"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dilediğimiz her şeyi yapabilir miyiz?

Ali Rıza AYDIN
26 Kasım 2015, Perşembe
Bediüzzaman’ın, “Hürriyetin şe’ni (özelliği) odur ki; ne nefsine, ne gayriye zararı dokunmasın”1 sözü, hayat yolunda önemli ve belirleyici bir kriter.

Demek ki insan her şeyi yapmakta, her türlü davranışta bulunmakta hür olmakla beraber; bir başkasına zarar verme, hakkına girme, hukukuna tecavüz etme hususunda hür değil, bir cihette mevkûftur. 

Çünkü, “Dilediğini yap; mutlaka karşılığını görürsün”2 hadis-i şerifi, -müsbet / menfî- her ne yapılırsa yapılsın bunun mutlaka bir bedelinin ödeneceğini; önünde sonunda, bir karşılığının görüleceğini bize ikaz ediyor.

Bu hakikati, zihnimizin bir köşesine yazmamız; “Es-sebebu ke’l-fâil” (Sebep olan işleyen gibidir) düsturunu ise, asla unutmamamız lâzım. Demek ki her davranışımıza dikkat etmemiz, yapacağımız şeyleri ölçüp tartmamız gerekiyor; tâ ki akıbetinde muhatabımız zarara, biz de hatara maruz kalmayalım.

Can, mal, ırz; hak hukuk, zarar ziyan konusu “Ben mü’minim” diyen her insanın terazide kefesinin gözüdür. Hangi şeyler ağır basar bilinmez, ama bir “Bilen” var ki, o “Bilen”in kâtipleri kayıtta; gece gündüz amelleri yazıyor. Böylece, ne küçük bir hasenat ne de küçük bir seyyiat, karşılıksız kalıyor.3

Sebep olunanın; görülen zararın küçüğü büyüğü olmadığına Saadet Asrından bir örnek nakletmenin tam yeri:

Sahabeden Nâfi bin Abdülhâris anlatıyor: 

“Hz. Ömer Mekke’ye gelmişti. Cuma günü Dâru’n-Nedve’ye (Mekke’nin fethinden sonra kurumsal kimlik kazanıp, buluşma / toplanma yeri olarak kullanılan mekâna) girdi, Mescid-i Haram’a yakın olmak istemişti. Yeleğini içeride bir yere astı. Bir güvercin gelip yeleğin üzerine kondu. Pislememesi için güvercini ürküterek uçurdu, o da bir başka yere kondu. Güvercinin konduğu yere bir yılan geldi ve güvercini sokarak öldürdü. Hz. Ömer Cuma namazını kılınca, ben ve Hz. Osman yanına gittik. Bize: ‘Bugün yaptığım bir şey hakkında hüküm verin!’ diyerek hadiseyi anlattı: ‘Aslında kuş emin bir yerdeydi. Ben onu uçurdum, o da gitti ölümün kucağına düştü. Buna, ben sebep oldum.” 

O sırada ben araya girdim ve Hz. Osman’a:

“Mü’minlerin Emirinin üç yaşında, boz bir keçi kurban etmesine hükmetmeye ne dersin?” dedim. 

Hz. Osman: “Evet, ben de aynı görüşteyim” dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer, bu evsafta bir keçinin kurban edilmesini istedi.”4

Düşünmek lâzım!

Kurdun kuşun bile hakkını gözeten adalet timsali Hz. Ömer’in (ra) hadiseye bakışını; ardından da bizim, anlayamadığımız ve sınırlarını tayin edemediğimiz kişisel hürriyetimizle nelere sebep olduğumuzu, kimleri sıkıntıya soktuğumuzu; o kimselere, manen, ne kadar çok borçlu bulunduğumuzu elimizi şakağımıza koyup, şöyle bir düşünmemiz lâzım.

Ve tabiî ki, ölümün kucağına attığımız güvercinleri de…

Dipnotlar: 1- Said Nursî, Beyanat ve Tenvirler, 40.  2- Mecmau’z-Zevaid, 10: 219. 3- Zilzâl Sûresi, 7-8. 4- M. Yusuf Kandehlevî, Hayatu’s-Sahabe, 1: 466. (Beyhakî, Sünen, 5: 205).

Okunma Sayısı: 1242
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı