Bediüzzaman’ın, “Hürriyetin şe’ni (özelliği) odur ki; ne nefsine, ne gayriye zararı dokunmasın”1 sözü, hayat yolunda önemli ve belirleyici bir kriter.
Demek ki insan her şeyi yapmakta, her türlü davranışta bulunmakta hür olmakla beraber; bir başkasına zarar verme, hakkına girme, hukukuna tecavüz etme hususunda hür değil, bir cihette mevkûftur.
Çünkü, “Dilediğini yap; mutlaka karşılığını görürsün”2 hadis-i şerifi, -müsbet / menfî- her ne yapılırsa yapılsın bunun mutlaka bir bedelinin ödeneceğini; önünde sonunda, bir karşılığının görüleceğini bize ikaz ediyor.
Bu hakikati, zihnimizin bir köşesine yazmamız; “Es-sebebu ke’l-fâil” (Sebep olan işleyen gibidir) düsturunu ise, asla unutmamamız lâzım. Demek ki her davranışımıza dikkat etmemiz, yapacağımız şeyleri ölçüp tartmamız gerekiyor; tâ ki akıbetinde muhatabımız zarara, biz de hatara maruz kalmayalım.
Can, mal, ırz; hak hukuk, zarar ziyan konusu “Ben mü’minim” diyen her insanın terazide kefesinin gözüdür. Hangi şeyler ağır basar bilinmez, ama bir “Bilen” var ki, o “Bilen”in kâtipleri kayıtta; gece gündüz amelleri yazıyor. Böylece, ne küçük bir hasenat ne de küçük bir seyyiat, karşılıksız kalıyor.3
Sebep olunanın; görülen zararın küçüğü büyüğü olmadığına Saadet Asrından bir örnek nakletmenin tam yeri:
Sahabeden Nâfi bin Abdülhâris anlatıyor:
“Hz. Ömer Mekke’ye gelmişti. Cuma günü Dâru’n-Nedve’ye (Mekke’nin fethinden sonra kurumsal kimlik kazanıp, buluşma / toplanma yeri olarak kullanılan mekâna) girdi, Mescid-i Haram’a yakın olmak istemişti. Yeleğini içeride bir yere astı. Bir güvercin gelip yeleğin üzerine kondu. Pislememesi için güvercini ürküterek uçurdu, o da bir başka yere kondu. Güvercinin konduğu yere bir yılan geldi ve güvercini sokarak öldürdü. Hz. Ömer Cuma namazını kılınca, ben ve Hz. Osman yanına gittik. Bize: ‘Bugün yaptığım bir şey hakkında hüküm verin!’ diyerek hadiseyi anlattı: ‘Aslında kuş emin bir yerdeydi. Ben onu uçurdum, o da gitti ölümün kucağına düştü. Buna, ben sebep oldum.”
O sırada ben araya girdim ve Hz. Osman’a:
“Mü’minlerin Emirinin üç yaşında, boz bir keçi kurban etmesine hükmetmeye ne dersin?” dedim.
Hz. Osman: “Evet, ben de aynı görüşteyim” dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer, bu evsafta bir keçinin kurban edilmesini istedi.”4
Düşünmek lâzım!
Kurdun kuşun bile hakkını gözeten adalet timsali Hz. Ömer’in (ra) hadiseye bakışını; ardından da bizim, anlayamadığımız ve sınırlarını tayin edemediğimiz kişisel hürriyetimizle nelere sebep olduğumuzu, kimleri sıkıntıya soktuğumuzu; o kimselere, manen, ne kadar çok borçlu bulunduğumuzu elimizi şakağımıza koyup, şöyle bir düşünmemiz lâzım.
Ve tabiî ki, ölümün kucağına attığımız güvercinleri de…
Dipnotlar: 1- Said Nursî, Beyanat ve Tenvirler, 40. 2- Mecmau’z-Zevaid, 10: 219. 3- Zilzâl Sûresi, 7-8. 4- M. Yusuf Kandehlevî, Hayatu’s-Sahabe, 1: 466. (Beyhakî, Sünen, 5: 205).