Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 29 Mart 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Murat ÇETİN

Son gaziler



Bir İstiklâl Savaşı gazisi daha öldü.

Adı Veysel Turan’dı. 108 yaşındaydı, en azından nüfusta öyle görünüyordu.

Geçtiğimiz günlerde vefat etti. Belki 85 yıl önce ölmeyi tercih ederdi. Savaş meydanında, düşman kurşunuyla can vermeyi, ölümü tatmadan ölmeyi, şehit olmayı yeğlerdi.

Ama o gün değil, bugün öldü.

Muhtemel değil, kesin; ömrü harp hatıralarını anlatmakla geçti. Yakınları ezberledi artık savaş yıllarının her bir anını.

Bütün isimler, bütün kelimeler, bütün sıfatlar hafızasında ilk günkü tazeliğini koruyordu.

Sanki dün şehit düşmüştü arkadaşı, sanki dünmüş gibi üzüldü, sanki dünmüş gibi sevindi, onun adına.

Sanki dündü, gördüğü o kahramanca taarruzlar; göğsü o günkü gibi kabardı.

Sanki dün öldürmüştü düşman askerlerini, verdikleri son nefesleri hissedebiliyordu.

Yakınında patlayan top güllesinin sesi kulaklarında çınlıyordu, can çekişen arkadaşlarının feryatları çınladığı gibi.

O günkü gibi aç, ama o günkü kadar tokgözlüydü.

O günkü kadar yorgun, ama o günkü kadar dinlenmiş hissediyordu.

O günkü kadar korkusuz ve o günkü kadar kahramandı.

Ama hiçbir zaman, kendisini kahraman olarak görmedi. Hiçbir zaman ülkeyi kurtarmış gibi hissetmedi.

Böyle hissetseydi, onca şehide, onca gaziye haksızlık edeceğini biliyordu.

O sadece üzerine düşeni yapmıştı ve gerisini Allah’a bırakmıştı. “Ben iyi savaştım, ondan kazandık” demedi asla.

Aslında ortada bir kazanç olduğundan da şüpheliydi. Bu savaşı kim kazanmıştı gerçekte? Kim galipti, kim mağlup? Ne için savaşmıştı, ne olmuştu? Dost kimdi, düşman kim? O zaman düşman dedikleri kazansaydı, bugün daha mı farklı olacaktı? Bilmiyordu…

Buruktu o yüzden. İstiklal Savaşının son gazilerinden olmanın fazla bir anlamı yoktu.

Ama şikâyet de etmiyordu. “O kadar savaştık, karşılığı bu mu olacaktı?” demiyordu.

Biliyordu ki, kaderin de bir hükmü vardı.

Düşmana karşı amansızdı, ama kader karşısında kıldan inceydi boynu.

Cenazesi taşınırken, hiçbir zaman dile getirmediği bu cümleleri de beraberinde götürdü.

29.03.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (26.03.2007) - Televizyona bakmak

  (23.03.2007) - Bediüzzaman’dan neler öğrendim?

  (20.03.2007) - Biz bu ülkenin nesiyiz?

  (13.03.2007) - Youtube, senin bizden çekeceğin var

  (12.03.2007) - Evsahiplerine misafir kabul/red rehberi

  (08.03.2007) - Lütfen biraz huzursuz olalım

  (06.03.2007) - Parçalı bölgeli havalar

  (05.03.2007) - Aşağıdaki “değil”lerden hangisi sen değilsin?

  (01.03.2007) - Farkında mısınız?

  (27.02.2007) - 5 dakika

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004