"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Çoban Sülü” Mevlâ’sına kavuştu!

Ali Rıza AYDIN
23 Haziran 2015, Salı
İslâmköyün koca kafalı talebesi; kafası gibi, koca yürekli siyasetçisi; yüreğinin alamayacağı kadar da büyük idealli, derin ufuklu bir Anadolu insanıydı merhum Demirel.

Vakti geldi, emr-i Hak vaki oldu, nefesleri son buldu; her canlının mukadder sonu gibi.

Allah rahmet eylesin.

Memleketin dar günlerini yaşadı, hiçbir zaman daralmadan, kararmadan, usanmadan. “Barışmasını bilmeyen, kavga etmesin” sözü onun gönlünün genişliğini, hoşgörüsünü; insanlara nasıl baktığını ifade etmeye yeter sanırım. 

İşte, o zor günlerde, dar günlerde Demirel bolluğunu çok yaşadı bu ülke. 

Tezgâh altı satışlarının revaç bulduğu yıllardı, o yıllar. 

Van’da ailece bulunduğum bir Ramazan vaktinde, marangoz dükkânında, yongaların arasında bulunan margarin yağından bir kutu satın alabilmenin tarifi zor mutluluğunu yaşadığımı; yine bir fedakâr dostumun tavassutuyla elde edebildiğim bir adet piknik tüpünün evimizde husûle getirdiği bayram havasını unutmam mümkün mü?

Bir başkasının hükümeti zamanında yaşanan kıtlık, kuyruk, karaborsa o hükümet olduğu zaman ortadan kalkıyor; bir güven, bir ferahlık hâsıl oluyordu memlekette. Halk da esnaf da nefes alıyordu bir süreliğine olsa da. 

Bu hâl, o günkü müseccel solcuların, komünistlerin hiç işine gelmiyor, hep onu “çoban sülü başvekil, işçi köylü aç sefil” sloganlarıyla aşağılamaya çalışıyorlardı. Bu anlayışın tam tersine, o, işçi, çiftçi, fakir fukara dostuydu. Onun içindir ki, “Baba”sı oldu bu memleketin. 

Vakıa, Demirel, çobandı! Halkını, vatanını, memleketinde olup bitenleri güden, takip eden, çekip çeviren bir memleket çobanıydı. 

Hürriyeti, demokrasiyi; bu memleket insanının hakkını hukukunu kurda kuşa kaptırmamak merhum Demirel’in yegâne sevdasıydı. 

Onu anlasak da anlayamasak da, “‘Herkes göğsünü gere gere ben Müslüman’ım diyecektir” sözü, onun karakterinin miyarı olacak bir cümledir.

Demirel, Alzheimer olan ve dört buçuk yıldır yatarak tedavi gören 65 yıllık eşini ziyaret etmek için düzenli olarak hastaneye gidiyormuş. Kendisi hasta bile olsa, ziyaretini sektirmemeye çalışıyormuş.

Doktorlar, onun yıpranmasını engellemek için “Kendinizi yormayın, nasılsa artık sizi tanımıyor” demişler. Acı acı gülmüş Demirel: “Ama ben onu hâlâ tanıyorum” demiş.

Rabbim sana rahmetiyle muamele eylesin, ey cumhurun insanı!

Biz de seni, hiç unutmayacağız… 

Okunma Sayısı: 1383
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdurrahman KOÇAK

    23.6.2015 11:17:58

    Allah Rahmet Eylesin...Teşekkürler sayın yazar....O günleri hep yaşadık...Şahitleriyiz....

  • Rüstem Garzanlı

    23.6.2015 11:12:11

    Evet, biz onu tanıdık; tanımayanlar da herhâlde vefatından sonra tanıdılar. Cenab-ı Allah (cc) birini severse insanlara da sevdirir. İşte Cenaze törenine iştirak eden insanlar ve ardından okunan Kur'ân hâtimleri, tekbir ve salavatlar; herşeyi ifade etmiştir, sanırım. Cumhurum gönlünde ebediyen yaşayacaksın, Ey! Cumhurun reisi, efa ve sadakatın mualimi, Sayın Demirel.... Sevenlerin seni unutmayacaklardır. Ruhun şad olsun. Cennettin pürnur olsun. Ali Rıza bey gerçekleri keskin kaleminle efkar-ı ammeye duyurduğun için sizi de ayrıca tebrik ediyorum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı