"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bana ne?

Ali Rıza AYDIN
07 Şubat 2019, Perşembe
Bu hafta ne yapalım, ne yazalım diye düşünürken, bizim çocukların annesi yoğurt dedi, ekmek dedi; konsantrasyonumuzun icabına baktı.

Mahalle bakkalımıza vardığımda gördüm ki, tanıdığım ve benim gibi ayakta bulunan bir müşteri, anlatıyor:

“Çığ düşmüş, beş kişi ölmüş.”

“Bir hanım beşiz dünyaya getirmiş” gibi naklettiği her bir medya haberinin ardından ben, “Bana ne?” dedim ve “Bir elde altı parmak olsa, yer yerinden oynuyor.

İnsanların bir eline, hikmetine binaen, bir parmak fazla takan Allah’ın yarattığı bunca harika şeyleri hiç göz önünde bulundurmuyor; öylesi büyük kar kütlesini yaratanı; dünyaya, bir damla sudan beş nefesi, beş nüfusu göndereni nedense pek hatırlamıyoruz” dedim.

Sonra, söyledikleri ve onlara göre acayip olan her şeye “Bana ne?” deyişimden dolayı, benim hakkımda yanlış bir kanaate sebep olurlar endişesiyle, neden öyle söylediğime mesnet olan kıssadan hisse bir anekdot aklıma geldi ve anlattım:

Bir kimse, mayıs böceğini hiç sevmez ve onun hakkında, maksadını aşan hakaret dolu sözler söylermiş.

Midesinden ciddi derecede rahatsızlanan bu kimse, ne yaptıysa, kime gittiyse derdine, bir türlü derman bulamamış. Bir gün ona, bir zat, “Mayıs böceğini canlı canlı yutarsan, derdinden kurtulursun” demiş.

Olacak şey mi?

Ömrünce sevmediği, kerih gördüğü; onun yaratılışındaki hikmeti düşünemediği bir böceği, canlı canlı yutacak!

Yutmuş ve biiznillâh, şifa bulmuş.

Gel zaman, git zaman; gemiyle seyahat ettiği bir sırada deniz patlamış, fırtına kopmuş.

Bütün yolcularda bir endişe, bir korku…

Eski hasta, yeni yolcu bu kimse de uzunca bir koltuğa boylu boyunca sırt üstü uzanmış, ayak ayak üstüne atmış vaziyette, sükûnetle dururmuş.

Ona, “Ne yatıyorsun be adam? Batıyoruz!” dendiğinde, hiç istifini bozmadan;

“Bana ne?” demiş ve ilâve etmiş:

“Ben O’nun işine bir defa karıştım, bana mayıs böceğini canlı canlı yutturdu.”

Cenab-ı Hakk’ın kudretine hiçbir şey zor gelmez.

Rivayet bu ya, bu teslimiyetin ardından, fırtına dinmiş; deniz, çarşaf gibi oluvermiş.

İşte, ben de, bunun için; “Bana ne?” dedim durdum, anlatılanlar karşısında, cevaben.

Diyalog bitti, yazımız da bitti.

Demek, kısmet bu kadarmış, bu hafta.

Okunma Sayısı: 1486
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı