Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 10 Mart 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kariyer

Düşünce, duygu ve davranışların analizi

İnsanı kâinatın halifesi yapan hasleti ve nimeti olan akıl. Yaşama enerjisi, motive edici, hareket kaynağı duygulardır.

Akıl ve duygunun etkisi ile kuvveden fiile davranışlar geçiş süreci başlar.

Ruh, bedende konuşlanmış beden konutunu ve konut içindeki cihazları kullanan insanın kendisidir.

Ruhun bedende yaşayabilmesi için verilmiş olan kuvveler olarak bildiğimiz, kuvve-i akliye, kuvve-i şeheviye ve kuvve-i gadabiyenin işlevlerini yönetebilmek imtihan sırrıdır. Bu kuvveler insana verilen sermaye ve potansiyeldir.

Kuvve-i şeheviye; haz ve lezzetin, menfaatin kaynağıdır. Sadece cinsellik değil, yeme içme dahil nefsin haz duyduğu her şeyi içine alır.

Kuvve-i gadabiye; savunma mekanizması ve motivasyonudur. Kontrol edilmediğinde şiddet ve zulmün kaynağı olur.

Yani motivasyonun iki etkeni vardır, kuvve-i şeheviye ve kuvve-i gadabiyye.

Kuvve-i akliye ise hakemdir. Fayda zarar ayrımı ve tanımlama yapar.

Hayatın akışında normal süreç; akıl soru sorar, araştırır, merak eder. “Ben neciyim?”, “Nereden geliyorum?”, “ Görevim ne?”, “Nereye gidiyorum?..”

Bulduğu cevaba göre eylem planı yapar ve harekete geçer. Nefis ve kalp haz duyduğu şeylere ve hareketlere bağlanır. Adeta otomatik pilot gibidir nefis. Hazır zamanı, anı yaşar. Hazza koşar acıdan kaçar.

Akıl geniş projeksiyonlu bakar. Geleceği hayâl eder. Kalp ise sınırsız sevgi potansiyeline karşılık arar. Kalp ile nefis ayrı kavramlardır. Her iki işlevi de duygu başlığı altında ele alınması tanımlama için yetmez. Kalp, gönül, vicdanî lâtifelerin merkezi.

Nefis ise, hayvaniyet özelliğinin ağır bastığı haz odaklı duyuların merkezidir.

İnsanın hareketlerinin enerji kaynağı, hem duyuların algılamasına bağlı nefsî hazlar ve korkulardır, hem de pozitif duyguların kaynağı olan gönül denilen lâtifelerin merkezi olan kalptir. Lâtife ve gönlü ifade eden duygular ayrı, haz ve lezzet odaklı nefis denilen duyguları karıştırmayalım.

Davranışlara akıl etken olması gerekirken çoğu zaman nefis etken olur. Çünkü hayatın devamı için rutin tekrar edilen yeme-içme ve diğer zevkler bilinçaltını oluşturmuş kendileri otomatik pilot haline gelmişlerdir. İhtiyarî olmayan davranışların reflekslerin de merkezidir.

Aklın planladığı ve irade sonucu tekrar edilen davranışlar bilinçaltının malı, duyguların kaynağı olur. Yani aklın ürünü olan irade ve karar sonucu olan davranışların tekrarından oluşan bilinçaltı terbiye edilmiş nefistir.

Bilinçaltı haz ve acılara göre ani tepkileri akla rağmen verdiren bir etkiye sahiptir. Refleksler akla rağmen yapılan davranışlardır. Nefsin etkin oluşu, duygu yoğunluğu olduğunda akıl arka planda kalabilir, çok tehlikeli bir durumdur. Onun için yanlış davranışlar bilinçsizce tekrar edilmemeli.

Gaflet halinde yapılan yanlış davranışların etkisi olduğu gibi doğru davranışların da etkisi vardır.

“Gaflet halinde yapılan zikirler faydadan hali değildir”….(Mesnevî-i Nuriye)

Aklın belirlediği ve onayladığı davranışların enerji kaynağı ise kalptir, gönüldür. Akıl ve gönül işbirliğini geliştirmek için aklı işletmek kalbi söyletmek lâzımdır.

Bunun ilâcı tefekkürdür. Üç müşkül sualin cevabını aramaktır, bulmaktır.

“Ben neciyim?” “Nereden geliyorum?” “Nereye gidiyorum?”

Bu suallerin cevabını bulan akıl nasıl eyleme geçeceğini bilir. Beden ve dil ve bütün azalar aklın planladığını uygular. Kalp ve gönül O’na bağlanır, zikir-fikir birlikteliği oluşur. Akıl ve kalbin imtizacı gerçekleşmiştir.

Aklı ve kalbin gerçekleştirilmesinde etkin kullanılması gereken organımız beyindir.

İki beyin fonksiyonunu bilmek gerektir. Sağ beyin hayal, gönül, bütünlük, maneviyatın, duyguların bölgesi; sol beyin zihin, mantık, kelimelerin ve detayların bölgesidir.

Zihin işletildiğinde marifet, beden işletildiğinde irade, kalp işletildiğinde ise lâtifeler inkişaf eder.

Gönül zenginliği ise vicdanı aydınlatır. Şefkat ve merhamet hislerini inkişaf ettirir. Marifet, ibadet ve muhabbet sürecini sürdürmek de insan-ı kâmil denilen mükemmelliğe ulaştırır.

İşte, asıl kişisel gelişim bu süreci yapabilmek ve yaşayabilmektir.

[email protected]

Dursun SİVRİ

10.03.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Başlıklar

  Olumlu (Pozitif) düşünce ve başarı

  Düşünce, duygu ve davranışların analizi

  Neredeyiz?

  Gerçek sevgi

  İllerde Paket Programlar


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004