"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Allah’ın yüz çevirdiği kimseler!

Ali Rıza AYDIN
08 Aralık 2016, Perşembe
Dünya memleketine gönderilişimizin yegâne hikmet ve sebebi Hâlık-ı Zülcelâl’i tanıyıp, mükellef olduğumuz kullukla mukabele etmektir.

Yani, O’na, şartsız kayıtsız iman ederek ibadet ve taatte bulunmak, yasak ettiği şeylerden de uzak durmaktır.

Aksi hâlde, akıbetler hüsrandır.

Kur’ân-ı Kerîm’de, “Kim Allah’ın zikrinden (Kur’ân’dan) uzaklaşırsa, ona, şeytanı musallat ederiz”1 buyrulmaktadır.

İman sahibi kimselerin şe’ni iman ve itaat olduğuna göre; hayat tarzı da Müslümanca olması gerekir. Kulluk şuurunu kaybetmesi; helâle harama dikkat etmeyip, emrolunan çizgiden sapması durumunda ise, Yaratan, elbette ki ondan ve olanlardan memnun olmayacaktır. Risale-i Nur’da “Cehennem ceza-yı ameldir, fakat Cennet fazl-ı İlâhî iledir”2 deniyor. Buna göre, Cenâb-ı Hakk’ın memnun olmadığı kulundan yüz çevirmesi hiç de yadırganacak bir durum değildir.

Ebû Hüreyre’nin (ra) rivayet ettiği bir hadis-i şeriflerinde, Peygamberimiz (asm); “Üç kişi vardır ki Allah Kıyâmet Günü onlarla konuşmaz. Onları temize çıkarmaz. Onların yüzüne bakmaz ve onlara acıklı bir azap vardır” dedikten sonra, bunların, “Zina eden ihtiyar, yalan söyleyen idareci ve kibirli fakir”3 olduğunu belirtiyor.

Pek tabiî ki, “yüz çevrilen insan” sıfatını hak etmiş olarak tarif edilenlerden “yalan söyleyen idareci” ve “kibirli fakir” de zecr edilmiştir; ama bizim konumuz, hadis-i şerifte bahsedilen, Allah’ın kendisinden yüz çevirdiği ihtiyarlar.

Esasında ihtiyarlık, saygıdeğer bir vasıf ve Rabbimizin rahmetini celp etmişken, kendisini tartamayıp, şirazeden çıkıp; “İhtiyarlarınızın en kötüsü odur ki, gaflette ve hevesatta gençlere benzemek ister, çocukçasına hevesât-ı nefsâniyeye tâbi olur”4 cümlesiyle vasfedilen nahoş kimseler derekesine düşmektir. Yani, Cenâb-ı Hakk’ın, “Zinaya yaklaşmayın”5 emrine mugâyir davranarak yasaklanan ve yine âyet-i kerimede; “Hayâsızlık ve çok kötü bir yol” olarak tarif edilen menhiyatı işlemektir. Cinsiyet farkı söz konusu olmaksızın, “Zina eden ihtiyar” ve “İhtiyarların en kötüsü” şeklindeki hitaplar, kadın-erkek herkesi nehyin; uymayanları da İlâhî azabın şümulüne almaktadır.

Allah’ın rızasına mazhar olacak -kadın-erkek- olgun bir Müslüman Allah’ın emirlerine itaatkâr, hâyâ sahibi, iffetli; sadece bedeninin mahrem yerlerini değil, gözlerini, kulaklarını haramdan koruduğu gibi, aklını, kalbini, niyetini de her türlü haramdan koruyan; ne eliyle, ne diliyle hiçbir kimseyi incitmeyen; hayra öncülük eden; güler yüzlü, doğru sözlü, alçak gönüllü; büyüklüğü küçülmede gören ve boş işlerle zaman zayi etmeyen kimsedir.

Yusuf Has Hacib, bu konuda, “Şunu açık olarak bil ki ihtiyarladığı hâlde, nefsine uyarak onun peşinde koşan kimse insanların talihsizidir”6 diyor.

Konumuzu özetleyen bir beyitin tam yeri:

“Karacoğlan der ki fâni dünyadan

Korkmaz mısın haram ile zinâdan.”

Dipnotlar:

1- Zuhruf Sûresi. 36. 2- Lem’alar, 87. 3- Camiü’s-Sağîr, 3: 858 (Müslim, İman, 172). 4- Said Nursî, Mektubat, 273. 5- İsrâ Sûresi, 32. 6- Yusuf Has Hacib, Kutadgu Bilig, 4709.

Okunma Sayısı: 8086
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı