"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mesleksizlik, anarşilik sevilmez

Abdil YILDIRIM
30 Ağustos 2016, Salı
Cumhuriyetimiz, Osmanlı’nın muazzam ve muhteşem mirası üzerine kuruldu.

Âdeta koca bir çınar devrilmiş, aynı kökten yeni bir filiz yükselmişti. Zira bu millet, bin yıldır hayat kaynağını İslamiyetten alıyordu. Onun için 600 yüz yıl boyunca, tarih şeridine çeşitli şeref levhaları bırakarak geliyordu. Yeni Türk Devleti de aynı mesleği devam ettirmek suretiyle, mazisine yakışır bir şekilde parlak medeniyetlere imza atabilirdi. Fakat öyle olmadı. Genç fidanın bakımını üstlenenler, taze dallara yabanî aşılar yaptılar. Temiz ve sağlıklı gövdeye ihanet ve istibdat kurtları soktular. Böylece, dalların köküne isyan etmesini sağladılar. Halbuki bizim istikbalimiz “köklerde” idi. İstikbalimizi başka yerlerde aradığımız için  bir türlü istikarlı bir gelişme sağlayamadık. 

Millî mücadele süresince bolca istifade edilen mânevî değerler,  zaferden sonra bir kenara bırakıldı. Daha sonra köklü inkılâplar yapılarak bu öz değerlerimiz kökünden sökülüp atılmak istendi. Muassırlaşmak ve medenîleşmek adına manevî hazinelerimiz başkalarına rüşvet verildi. İttihad-ı İslam’ın imamesi olan Hilafet kaldırıldı. İslam birliği parçalandı. Bizimle birlikte bir çok İslam ülkesi kendisini bir boşlukta buldu. Halbuki, bizim medeniyetimiz, şeriat, hürriyet, adalet ve fazilet gibi değerler üzerine bina edilmişti. Yani, medeniyetimizin istinat noktasını İslamiyet teşkil ediyordu. Bu nokta ihmal edildiğinden, bir türlü muassır medeniyet seviyesine çıkamıyoruz. 

Bu noksanlıkları zamanında tesbit edip telafi yollarını gösteren Bediüzzaman’a kulak verilmedi. Bediüzzaman Hazretleri, Kur’an eczanesinden terkip ettiği Risale-i Nur reçetelerini milletimizin ve bütün insaniyetin istifadesine sunmuştu. Osmanlı’nın yıkılışından, millî mücadeleye, oradan da cumhurtiyetin kuruluşuna kadar milletin geçirdiği  bütün safhaları birlikte yaşamış, her safhada yapılan hataları zamanında fark ederek baştakileri uyarmıştı. Ama, mesleksizliği meslek edinenler, onun ikazlarına kulak tıkadılar, kendisine de çeşitli eza ve cefalar çektirdiler, yollarına devam ettiler. İşte o yol, bizi bugünkü sıkıntılara soktu. Cumhuriyetimiz nerede ise yüz yaşına girecek, hâlâ çetelerle, terörle ve darbelerle boğuşuyoruz. İslam tesbihinin imamesi durumunda iken, dağılan tanelerden birisi olarak kendimize istinat noktası arar duruma düşürüldük. 

Bediüzzaman Hazretleri, geçmişi ve geleceği ihata eden ferasetli bir nazar ile baktığı için, olaylara isabetli teşhisler koyuyor, doğru tedavi yollarını gösteriyordu. Müslümanlar arasında tam bir işbirliğinin sağlanması gerektiğini ifade ediyordu. “Bu zamanın en büyük farz vazifesi ittihad-ı İslâmdır” diyerek, ittihad-ı İslam’ın önemini belirtiyordu.

İşte onun reçetelerinden şifalı bir tiryak: “Bu ittihadın meşrebi muhabbettir. Husumeti ise, cehalet ve zaruret ve nifakadır. Gayr-ı müslimler emin olsunlar ki, bu ittihadımız, bu üç sıfata hücumdur. Gayr-ı müslime karşı hareketimiz iknâdır. Zira onları medenî biliriz. Ve İslâmiyeti mahbup ve ulvî göstermektir. Zira onları munsif zannediyoruz. Lâubaliler iyi bilsinler ki, dinsizlikle kendilerini hiçbir ecnebîye sevdiremezler. Zira mesleksizliklerini göstermiş olurlar. Mesleksizlik, anarşilik sevilmez.”1

Bugün içinde bulunduğumuz durumun bundan daha doğru ve daha net bir izahını yapmak mümkün değildir. Asya ve Ortadoğu’da beklenen kardeşliği bulamıyorsak, Avrupa’da dışlanıp Batılı olarak kabul edilmiyorsak, bunun temelinde bu mesleksizlik yatmaktadır. 

İslam esaslarını ferdî ve içtimaî hayatımıza tatbik etmek olan doğru İslamiyeti yaşamadıkça, asil ve şerefli mesleğimize geri dönmedikçe, medenî milletler arasında kendimize bir yer bulmamız mümkün değildir.

Okunma Sayısı: 2685
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı