Herhâlde bu aslanı tanımışsınızdır. Bu aslan, Türkiye basın tarihinin medar-ı iftiharı,Yeni Asya’dır. Memleketin her yerini mektep yapmayı amaçlayan ve sloganı “Asya’nın bahtının miftahı, meşveret ve şûradır” deyip, Hakkın ve hakikatin yolundan ayrılmayan, Hakkın hatırını her şeyin üzerinde tutan Yeni Asya’dır. Artık ona basın hayatında öyle güven olmuştur ki, onun sloganlarından biri olan “Yeni Asya yazıyorsa doğrudur”a, herkes inanmaktadır.

Evet, Yeni Asya doğru yazmaktadır. Hem de tam kırk beş senedir. Ve Allah nasip ederse, yakında idrak ettiği 46. yılında ve devam eden yıllarında da, doğru yazmaya devam edecektir inşallah!.

Onun ilk baş yazarları; Mustafa Nezihî Polat ve Bekir Berk’e rahmetler olsun. O günden bugüne yazan; istikametli, istikametini bozmayan yazarlara selâm olsun!

Yeni Asya 45 senedir doğru yazıyor, dedik. İşte o doğru yazmasından, sağa-sola yalpalamamasından ötürü de, başına gelmedik işler kalmamıştır. Düşmandan sâdır olan işleri anladık tamam da, dosttan, daha doğrusu dost diye bildiklerimizden Yeni Asya’nın başına gelenler onu daha çok yaralamıştır. Ama Yeni Asya’nın metaneti, her zorluğun üstesinden gelmektedir Allah’ın izniyle.

Daha Yeni Asya’nın yayın hayatına başladığı günlerden itibaren, düşmanlar telâşe kapılmış, onu yok etmenin, boğmanın plânlarını yapmış ve çok da teşebbüs etmişlerdir. Ama onun dayandığı, sırtını verdiği  sağlam kaya sayesinde, her zor durumdan kurtulmasını, Allah’ın yardımıyla bilmiştir.

İşte, külli bir külliyat, her şeyiyle bir Bediüzzaman’ın yolunda ve izinde Yeni Asya. Diğer yandan da, işine gelen kısmını kabul, gelmeyeni de kafasına göre tevil edici bir yol tutmak. Dikkat edin, bakın, bu çizgiden ayrılanların çoğunun akıbeti o olmuştur. Yeni Asya her şeyi dengeli götürüp, ifrat ve tefrite dalmazken, maalesef o bizim balta sapları, ifratın da ifratına gidip, kraldan ziyade kralcı, partiliden çok partili olmuştur.

Bu durumlara düşenler yakında görecek ve şahit olacaklardır ki, yazdığı şeyler doğru olan Yeni Asya, ileride bütün nurcuların yüz akı, medar-ı iftiharı olacaktır inşallah. Nitekim geçmişte öyle olmadı mı? Cemaatin en büyük iftirakına sebebiyet verenlerle, Yeni Asya’nın arasındaki ihtilaf konusu, onlar tarafından 12 Eylül ihtilalcilerinin kutsanması değil miydi? Mohaçlardan, Malazgirtlerden bile üstün tuttukları şer hareketin, ilerleyen yıllarda şen’iyetini gördükleri hâlde, “hatadan dönmek” faziletine müracaat edip, Yeni Asya ve misyonuna; “evet kardeşler, hakkınızı helal edin, siz haklıymışsınız” demek kadirşinaslığını, alicenaplığını gösterebildiler mi? Ne gezer.

Şu son zamanlarda ortadaki fitneye âlet olup, kardeşlerine her türlü sokak ağzıyla ortalıkta hakaret edenler, yarın bu yaptıklarına belki pişman olurlar. Zaman en büyük müfessirdir. İleride hadiseleri tefsir edip, yorumlayıp kimin haklı kimin haksız olduğu, ayan-beyan ortaya çıkacaktır. Ama tabii geçen zamana, yapılamayan hizmetlere, ulaşılamayan insanlara  yazık olacaktır!