"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Biz onları değil, onlar bizi model almalı

Ali FERŞADOĞLU
31 Mayıs 2016, Salı
Toplumu ayakta tutan, ailedir. Aileyi ayakta tutan, sadakat, dürüstlük, hak, sorumluluk, vazife ve akrabalık bağlarına riayettir.

Batı toplumunda ferdler ya alkolik, ya uyuşturucu veya sair kötü alışkanlıklar bağımlısıdır. Aileler parçalanmış, dağılmıştır. Cinsî sapmalar ve intiharlar Batı toplumunu kasıp kavuruyor. İlim adamları, sosyologlar, ahlâkçılar, Kilise kurtuluş çareleri arıyor, bunun için çırpınıyor.

Müslüman olduktan sonra Abdülhakim Murad ismini alan Timothy J. Winter, içinde büyüdüğü ve yaşadığı Batı’da aile hayatının, sadakatin darmadağın ve toplumunun çıldırmak üzere olduğuna dikkat çekiyor:

“Milyonlarca parçalanmış ailenin durumu acınasıdır. Kadınların besleyip büyütme, terbiye etme istidatlarının bastırılmaktan ziyade övüldüğü geleneksel tek gelirli ailelerin durumu ise, liberallerin tahmin ettiğinden çok daha ahlâki görünüyor. Yeterince âşikar olduğu halde, radikal bir nitelik taşıyan bu teşhisten sonra sorulması gereken soru şu:

“Acaba çare var mı? İslâm, bu sorunun cevabı olarak, Batı’da asla tasavvur dahi edilemeyecek bir çare sunar: Halveti, yani yabancı bir kadınla erkeğin, yanlarında başka kimse olmadan, tenhada buluşup görüşmelerinin günah olduğunu bildirir. Ahlâki hastalıkların daima bir başlangıcı vardır. İslam bu tip başlangıçların ortaya çıkabileceği sosyal bataklığı kurutmaya çalışır.”

Modern Avrupa’nın sosyal yönden çözülüşünü istatistikî verilerle açıklayan Abdülhakim Murad, postmodernitenin, pençesine düşen Batı’nın ‘çıldırmak üzere’ olduğunu ifade ederek şöyle demektedir:

“Bugün İngiliz çocuklarının yüzde 34’ü evlilik dışı doğuyor. Benzer oranda yetişkin ise boşanmanın üzücü sonuçlarını yaşıyor. Yirmi yıl içinde, ulus çapında çocukların ancak yarısından daha azı anne ve babanın beraber yaşadığı ailelerde büyütülecek.”

Abdülhakim Murad, birbiri ardınca gelen sosyal felaketlere dair birkaç tartışmalı husus hakkında ise şunları söylüyor:

“ABD’de mahkûmların yarısından çoğunun parçalanmış ailelerden geldikleri, erkek ve kadınların ileri yaşlarda dahi anne-babalarının boşanmasından derin psikolojik zarar gördükleri biliniyor. Kimse feragatte bulunmuyor. Kişisel özgürlük putuna boyun eğerek, hepimiz, haklarımız için yaygara koparıp görevlerimizi es geçiyoruz. Bu ders, asab bozucu ama açıktır. Cinsel tacizler üzerine günümüzdeki şiddetli tartışmalardan anlıyoruz ki, bundan böyle özel arzuların tecavüz edemeyeceği bir kamusal alan yok gibidir. Erkek ve kadınların birbirine gelişigüzel karıştırıldığı, ayartma ve sadakatsizlik yönünde radikal bir şekilde artmış, fırsatın bu derece herkese açık olduğu bir toplum, daha önce asla var olmamıştı. Bu, artık en ahlâk karşıtı gazetecilerin ya da sosyal stratejistlerin dahi görmek zorunda olduğu bir durumdur.” (Yeni Asya, 26 Ağustos 2010.)

Batı, serbest hayatın anaforunda bocalamaktadır. Ona özenecek veya taklit edecek neyi var ki!

“Huzur İslamdadır.” Huzur imandadır, huzur ibadettedir, huzur ahlaktadır, huzur adalettedir, huzur ilimdedir, huzur tefekkürdedir.

Okunma Sayısı: 1519
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı