"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Demirel: Elimdeki, gazi Kur’an’dır

Abdurrahim PîROĞLU
24 Haziran 2015, Çarşamba
Allah rahmet eylesin, Süleyman Demirel çok enteresan bir insandı. Ben onu ilk defa 1965 seçimlerinden sonra tanıdım. O zaman 12 yaş içindeydim.

Demokrat bir aileden geliyorduk. Hem babam ve hem de annemin sülâlesi Demokrattı. O seneki seçimde, bizim arabamız vardı, Ankara sokaklarında arabamızla seçim broşürlerini dağıtmak için mahalle mahalle gezip arabanın camından atmıştık. DP’nin devamı diye, babam, Demireli ve AP’yi desteklemişti. Tabiî 60’lı yılların ikinci yarısında siyaset meydanına atılan Erbakan’ın, evimize aldığımız o zamanki Şevket Eygi’nin Bugün gazetesinin pompalamasıyla, biraz o görüşe meylettiysek de, daha sonra 1970’de tanıdığımız Risale-i Nur ve cemaati ile hemhal olduktan sonra, yine Demokrat misyonun temsilcisi AP ve Demirel’e döndük.

Onunla, gerek AP genel merkezinde, gerekse Güniz Sokak’taki evlerinde görüşmelerimiz olmuştu. 15 Mart 1975 tarihinde Antalya’da yapılan bir mitinge, Ankara’dan otobüslerle gitmiştik. Demirel meydanda konuşurken biz en öndeydik. Birden bağırdım “gelecek haftanın Başbakanı!” diye. O da tebessüm etti. Sanki bana Allah söyletmişti. Gerçekten de, 31 Martta ilk MC hükümetinin başbakanı oldu. 

Dört partiyle yaptığı koalisyonda, Erbakan Başbakan yardımcısıydı. O zamanlar, daha Kocatepe Camii bitmemiş, bodrumunda namaz kılınıyordu. Biz, arkadaşlarla bir Cuma namazına gitmiştik. Erbakan ve ekibi, kırmızı plâkalı, resmî makam arabaları, siyah chevroletlerle, alâyiş ve valâyişle camiye geldi. Tabi bu, saf Müslümanların çok hoşuna gitti. Oradan birisi homurdandı. “Bak, bunlar burada, o mason nerede?” diye. Halbuki biz biliyorduk, ama vatandaş ne bilsindi. Bir arkadaşımız, orada bu sözleri duyan tanıdığı birkaç kişiye dedi ki, “haftaya Cumaya ben sizi bir yere götüreceğim benimle gelin” Bizi o hafta Kavaklıderedeki camlı camiye götürdü ve içeri sokmadı. “Az bekleyelim” dedi. Beklerken, biraz sonra baktık çağla yeşili, yine bir 73 model, “06 SD…” sivil plâkalı bir chevrolet. İçinden sessizce Demirel inip camiye girdi. Hem de, geçen hafta Kocatepeye gelenler gibi, cemaati yararak en öne değil, arkalarda boş bulduğu bir yere oturarak namazını kılmaya geldi. Bizim arkadaş da, geçen hafta homurdanan adama göndermede bulunarak, “İşte bizim mason da burada, sessizce reklâm yapmadan her hafta Cumayı bu camide kılar. Hem de, devlet arabası değil, kendi arabasıyla gelir” dedi.

1977 seçimlerinden önce, birkaç arkadaşımızla evindeki bir ziyaretimizde, bizlere Halk partisinin (o da, Üstadın Cumhuriyet ismini o partiye lâyık görmeyip, sadece “Halk Partisi” dediği gibi derdi.) çok dehşetli olduğunu ve iktidara gelmemesi için çok gayret gösterilmesini söyleyerek, diğer taraftan da, MSP yi anlatıp, o gibi partilerin tahlil edildiği yeri bize,” ne diyor Üstad Hazretleri Emirdağ Lâhikası 2. Cildin 175. Sayfasında?....” diye Üstadın partileri tahlil ettiği yerden bahsetti.

Yine iktidarda olmadığı bir zamanda evine gitmiştik. Biz girince ayağa kalktı ve önünde eskimiş bir Kur’ân duruyordu, onu kapattı ve bizim dikkat ettiğimizi görünce, “Arkadaşlar, bu Kur’ân gazi bir Kur’ân’dır. Anlatacağım size sonra” dedi ve sohbetimizin sonunda şunları anlattı: “Şimdi siz diyeceksiniz ki, bu nasıl gazi Kur’ân’dır? Evet, bu Halk Partisi’nin zulmünden kurtulmuş bir gazi Kur’ân’dır. O dehşetli 30’lu yıllarda ben daha küçüğüm. Jandarma, etraftaki bütün köyleri dolaşarak, evlerdeki Kur’ân’ları toplayıp, harman yerine yığarak yakıyordu. Akşama yakın bizim köye, İslamköy’e gelmişlerdi. Bizlerden de Kur’ân’ları topladılar. Tabiî ahali çok üzgün. Fakat hava karardığı için, etraftan ateşin ışığı görünmesin diye, yakma işini sabaha bıraktılar, köyde beklemeye başladılar. O zaman babam bana dedi ki ‘Sülüman oğlum, Allah muhafaza, bir ev Kur’ân’sız olmaz.. Sen daha küçüksün, karanlıkta seni fark etmezler, hadi yavaşça harman yerine git de, bir tane Kur’ân al gel! ‘ Ben de yavaşça, jandarmaya sezdirmeden gidip, biraz duman görüp islenmiş olan bu Kur’ân’ı alıp geldim. İşte Halk Partisi’nin zulmünden, yakılmasından kurtardığım bu Kur’ân’a ben gazi Kur’ân diyorum. Ben her sabah bunu okumadan hiçbir işe başlamam” dedi.

Halk Partisinin tek başına iktidarı 13 farkla kaçırdığı 1977 seçimleri sonrası bir grub arkadaş yine, Güniz Sokak’taki evinde onu ziyarete gittik. İçeri girdiğimizde, salonda kurmayları ile (Çağlayangil, Barlas Küntay, İsmet Sezgin v.s vardı galiba) oturuyordu. Biz girince ayağa kalktı ve onlara dönerek “Beyler, bu gençlere dikkat edin! Bu gençler, Halk partisine ülkeyi teslim etmeyen gençlerdir. Bunlar adsız kahramanlardır!” demişti. Tabiî bu sözler cemaatimizi nazara verdiğinden sevinmiştik.

Allah rahmet eylesin. 

Makamı cennet olsun inşaallah!

Okunma Sayısı: 1152
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hüseyin YÜKSEKDAĞ

    21.6.2022 13:58:06

    Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.

  • Hıdır Yıldırım

    19.6.2022 19:56:56

    Allah gani gani rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun.

  • Necati

    19.6.2022 12:33:34

    Rahmetli Demirel'de Allah razı olsun. Rahmetli Menderes gibi bu millete, Islâmiyetle çok büyük hizmetler etmiş tam bir demokrasi ve İslâm kahramanıdır. Biz şahidiz. Allah her şeyi hakkıyla gören ve bilendir. Eline geçirdikleri devlet imkânları ile dini siyasete alet ederek dinimize ve Islâmiyete büyük zarar veren dindar görünümlü siyasetçilerin aksine hiç bir zaman dini ve milli değerlerimizi siyaset malzemesi yapmadılar.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı