“Hem el-Bakara Sûresi’nde, hem Lokman Sûresi’nde ‘Allah’a iman eden, hiç kopmayacak bir zincir-i nuranîye yapışır, temessük eder.’
Risale-i Nur ise, iman-ı billâhın Kur’ânî bürhanlarından bu zamanda en nuranîsi ve en kuvvetlisi olduğu tahakkuk ettiğinden, bu külliyetinde hususî dahil olduğuna teyiden, makam-ı cifrîsi 1347 ederek Risaletü’n-Nur intişarının fevkalâde parlaması tarihine tam tamına tevafukla bakar ve bu on dördüncü asırda Kur’ân’ın icâz-ı mânevîsinden neş’et eden bir urvetü’l-vüska ve zulümattan nura çıkaracak bir vesile-i nuraniye Risale-i Nur olduğunu remzen bildirir.” 1
Bir hadis-i şerifte, “Allah kime hayır dilerse onu dinde fakıh kılar” 2 buyurulur.
Risale-i Nur’u Allah fakıh (anlayış, kavrayış sahibi, meselelerin özüne, derununa, batınına nüfuz etme melekesi) sahibi ve dolayısıyla “urvetu’l-vuska” olmayı nasip etti:
“Risaletü’n-Nur bu asırda, bu tarihte bir urvetü’l-vüskadır. Yani çok muhkem, kopmaz bir zincir ve bir hablullahtır. Ona elini atan yapışan, necat bulur diye mânâ-yı remziyle haber verir.” 3
Urvetü’l-vuska sıdktır, doğruluktur, dürüstlüktür: “Ey bu Cami-i Emevideki kardeşlerim! Ve kırk-elli sene sonra âlem-i İslâm mescid-i kebirindeki dört yüz milyon ehl-i iman olan ihvanımız! Necat yalnız sıdkla, doğrulukla olur. Urvetü’l-vuska sıdktır. Yani, en muhkem ve onunla bağlanacak zincir, doğruluktur.” 4
Bir ince teli, rüzgâr her tarafa çevirebilir. Fakat içtima ve ittihad ile hasıl olan hablü’l-metîn ve urvetü’l-vüska değme şeylerle tezelzül etmez. İcma-ı ümmet (ümmetin âlimlerinin ittifakı, bir fikirde birleşmesi), Şeriatta bir delil-i yakînîdir (kesin delildir). Rey-i cumhur, Şeriatta bir esastır. Meyelan-ı âmme Şeriatta mûteber ve muhteremdir.” 5
Dipnotlar:
1- Şuâlar, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 602. 2- Tirmizi Süneni Tirmizi Hadis no: 2645, Müsnedi Şihab Hadis no: 345-346. 3- Şuâlar, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 244. 4- Hutbe-i Şâmiye, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 55. 5- Beyanat ve Tenvirler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 68.