazetelerinden The New York Times’ta 4 Mart 2007 tarihinde, sözde Ermeni soykırımı konusunda çıkan bir yazı üzerine gazetenin editörüne bir mektup yazdı. Bağış, mektupta şu görüşlere yer verdi: ‘’Ermeni propagandası, Türk arşivleri konusundaki iddialarla yeni bir tutarsızlık seviyesine ulaşmıştır. Yaklaşık iki yıldır, Mart 2005 yılından beri, Türk hükümeti ve TBMM, Türk-Ermeni bütün tarihçilerin bir araya gelip 1915 olayları konusunda ortak araştırma grupları oluşturup, bütün ilgili arşivlerde araştırma yapmasını önermektedir. Türkiye henüz Ermenistan’dan bu konuda olumlu bir cevap almamış olmasına rağmen söz konusu bu girişimine olumlu cevap beklemektedir. Tarihi olayların seçilmiş siyasetçiler tarafından değil, tarihçiler tarafından ele alınması gerekmektedir. Siyasetçiler geçmişi değil geleceği belirlemeliler. Her şeyden öte bu konuda iki taraf vardır. Türk arşivleri yıllardır açıktır ve bu gerçek Ermeni propagandasınca yok sayılmaktadır.’’ Mektupta, bazı ülkelerin sözde Ermeni soykırımı iddiaları karşısındaki tutumlarından örnekler de veren Egemen Bağış, genel durumun, politika, propaganda ve tarihin birbiri içine geçtiğini gösterdiğini belirterek, ‘’ABD’nin müttefiki Türkiye’nin haksız ve insafsızca 1915 yılında meydana geldiği iddia edilen olaylardan suçladığını göstermektedir. Tarihi tarihçilere bırakma zamanı gelmiştir’’ ifadelerini kullandı.

/ ANKARA

10.03.2007


 

Arapça Risâle-i Nur’a yoğun ilgi

Suudi Arabistan'ın başşehrinde düzenlenen "Riyad Uluslararası Kitap Fuarı"nda ziyaretçilerin en çok ilgi gösterdiği eserlerin başında, Arapça yayınlanan Risâle-i Nur Külliyatı yer alıyor.

Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdulaziz Al-Suud’un himayesinde Enformasyon ve Kültür Bakanlığı’nın düzenlediği ‘’Riyad Uluslararası Kitap Fuarı’’ Suudi Arabistan’ın başşehri Riyad’da başladı. On gün sürecek olan fuara on altı ülkeden 600 yayınevi 200 bin konu başlığı ile katılıyor. 10 bin metrekare kapalı alanda kurulan fuarda İslâmî, siyasî, ekonomik ve kültürel kitapların yanı sıra çocuk kitapları, CD-DVD filmleri de yer alıyor.

Fuarda geçen yıl olduğu gibi bu yıl da yayın evlerine sansür uygulanmaması dikkat çekti. Ayrıca dikkat çeken bir başka konu fuarda temizliğe verilen önemin yanı sıra tertip ve düzenlemeler oldu. Fuara Türkiye’den Sözler Yayınevi ve Kaynak Yayın Grubu adına Nil Yayıncılık katılıyor. Nil Yayıncılık Arapça eserlerinden sorumlu müdürü Şükrü Şahin fuar hakkında yaptığı değerlendirmede “Riyad Kitap Fuarı'na bu ikinci katılımımız oldu. Gerek bu yıl gerekse geçen yıl katıldığımız fuarlar bizim açımızdan çok olumlu geçti. İnsanların Türkiye ve Türk insanına karşı çok ilgi duyduğunu gördük” dedi. Ancak bazılarında da olumsuz düşüncelerin mevcut olduğunu müşahade ettiklerini belirten Şahin, “Bu da kültürel ilişkilerimizin yetersiz olduğunu göstermekte. Bu tür olumsuzlukların bertaraf edilmesi için Türkiye’den daha fazla yayınevinin katılmasının yararlı olacağını düşünüyorum” diye konuştu.

Fuarda en fazla ilgi gören eserlerin Bediüzzaman Said Nursî’nin Risâle-i Nur Külliyatı olduğunu söyleyen Şahin, “Standımızda başta Arapça olmak üzere Türkçe, İngilizce ve çeşitli dillerde farklı alanlarda eserler sergiliyoruz. Ancak en fazla ilgi gören Arapça eserler, Bediüzzaman Said Nursî’nin Risâle-i Nur Külliyatı oldu” konuştu.

“Ayrıca ilgi gören bir başka yayınımız da Hira Dergisi oldu. İlmî, dinî ve edebî konuları işleyen Hira Dergisi üç ayda bir Arapça olarak yayınlanmaktadır” diyen Şahin, Mukaddes Emanetler’in de Arapların ilgisini çeken bir diğer eser olduğunu vurguladı.

Fuar süresince çeşitli kültürel faaliyetlerin yanı sıra imza törenleri ve konferanslar düzenleniyor. Bu faaliyetler çerçevesinde İslâm Konferansı Teşkilâtı (İKT) Genel Sekreteri Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu ‘’Osmanlı Kültürü ve Arap İlişkileri’’ konulu bir konuşma yaptı.

Bir saate yakın süren konuşmada İhsanoğlu, Osmanlı Devleti’nin kuruluşu, yapısı ve Osmanlı kültürünün Arap kültürü üzerindeki etkisinin yanı sıra Osmanlı Devleti’nin bu kültürden nasıl etkilendiğini anlattı. Osmanlı Devleti ile Abbasilerden örnekler veren İhsanoğlu “Nasıl ki Abbasilere yüzde yüz bir Arap Devleti (Hilâfeti) dememiz doğru değilse aynı şekilde Osmanlı Devletine yüzde yüz bir Türk Devleti (Hilâfeti) diyemeyiz” dedi.

İslâm kültürünün uğradığı değişim aşamalarına da değinen İhsanoğlu, matbaanın İslâm âlemine girmesinin çok büyük bir gelişme olduğuna dikkat çekti. İki kültür arasındaki ortak yönlere de değinen İhsanoğlu, “Başta edebiyat ve dil olmak üzere iki kültür arasında etkilenmeler oldu, Arapça Türkçeden, Türkçe de Arapçadan etkilenmiştir. Özellikle Mısır’da bazı yiyecek, giyim, meslek vb. isimler halen Türkçedir” diye devam etti.

‘’Telgraf; Kosova, Bulgaristan, Edirne, İstanbul, Yemen, Basra, Trablusgarp gibi yerleşim merkezleri arasındaki haberleşmede büyük bir kolaylık sağlamıştır’’ diyen İhsanoğlu, “Aynı şekilde Hicaz demiryolunun kurulmasıyla ulaşım alanında büyük bir kolaylık sağlanmış ve mesafeler kısalmıştır” dedi. İslâm kültüründe müzik konusuna gereken önemin verilmediğine işaret eden İhsanoğlu “Bu konuda ayrıntılı bir çalışma yapılmamıştır. Umarım en kısa zaman da bu konuya gereken önem gösterilir” temennisinde bulundu.

Osmanlı ve Arap kültürünü birbirinden ayırmanın zorluğuna dikkat çeken İhsanoğlu, “Arapçanın Kur’ân-ı Kerimin dili olmasından dolayı her zaman bir önceliği olmuştur” şeklinde konuşmasını tamamladı.

Konuşmayı dinlemek üzere Suudi Arabistan Kültür ve Enformasyon Bakanı İyad El-Medeni, T.C. Riyad Büyükelçisi Naci Koru’nun yanı sıra çok sayıda yazar ve akademisyen de fuarda hazır bulundu.

/ RİYAD

10.03.2007


 

Osmanlı usûlü sadaka sandığı

Osmanlı dönemindeki yardımlaşma geleneği, Gaziantep’te yeniden hayat buldu. Gaziantepli bir grup esnafın yaptırdığı ekmek sandığına, hayırsever vatandaşlar ekmek bırakıyor.

İhtiyaç sahipleri ise akşam saatlerinde sandıktan sıcak pide alarak karanlıkta evlerinin yolunu tutuyor. Tad Pide Fırını’nın sahibi Tamer Kızıltaş’ın öncülüğünde bir grup esnaf, yaptırdıkları sandığı caddeye koyarak içine ekmek bırakmaya başladı. Gün içerisinde biriken 150-200 pideyi alaca karanlıkta alan fakirler, yüzlerinde tebessüm ile evlerinin yolunu tutuyor. (cihan)

/ GAZİANTEP

10.03.2007


 

Şapkalı kadınlarla bahçede karşılaştık

Önceki gün gazetelerde yer alan, meclisteki şapka olayının şahitlerinden Safa Telci, “Şapkalı bayanlarla meclisin bahçesinde karşılaştık. Aramızdaki başörtülü arkadaşlara ‘Türbanla giremezsiniz, çıkartın’ şeklinde lâf attılar, biz aldırış etmedik” dedi.

Meclisi ziyaret etmek üzere arkadaşlar arasında bir gezi tertiplediklerini söyleyen Safa Telci, “Amacımız meclisi ziyaret etmek, gezip görmekti. Ve kırk yedi arkadaş 7 Mart günü meclise gittik” dedi. Meclis oturumuna girmek üzere kapıya yöneldiklerinde 20-30 kişilik bayan topluluğuyla karşılaştıklarını söyleyen Telci, “Önlerinden geçerken aramızda bulunan dört başörtülü arkadaşımıza, tahrik edici bir şekilde, ‘Böşörtüsünü çıkartın, türbanla giremezsiniz’ diye lâf attılar. Biz aldırış etmedik. Yalnız onların hepsi telefonlara sarıldılar, birilerini aradılar” şeklinde olayı anlattı.

