"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir iyilik yapsak mı?

Ali Rıza AYDIN
14 Aralık 2017, Perşembe
İyi olmak, iyilik yapak ve başkalarının iyiliğini istemek Müslüman’ın şiarıdır. Başkaları hakkında iyilik istemeye “hayırhahlık”; kötülüğünü istemeye ise “bedhahlık” denir. Bedhahlık, yani başkasının iyiliğini istememe hâli bir nevi ruh hastalığıdır.

İyiliğin küçüğü büyüğü yoktur, iyilik yapmak için vasıtalar çoktur.

Eğer isterse eliyle, diliyle, ilmiyle; malıyla, makamıyla; en azından, duasıyla bir mümin, diğer bir mümin kardeşine iyilik yapabilir. 

Yapılan zâyî olmaz. Allah, mutlaka yaptığımız iyilikleri bilir ve karşılığını verir.

 Cenab-ı Hak, hayırhah müminler hakkında şöyle buyuruyor:

“Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten meneder ve Allah’a inanırsınız.”1 

Karşılık beklemeden başkalarına yapılan yardım, hayır, lütuf, kerem, ihsan, inayet mânâsına gelen iyilik, insanî değerlerden nasibini almış her insanın, özellikle her Müslüman’ın bir ulvî davranış biçimidir.

Peygamber Efendimiz (asm), hayırlı bir Müslüman’da olması gereken meziyetlerden bazılarını, “İyiliği beklenen, kötülük etmesinden korkulmayan”2, “Dostlarına ve komşularına hayrı dokunan”3, “Geç öfkelenip çabuk yatışan”4 kimse olarak ifade etmektedir.

İyiliğe misal olarak, Feridüddin Attâr Hazretleri, Ebu’l-Hasan Harakani Hazretleri’nin hâlini şöyle tarif ediyor:

“Âbid sabahleyin kalkar, ibadetini artırmaya çalışır; Zâhit de zühdünü artırma peşine düşer. Bu Ebu’l Hasan da bir kulun gönlünü mutlu etme derdindedir…

“Kulluk budur, bir kulun gönlünü hoş etmeye çalışmak... Ne ibadetini artırmak, ne zühdünü artırmak, ne de zühd ve takvasıyla mağrur olmak...

“Asıl ibadet, her sabah uyanıldığında, ‘Ya Rab, acaba bugün hangi kuluna iyilik edebilirim? Hangi kulunun gönlünü hoş edebilirim?’ diyebilmektir.”

Evet…

Bu üstün vasıflar sadece kâmil insanlarla mı sınırlı? Veyahut bu meziyet, sadece büyüklere mi mahsus?

Elbette ki hayır!

Meşhur söz: “İyilik et denize at, balık bilmese de Hâlık bilir.”

Yani, iyiliği karşılık beklemeden yap, iyiliği ilgili kişi bilmese de Allah (cc) bilir; bildiğini bil ve sen de, bunun iç huzurunu yaşa.

Merhum Ali Fuat Başgil, “Başkalarından gördüğün kötülük, seni iyilik yapmaktan alıkoymasın. İyilik ibadettir, kötülükle mahpuslaşamaz”5 diyor.

Can olarak her ne varsa; istisnasız iyiliğe muhtaçtır.

Yapılan “Hasene ve iyilik (ise), çok günahlara kefaret olur.”6

Yunus Emre’nin, şiirinde, “Yaratılanı severim, Yaratan’dan ötürü” dediği gibi; yeter ki insanları, çiçekleri, böcekleri ve bütün mahlûkatı aynı elden çıktığı; Hâlık-ı Külli Şey’ tarafından yaratıldığı, O’nun âbidi oldukları için sevelim ve sevindirelim.

Ve böylece, Rabbimizin rızasına erelim.

 “Sen iyilik et de o zâyi olmaz

Darılınca başa kakıcı olma.”7

Okunma Sayısı: 1900
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı