"Gerçekten" haber verir 10 Temmuz 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Bu terörist bir saldırı

ABD Büyükelçisi Ross Wilson, ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğundaki silâhlı saldırıya ilişkin yaptığı açıklamada, “Bu saldırıyı kimin yaptığına dair spekülasyonda bulunmam uygun düşmez. Bu bir terör eylemidir” dedi.

ERGENEKON DÂVÂSI İLE İLGİSİ YOK

Saldırının Ergenekon dâvâsı ile bir bağlantısı olmadığını düşündüğünü belirten Büyükelçi, bu konuda ellerinde bir bilginin olmadığını dile getirdi. Wilson: Korkakça ve acemice saldırı ABD Büyükelçisi Ross Wilson, saldırının Ergenekon soruşturması ile alakası olmadığını belirterek, ‘Elçiliğimize saldırıldı. Türk polisi öldüğü için çok üzgünüz’ dedi. ABD Büyükelçisi Ross Wilson, İstanbul İstinye’deki ABD Başkonsolosluğu’nda meydana gelen silahlı saldırıda şehit olan polislerin yakınlarına başsağlığı diledi. Ankara’da bir basın açıklaması yapan Wilson, Başkonsolosluktaki tüm personelin emniyette olduğunu belirterek, “Etkin müdahaleden dolayı polise minnettarız. Bu bir terör eylemi ve ülkelerimiz daha önce de olduğu gibi birlikte hareket edecektir” dedi. Wilson gazetecilerin, “Saldırı öncesi tehdit aldınız mı sorusuna, “Hayır almadık, saldırıyı kimin düzenlediğini bilmiyoruz” cevabını verdi. Soru üzerine, saldırının Ergenekon soruşturması ile ilgisi olmadığını vurgulayan Wilson, “Saldırı Amerikan Başkonsolosluğu’na yapıldı. Terörist bir saldırıdır. Biz Türk vatandaşlarının öldüğü için çok üzgünüz. Saldırı korkakça ve acemice” diye konuştu.

10.07.2008


 

BİR SALDIRGAN KAÇTI

Sabah 10:30'da olay mahalline gelen bir araçtaki dört kişiden üçü Başkonsolosluk önünde nöbet tutan polis memuruna tabanca ve pompalı tüfekle ateş açtı; bu polisin ve civardaki görev yapan diğer polislerin karşılık vermesi üzerine çıkan çatışmada üç saldırgan öldürüldü; bir polis olay yerinde, iki polis ağır yaralı olarak kaldırıldıkları hastanede şehit oldu. Dördüncü saldırgan, geldikleri araçla kaçtı. Şehit polislerin Erdal Öztaş, M. Önder Saçaklıoğlu ve Nedim Çalık olduğu kaydedildi.

AMERİKALILAR NE YAPTI?

Saldırganlar konsolosluk önündeki polislere ateş açtığında Amerikalıların kaçtığını, polislerimizin yalnız kaldığını belirten bir görgü tanığı, "15 dakika boyunca kimse gelmedi. Bir o yana, bir bu yana koştuk” derken, olay sırasında ABD'li koruma görevlilerinin müdahale edip etmediği konusunda Vali Muammer Güler, ''Konsolosluk koruma kulübesinde bir polis memuru görevli. Özel güvenlikler binanın üst bölümünde. Koruma kulübesinden geçenler asansörle üst kata alınıyorlar'' dedi.

İstanbul'da karanlık saldırı

AMERİKA Birleşik Devletleri (ABD) İstanbul Başkonsolosluğu’na ateş açan silahlı saldırganlar ile polisler arasında silahlı çatışmada 3 polis şehit olurken 3 saldırgan da ölü ele geçirildi. Sarıyer’deki ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu yakınında polise yönelik silahlı saldırıda şehit olan 3 polisin adının Erdal Öztaş, Mehmet Önder Saçaklıoğlu ve Nedim Çalık olduğu kaydedildi.

Alınan bilgiye göre, Sarıyer İlçe Emniyet Müdürlüğü bünyesinde görevli olan bu polis memurlarından Nedim Çalık’ın başkonsolosluk önünde koruma görevi yaptığı, Mehmet Önder Saçaklıoğlu ile Erdal Öztaş’ın ise trafik polisi olduğu öğrenildi. Saldırıda yaralanarak hastaneye kaldırılan polis memuru Osman Dağlı’nın da aynı ilçe emniyet müdürlüğünde görev yaptığı kaydedildi.

Olayın ardından çıkan çatışmada öldürülen 3 saldırgandan birisinin 1982 Bitlis Ahlat doğumlu Erhan Kırgız olduğu açıklanırken diğer ikisinin ise kimliğini belirleme çalışmalarının sürdüğü öğrenildi. Saldırının 4 kişi tarafından düzenlendiği, 3 kişinin öldürüldüğü, diğer kişinin ise kaçtığı bildirildi. Polisin, söz konusu otomobil ile kaçan kişinin yakalanması için başlattığı çalışmalar sürüyor. hastaneye kaldırılan polis memuru Osman Dağlı ile birlikte toplam 4 kişinin de hastaneye getirildiği belirtildi. Edinilen bilgiye göre, saat 11.15 sıralarında beyaz renkli Kango marka otomobil ile konsolosluk önüne gelen silahlı saldırganlar, nokta görevi yapan polislere ateş açtı. Polislerin de karşılık vermesi üzerine çatışma çıktı.

EL BOMBASI VE UZUN NAMLULU SİLAHLAR

Polis noktasına silahlı saldırıyı gerçekleştiren teröristlerin ellerinde el bombası ve uzun namlulu silah bulunduğu öğrenildi.

Melih Doğan isimli görgü tanığı, saldırıyı gerçekleştiren teröristelerin gri Ford Focus marka otomobille konsolosluk önüne geldiğini ve ellerinde el bombası ile uzun namlulu silah bulunduğunu söyledi. Doğan, saldırganlardan birinin olay yerinden kaçtığını ifade etti. Saldırıyı anlatan bir başka görgü tanığı, saldırganların beyaz bir arabayla geldiklerini söyledi. Saldırganların 4-5 kişi olduklarını belirten görgü tanığı, “Ellerinde pompalı tüfek ve tabancalar vardı. Konsolosluk önünde bekleyen polislere ateş ettiler. Amerikanlılar hemen kaçtı. Bizim polisler yanlız kaldı.” şeklinde konuştu.

Görgü tanığı, “Bizimkiler de karşılık verdi ama olay yerinde bir kaç polisimiz şehit oldu. Polis kontrol yerinden kaçan bir trafik çekicide bulunan polis arkadaşımız yaralandı.” diye konuştu.

Saldırganların hiç acımadan ateş ettiklerini kaydeden görgü tanığı, “15 dakika boyunca kimse gelmedi. Bir o yana bir bu yana koştuk. Yaralıları kucaklayıp hastaneye getirdik. Bu şerefsizlere prim vermemek lâzım. Ayakta duracak halim yok” dedi. Görgü tanıklarına göre yaşanan çatışma sonucu 3 saldırgan öldü. 3 polis şehit, 1 polis yaralı.

Vize için bekleyen görgü tanıklarının, NTV’ye verdiği bilgiye göre, beyaz kamyonetten inen 3 kişi polis noktasına ateş açtı. Polis noktasından karşılık verilmesi sonucu 7-8 dakika süren çatışma oldu.

Olay yerinde bir polis hayatını kaybetti. Hemen gelen ambulanslarla hastaneye kaldırılan 3 yaralı polisten 2’sinin de kurtarılamadığı açıklandı. Saldırganlardan 3’ünün öldüğü, 1’inin olayda kullanılan araçla kaçtığı belirtiliyor. Olay yerinde bulunan 3 cesedin saldırganlara ait olduğu bildirildi. Vize için gelen vatandaşların ise saldırıdan etkilenmediği belirtiliyor. Olay yeri inceleme ekipleri çalışmalara başlarken, İstanbul Valisi Muammer Güler ve İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah da olay yerinde incelemelrde bulundu. İstanbul Valisi Muammer Güler, ABD İstanbul Başkonsolosluğu vize giriş kapısındaki polis noktasına yapılan saldırıda, biri koruma görevlisi, 2’si trafik polisi 3 emniyet mensubunun şehit olduğunu, 3 saldırganın da ölü ele geçirildiğini bildirdi.

/ İstanbul

10.07.2008


 

Cumhurbaşkanı Gül: Tel’in ediyorum

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İstanbul'daki saldırıyı terörist bir saldırı olarak nitelerken,’’Bu tip terör saldırılarını şiddetle tel'in ediyorum. Bunları organize edenler ve arkasında olan zihniyetle Türkiye, sonuna kadar mücadele edecektir’’ dedi. Bu arada, saldırının hemen ardından MİT Müsteşarı Emre Taner Başbakanlığa gelerek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a bilgi verdi.

CUMHUBAŞKANI Gül, ABD İstanbul Başkonsolosluğu önündeki saldırıyla ilgili bir açıklama yaptı ve ‘Türkiye sonuna kadar mücadele edecektir’ dedi. Gül açıklamasında ‘’Bu tip terör saldırılarını şiddetle telin ediyorum. Bunları organize edenler ve arkasında olan zihniyetle Türkiye, sonuna kadar mücadele edecektir’’ dedi.

/ İstanbul

10.07.2008


 

ATALAY: 3 POLİSİMİZ ŞEHİT OLDU, ACIMIZ BÜYÜK

İÇİŞLERİ Bakanı Beşir Atalay, ABD Konsolosluğu yakınındaki silahlı saldırıda 3 polisin şehit olduğunu belirterek, ‘’Acımız büyük’’ dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakanlık Merkez Bina’da yaklaşık 25 dakika süren bir görüşme yapan İçişleri Bakanı Atalay, görüşmenin ardından gazetecilerin sorularını cevapladı. Atalay, ‘’İstanbul’da ABD Başkonsolosluğu’nun önünde üzücü bir olay yaşadık, şehitlerimiz var. 3 polisimiz şehit oldu. Acımız büyük’’ dedi. Olayda, 3 teröristin ölü olarak yakalandığını bildiren Atalay, olayın detaylarıyla ilgili çalışmalar yapıldığını anlattı. Atalay, ‘’İstanbul Valisi’nin açıklamaları oldu. Daha fazla bir şey söyleyemiyoruz. Şu anda savcılar da olay yerine intikal etti. Çok yönlü araştırmalar yapılıyor. Ben de İstanbul’a gideceğim biraz sonra. Yerinde inceleme yapacağız. Açıklığa kavuştuğunda daha geniş açıklama yapılacak’’ diye konuştu. ‘’Böyle bir eylemin nasıl bir amacı olabilir?’’ sorusu üzerine Atalay, ‘’Şu anda detaylarıyla, amacıyla ilgili açıklama yapamıyoruz. Kesin bilgilere ulaşmadan açıklama yapmak doğru olmaz. Elimizde bazı bilgiler var ama inceleme sonuçlandırılsın ondan sonra yapmak lazım’’ diye konuştu. Beşir Atalay, bir soru üzerine, ‘’Kaçan teröristle ilgili bir araba konusunda görenlerin ifadeleri var. Ama o da araştırılıyor’’ dedi.

10.07.2008


 

ÖLEN POLİSLERDEN 2’Sİ TRAFİK POLİSİ

İSTANBUL Valisi Muammer Güler, ABD İstanbul Başkonsolosluğu vize giriş kapısındaki polis noktasına yapılan saldırıda, biri koruma görevlisi, 2’si trafik polisi 3 emniyet mensubunun şehit olduğunu, 3 saldırganın da ölü ele geçirildiğini açıkladı.

Vali Muammer Güler, ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu yakınında silahlı saldırı gerçekleştirilen şahısların kimlik tespitinin yapıldığını ve olay yerinde tabancalar, pompalı tüfekler bulunduğunu bildirdi. Olay yerine gelerek incelemelerde bulunan Güler, daha sonra basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

Güler, ‘’ABD Başkonsolosluğu’nun bulunduğu İstinye’de, Kaplıcalar Sokakta, ‘’vize kapısı’’ olarak da bilinen ana giriş kapısında olayın gerçekleştiğini söyledi. Koruma görevlilerinin bulunduğu mahalde, araçla geldiklerinden şüphe edilen 3 kişinin doğrudan kulübeye yöneldiklerini kaydeden Güler, buradaki trafik ekibinin de olayı görünce müdahalede bulunduğunu ifade ederek, ‘’Bu sırada çıkan çatışmada, maalesef 3 polis memurumuzu şehit verdik. Bir polis memurumuz ile bir trafik vakfı görevlisi hafif yaralı olarak İstinye Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alındılar. Bir polis memurumuz olay yerinde şehit oldu. İki polis memurumuz da maalesef çok ağır yaralı olarak İstinye Devlet Hastanesi’ne intikal etti’’ dedi. Muammer Güler, saldırıyı gerçekleştiren 3 kişinin olay yerinde ölü ele geçirildiğini belirterek, sözlerine şöyle devam etti:’’Şu anda kimlik tespitleriyle ilgili çalışmalar yapılıyor. Olay yerinde tabancalar ve pompalı tüfekler var. Olayla ilgili araştırmaya geçildi. Şu anda İstanbul terörle ilgili suçlardan sorumlu Başsavcı Vekilimiz Turan Çolakkadı, iki savcıyla olaya vaziyet ettiler. Her boyutuyla araştırıyoruz. Bir şüpheli araçtan bahsediliyor. Polisimiz bunlarla ilgili her türlü tespiti yapacaktır ve bu olayın bütün yönlerini aydınlatacaktır.’’ Olay sırasında ABD’li koruma görevlilerinin de müdahalede bulunup bulunmadığına yönelik soruya karşılık Güler, ‘’Konsolosluk koruma kulübesinde bir polis memuru görevli. Özel güvenlikler binanın üst bölümünde. Koruma kulübesinden geçenler asansörle üst kata alınıyorlar’’ cevabını verdi. Saldırının ardından polis olay yerinden kaçan bir otomobildeki silahlı kişileri yakalamak için çalışma başlattı.

10.07.2008


 

ABD’Lİ KONSOLOS GREEN: TÜRK POLİSİNE MÜTEŞEKKİRİZ

ABD’NİN Adana Konsolosu Eric Green, ABD İstanbul Başkonsolosluğu vize giriş kapısındaki polis noktasına yapılan saldırıyla ilgili olarak, ‘’Türk polisinin gösterdiği cesaretten dolayı çok müteşekkiriz’’ dedi.

Green, Adana Kültür ve Sanat Merkezinde açılışını yaptığı, ABD ile Türkiye arasındaki 80 yıllık ilişkilerin anlatıldığı ‘’Dostlar Arasında’’ fotoğraf sergisinde, saldırı nedeniyle çok üzüntülü olduklarını belirtti. Olayın henüz çok yeni olduğunu ve geniş bilgi alamadıklarını anlatan Green, ‘’Türk polisinin gösterdiği cesaretten dolayı çok müteşekkiriz’’ dedi. Green, şöyle konuştu:’’Biz her zaman güvenliğimiz açısından önlemler alıyoruz. Bunu almaya da devam edeceğiz. "

/ Adana

10.07.2008


 

BAŞSAVCI ENGİN: SALDIRI TERÖRİST BİR EYLEM

İSTANBUL Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, ‘’Arkadaşların ilk tespitlerine göre; olayın oluş şekli, mahiyeti ve saldırı niteliği terörist bir eylem olduğunu göstermektedir’’ dedi.

Engin, olay yerinde incelemelerde bulunduktan sonra İstanbul Valisi Muammer Güler ve Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile birlikte olay yerindeki basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Engin, sabah 10.30 civarında bir aracın 4 kişi ile olay mahalline geldiğini ve 3’ünün araçtan inerek ABD İstanbul Başkonsolosluğu önünde nöbet tutan polis memuruna yönelik silahlı saldırıya başladığını belirterek, şöyle devam etti: ‘’Bu saldırıya maruz kalan nöbetçi polis memuru ile civarda görevli olan diğer polis memurlarının saldırıya karşılık vermesi üzerine çıkan silahlı çatışmada, olay mahalline gelen ve araçtan çıkan 3 kişi öldürülmüş, burada görevli olup silahlı çatışmaya katılan 1 polis memurumuz olay yerinde şehit olmuş, ağır yaralı hastaneye kaldırılan 2 polis memuru da maalesef hastanede şehit olmuştur. Olay mahallinde ilk tespitlere göre tabanca ve pompalı tüfek kullanıldığı, saldırganların 25-30 yaşları civarında olduğu belirlenmiştir. Saldırganların kesin ve açık hüviyetleri henüz tam isabetli olarak tespit edilememiştir. Açık hüviyetlerinin tespitine çalışılmaktadır. Bu tespitten sonra da bu konuda açıklama yapılacaktır. Arkadaşların ilk tespitlerine göre; olayın oluş şekli, mahiyeti ve saldırı niteliği terörist bir eylem olduğunu göstermektedir. Bizim de tespitlerimiz ilk aşamada bu noktadadır.’’ Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 250. maddesindeki terör suçlarına bakmakla yetkili olan savcıların olay mahalline gelerek inceleme ve tespitlere başladığını da anlatan Engin, bu tespit ve incelemelerin sonucunda kamuoyunu aydınlatıcı daha geniş bilgilerin verileceğini söyledi.

/ İstanbul

10.07.2008


 

Beni topa tutanlar seni niye alkışlıyor?

TBMM Eski Başkanı Bülent Arınç, yeni parti oluşumu içindeki Abdüllatif Şener’e seslenerek şunları söyledi:

“Bu hareketi kendisi istese de, istemese de birilerinin senaryosu olarak bilinir, aktörü durumuna düşer. ‘Beni eleştirenler seni niye alkışlıyorlar, düşün’ derim. Eğer yine de sürdürecekse AK Parti’yle ilişkisini kesmesi lâzım. Ona ‘Erkan Mumcu’nun durumuna düşme’ derim.”

Arınç'tan Şener'e: Erkan Mumcu'nun durumuna düşersin

TBMM Eski Başkanı Bülent Arınç, yeni oluşum için harekete geçen AK Parti MKYK üyesi Abdüllatif Şener’e Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu’nun durumunu örnek gösterdi. Arınç, “Beni topa tutanlar seni bugün niye alkışlıyor ? Bunu düşünmesi lazım. Beni topa tutanlar seni alkışlıyorsa bir süre kullanmak içindir” dedi. Arınç, NTV’de katıldığı bir programda, yeni oluşum için harekete geçen Abdüllatif Şener’le ilgili soruyu cevapladı. Arınç, şu ana kadar Şener’le ilgili hiç bir yerde bir şey söylemediğini belirterek, yıllardan beri birlikte siyaset yaptıklarını, en önemli görevlerde birlikte bulunduklarını, AKP’nin kuruluşunda çok büyük emeklerinin geçtiğini ve ailecek görüştükleri birisi olduğunu ifade etti. “Bugüne kadar beni de onu da üzecek birşey söylemedim” diyen Arınç, televizyon kanalına yaptığı konuşmayla yaptığı çalışmadan haberi olduğunu belirttti. Arınç, Şener’in 1991 yılında parlamentoya girdiğini, yaşça kendisinden küçük olmasına rağmen sözüne özüne güvendiği, ilkeleri olan değerli bir insan olduğunu kaydetti. Bugüne kadar kendisiyle hiç ters düşmediğini, bir kaçtane basına yansıyan haberlerden dolayı gücendikleri olduğunu, temelde dostluk ve arkadaşlıklarının hiç bir zaman zedelenmediğini belirtti.

/ İstanbul

10.07.2008


 

OKS sonuçları yarın açıklanıyor

ORTAÖĞRETİM Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı’nın (OKS) sonuçları, yarın açıklanacak.

Sınav sonuçları, Milli Eğitim Bakanlığının ‘’http://meb.gov.tr’’ internet adresinden duyurulacak. Bu yıl son kez yapılan OKS sonuçlarına göre, 2008-2009 öğretim yılı için resmi ve özel liselere öğrenci yerleştirilecek. OKS-Türkçe Matematik (OKS-TM) ve OKS-Matematik Fen (MF) puan türlerinin herhangi birinden 160 ve üzeri puan alan adaylar tercihte bulunabilecek. Fen liselerine ve Anadolu Sağlık Meslek Lisesi ile Sağlık Meslek Liselerine OKS-MF puanıyla, diğer okullara ise OKS-TM puanıyla yerleştirme yapılacak. Yerleştirme, adayların puanları ile tercihleri dikkate alınarak, kontenjanlara göre yapılacak. Tercih işlemleri, Milli Eğitim Bakanlığının ‘’http://oges.meb.gov.tr’’ veya ‘’www.meb.gov.tr’’ adresli internet sitesinden yapılabilecek. Tercihler, veliler tarafından bireysel ya da ilgili okul müdürlükleri aracılığıyla 11-18 Temmuz arasında gerçekleştirilecek. Sınav sonucuna göre adaylar için iki kez yerleştirme ve bir kez de tercihte yükselme işlemi yapılacak. Adaylar bir defa olmak kaydıyla 20 tercihte bulunacak. İkinci kez tercih işlemi yapılmayacak. İkinci yerleştirme ve tercihte yükselme işlemlerinde de aynı tercihler geçerli olacak. Tercih sonuçları, 25 Temmuzda açıklanacak.

/ Ankara

10.07.2008


 

Demokrasi kavgası vermeden, ekmeğe ulaşılmaz

Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Süleyman Soylu, ABD İstanbul Başkonsolosluğu binasının önünde düzenlenen saldırıyı kınadığını belirterek, ‘’İçinde bulunduğumuz günlerin kritikliği birilerinin iştahını kabartmış olabilir’’ dedi.

Partisinin Genişletilmiş Doğu Anadolu Bölge Toplantısı’na katılmak üzere Erzurum’a gelen Soylu, Palandöken Dağı’ndaki Palan Otel’de düzenlediği basın toplantısında, ABD İstanbul Başkonsolosluğu binasının önündeki polis noktasına düzenlenen saldırıyı kınadı.

Türkiye’nin sıkıntılı bir süreçten geçtiğini ifade eden Soylu, şöyle konuştu: ‘’Türkiye’nin içerisinde bulunduğu hem ekonomik krizi hem siyasi belirsizliği fırsat bilerek Türkiye’deki gerginliği kendi yeşerebileceği ortam zannederek, Türkiye’nin karışıklığını artırma düşüncesinde olanlara bütün Türkiye’nin sağduyuyla karşılık vermesi gerekir. İçinde bulunduğumuz günlerin kritikliği birilerinin iştahını kabartmış olabilir. Ancak herkes şunu bilmedir ki Türkiye zor zamanlarında, sıkıntılı zamanlarında bir arada olmayı, beraber olmayı, sağduyulu düşünmeyi, hukukun üstünlüğünü ve demokrasiyi korumayı başarabilmiştir.’’

ERGENEKON SORUŞTURMASI

Bir gazetecinin Ergenekon soruşturmasıyla ilgili düşüncelerini sorması üzerine de Soylu, davada ‘’iğne ucu’’ kadar tereddüt bırakılmaması gerektiğini belirterek, ‘’Bu iş nereye varacaksa, nasıl bir şekilde oluşacaksa sonuna kadar gidilmeli. Ancak Türkiye hukukun üzerinde kavga etmemeli, Türkiye hukukun üzerinden gerilmemeli. Türkiye’nin siyaseti, kapatma davası ile Ergenekon davası arasında sıkıştırılmamalıdır. Siyasi partilerin yapması gereken, siyasetin buradan çekilip çıkarılmasıdır’’ diye konuştu.

Yargı mensuplarının görev alanlarının daraltılmaması gerektiğini kaydeden Soylu, şöyle devam etti: ‘’Bu, hükümet tarafından da hükümet karşıtı unsurlar tarafından da yapılmamalıdır. Yani baskı çift taraflı olarak insanların üzerine bırakılmamalıdır. Çok demokratik bir şekilde hukukun üstünlüğüne inanarak Türkiye bu meselesini çözmelidir. Türkiye bu meselesini çözmez, üzerini örterse meseleler yıllar sonra önümüze bu sefer üzerinden geçemeyeceğimiz, tartışamayacağımız alanlar olarak gelir ki bu Türkiye’ye zarar verir. Bir şey varsa bu çıkarılmalıdır. Bir şey yoksa bunlar bağımsız yargının denetiminde milletin kafasında bir şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.’’

Türkiye’nin demokrasi kavgası vermesi gerektiğini ifade eden Soylu, birilerinin demokrasi kavgası üzerinden iktidar nemalanması yapmasına da müsaade edilmemesini istedi.

Ne Ergenekon suçlayıcılığı ne Ergenekon savcılığı ne de Ergenekon hakimliği yapmanın siyasilere düşmeyeceğini ifade eden Soylu, şöyle konuştu: ‘’Ortada bir dava vardır. Ortadaki bu dava en şeffaf bir şekilde, bağımsız bir şekilde yargıyı çift taraflı makas altına alamadan, baskı altına alamadan çözülmelidir. Bu davanın içerisinden velev ki ben çıksam da davada sonuna kadar gidilmelidir. Mesele Türkiye’nin şeffaf olması, sivil olması, demokrat olmasıdır. Türkiye, demokrasi kavgası vermeden ekmek kavgasının üzerinden geçemez. Çünkü demokrasi kavgası vermeden, aslanın midesinde olan ekmeğin yanına bile yaklaşamazsın. Türkiye bu demokrasi kavgasını vermelidir.’

/ ’ Erzurum

10.07.2008


 

NATO’dan AB’ye Türkiye ile bağları güçlendirme çağrısı

NATO Genel Sekreteri Jaap de Hoop Scheffer, AB’ye, Türkiye ile savunma alanındaki bağları güçlendirme çağrısında bulundu.

Scheffer, “Türkiye’nin Avrupa Savunma Ajansı’na dahil edilmesini” talep etti.

Avrupa Birliği dönem başkanı Fransa tarafından düzenlenen ‘’AB-NATO İlişkileri’’ seminerinde konuşan Jaap de De Hoop Scheffer, Türkiye’nin AB’ye üye olmamasından dolayı Birlik ile NATO arasında güvenlikle ilgili görevlerde uzun zamandır devam eden soruna dikkati çekerek, ‘’Askerlerimiz tehlikeli görevlerde yan yana görev yaparken bunun böyle devam etmesine izin veremeyiz’’ dedi.

Türkiye’nin Avrupa’nın savunma sanayisini geliştirmek için kurulan Avrupa Savunma Ajansından dışlanmasına atıfta bulunan De Hoop Scheffer, Türkiye’nin bu ajansa dahil edilmesi çağrısında bulundu. NATO Genel Sekreteri, ‘’Biz NATO içinde, NATO üyesi olmayanlarla nasıl davranacağımıza bakıyoruz, aynı şeyi AB’nin de yapması gerekir’’dedi.

AB ile tam üyelik müzakerelerine başlayan Türkiye, Kıbrıs’ın vetosu yüzünden Avrupa Savunma Ajansına dahil edilemiyor. Türkiye ise Kıbrıs’ı gerekçe göstererek, NATO’nun istihbarat bilgilerinin NATO dışındaki AB ülkeleri tarafından kullanılamayacağını belirterek, iki kurum arasındaki askeri işbirliğine karşı çıkıyor.

Kosova ve Afganistan’da görev yapa NATO ve AB birliklerinin işbirliğinin söz konusu tartışmadan olumsuz etkilendiği belirtiliyor.

ÇERÇEVE, BERLİN ARTI ANLAŞMASI

AB ortak dış politika ve güvenlik Yüksek Temsilcisi Javier Solana, AB-NATO işbirliğindeki sorunların kaynağı olarak Türkiye’yi gösterenleri yalanlayarak, bu konuda yeni bir çalışmaya gerek duyulduğunu bildirdi.

AB dönem başkanı Fransa tarafından düzenlenen ‘’AB-NATO İlişkileri’’ seminerinde konuşan Solana, ‘’AB-NATO işbirliği için en önemli çerçevemiz Berlin Artı (Anlaşması). Biraz bunun tarihini anlatayım. Seçim zaferinin ardından (Başbakan Recep Tayyip) Erdoğan ile Berlin Artı anlaşmasının içeriğine son halini vermek için 2002 yılında Ankara’ya gittim. Berlin Artı tek bir barış gücü operasyonu için, 2003 yılında Makedonya için geliştirildi. O dönemde Ankara’daki siyasi durum böyle bir anlaşmanın imzalanmasını kolaylaştırdı. Fakat bu özel bir amaç içindi’’ dedi.

AB’nin daha sonra NATO imkân ve kapasitesini kullanmak için Berlin Artı çerçevesinden başka operasyonlarda da son derece başarıyla faydalandığını anlatan Solana, buna örnek olarak Bosna Hersek’te görevi 2004 yılında NATO’dan devralan EUFOR-ALTHEA’yı gösterdi.

‘’Fakat Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası (AGSP) o günden beri önemli ölçüde gelişti ve şu anda yeni bir durumla karşı karşıyayız’’ diyen Solana, şunları kaydetti:

‘’AB ve NATO Kosova ve Afganistan gibi farklı görevlerde omuz omuza aynı ortak hedef için görev yapmaktadır. Operasyonel seviyede birbiriyle iletişim hayati önemdedir. Berlin Artı bu durumu kapsamamaktadır ve (işbirliği için) uygun bir çerçeve sunmamaktadır. Güvenliği ve eylemlerimizin uyumunu güvence altına almamakta ve bu harekatlarda başarı garantisi sunmamaktadır. Bize, gerekli yerde ve zamanda teknik düzenlemeler yapabilmek gibi daha fazla esneklik gerekiyor.’’

Solana, siyasi engeller ortadan kalksa bile Berlin Artı’yı ATO-AB işbirliği için yeterli görmediğini vurgulayarak, ‘’Eylemlerimizi kolaylaştırmak için daha fazlasına ihtiyacımız var. Hızlı çözüm bulmamız gerekiyor’’ dedi. AB’nin barış gücü görevlerinde NATO yanında Birleşmiş Milletler, Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası ve diğer uluslararası kuruluşlarla da işbirliği içinde çalışabilmesine ihtiyaç duyduklarını anlatan Solana, Afganistan’daki durumun bunun ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini ifade etti. AB-NATO işbirliğini destekleyen Türkiye, bunun için oldu-bittiler meydana getirilmesi yerine uzlaşılmış çerçeveye bağlı kalınmasını istiyor.

/ Brüksel

10.07.2008


 

Gönül: PKK'ya karşı kararlı mücadelemiz devam edecek

MİLLİ Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Türkiye’nin, PKK terörizmine karşı kararlı mücadelesinin, PKK terörist örgütünün faaliyetlerine son verinceye kadar devam edeceğini ve her türlü diplomatik çabayı göstereceğini bildirdi.

Türkiye Emekli Subaylar Derneğinin ev sahipliğinde Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre Merkezi’nde başlayan ‘’NATO Müttefikler Arası İhtiyat Subayları Konfederasyonu 61. CIOR-CIOMR-NRFC 2008 Yaz Genel Kongresi’’nin açılışında konuşan Gönül, kongrenin ihtiyat subayları arasındaki dayanışmayı arttıracağını söyledi. Gönül, ‘’Yeni bir dönem, yeni tehditlerle, risklerle ve meydan okumalarla geldi. Şu anda dünya değişim ve dönüşümün sancılarını çekiyor. Petrol ve gazın tüketicilere emniyetli şekilde ulaştırılması, terör, kökten dincilik, kitle imha silahlarının istismar edilmesi, kaçak göç, iklim değişikliği ve enerji kıtlığı gibi asimetrik tehditler, artık soğuk savaş döneminin askeri tehditlerinin yerini aldı’’ dedi. Yeni risk ve tehditlerle hiçbir ülkenin tek başına baş edebilmesinin mümkün olmadığına dikkat çeken Gönül, eş güdüm ve iş birliğinin ulusal güvenlik açısından tarihte hiçbir zaman olmadığı kadar önem kazandığını vurguladı. Vecdi Gönül, NATO ve Avrupa Birliğinin (AB) Avrupa ve Atlantik güvenliği açısından iki önemli temel direk olduğunu, Avrupa Güvenlik ve Savunma Programı’nın Avrupa’nın güvenliği açısından giderek önem kazandığını dile getirdi. NATO’nun AB dışındaki Avrupalı müttefikleri ve aday ülkelerle ilişkilerini geliştirmesinin önemini vurgulayan Gönül, Türkiye’nin 56 yıldır NATO’nun üstlendiği tüm görev ve rolleri elinden geldiğince desteklediğini anlattı.

/ İstanbul

10.07.2008


 

Akdeniz Birliği’nin sonu BOP gibi olacak

AB uzmanları, hafta sonunda Paris’te düzenlenecek zirveyle açılışı yapılacak “Akdeniz İçin Birlik” (AİB) projesinin, bölgenin sorunlarına çözüm getireceğine ilişkin şüphelerini dile getiriyorlar.

Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM) Başkan Yardımcısı ve Ankara Üniversitesi Avrupa Toplulukları Araştırma ve Uygulama Merkezi (ATAUM) Müdürü Doç. Dr. Çağrı Erhan, AİB’in açılışının pazar günü coşkulu bir biçimde yapılacağını, ancak sonunun muhtemelen Barcelona süreci ya da Büyük Orta Doğu Projesi (BOP) gibi olacağını söyledi. Erhan, bunun nedeni olarak da, hem AB içinde asıl parayı veren zengin kuzey ülkelerinin, hem de kendi içişlerine karışılacak yeni bir platformun varlığından hoşnut olmayan Kuzey Afrika ülkelerinin ayak direyecek olması ihtimalini gösterdi. AB uzmanları, Akdeniz İçin Birlik (AİB) projesinin mevcut halinin Türkiye’nin AB üyeliği için tehlike oluşturmadığı kanaatini dile getirmekle birlikte, Ankara’nın dikkat etmesi gereken birtakım hususlar bulunduğunu belirtiyor. Çağrı Erhan, AİB’in mevcut haliyle Türkiye için tehditoluşturmadığını ve ileride Türkiye’ye karşı olumsuz niteliğe bürüneceğini düşünmediğini, ancak yine de ihtiyatlı olmak gerektiğini söyledi. Erhan, AİB’in Barcelona sürecinin devamı niteliğinde olduğuna dikkati çekerek, “Yani buna üye olmak demek, otomatik olarak AB kapısını kapatıp Akdeniz ittifakı içinde yer almak değil. Akdeniz’e kıyısı olan tüm ülkeleri davet ettiler. Böyle olunca Türkiye açısından çok büyük sakıncası olan bir şey değilmiş gibi gözüküyor” diye konuştu. Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Beril Dedeoğlu da Türkiye’nin, birlik anlaşmasında, katılanların yanında sıfatlarının yer alması ve orada Türkiye ile ilgili olarak “aday ülke, üye olabilir ülke, üye olamaz ülke” gibi sıfatların konulması durumunda Paris’teki zirveye kesinlikle katılmaması gerektiğini söyledi.

/ Ankara

10.07.2008


 

Ortak tarih komisyonuna Avrupa’dan yeşil ışık

AVRUPA Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Parlamenterler Asamblesi (AGİTPA) Türk Grubu Başkanı ve AKP İstanbul Milletvekili Alaattin Büyükaya, Türkiye’nin 1915 olayları nedeniyle ortaya attığı ‘’ortak tarih komisyonları kurulması’’ görüşünün ilk kez bir uluslararası kuruluşta kabul gördüğünü söyledi.

Parlamentoda, grubun diğer üyeleriyle birlikte basın toplantısı düzenleyen Büyükkaya, Kazakistan’ın Başkenti Astana’da 29 Haziran-3 Temmuz tarihleri arasında düzenlenen AGİTPA 17. Genel Kurulunda alınan kararlarla ilgili bilgi verdi. Büyükkaya, AGİTPA Genel Kurulu sırasında toplanan Demokrasi, İnsan Hakları ve İnsani Meseleler Komitesinde, ‘’AGİT’te Şeffaflık’’ konulu rapor ve karar tasarıları görüşülürken, Türkiye’nin, ‘’soykırım iddiaları’’ konusunda 3 yıldan beri ileri sürdürdüğü, ‘’siyasilerin tarihte geçmiş olaylar için karar vermemeleri, tarihçiler ve uzmanların konuyu araştırdıktan sonra karar vermeleri’’ tezinin karar tasarılarına eklenmesi için çalıştıklarını söyledi. Büyükkaya, kararın önce Komitede, ardından Genel kurulda da kabul edildiğini bildirdi. Büyükkaya, kararın toplantı sonucunda yayınlanan AGİTPA Astana Deklarasyonunda kayıtlara geçirilerek dünyaya duyurulduğunu ifade etti.

/ Ankara

10.07.2008


 

Avrupa Parlamentosu Schengen’i tartışıyor

AVRUPA Parlamentosu AP’de düzenlenen ‘Avrupa ve Sınırların Güvenliği’ konfernasında Schengen anlaşmasının yeniden gözden geçirilmesi istendi.

ABHaber’in de izlediği konferansa katılan konuşmacılar özetle şu görüşleri dile getirdiler: Açılış konuşması: Avrupa Birliği’ne yeni katılan üyelerle birlikte Schengen sisteminin de yeniden gözden geçirilmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır. Gözönünde tutulması gereken iki nokta:

*Gelişmekte olan yeni teknolojiler

*Göç hareketlerinin globalleşmesi

Sınırlarda güvenliğin sağlanması ve seyahat imkânlarının kolaylaştırılması aralarında denge kurulması gereken iki temel amaçtan biri.Yeni teknolojiler Schengen Bölgesinde kanun dışı hareketleri önlemek amacıyla daha etkin bir şekilde kullanılmalıdır. Yeni sistem SIS II adını taşıyor, 2009 da son testleri yapıldıktan sonra eylül 2009 da sistemin etkin hale gelmesi bekleniyor. Güvenlik sisteminde öngörülen reformlar SIS I sisteminin SIS II sistemine dönüştürülmesini içeriyor. Slovenya başkanlığı döneminde ajandada birçok ilerleme kaydedildi. Fransa başkanlığı döneminde de bu çabanın devam ettirilmesi gerekmektedir. Schengen sisteminin başarılması gerekiyor henüz tam olarak uygulamaya konulmuş değil. Slovenya'yı temsil eden konuşmacı: En son yapılan reformlar üye ülkeler arasındaki farklılıkların ortadan kaldırılmasını amaçlıyor. Özellikle, göç sistemiyle ilgili reformların testinin bu yıl sonunda sonuçlanması bekleniyor. Komisyonun bu konudaki tepkileri de önem taşımaktadır. Fransa dönem başkanlığı danışmanı: Sınırların ortadan kaldırılması başarılmıştır. E-borders'lardan sözedilebilir. Schengen sisteminde yapılması öngörülen reformlar özellikle yeni üyelerin birliğe alınmasından sonra ortaya çıkan göç problemine çözüm sağlaması amaçlanıyor. Amaçlanan, özgür dolaşım olan bir Avrupa, ve bunun sağlanabilmesi için birçok seviyede çalışmalar yapılması örneğin deniz hukuku politikalarının uyumlulaştırılması gerekmektedir. Yeni ülkelerin Schengen sistemine adapte edilmesi tamamen operasyonel bir sorundur ve yeni nesil network desteğiyle gerçekleştirilebilir. Bir sonraki aşama da göçlerin düzenlenmesi olmalıdır. Avrupa Parlemantosu da etkinlik ve hakların korunmasını eşzamanlı olarak amaçlamalıdır. İtalya’yı temsil eden konuşmacı: SIS II sisteminin öngörülmesinin sebebi öncelikle iç kontrol zorunluluğudur. SIS II getirdiği teknolojik altyapısıyla farklı bir kontrol sistemi öngörmektedir. Projenin gecikmesiinin başında yeni ülkelere Schengen sisteminin uyum sorunu geliyor.'’

/ Brüksel

10.07.2008


 

SGK'dan, hastanelere usulsüzlük denetlemesi

SOSYAL Güvenlik Kurumu (SGK) Başkan Vekili Fatih Acar, kurum müfettişlerinin, sağlık harcamalarının kontrolünü sağlamak amacıyla önümüzdeki haftadan itibaren hastanelerde fiili denetimlere başlayacağını bildirdi.

Acar, Genel Sağlık Sigortası uygulamasıyla sağlık alanında önemli açılımlar sağlandığını ve sosyal devlet olmanın bir gereği olarak vatandaşların sağlık alanında kendilerini güvencede hissedecekleri bir ortam oluşturulduğun söyledi. Sağlık alanında bu açılımlara giderken suistimallerin mutlaka önlenmesi gerektiğini vurgulayan Acar, bu anlamda önümüzde haftadan itibaren sağlık hizmeti sunucuları nezdinde denetimlere başlayacaklarını ifade etti. Denetimlerin iki aşamalı gerçekleştirileceğini belirten Acar, birinci aşamada 22 iç denetçiyle 1 Temmuzdan itibaren özellikle 16 sağlık merkez müdürlüğündeki sağlık harcamalarını mercek altına aldıklarını söyledi. Acar, ikinci aşamada ise Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı bünyesindeki 500 müfettişten turneye çıkmayan ve Ankara’da görev yapanlarından ekip oluşturarak önümüzdeki günlerde ikinci aşamayı başlatacaklarını kaydetti.

10.07.2008


 

Siirt’te 250 kişi damdan düştü

SİİR'TE son iki ayda 250 kişinin damdan düşerek yaralandığı bildirildi.

Siirt Sağlık Müdürü Erol Emre Ömür, yaptığı açıklamada, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki yerleşim birimlerinde bazı vatandaşların, yaz aylarında sıcak hava sebebiyle gece evlerinin damında uyumayı tercih ettiğini söyledi. Son iki ayda bu vatandaşlardan 250’sinin damdan düşme sonucu yaralandığını bildiren Ömür, ‘’Yüksekten düşenlerin çoğunluğunu çocuklar ile yaşlılar oluşturuyor. Damda uyumayı tercih edenlerin önlemini alması gerekiyor. Çünkü yüksekten düşme ölüm ya da kalıcı sakatlıklara da yol açıyor. Geçmiş yıllarda damdan düşmeler nedeniyle çok sayıda kişi yaşamını yitirdi’’ dedi.

/ Siirt

10.07.2008


 

Sinop’a uçuşlar yeniden başlayacak

YETERLİ yolcu potansiyeli bulunmaması sebebiyle 2002 yılında uçuşlara kapatılan Sinop Havaalanı, 14 Temmuz’dan itibaren iç hat tarifeli seferlere yeniden açılacak.

Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nden yapılan açıklamaya göre, Türk Hava Yolları, İstanbulSinop hattında Pazartesi, Çarşamba ve Cumartesi günleri olmak üzere haftanın üç günü karşılıklı sefer gerçekleştirecek. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından onaylanan uçuşlar, Pazartesi ve Çarşamba günleri İstanbul’dan 6.50 kalkış, Sinop’a 8.15 varış ve Sinop’tan 9.00 kalkış, İstanbul’a 10.30 varış şeklinde düzenlenecek. Cumartesi günü düzenlenecek seferler ise; İstanbul’dan 15.45’te kalkış, Sinop’a 17.10’da varış ve Sinop’tan 17.55’te kalkış, İstanbul’a 19.25’te varış şeklinde gerçekleştirilecek.

10.07.2008


 

Melen Çayı’na deniz suyu karıştı

SAKARYA Tarım İl Müdürü Abdurrahman Çakar, Melen Çayı üzerindeki baraj kapaklarının kapatılması üzerine su akışında azalma meydana geldiğini belirterek, nehrin denize döküldüğü alanın meyilsiz oluşu ve deniz suyunun yükselmesi nedeniyle, nehir yatağına doğru deniz suyu akışı meydana geldiğini söyledi

. Çakar,’’bu denizdeki anlık bir durum. Buradan akan deniz suyu ile Kocaali ilçemizde 3 çiftçimiz, fındıklık ve mısır ekili alanlarını deniz suyu ile sulamış. Deniz suyu tuzlu olduğu için ekili alanları zehirlemiş. Vatandaşlarımıza gerekli uyarılar yaptık’’ diye konuştu.

/ Düzce

10.07.2008


 

Öldüren hastalıkların sebebi sigara

DÜNYA Sağlık Örgütünün (DSÖ) 2008 yılına ilişkin hazırladığı ‘’Sağlık Raporu’’nda, dünya genelinde ölüme sebeb olan ilk 8 hastalığın 6’sının ardındaki ‘’karanlık gücün’’ sigara olduğuna dikkat çekiliyor.

DSÖ’nün resmi internet sitesinde yayınlanan ve 135 ülkeden elde edilen bilgilerle hazırlanan raporda sigara, ‘’önlenebilir ölümlerin birinci ve en büyük nedeni’’ olarak tanımlanıyor. Sigara kullanımını azaltmaya ve özellikle gençlerin sigaraya başlamalarına engel olmaya yönelik önlemlerin, özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yeni yasalarla düzenlendiğine işaret edilen raporda, buna karşılık sigara kullanımındaki düşüşün istenilen düzeyde olmadığı kaydedildi. Rapora göre, dünya genelinde en sık görülen ilk 8 ölüm nedeninden 6’sı sigarayla doğrudan ilişkili olarak kabul ediliyor.

ERKEKLER AZALIYOR KADINLAR ARTIYOR

Raporda, sigara kullananlar için oldukça tedirgin edici açıklamalar yer alıyor. Buna göre, tütün mamulleri kullanan bir kişi, sigara nedeniyle ömründen ortalama 15 yıl kaybediyor. Raporda, sigara içenlerin yarıya yakınının, sigara içmelerine bağlı kalp, damar ve benzeri hastalıklar nedeniyle hayatını kaybettiği belirtiliyor. Dünyada sigaraya bağlı hastalıklar nedeniyle hayatını kaybedenlerin yüzde 80’i ise gelişmekte olan ülkelerin vatandaşları. Tüm ülkelerin ortalaması göz önüne alındığında, dünya nüfusunun yüzde 22’si sigara içiyor. Bu oran, erkekler için yüzde 36, kadınlar için yüzde 8 olarak görülse de sigara içen erkek oranı azalma, kadın oranı ise artış eğilimi gösteriyor.

TÜRKİYE İLK ON LİSTESİNDE

Ülkeler açısından bakıldığındaysa Orta ve Doğu Avrupa ile Güneydoğu Asya en yoğun sigara içilen coğrafyalar olarak göze çarpıyor. Dünya genelinde içilen tüm sigaraların üçte ikisini sadece 10 ülke tüketiyor. Sigara kullanım alanlarına yeni düzenlemeler getiren Türkiye de bu ‘’en kötü 10 içici’’ listesinde yer alıyor. Türkiye, Bangladeş, Brezilya, Çin, Almanya, Hindistan, Endonezya, Japonya, Rusya ve ABD, sigara üreticilerinin ürettikleri sigaraların üçte ikisini sattıkları, en yoğun içici ülkeler olarak tanımlanıyor.

/ İzmir

10.07.2008


 

Treni seviyoruz ama binmiyoruz

TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman, ‘’Türk halkının yüzde 98’i treni seviyor ama yüzde 2’si biniyor’’ dedi.

Karaman, gazetecilere yaptığı açıklamada, demir yollarında şu anda yüzde 2.5 civarında yolcu taşıdıklarını söyledi. Cumhuriyetin 100. yılı olan 2023 yılında yolcu taşımacılığındaki bu oranı da yüzde 15-20’ye çıkarmayı hedeflediklerini vurgulayan Karaman, şunları kaydetti: ‘’Türk halkının yüzde 98’i treni seviyor ama yüzde 2’si biniyor. Terslik var... O da trenin yavaş olmasından. Yoksa rahatlığı, konforu, özgürlüğü başka bir yerde yok. Ama insanlar yavaş giden bir şeyde sallanıp durmak istemiyor. Onun için de çok fazla yolcumuz olduğunu söyleyemiyoruz. Raylarımızı yenilersek, trenlerdeki yolcu sayımız artacaktır.” Türkiye’de şu anda 500 milyon ton yükün yüzde 5’inin demir yoluyla taşındığını, 2023 yılına kadar yük taşımacılığındaki bu oranı da yüzde 15-20’lere çıkarmak istediklerini kaydeden Karaman , asıl hedeflerinin ise Asya ile Avrupa arasındaki, yıllık 75 milyar dolar büyüklüğündeki yük taşımacılığından pay almak olduğunu işaret etti.

10.07.2008


 

Samsun’un 'Somuncu Baba'sı

SAMSUN, Unkapanı Caddesi, Hastanebaşı camii karşısında bulunan Özbiniciler Ekmek Fabrikası önünde, Ramazan Ayında kumanya alabilmek için sıraya giren vatandaşlar uzun kuyruklar oluşturdu.

Ramazan ayında 1000 kişiye kumanya hazırlayan Ekmek Fabrikası sahibi Kadir Binici, kumanya verecekleri kişilerin isim ve adreslerini alarak kumanya kartı verdi. 3 ayların girmesiyle her sene düzenli olarak ihtiyaç sahiplerine Ramazan Kumanyası dağıttığını belirten Binici, “4 yıldır bağlı bulunduğu muhtarlıktan fakir kağıdı il muhaberi getirip, yeşil kartlı ve kirada oturanlara zekatımın karşılığı olarak, kumanya dağıtıyorum. Bu yardımlar yaklaşık, 50_60 milyar civarında tutuyor ve 1000 kişiye dağıtıyorum. Burada bulunan insanlar yardıma muhtaç, yeşil kartlı, evleri kira olan insanlar. Bu insanlara yardım etmek boynumuzun borcu. Onların duaları bizi ayakta tutuyor, duaları olmasa bizim de durumumuz daha kötü olur” dedi.

Kumanya yardımından almak için sıraya giren vatandaşlar ise yapılan yardımdan oldukça memnun. Yaşanan bu devirde artık insanların eskisi kadar birbirini düşünmediğini belirten vatandaşlar, “Birçok kişinin vurdumduymaz olduğu bir dönemde, dini vecibesini yerine getirerek fakir insanlara gönlünü açan bu insanlardan Allah razı olsun” diye konuştular. Ramazan Ayı’na bir hafta kala kumanyaların dağıtılmaya başlanacağını belirten Fırın sahibi Kadir Binici, “1000 kişi için hazırlanan ve 60 milyara yaklaşan kumanya paketinin içinde, Bütün Tavuk, Sıvı yağ, çay, şeker, zeytin, peynir, reçel, hazır çorba, makarna, pirinç ve bir çok temel gıda çeşitleri bulunuyor” diye konuştu.

Mehmet Ertuğrul

10.07.2008


 

İlk demiryolumuz yenilenecek

TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman, Aydın-İzmir arasındaki demiryolu hattının yenileme çalışmalarını bu yıl içinde bitireceklerini belirterek, ‘’Türkiye’nin en eski hattını en yeni hattına dönüştüreceğiz’’ dedi.

Süleyman Karaman, Aydın Valisi Mustafa Malay ile birlikte, yenileme çalışmaları süren Aydın-İzmir demiryolu hattında incelemelerde bulundu.

İncelemeleri sırasında gazetecilere açıklamalarda bulunan Karaman, Aydın-İzmir demiryolu hattının 1856 yılında yapılmış Türkiye’nin ilk demiryolu hattı olduğunu belirterek, hattın altyapısının da o yıllardan kalma olduğunu söyledi.

İzmir’den Denizli’ye kadar olan tüm hattın altyapısını yenilediklerini ifade eden Karaman, yenileme kapsamında konulan yeni ray ve traverslerin, hızlı trenlerin ulaşım hattında kullanılanlardan olduğunu bildirdi.

Hat üzerinde, Adapazarı’nda üretimi yapılan ve 140 kilometre hıza ulaşabilen ‘’raybüslerin’’ de çalışacağını açıklayan Karaman, Aydın-İzmir arasındaki yolculuğun 1 saat 15 dakikaya düşeceğini dile getirdi.

‘’Aydın-İzmir demiryolu hattını bu yıl içinde bitirip, Türkiye’nin en eski hattını en yeni hattına dönüştüreceğiz’’ diye konuşan Karaman, sözlerini şöyle sürdürdü:

‘’Demiryolları olarak, hızlı tren hatları şeklinde imalatlarımız devam ediyor. Başka ülkelerde olduğu gibi İstanbul ile Ankara gibi 2 büyük şehir arasında başladı. Konya’nın yapım çalışmaları devam ediyor. Sivas’ın ihalesi çıktı. İzmir ile Ankara arası uygulama planları bitti. Onlar bittikten sonra da bu bölgeye gelebiliriz. Yani planda şu anda Ankara, İstanbul, Konya, Sivas ve İzmir var. Bu 10 yıl içinde bu hatlar bittikten sonra belki Türkiye’nin hızlı tren hattı olarak düşünülebilir.’’

TÜRKİYE’DEKİ TREN KAZALARI

Karaman, gazetecilerin tren kazalarıyla ilgili soruları üzerine, Türkiye’de tren kazalarının hep olduğunu ve dünyada da bu tür kazaların meydana geldiğini belirterek, ‘’Dünyada da var. Bizim istatistiklerimize göre 10 yıl içinde geçit kazalarında azalma var. Ancak haberler daha da yoğunlaştığı için sanki daha çok kaza varmış gibi gösteriliyor’’ diye konuştu. Kazaların azalması için çok yoğun bir çalışma içinde olduklarını vurgulayan Karaman, bunun için de geçitlere, bariyerli sistem ile alt ve üst geçitler yaptıklarını sözlerine ekledi.

/ Aydın

10.07.2008


 

Gülnar'daki yangın kontrol altında

MERSİN'İN Gülnar ilçesinde ormanlık alanda önceki çıkan yangın devam ediyor. Rüzgarında etkisi ile Aydıncık ilçe sınırına doru yayılan yangına, ekiplerin bir kısmı dinlendirilirken, bir kısmı iş makineleri ile müdahale ediyor.

Yangının, Aydıncık ilçesine sıçramadan, Beydili köyü üzerinde durdurulduğu bildirildi. Mersin Vali Yardımcısı Ahmet Soley, yaptığı açıklamada, dün akşam saatlerinde rüzgarın etkili olmasıyla söndürülen bazı noktalarda yeniden alevlerin yükseldiğini belirtti. Soley, 100 arazöz, 20 dozer, 4 helikopter ve 500 yangın işçisi ile söndürme çalışmalarının devam ettiğini, ancak olumsuz hava koşulları ve arazi şartlarının çalışmaları zorlaştırdığını söyledi.

Orman Bölge Müdürlüğü ekiplerinin zaman zaman kendilerini tehlikeye atarak yangına müdahale ettiğini anlatan Soley, şunları kaydetti: ‘’Alevlerin üzerlerine gelmesine birkaç metre kala bile yangına müdahaleyi sürdürüyorlar.’’ Soley, rüzgarın da etkisiyle yangının sabaha karşı Aydıncık ilçesine doğru ilerlediğini anımsatarak, ‘’ekiplerimizin yoğun müdahalesiyle Beydili köyü üzerinde yangını durdurmayı başardık. Eğer müdahalede geç kalınsaydı, yangın Aydıncık’ta devam ederdi’’ dedi. Soley, tedbir amaçlı Delikkaya, Kavakoluğu, Korucuk, Tepeköy, Çavuşlar, Koçaşlı ve Lapa köylerinin ardından Beydili ve Emirhacı köylerinin de boşaltıldığını anlattı.Soley, orman yangınında, kozalakların, sıcaklığın etkisiyle patlayıp adeta ‘’alev topu’’ gibi çevreye dağıldığını, bunun da yangının yayılmasına neden olduğunu vurguladı.

Orman yangınlarının yayılmasında ve hızlanmasında, nem, sıcaklık ve rüzgarın yanı sıra çam kozalaklarının da önemli rol oynadığını ifade eden Soley, ‘’yangın sırasında tutuşan kozalaklar, içinde bulunan reçine eriyerek buhara dönüşüyor. Oluşan basınçla kozalaklar patlayarak, adeta alev topu gibi 100 metreyi bulan mesafelere fırlıyor’’ dedi. Soley, böylece yanan kozalağın, yangını hızlı şekilde uzak alanlara yaydığını kaydetti. Gülnar’da çıkan yangının yayılmasında da kozalakların rol oynadığını ifade eden Soley, bu sorunu gidermek için henüz bir yöntem bulunmadığını söyledi.

BAKAN EROĞLU: YANGIN KISMEN

KONTROL ALTINDA

Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Mersin’in Gülnar ilçesindeki yangının bu sabahtan itibaren kontrol edilmeye başlandığını belirterek, ‘’Aşırı bir rüzgar çıkmadığı takdirde yangın kontrol altına alınmış durumda’’ dedi. Eroğlu, DSİ Genel Müdürlüğü’nde düzenlenen 61 hidroelektrik santralinin temel atma töreni öncesinde basın mensuplarının sorularını cevapladı. Eroğlu, ‘’Mersin’deki yangınla ilgili son durum nedir, nükleer santral yapılacak yere yakın mı?’’ sorularını cevaplarken şunları kaydetti:’’Hayır hiç alakası yok. Mersin’de, pazartesi günü 12.15’te bir yangın çıktı. Vatandaşın ihmali neticesinde... Çalı çırpıyı toplayıp yakarken aşırı bir rüzgar vardı ve hızla ormana yayıldı. Dün ben de oradaydım. İki vatandaşımız hayatını kaybetti, ailelerine taziye ziyaretinde bulundum. Esasen bu sabahtan itibaren kontrol edilmeye başlandı. En son aldığım habere göre durum iyi. İnşallah söndüreceğiz. Bugün itibariyle ciddi bir problem kalmayacak. Aşırı bir rüzgar çıkmadığı takdirde Gülnar’daki yangın kontrol altına alınmış durumda.’

/ Ankara

10.07.2008


 

Sınırda mayın temizliği sürüyor

MARDİN'İN Nusaybin ilçesinde yeni sınır kapısının inşa edileceği 200 dekarlık bölgenin mayınlardan temizlenmesi çalışmaları devam ediyor.

13 günde çıkarılan 136 mayın ve bir el bombası imha edildi. Nusaybin’in 5 kilometre dışında inşa edilecek olan yeni sınır kapısı için Mohris Tepesi ile 2. Hudut Taburu’na bağlı Demirtepe Piyade Karakolu arasında bulunan 200 dekarlık arazinin mayından temizlenmesi çalışmaları sürüyor. Çalışmayı ‘’mayın faresi’’ olarak tanımladıkları cihazla yürüten Alman Tauber Firması, 13 gündür sürdürdüğü mayın temizleme çalışmalarında 9’u anti-tank, 128’i antipersonel olmak üzere toplam 136 mayın ve 1 el bombasını bularak çıkardı. Mayınlar ile el bombası imha edildi. Sınırdaki çalışmayı yerinde görmek üzere sınıra giden Mardin Valisi Mehmet Kılıçlar ile Nusaybin Kaymakamı Yücel Gemici, çalışmalar konusunda Tauber Firması Türkiye Genel Müdürü Sıddık Özdemir’den bilgi alarak mayın patlatma işlemini izledi. Vali Kılıçlar ve basın mensuplarına açıklama yapan Özdemir, şimdiye kadarki çalışmalarında 9’u antitank, 127’si antipersonel olmak üzere 136 mayın ve 1 el bombası çıkarıldığını bildirdi. Toplam 200 dekarlık alanda yapılacak çalışmayı 25 günde tamamlamayı hedeflediklerini belirten Özdemir, ‘’İlk çıkardığımız mayın 1959 yapımı bir ABD mayını. Ekip 5 mayın uzmanı, 1 doktor ve 1 firma elemanından oluşuyor. Mayın uzmanları aracın tespit ettiği mayınların fünyelerini sökerek bunları patlatıyor’’ dedi. Mardin Valisi Mehmet Kılıçlar ise, Suriye ile gelişen ilişkilere paralel olarak yeni bir sınır kapısının açılması gündeme geldikten sonra çalışmaların başladığını hatırlatarak, ‘’Suriye ile ticaret gelişiyor, gelecekte daha da iyi olacak. Zaten bu ilişkiler nedeniyle yeni kapının açılması gündeme geldi. Mevcut kapı Nusaybin’in içinde olduğu için uluslar arası transit geçişine pek uygun değil. Bu nedenle şehrin 5 kilometre dışında yeni kapı yapılıyor. Buranın ihalesi yapıldı ve mayın temizliği sürüyor. Bu kapı Suriye ile ticaret ve Habur sınır kapısına alternatif olmasa da Irak ile ticaretimizde önemli’’ dedi. Daha sonra mayınlardan temizlenen bölgede toplu bırakılan mayınlar patlatılarak etkisiz hale getirildi.

/ Mardin

10.07.2008


 

Gümüşhane'de kenenin ısırdığı kadın öldü

GÜMÜŞHANE'DE Gümüşhane’de kene ısırması sonucu Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına yakalanan bir kadın, tedavi gördüğü hastanede öldü.

Alınan bilgiye göre, Gümüşhane’nin merkez ilçeye bağlı Beyçam köyünde geçen hafta çarşamba günü kene ısırması sonucu rahatsızlanan G.A. (71), Gümüşhane Devlet Hastanesine kaldırıldı. Burada yapılan tetkiklerden sonra KKKA tanısıyla Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Farabi Hastanesine sevk edilerek tedavi altına alınan G.A, yapılan müdahaleye rağmen öldü. Yetkililer, G.A’nın hayatını kaybetmesiyle, Gümüşhane’de bu yıl KKKA hastalığı nedeniyle ölenlerin sayısının 2’ye yükseldiğini, aynı hastalıktan Trabzon, Erzurum ve Sivas’taki hastanelere kaldırılan 10 kişinin tedavilerinin ise sürdüğünü kaydettiler.

/ Gümüşhane

10.07.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün haberler

© Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır | Site yöneticisi | Editör