Kadınları geride bırakarak sırayla meclise girdiklerini ve güvenlikten geçtiklerini aktaran Telci, polislerin başörtüsüne yönelik uyarıda bulunmadığını belirtti. Oturumu izlemenin kurallarının kendilerine bildirildiğini söyleyen Telci, “Bacak bacak üstüne atılmayacağını, telefonların içeri girmeyeceğini, konuşma olmayacağını ve alkış yapılmayacağını söylediler. Çanta ve mantoların da vestiyere bırakılması gerekiyordu. Biz de bıraktık. Elimizdeki kitapları vestiyere, cep telefonlarımızı kilitli dolaplara koyarak locaya girdik” dedi.

İzleyici locasına girdiklerinde kendilerinden başka kimsenin olmadığı gibi, girmek için bekleyenlerin de olmadığını vurgulayan Telci, “O şapkalı bayan ya bizden önce girip çıktı ya da hiç girmedi oturumu izlemek için. Gazetede gördüğüm fotoğrafın TBMM içinde nereden ve nasıl çekildiğiyle ilgili hiçbir fikrim yok” sözleriyle açıklamasını sürdürdü.

Kurallara uyarak oturumu on dakika kadar izledikten sonra çıktıklarını söyleyen Telci, şapkalı alınmadıklarını iddia eden kadınlarla çıkarken karşılaşmaları gerektiğine de dikkat çekti. Telci, “Bizden sonra gelip alınmamalarına ihtimal vermiyorum. Bahçede gördüğümüz kadınların, on dakikada güvenlikten geçip locaya gelmeleri zor. En azından yolda karşılaşırdık, fakat çıkarken onları görmedik. Başka bir karma grup güvenlikten geçiyordu biz çıkarken” dedi.

Yeni Asya / İSTANBUL

10.03.2007


 

DYP’li gençlerden, huzurevine ziyaret

DYP Trabzon Merkez İlçe Gençlik Kolları üyeleri, “8 Mart Kadınlar Günü” dolayısıyla, Trabzon Huzurevi’ni ziyaret etti.

Gençlik Kolları Başkanı Mehmet Ali Tuna, ziyaret sırasında yaptığı açıklamada “Cennet annelerin ayakları altındadır. Onların değerini sadece bir gün değil her gün bilmemiz gerekir. 8 Mart Dünya Kadın Günü nedeniyle böyle bir ziyaretin daha yerinde olacağını düşündük. Çünkü buradaki annelerimiz, teyzelerimiz, ablalarımızın sevgiye, saygıya ve hatırlanmaya daha çok ihtiyaçları vardır. Bizlerin de onların hayır dualarına ihtiyacımız var” diye konuştu. Tuna ve beraberindekiler, huzurevi sakinlerine çiçek verirken duygulu anlar yaşandı.

Fatih KARPUZ / TRABZON

10.03.2007


 

DPY’ye başvurular başlıyor

İlköğretim okullarının 5, 6 ve 7’nci sınıfları ile ortaöğretim okulların 9, 10 ve 11’nci sınıflarındaki öğrencileri için Devlet Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavı’na (DPY) başvurular, 12 Mart Pazartesi günü başlayacak.

Başvuru ve yerleştirme ile ilgili işlemlere ait açıklama ve kurallar, 2007 DPY e-Başvuru kılavuzunda yer alıyor. Adaylar bu kılavuza Milli Eğitim Bakanlığı’nın ‘’www.meb.gov.tr’’ internet adresinden ulaşabilecekler.

/ ANKARA

10.03.2007


 

Kendi siteni kendin hazırla

Adana’da, İş Geliştirme Merkezi (İŞGEM) bünyesinde faaliyet gösteren bir bilişim firması, geliştirdiği programla kısa sürede internet sayfası oluşturma imkânı sağlıyor.

Yazılım firması sahibi Ali Kaya, yaptığı açıklamada, web sitesi oluşturmayı, bu işi yapan kuruluşlardan bağımsız hale getirerek, herkesin çok kolay ve ekonomik web sitesi sahibi olabilmesinin yolunu açtıklarını söyledi.

Yaklaşık 1,5 yıldır üzerinde çalıştıkları projeyi tamamlayarak Eko-Paket adı altında satışa sunduklarını belirten Kaya, geliştirdikleri programın web alanında bir devrim sayılabileceğini iddia etti. Kaya, ‘’Artık yediden yetmişe herkes web sitesi sahibi olabilecek. Web sitesi açmak isteyenler, hiç kimseye ihtiyaç duymadan ve 300 YTL’yi aşan harcamalar yapmadan, kendi web sayfasını kendisi oluşturabilecek’’ dedi.

/ ADANA

10.03.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004