Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 06 Kasım 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

M. Latif SALİHOĞLU

Siyasilerin Risâle-i Nur'la alâkadarlığı



Bediüzzaman Hazretlerinin vefatından evvel olduğu gibi, vefatından sonra da siyasilerin Risâle–i Nur'la olan alâkadarlığı devam etmiştir.

Bu açıdan bakıldığında, son beş–on yıllık kesinti yahut tevakkuf hali, bir hayli düşündürücüdür, elbette.

Ancak, şunun bilinmesi lâzımdır ki, özellikle 1965'ten 1995'lere kadar süren otuz yıllık süreç içinde, Said Nursî, eserleri olan Risâle–i Nurlar ve Nur Talebeleri, daima siyasilerin ilgisini çekmiş, lehte yahut aleyhte onları bir şekilde meşgul etmiştir.

* * *

1965 yılı (10 Ekim) genel seçimlerinde partisi hezimete uğrayan CHP'nin Millî Şefi İsmet Paşa, bu mağlubiyetinin faturasını Nurculara keser, bir yandan da "Beni onlar yıktı" diyerek, her fırsatta bu dâvânın mensuplarına yüklenmeye ve sataşmaya çalışır.

İşte, o günlerde İsmet Paşanın başlatmış olduğu bir tartışma (daha doğrusu sataşma), gazetelerin birinci sayfasından toplumun gündemine yansıyordu.

Daha çok Ulus ve Cumhuriyet gazetelerinde geniş yer verilen İsmet Paşanın konuşmaları o derece zıvanadan çıkıyor ki, artık dönüp sahibini tekzip edecek, hatta bunak durumuna düşürecek bir mahiyete bürünüyor.

Meselâ, şunları söylüyor İsmet Paşa (Parantez içindeki ifadeler bize ait):

1) "Said Nursî, okuma–yazma bilmeyen bir cahildi... Volkan gazetesinde yazdığı yazılarla 31 Mart’ı körüklemiştir."

(Bir kimse nasıl hem cahil olur, hem de yazdığı yazılarla kitleleri harekete geçirir? Kaldı ki, Said Nursî, o tarihte kurulan mahkemede suçsuz bulunmuş ve beraat etmiştir.)

2) "AP Başkanı Demirel, Said Nursî’nin halifesidir. Değilse, çıkıp açıkça ‘Ben halife değilim desin.’"

(Manşetten duyurulan bu çıkışa, Demirel şu karşılığı verir: "Paşamız hayli yaşlanmış ve anlaşılan bunamıştır. Zırvalayıp duruyor." 1966'da yaşanmış olan bu hadiseyi, 1985'te Demirel'in Tuzla'daki evinde bizzat kendisinden de dinledik.)

* * *

Demokrat Parti misyonunu devam ettiren AP Genel Başkanı Demirel, 1976'da Aydınlar Ocağında vermiş olduğu bir konferansta, Risâle–i Nur'u takdirle yâdediyor ve bu eserlerin yasaklanamayacağını söylüyordu.

Aynı Demirel, 1990'da Kocatepe Camiinde ilk kez tertiplenen "Bediüzzaman Mevlidi" vesilesiyle gönderdiği kutlama telgrafında, Üstad Bediüzzaman'ın büyük bir İslâm âlimi olduğunu ifade ediyor ve onu bu sözlerinden dolayı muaheze edenlere de "O zât için 'Büyük İslâm âlimi değildir' diyenlerin alnını karışlarım" diye meydan okuyordu. (1991'de, İstanbul Marmara Grubunda verdiği konferansta da aynı savunmayı yaptığını biliyoruz.)

Tıpkı rahmetli Menderes gibi Demirel'in de 1990'lı yıllarda Said Nursî'ye sahip çıktığı, pekçok kimseye Risâle–i Nur'u tavsiye etiği bir Türkiye'de, ne yazık ki son on yıldır siyaset âleminde âdeta bir tevakkuf hali yaşanıyor.

Önceki Meclislere kıyasen, en fazla dindarların bulunduğuna kanaat getirdiğimiz bugünkü Meclis üyeleri arasından bir tek mebusun çıkıp da, ülkenin huzur, güven, asayiş ve kardeşlik gibi en mühim, en hayatî konularında Üstad Bediüzzaman'ı hiç hatırlamaması, her biri başlıbaşına birer reçete olan eserlerinden hiç söz etmemesi, bize bir hayli düşündürücü geldiği için, birkaç gündür bu konuları sizlerle yeniden paylaşmaya çalıştık.

Ne diyelim; Allah baştaki başlara akıl, iz'an, feraset, yüreklerine de cesaret versin.

Sağlık

Nereden çıktı bu zeytinyağı?

Geçen hafta iki gün "zeytinyağı" konusunu yazmamız, bu İlâhî mûcizenin faydalarından bahsetmemiz, bazı okuyucularımızın dikkatini fazlasıyla çekmiş olmalı ki, şu muhtelif suâllere muhatap olduk:

* Nereden çıktı şimdi kardeşim, bu zeytinyağı konusu? Gündemdeki âcil konularla bunun ne alâkası var?

* Tarif ettiğiniz güvenilir halis zeytinyağını nasıl ve nereden temin edebiliriz?

* Siz hangi marka yağı kullanıyorsunuz? Kolayca temin edebiliyor musunuz?

* Biz de en az sizin kadar zeytinyağı müptelâsıyız. Hem katık, hem ilâç niyetine kullanıyoruz. Ancak, bazılarımızın çocukları bu yağı yemeklerde ağır buluyor. Onları buna nasıl alıştırmalı?

* * *

Suallerin cevabını kısa kısa vermek durumundayız.

Büyük bir İlâhî nimet olan zeytinyağını–şahsen–ülkenin gündemiyle bir şekilde irtibatlı buldum.

İki gün önceki şu haber, sizlerin de dikkatini çekmiş olmalı: "Terör şiddet ve sınırötesi haberleri stres yapıyor. Dozu giderek yükselen bu tür haberler, toplumda huzursuzluğa ve psikolojik bozukluğa yol açıyor..."

Hakikaten, bazı kimselerin bu noktada asabileşerek, neredeyse sürmenaj olma raddesine geldiğine bizler de şahit olduk.

İşte, ülke genelinde böyle alabildiğine tırmandırılan şiddet ve gerilim ortamının bir şekilde yumuşaması ve yumuşatılması gerekiyor. Hasta edecek derecede yükselen stres ve tansiyonun düşürülmesi icap ediyor.

Zeytinyağı mûcizesinin, mide ve bedenî sıhhat noktasında olduğu kadar, bu tür ruhî ve içtimaî marazları dindirmeye de faydası olacağı kanaatiyle, o konuyu yazma ihtiyacını duyduk.

* * *

Diğer suâller ise, daha ziyade teknik bilgilerle bağlantılı görünüyor.

Burada isim vermek doğru olmaz; ancak, biz İstanbul'da zeytinyağını son derece güvenilir imalatçılardan temin edip alıyoruz.

Türkiye genelinde ise, yine güvenilir bazı arkadaşlarımızdan aldığımız bilgilere göre, devlet ortaklı Vakıflar, Tariş ve Marmarabirlik gibi markaların yeni mahsül sızma zeytinyağları kullanılabilir.

Diğer özel firmalar hakkında burada herhangi birşey söylememizin doğru olmayacağını sizler de takdir edersiniz.

En iyisi, bizzat kendinizin araştırarak kaliteli ve güvenilir zeytinyağı çeşitlerini tesbit ve temin etmeye çalışmanız.

* * *

Halis zeytinyağına çocukları alıştırmak, çok da zor olmasa gerek. Evvelâ, bunun en sıhhatli bir ilâç mesabesinde olduğuna onları inandırmak gerek. Sonra da, alıştırmaya birden bire değil, ama tedricî ve kademeli bir yolu tercih etmeli.

Bilmeliyiz ki, uyku düzeni gibi, yeme–içme düzeni de alışkanlığa bağlı. Zaman içinde istenilen alışkanlığı kazanmanın önünde ciddi hiçbir engelin bulunmadığına inanmak lâzım.

06.11.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (05.11.2007) - Siyasîlerin Bediüzzaman'la alâkadarlığı

  (03.11.2007) - İdarecilerin Bediüzzaman'la alâkadarlığı

  (02.11.2007) - Zeytinyağı çeşitleri

  (01.11.2007) - Mide fesadı ve zeytin(yağı) mûcizesi

  (31.10.2007) - Hamaset ve aklın kontrolü

  (29.10.2007) - Birinci Harbe nasıl girdik?

  (27.10.2007) - Sevkiyat gölgesinde diplomasi atakları

  (26.10.2007) - Seçme–seçilme saçmalığı

  (25.10.2007) - Profesyonelce saldırılar

  (24.10.2007) - Elbirliğiyle olgunlaştırılan harekât

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri