Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 18 Temmuz 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Süleyman KÖSMENE

Üç ayların faziletleri



“Üç ayların” içinde bulunuyoruz.

İbadet hayatımızda üç ayların hatırı sayılır bir yeri vardır.

Üç aylar girdiğinde her Müslüman kendi özel hayatına ve ibadetlerine bir çeki düzen verir. Bu çeki düzenden şüphesiz içinde bulunduğumuz aile ve toplum da olumlu olarak hissesini alır.

Her şeyden önce üç aylar birer ibadet ayıdır ve bu aylarda Allah’a, ibadet, zikir ve niyazlarla daha yakın olmaya çalışılır. Allah’ın huzurunda oluş daha sık hatırlanır. Dünyanın bir geçici han olduğu, günlerin âhirete ve ebediyete doğru hızla akıp gittiği, bir gün dünya hayatının acısıyla tatlısıyla son bulacağı, binaenaleyh dünyaya bel bağlanılmaması gerektiği ve bu yüzden ibadetlerin aksatılmaması lâzım geldiği, aksatılan ibadetler için kaza yapılmasının hiç olmazsa bu aylarda yerinde bir davranış olacağı, bu çerçevede kendimizi daha çok namaz ve oruç ibadetine tahsis etmemiz gerektiği bilinir ve bu aylarda ibadetler mümkün mertebe gündemimizde birinci sırayı teşkil eder.

Üç ayları oruçlu geçiren bahtiyar insanlar da çoktur etrafımızda. Bu aylarda geceleri kaza veya nafile namazlarını yoğunlaştıran, kandil gecelerinde ibadetlerini artıran; mümkünse kandil gecelerini uyanık geçiren mü’minler çoktur.

Kur’ân okunur bu aylarda. Hatimler indirilir. Fert fert, cemaat cemaat. Mukabeleler yapılır. İndirilen hatimler Peygamberlerin, Salihlerin, Âlimlerin ve isimleri unutulmuş, nesilleri kesilmiş, bir fatiha okuyacak kimseleri kalmamış, hak ile yeksan olmuş mü’minlerin ruhlarına ithaf edilir.

Zekâtlar çoğunlukla bu aylarda verilir. Sadakalar artırılır. Hayır müesseseleri daha çok bu aylarda hatırlanır ve hatırı sayılır yardımlar bu aylarda yapılır.

Yüce Dinimizin üzerimizde görmek istediği güzel ahlâk (ahlâk-ı hamîde) daha çok bu aylarda yaşanır. Çocuklar sevilir, sevindirilir; yaşlılar daha çok hürmet görür; kimsesizler hatırlanır; insanlara daha bir hoş görülü ve sevecen yaklaşılır. Herkes bu sevgi yağmurundan nasibini alır, herkes bir sevgi yumağı olur. Hatta diğer mahlûkatın da gönlü hoş tutulur.

Dargınlar barışır veya barıştırılır. Bu aylarda barıştan yana daha çok mesafe alınır.

Günahkârlar daha çok bu aylarda günahlarından pişmanlık duyarlar, tevbe ve istiğfar ederler.

Sözün kısası, bu aylarda hayır ve hasenat artırılır. Yılın diğer dokuz ayında bu üç ay birer model alınır. Her Müslüman bunu böyle kabul eder. Yani üç aylarda ibadetlerle kazanılan yüksek ahlâk aktivitesi, diğer dokuz ayda muhafaza edilir, üç aylar örnek alınır ve üç aylarda kaydedilen mânevî yükseliş diğer aylarda sürdürülmeye çalışılır.

Üç aylarda mübarek gecelerin de bulunması, bu ayların mü’minin nezdindeki ehemmiyetini artırır. Recep ayının ilk Cuma gecesi Regaib Gecesi; Recep’in yirmi yedinci gecesi Mi’rac Gecesi; Şaban ayının on beşinci gecesi Berat Gecesi ve nihayet Ramazan gecelerinden bir gecenin Kadir Gecesi ismiyle Kur’ân’da bin aydan hayırlı olarak zikredilmesi mü’minin ruhî ve kalbî hayatında inkişaflara sebep olacak yüksek nitelikler taşır.

Netice olarak üç aylar, Müslüman’ın hayatında kalıcı bir iç kontrol, tesirli bir oto kontrol, etkin ve derin bir muhasebeye vesile olur.

Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurur: “Recep ayı Allah’ın, Şaban ayı benim, Ramazan ayı ise ümmetimin ayıdır.”

Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm) Recep ayına geldikleri zaman şöyle duâ ederlerdi: “Allah’ım! Bizim için Recep ve Şaban aylarını bereketli kıl ve bizi Ramazana ulaştır.”

Hz. Âişe (ra) anlatır: “Allah Resûlü (asm) orucunu öylesine uzatırdı ki, hiç açmayacağını zannederdik. Bazen de öyle uzun zaman tutmazdı ki, galiba hiç oruç tutmayacak derdik. Onun en çok nafile oruç tuttuğu ay Şaban ayı idi.

Efendimize (asm) sordum:

“Ey Allah’ın Resulü! Şaban ayında çok oruç tutmanızın hikmeti nedir?”

Allah Resulü (asm):

“Ey Âişe! Azrail’e bu ayda, öleceklerin listesi verilir. İstemez miyim ki, ismim ben oruçlu iken Azrail’e verilsin?”

Nihayet; üç ayların sonuncusunda ibadetlerin kutbu ve zirvesi Ramazan orucu tutulur. Peygamber Efendimiz’in (asm) müjdesiyle, Ramazan orucunu inanarak ve karşılığını sırf Allah’tan umarak tutanların geçmiş günahları bağışlanır.

Ümmet için herhalde en heyecan verici müjde, geçmiş günahların bağışlanmasını netice veren bir büyük ibadete erişmek olsa gerektir.

Üç aylar bir fırsattır; değerlendirelim.

18.07.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (17.07.2007) - Üç aylara girdik

  (16.07.2007) - Mu'tezile mezhebi - 3

  (15.07.2007) - Mu’tezile mezhebi -2

  (14.07.2007) - Mu’tezile mezhebi-1

  (12.07.2007) - Sorular-cevaplar

  (11.07.2007) - Kısa... Kısa...

  (10.07.2007) - Allah namına almak ve vermek

  (09.07.2007) - Evlilik kader midir?

  (08.07.2007) - Duânın gücü

  (07.07.2007) - Kısa kısa

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004