Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 20 Ocak 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Hükümet Hrant dersini geçemedi

Bunu hükümetten birilerine söyleyince kızıyorlar. Refleksle verdikleri yanıt "Katil yakalandı ya" oluyor. Ama bugün birinci yılını acıyla andığımız Hrant Dink cinayetinin Ogün Samast'ın bulunup hapsedilmesiyle çözülmüş olduğuna bunu söyleyenler de inanmıyor.

İnansalar, TBMM'de Hrant Dink cinayetini araştırmak üzere bir komisyon kurulur muydu? Komisyonun başında gazeteci kökenli bir milletvekili var. AK Parti Bursa Milletvekili Mehmet Ocaktan, geçen yıl bu zamanlar, 23 Ocak'ta Yeni Şafak'ta Hrant'ın ardından bakın ne yazmıştı:

"Şimdi, Hrant'ın katil zanlısı yakalandı, en azından bir teselli belki... Bunun için güvenlik güçlerinin başarısını ve siyasi iktidarın kararlı duruşunu kutlamak gerekiyor.

Peki bu yeterli mi? Asla...

Unutmayalım ki, Hrant Dink aylarca bir etnik şiddet fırtınası ve nefretle, azınlığın azınlığı haline dönüştürülerek ruhu ve bedeni hırpalanmıştır. Mahkeme kapılarında Hırant Dink'i 'linç' etmek üzere beklenmiş ve adeta saldırının provası yapılmıştır. Hepimiz için esas utanç budur.

Yüzyıllarca aynı medeniyetin sevgi coğrafyasında yan yana, bir arada yaşamış insanların şimdi nasıl acımasız bir 'nefret'in kollarında savrulduğunu, neden farklı düşünenleri yok etmek için 'linç' kampanyaları düzenlediklerini sorgulamak ve önce bu utançla yüzleşmek zorundayız.

Çünkü hepimizin eline kan bulaştı."

Ocaktan şanslı. Her gazeteciye bu kadar merak ettiği bir olayı araştırmakla yetkili bir oluşumun başına geçmek nasip olmaz.

Peki TBMM İnsan Hakları Komisyonu'na bağlı bu alt komisyonun cinayetin arka planına ne kadar inebileceği konusunda kuşkularım var. Ocaktan'ın niyetinden kuşku duyduğum için değil. Ama Hrant Dink cinayetine adı karışan Trabzon'daki devlet görevlilerine yönelik soruşturma izni vermeyen, adı geçen emniyet yetkililerini terfi ettiren İçişleri Bakanlığı başta olmak üzere hükümet kurumlarının Meclis Komisyonu'na neyi ne kadar doğru söyleyeceğinden kuşku duyduğumdan bu güvensizlik.

Bu konuda ne daha önceki İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu tatmin edici bilgi veriyordu, ne de şimdiki İçişleri Bakanı Beşir Atalay veriyor. Ne saklanıyor? Neden saklanıyor? Kim korunuyor? Belli değil.

İş Erdoğan'a düşüyor

Oysa İçişleri Bakanlığı başta olmak üzere, hükümetin güvenlikle ilgili bütün kurumları, bünyelerindeki çürük elmaları ayıklamak zorundalar. Çünkü çürük elmaları sepetten ayıklamamak

1- Sepetteki çürüklerin artmasına, 2- Çürüklerin 'münferit' olduğu açıklamalarının inandırıcılıktan giderek daha da uzaklaşmasına yol açıyor. Hükümetin, devlet yapısı içinde gayri-Müslimlere yönelik saldırılarla bağlantılı bazı kamu personelini kayırdığı, koruduğu izlenimi ortaya çıkıyor.

Uluslararası Af Örgütü, son yıllarda Türkiye'ye yönelik en ciddi açıklamalarından birini dün yaparak Dink cinayetinin bütün yönleriyle aydınlatılmasını hükümetten talep etti. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın dahi hâlâ cinayete ilişkin karanlık noktalar bulunduğunu söylerken bu eleştirel açıklamayı haksız bulmak mümkün değil.

Bu tür olaylar ve arkasındakiler açığa çıkarılmadıkça yenilerine zemin oluşuyor çünkü. Örneğin, Trabzon'da 2006 Şubatı'nda Rahip Andrea Santoro'nun cinayetinin üzerine yeterince gidilmiş olsaydı, 2007 Ocak'ında Hrant Dink'in öldürülmesinin önüne belki de geçilmiş olacaktı. Belki Dink cinayetinin üzerine hızla gidilip perde gerisi açığa çıkarılmış olsaydı Malatya'da Zirve Kitabevi katliamı caydırılmış olacaktı.

Ama ders çıkarılıyor mu? Bunu söylemek de zor. Daha geçenlerde Trabzon'da yine bir gayri-Müslim din adamına yönelik öldürme amaçlı tehditlerden sorumlu tutulan bir genç neredeyse tebrik edilmesi eksik kalarak serbest bırakılır mıydı? Burada yalnız hükümeti değil, yargı organlarını da eleştirmek gerekiyor. Ama icra yetkisi hükümetin olduğuna göre, Hrant dersinden kalanın hükümet olduğu söylenmeli.

Bir yandan Medeniyetler Arası İttifak toplantılarına önderlik edip dünyaya örnek oluşturmaya çalışan Başbakan Erdoğan, diğer yandan ülkesinde azınlıkta olan gayri-Müslimler için bir cehenneme dönüştürmek isteyenlerin üzerine gerektiği gibi gitmeli. Bu işe, İçişleri Bakanı Atalay'a ve İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'a daha ısrarlı sorular sorarak başlayabilir.

Radikal, 19.1.2008

Murat Yetkin

20.01.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Hükümet Hrant dersini geçemedi

  Bir yıl uzun bir süre

  28 Şubat'çı Emniyetçiler ve AKP'nin paradoksları

  Yayın yasağı tam bir saçmalık

  Avrupa Sosyalistleri başörtüsüne CHP'den daha sıcak!


 Son Dakika Haberleri