"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Demokratlık duâsı

Abdullah ŞAHİN
06 Mayıs 2015, Çarşamba
Haklarını bilmeyen, hürriyetlerden bîhaber şekilde oy kullanan ve iyi niyetle de olsa sandıklara kötü tohumları atanlar, dindar görünen idarecileri bile müstebit yaparlar.

Sözlükte; “çağırmak, seslenmek, dâvet etmek, istemek ve yardım talep etmek vb” anlamlarına gelen duâ, terim olarak; Allah’ın kudret ve azameti karşısında insanın acz ve fakrını anlayıp hissederek, ihlâs ve samimiyetle, her halinde ve her anında, yalnız O’ndan medet umarak, doğrudan doğruya halini O’na arz edip yalvarmasıdır. İçinde bulunduğumuz ve şimdiye kadar emsali görülmemiş bu fitne ve fesat asrında ve sosyal çalkantıların girdabında, beşer ancak fiilî ve kavlî duâsı ile bu girdaplardan kurtulup huzur bulabilir. İçinde bulunduğumuz bu dehşetli asırda, imanların kurtarılmasında olduğu gibi, içtimaî itikat tahribatlarından da insaniyeti kurtarmak vazifesiyle muvazzaf olduğu zamanın hükmüyle teyid edilen büyük Kur’ân müfessiri Bediüzzaman, Risale-i Nurların birçok kısmında, fiilî ve kavlî duânın vazgeçilmez bir ihtiyaç olduğunu ifade etmiştir. İmanın duâyı bir vesile-i kat’i olarak iktiza ettiği, fıtrat-ı insaniye onu şiddetle istediği gibi, Cenâb-ı Hak “Duânız olmasa ne ehemmiyetiniz var?” (Furkan Sûresi 77) Âyetiyle bize hatırlatmıştır. 

Yazı başlığındaki “Demokratlık duâsı” ifadesi biraz sıradışı görünse de, Meşrû olan her hal için kulun Rabbinden talepte bulunması ve hâlî ve kavlî duâda bulunmasından daha tabiî ne olabilir ki? Yüce Yaratıcı’nın, kalplerde olan en gizli sırları dahi bildiği, Kur’ân âyetleri ve Peygamberimizin (asm) hadislerinde bildirildiğine göre, beşerin maddî-mânevî ve içtimaî dertlerine de medet verecek O’dur. Bu gün insanlık âleminin ve âlem-i İslâmiyenin bu perişaniyet ve kargaşalarının sebebi, içtimaî hastalıklar olduğuna göre, duâsı da içtimaî dertlere deva istemek şeklinde olacaktır her halde. Bundan bir asır once Kur’ân ve Hz. Rasulullah’ın (asm) hadislerinin ilham ve dürbünüyle bu gün içinde yaşadığımiz asrın insanlarının ve Müslümanlarının haline vâkıf olan Büyük Kur’ân Dellâlı Bediüzzaman, ta o zamandan bu sukût halinden çıkış yollarının yol haritası ve reçetesini göstermiştir.

6-9 Mart tarihleri arasında Şarkî Anadolu’nun ilim ve medeniyet merkezi Tillo’ya yaptığımız feyizli bir seyahatte, bundan 120 yıl önce  bu kurtuluş reçetelerinin Tillo’nun mabedlerinde ve dağlarında yankılandığını görüp hissettik. Özellikle, ta 1894’lerde Asrın Bedisi’nin, daha bıyıkları yeni terlemiş genç bir delikanlıyken, uzun süre inzivada kalıp 80 kitabı ezberleyip, birçok zâhirî ve bâtinî hakikatlere vakıf olduğu Kubbe-i Hassa’nın nuranî ve ıssız ahvali içinde, kendisine ikramen getirilen çorbanın tanelerini, “Bu mübarek karınca ve arı taifesi cumhuriyetçidirler, buna mükâfaten tanelerini onlara veriyorum.” dediğini görür ve duyar gibi olduk. Gelecek için ümitlenirken, bir karıncanın bile hukukuna en âli değer ve kıymeti veren yüce Kur’ân’ımızın müntesipleri olduğunu iddia edenlerin, günümüzde Müslümanlara ve insanlığa lâyık gördükleri zulüm ve işkenceleri hatırlayıp oracıkta hüzünlendik.

Bu cümleden olarak, Devlet-i Âl-i Osmaniyenin en kritik günlerini yaşadığı, pek çok âlimlerin, hocaların ve şeyhlerin meşrûtiyet sistemini İslâm dışı ve küfür alâmeti saydığı 1900’lü yılların başında yazdığı ezberleri bozan “Münâzarât, Hutbe-i Şamiye vb” eserleriyle meşrûtiyeti, “Kur’ân ve İslâmiyet namına alkışlıyorum” demişti Bediüzzaman.  Ta o zamandan, fiilî ve kavlî olarak tam bir meşrûtiyet ve Demokrat duâsı diyebileceğimiz davranışları ve eserleriyle, çözüm, kurtuluş ve mutluluk  reçeteleri sunmuş, gelecek kuşakların yolunu ve kalplerini aydınlatmıştır.

Atalarımız: “Ne ekersen onu biçersin” demişlerdir. Günümüz sosyal ve siyasal hayatında, demokrasi tarlası olan sandıklara oylarımızı ekiyoruz, neticede bir iktidar meyvesi çıkıyor. Ama attığımız tohumlar istibdata hizmet eden zararlı tohumlar ise, müstebit bir iktidar, hürriyetçi ve Demokrat tohumlar ise, Demokrat iktidarları meyve veriyor. Her halde tarlasına zakkum eken insan gül bekleyemez. Ayrıca çıkan zakkumlardan yanlışlıkla veya bilerek tadıp maddî ve mânevî dünyaları kararların cinayetlerinden ortaya çıkan hâl tam bir sukût hâli oluyor. Ne diyelim, “dayansın ehli kubûr.”

Haklarını bilmeyen, hürriyetlerden bîhaber şekilde oy kullanan ve iyi niyetle de olsa sandıklara kötü tohumları atanlar, dindar görünen idarecileri bile müstebit yaparlar. Ekseriyetin zalimlere duâsı, kadere fetva verdirip, zulmü devam ettirip, fecr-i sadıkı geciktirir. Hürriyetler asrında “Vela teziru vaziretün vizra uhra” hakikati, bizi şiddetle masumların haklarını korumayı emredip, onlara yapılacak zulüm  ve cinayetlerden nehyeder. “Essebeb-ü kel fail” hakikatiyle, yaptıklarımız gibi sebep olduklarımızdan da tam mesulüz.

Yazımın başlığıyla ilgili olarak, Adana Nur kahramanlarından Sami Narin Ağabey’le olan bir muhaveremi de sizinle paylaşmak isterim: Yakın tarihte gördüğüm bir rüya ile ilgili Sami Ağabey’e,” Abi ne olacak bu memleketin ve âlem-i İslâmın hali?” diye sorduğumda, “kardeşim iyi bir duâ etmemiz gerek.” diyerek cevap verdi. “Nasıl bir duâ?” diye sorduğumda ise, kardeşim sandık yaklaştı, şöylece iyi bir gusül yapıp ihlâslı bir Demokratlık duâsı yapmaktan başka çare yok” diye mukabele etti.

Şurası unutulmamalıdır ki, haklar ve hürriyetler insan olma ve hak ve hukukunu  bilme suyuyla gelişir. Hakka ihlâsla taraftarlık ve istikametle yapılacak fiilî duâ fıtrî meyelan gibidir. Taşları oyar, demiri bile eritir. Belâların def’i ve aydınlık istikbâlimiz için şöyle ihlâsla, kavlî ve fiilî olarak bir meşrûtiyet ve Demokratlık duâsı yapmamız gerekli diye düşünüyorum. Oy vermek fiilî duâ olduğu gibi, meşrûtiyet ve demokrasinin mabedi sandıklardır. Yanlış duâ ve bedduânın elbette ki mesuliyeti çok ağır...

Rabbim bizleri, Kurân nurlarının şahs-ı manevisi içinde kalıp, imanî ve içtimaî istikametten ayırmasın.

Okunma Sayısı: 1625
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • halil

    6.5.2015 11:00:34

    Yazarı Demokratlığa olan duyarlılığından dolayı tebrik ediyorum. İsabetli tercihlerin önemine, isabetsiz tercihlerin vahametine dikkat çekmesi de ayrıca tebrike şayan.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı